Hanife BAŞ
Oluşturulma Tarihi: Haziran 23, 2007 00:00
UBS’in İstanbul’da düzenlediği ’Türkiye ve Ortadoğu Üst Düzey Görüşmeler Konferansı’na katılan ve dünyada 6.2 trilyon dolar varlığı yöneten 77 fon yönetim şirketi, Türkiye ekonomisine güven mesajı verdi.
UBS Menkul Değerler CEO’su Feyza Şensoy, "Yabancı fon yatırımcıları iç piyasadaki belirsizlikleri çok fazla önemsemiyor, Türkiye’ye uzun vadeli bakıyor" dedi.
İSVİÇRELİ bankacılık grubu UBS’in Türkiye şubesinin bu yıl ikincisini düzenlediği ’Türkiye ve Ortadoğu Üst Düzey Görüşmeler Konferansı’na dünyada 6.2 trilyon dolar varlığı yöneten 77 fon yönetim firması katıldı. Borsaya açık Türk şirketleriyle ilgilenen fonlar, Türkiye’ye güven mesajı verdi. York Capital Management, Fortis, Pictet gibi fonlar aralarında Migros, Coca Cola, Anadolu Efes, Garanti Bankası, İş Bank, Yapı Kredi Bankası’nın bulunduğu 40 Türk şirketiyle görüşmeler yaptı. UBS Menkul Değerler CEO’su Feyza Şensoy, geçen yıl ilkini düzenledikleri toplantıya 35 şirketin katıldığını, bu yılkine gösterilen ilginin Türkiye’ye güveni yansıttığını belirtti. Şensoy, yabancı fon yatırımcılarının iç piyasadaki belirsizlikleri çok fazla önemsemediğini ve Türkiye’ye uzun vadeli baktığını kaydederek, "Yabancı yatırımcı için önemli olan kısa vadedeki belirsizlik değil, uzun vadedeki istikrar ortamı ve reformların devam etmesi" dedi.
GAYRİMENKUL VE TELEKOM CAZİP: Konferansın hisse senedi yatırımı amaçlı düzenlendiğini ve büyük ilgiyle karşılaştığını aktaran Şensoy, bunun nedeninin uzun vadeli istikrar ortamından kaynaklandığını kaydetti. Şensoy, Türkiye’nin uyguladığı IMF programı ve AB reformlarının ülkeye olan ilgiyi artırdığına dikkat çekerek, "70 milyon nüfuslu ve belli başlı sektörlerde penetrasyon oranları çok düşük bir ülke olması nedeniyle Türkiye yabancı yatırımcıya çok cazip geliyor. İleriye dönük gayrimenkul, altyapı projeleri, medya, telekom gibi sektörler yabancı yatırım için cazip olacak" diye konuştu.
İNGİLİZ İLGİSİ: Konferansa en çok İngiltere’den katılım olduğunu, AB, ABD ve Ortadoğu’daki kurumsal yatırımcıların rekor ilgisiyle karşılaştıklarını dile getiren Feyza Şensoy, toplantı sayesinde fon yöneticilerinin hissedarı olmayı düşündükleri şirketleri yakından inceleme fırsatı bulduğuna işaret etti. Şensoy, fon yöneticilerinin Türk şirketlerinin hepsini bir arada görmesiyle hangisine fon yatırımı yapma kararı vereceğini belirlediğini vurguladı.
BEKLENTİ İSTİKRAR: Feyza Şensoy, son iki yıldaki ve bu yılın ilk dört ayındaki rakamlara bakıldığında İMKB’deki net alımlar açısından yılın ilk dört ayının parlak olduğunu vurgulayarak, şu deperlendirmeyi yaptı: "Yılın ilk dört ayında 3.6 milyar dolar gibi bir yabancı alım rakamına ulaşıldı. Doğrudan yabancı sermaye yatırımında da 20 milyar dolarlık boyuta ulaştık. Küresel piyasada durum iyi, bundan payımızı alıyoruz. Ama Türkiye belli başlı şeyleri iyi yapmazsa yatırımcılar çok çabuk başka piyasalara gidebilir. Türkiye’de reformların ve istikrarın devam etmesi çok önemli.
Seçim sonucundan yabancı fon yatırımcılarının beklentisi hangi parti gelirse gelsin, istikrar mekanizmasının devam ettirmeleri yönünde. Reformlar ve mali istikrar enflasyonu ve faizleri indirdi. Bunlar da hisse senetleri ve hazine bonoları için olumlu ortam yarattı."
Piyasalar derinleştikçe ani hareketler azalacakFEYZA Şensoy, en küçük bir belirsizlik ya da kriz ortamında yabancı yatırımcıların borsadan çıkacağı yönündeki eleştirileri de şöyle yanıtladı: "Piyasalar derinleştikçe, YTL’nin dolar kuruna olan bağlılığı azalacak. Piyasalar iki yıl önceye göre daha derin. Ama daha da derinleştikçe ani hareketlerin etkisi azalacak. Daha fazla şirketin halka açılması gerekiyor. Bizde halka açıklık oranı hala yüzde 25. İngilter, ABD’de halka açıklık oranı yzüde 95’lerde. Şu anda yabancıların net alımı devam ediyor. Dört beş aydır net alımdalar."
Türkiye’de demokrasi işliyor yabancılar o yüzden ürkmüyor
YORK Capital Management’in Türk Başkan Yardımcısı Muhammed Taha Yeşilhark, çok inişli ve çıkışlı bir piyasa olan Türkiye’nin bu ortamda hareket etmesini bilen fonlar için cazip olduğunu belirterek, Türkiye’deki belirsizlik süreciyle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı: "Türkiye’nin geçirdiği kritik dönemin piyasalara yansımadığı şeklinde bir izlenim var. Piyasalara tam yansımamasının nedeni, yatırımcıların olanların demokrasinin bir gereği olarak görmesi. Kısa vadeli geçici bir olay olduğu düşünüldüğü için piyasalara yansımıyor. Yabancı yatırımcılar Türkiye’de demokrasinin tam olarak işlemediğini düşünselerdi, şu anki olayların piyasaya yansıması çok farklı olurdu."