OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 29, 2004 00:00
Sanat yaşamında başarılarla dolu 30 yılı geride bırakan Nükhet Duru ile aşktan iş yaşamına, son albümünden Cenk Eren’e duyduğu büyük sevgiye kadar birçok konuda söyleşi yapma fırsatı bulduk. İşte ‘Ben sahne şovlarımda kendimi kısıtlamıyorum. Her zaman jartiyer giyeceğim, 60 yaşında bile’ diyen Nükhet Duru özel röportajı...Ben hızlı yaşamayı seviyorum. Çünkü bir tane hayatımız var. Bu hayata ne sığdırırsam kárdır. İnsanlar bana ‘Bu nasıl bir tempo?’ diye soruyor. Ben bir yansıtıcıyım, benimle aynı ortamda bulunanların keyfi yerine gelir. Kendimi ortamı güzelleştirmek için terbiye ettim. Tanrı bana bu hediyeyi verdi. Bu hayatta mutlu olmamı istiyor ve ben de bunu bilerek yaşıyorum. Oturan insan çok çabuk çöker ve yaşlanır. Tanrıya hep ‘Allah’ım yaşadığım sürece beni boş oturtma’ diye dua ediyorum.HER TONDA SÖYLERİMÜç yıl aradan sonra Cenk’le benim nurtopu gibi üçüz bir albümümüz oldu. Önce single çıkaralım dedik daha sonra parçalar gelmeye başladı, bu sefer maxi’de karar kıldık. Sonra şu da aklımıza geldi, sen şunu da söyle dendi. Bütün yapılmış kapaklar, çizimler atıldı ve ortaya ‘İyi ki Varsın’ adlı güzel bir albüm çıktı. Ben Cenk’in diğer albümlerinde tam şarkıcı kimliğinin altının çizildiğini düşünmüyorum. Bence piyasanın en güzel erkek seslerinden biri... Sesinin buğusu ve lezzeti var. Kendi de farkında değildi bunun. İnişleri çıkışlarının ve oktavının gücü farklı. Hatta ben kendi tonumda değil onun tonunda söyledim şarkıları. Ben soprano olduğum için her tonda söylüyorum. Bunu Cenk’in de benimsemesini istedim ve o da hemen adapte oldu. Ona çok tatlı bir Nazan Öncel şarkısı hazırlandı. İlk dinlediğinizde ‘Deh Deh Yürü Bakalım’ şarkısı kolay sözlerden oluşuyor gibi geliyor ama içinde çok ciddi mesajlar var. ‘İyi ki Varsın’ adlı Yunan bestesi, Türkçe sözlerini Seda Akay’ın yazdığı orijinal bir parça. Ben onu Yunanistan’da bir düet olarak söylemeye karar vermiştim. Şehrazat’ın ‘Beni Tanıma’ parçası ise beni ağlatıyor ve o da albümde yer aldı. Çok telefon ve mesaj geliyor ne yapmışsın o parçada öyle diye. Çok hoşuma gidiyor...CENK SEVGİLİDEN ÖTE Genelde neden Cenk’le bir ikili oluşturduğumuz merak ediliyor. 1975 yılında şarkıcılığa başladığımdan beri hep kollektif çalışıyorum. Ali Poyrazoğlu, Korhan Abay’la Kabare’den beri beste ve söz yazarlığı dahil olmak üzere hep ekip olarak çalıştım. Ekip çalışmasının insanı daha üretken kıldığına inanıyorum. Sahnedeki alışverişimizin bizi hayata karşı motive ettiğini gördük. İnsanlar; ‘Nedir sendeki bu değişiklik’ diyorlar. Bu sözler beni müthiş etkiliyor. Cenk beni ‘Onu giyme! Bunu çıkartma, öyle bakma! Oradan değil buradan yürü’ tarzında yönlendiriyor. Cenk’in yönlendirmeleri iki yılda beni 10 yıl gençleştirdi. Eğer ikili arasında dayanışma ve sevgi varsa başarı da beraberinde gelir. Ama ikili arasında ‘Yok o daha çok alkış aldı, o benden daha çok sahnede kaldı’ tarzı çekişme ve rekabet olursa, için işine samimiyetsizlik girer. Ben Cenk’i sevgiliden öte seviyorum. Sevgili ve aşk ilişkisi farklı kavramlar. Onu kanımdan, canımdan birisi gibi seviyorum. İKİ KONSER VARBu yıl benim için en önemli şey bol bol konser veriyor olmam oldu. 30 Temmuz’da Açıkhavada 60 kişilik dev bir orkestrayla konserim olacak, ardından 5 Ağustos’ta Rumeli Hisarı konserim var. Bu iki konserde de özellikle 1975-80 arası parçalarımı söyleyeceğim. Bunun dışında Timur hoca (Selçuk) ile birlikte çalışmayı çok özledim ve onunla sürpriz bir çalışma yapacağız. CEM BENİM MİLADIMOğlum Cem’i doğurduğum gün benim miladımdır. Oğlumu kollarımı aldığım gün kadın olduğumu, anne olduğumu, insan olduğumu, sanatçı olmak için büyük uğraş verdiğimi anladım. Cem 1980’in sonlarında doğdu ve bir delikanlı olarak artık bana ‘Hadi canım, hadi yavrum’ diyor. Cem’den önce kendimi taklit ediyordum ama oğlumun doğumundan sonra kendim olmaya başladım. JARTİYER ŞOV İÇİNEvet jartiyerli pozlarım çok konuşuldu. Ama her şey o geceki şovun bir parçasıydı ve birkaç dakika sürdü. Ben sahneye çıktığımda görselliği gözardı etmem. Üstelik de vücudum hálá bu kadar uygunsa neden kapanayım ki! Gerektiğinde jartiyer giymeye devam edeceğim, 60 yaşımda bile. Fakat siz hiç benim bir davette jartiyerimi gördünüz mü? Veya bir arabadan inerken frikik verdiğimi gördünüz mü? Ben işimin gerektirdiklerini yapıyorum. Şimdi arşivleri karıştırırsanız ilk çıktığım günlerde bir tül üstüne sadece belli yerleri örten payetlerle giydiğim elbiseleri bulursunuz. Her zaman mütenasip bir vücudum vardı, bunu sanatımla süslediğimden hiçbir zaman bayağı durmadı. Ben ilgi çekecek ve ses getirecek kılıkları giyiyorum ama gelen müziği dinliyor. Programın sonunda öyle bir tavır koyuyorum ki, izleyici Nükhet Duru’nun yıllardır hálá aynı konumda olduğunu görüyor.CİLVELİYİM NE YAPAYIM?Ben hiçbir zaman işimi şöhret olmak için yapmadım, hayatımı kazanmak için, çok zevk aldığım için yaptım. Ben şöhretli olmayı hiç arzulamadım. Ben çok yumuşak yüzlü bir insanımdır, herkesle konuşurum ve herkesle barışığımdır. Matrak ve neşeli bir tipimdir. Ona rağmen geçen gün bir restorandayım, bir kadın
yemek yerken birden beni gördü ve beni baÅŸladı seyretmeye. Onun gözlerine baktığımda sanki gözlerinin altından alt yazı geçiyordu: ‘Acaba nasıl? Yakından daha zayıfmış, televizyonda daha kilolu çıkıyor’ diye. Yani tam iÅŸtahla yemeÄŸini yerken bu olayı yaÅŸamak pek kolay deÄŸil. Mesela 2 kiÅŸi bir yere yemeÄŸe gideceksin, bu kiÅŸi de hoÅŸlandığın biri olsa iki cilve yapsan herkes görür, nasıl yapacaksın? Şöhretli olmak güzel bir ÅŸey deÄŸil. Yani benim halim, tavrım cilveli, ne yapayım? 30 yıl yasaklara göğüs gerdimYasaklara, vazgeçirmelere, zorluklara ve parasızlıklara göğüs gererek 30 yılı geçirdim. 30 yıllık sanatçı olmama raÄŸmen uykusuz TV programlarına çıkıyorum. Oradan Antalya’ya gidiyorum ve sonra buraya gelip konserin provasını yapıyorum. Ama bir Madonna’yı 18:30’da provan var deyip saat 21:30’da prova yaptıramazsın. Buna Madonna bir ÅŸey demez, menajeri gelir ve size verdiÄŸimiz süre iki saatti, hakkınızı kaybettiniz der, gider. Ama biz böyle olmadığımızdan her ÅŸey din kuvvetiyle gidiyor. Bu yüzden de büyük projeler oluÅŸmuyor. Ajda, Nükhet, Sezen, Nilüfer biraraya gelse seyirci nereye sığacak. Bir anfitiyatromuz mu var? Rumeli Hisarı’na kim sığar? Eurovision’da Abdi Ä°pekçi çok güzel hazırlandı. Sadece konserlerin verileceÄŸi böyle bir salonun Ä°stanbul’da olması gerekiyor. Biz 4-5 kiÅŸi biraraya gelip 400-500 kiÅŸilik yerleri dolduruyoruz ve çok büyük iÅŸ yaptı deniyor. Nedir ki bu? Biz sadece göle maya çalıyoruz.Â
button