5 enduro ambulans yola çıktı
Güncelleme Tarihi:
Mesude ERŞAN
Oluşturulma Tarihi: Nisan 24, 2010 00:00
1000 cc’lik 5 enduro motosiklet, İstanbul’un 112 Acil filosundaki yerini aldı. Hedefleri, trafiğin kitlediği, ambulansların dahi geçmekte zorlandığı otoyol, cadde ve sokakları aşarak hastaya ulaşmak. Motorlara binecek 9 doktor, acil tıp teknikeriyle teknisyeni, özel eğitimlerden geçerek yola çıktı. Sultanahmet, Beyoğlu, Bağdat Caddesi, Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerindeki istasyonlara konuşlanan motor ambulanslı ekiplere “Hızır” adı verildi. Hızırlar, trafiği yararak altın değerindeki dakikalarda hastaya ulaşıp, müdahalede bulunuyor. Mayıs ayında yeni sağlık personelinin eğitimlerden geçmesiyle ekip sayısı 15’e çıkacak.
Hızır Ekip yola çıkmadan önce motor kullanma eğitimlerinden geçti. Motorları satan firma, Ankara’da 2, Gebze’de bir gün eğitim verdi. Bütün ekip, halihazırda motor kullanlardan seçilmişti ama kimse daha önce bu kadar büyük motorları kullanmamıştı. 3 günlük eğitimle yola çıkamayacakları için İstanbul’da da Yunus’lardan eğitim aldılar. Karşılığında Yunuslar’a ilkyardım eğitimi verdiler.
Motorların ön camındaki “112 Acil” yazısı olmasa, polislerden ayırt etmek çok zor. İki hoparlörlü sirenden çıkan sesin şiddeti, ambulansı aratmıyor. Sedye dışında, bir ambulansta olması gereken hemen hemen tüm tıbbi malzeme, ön ve arkadaki iki çantaya sığdırılıyor. İki litrelik oksijen tüpü, defibratör (şok cihazı), boyunluk, nefes borusunu açacak malzemeler, serumlar, ateller, canlandırmada kullanılacak ilaçlar... Ekipmanı kapan Hızır Ekip, kapalı emniyet şeritlerini, kımıldamayan otomobilleri, kamyonları, otobüsleri bile aşmayı başarıyor. Hastaya süratle, Hızır gibi yetişiyor.
GÖSTERİ EKİBİ DEĞİLİZ
Ekibi kuran, eğiten ve arkadaşlarının “Başmotor” diye hitap ettiği Mahmut Çoşkun (39), 14 yıllık hekim. 6 yıldır 112 Acil’de görev yapıyor. Ekibin, motor kullananlar arasından gönüllülük esasıyla oluşturulduğunu anlatıyor: “Bir nöbet sırasında 6 müdahalede bulunduğum oldu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gişelerindeki bir trafik kazasına, Levent’ten 4 dakikada gittim. Kazazedenin şok belirtileri vardı. İlkyardımı yaptım, serum takıp ambulansın gelmesini bekledim. Ambulans olay yerine 15 dakikada gelebildi. Benim oraya erken varmam, hastaya sadece zaman değil belki de hayatını kazandırdı.”
Motor ambulanslar, özellikle birden fazla yaralının olduğu durumlarda kritik rol oynuyor. Ambulansla gelen ekip, geride kalanların kötüleşmesi ihtimaline karşı, durumu en kötü olanı alıp hastaneye götüremiyor. Dr. Çoşkun, “Ancak biz oradaysak, ambulans gelip alana kadar takip veya müdahale edebiliyoruz. Hızır Ekip, ayda en az 3-4 hayat kurtaracaktır. Biz Hızırların gösteri ekibi değil, efektif olması için çabalıyoruz” diyor.
POLİSLE KARIŞTIRIYORLAR
Hızır Ekip’in üniforması lacivert, üzeri sarı çizgili. Kaza yerine vardıklarında polis zannediliyorlar. Rapor tutmalarını bekleyenler, park edebilmek için izin isteyenler oluyor. “Aslında bu da iyi. Çünkü ne desek anında yapıyorlar. İşimiz kolaylaşıyor” diyor Çoşkun.
Hızır Ekip, Dr. Çoşkun’un yanısıra, Dr. Nezih Bilgin, Dr. Nevzat Sezer, Dr. Tolga Kırış, acil tıp teknisyenleri Erdoğan Şimşek, İbrahim Özdemir, Fatih Alıtkan, Yücel Muratoğlu, acil tıp teknikeri Bekir Küçükdursun’dan oluşuyor. Günde 12 saat çalışıp, iki gün izin yapıyorlar. Ekip büyüdükçe, görev alanları da genişleyecek.
Ambulans ortalaması 8 dakika 17 saniye
İstanbul 112 İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Metin Arslan, sahadaki ambulansların en büyük sıkıntısının özellikle belli saatlerde yoğunlaşan trafik olduğunu söylüyor. Hızır Ekip de ağırlıklı olarak evlerden yapılan çağrılar yerine, otoyol, cadde, sokaklardaki kazalara yetişecek. Hedeflenen, motorlu ekibin maksimum 5 dakika içinde olay yerine ulaşması. Dr. Arslan, şunları söylüyor:
“İlk müdahaleyi zamanında yapmak hayat kurtarıyor. Örneğin kafa travmasına uğramış kişinin beyin ölümü ilk 5-6 dakikada gerçekleşir. Ya da kalbi durana en geç 5 dakikada müdahale etmeliyiz ki beyin hasar görmesin, sakatlık oluşmasın. İstanbul’da ambulanslar ortalama 8 dakika 17 saniyede olay yerine varıyor. Bu rakam gelişmiş ülkelerden çok farklı değil aslında, oradalarda ortalama 8 dakika. En önemli sorunumuz trafik. Bu yüzden kara, hava, deniz şimdi de motorize ekiple bu sorunu aşmaya çalışıyoruz. Ara sokaklarda ise sağ-sola park eden araçlar bir başka sorun. 112’nin zamanında aranmaması, adresin düzgün verilmemesi de zaman kaybettiriyor. Yazın yoğunluk sayfiyeye kayıyor. Ekibin yeri de ona göre değişebilecek. Sağlık Bakanlığı bize ne kadar ambulans isterseniz gönderelim diyor”.
Motorların ön camındaki “112 Acil” yazısı olmasa, polislerden ayırt etmek çok zor. İki hoparlörlü sirenden çıkan sesin şiddeti, ambulansı aratmıyor. Sedye dışında, bir ambulansta olması gereken hemen hemen tüm tıbbi malzeme, ön ve arkadaki iki çantaya sığdırılıyor. İki litrelik oksijen tüpü, defibratör (şok cihazı), boyunluk, nefes borusunu açacak malzemeler, serumlar, ateller, canlandırmada kullanılacak ilaçlar... Ekipmanı kapan Hızır Ekip, kapalı emniyet şeritlerini, kımıldamayan otomobilleri, kamyonları, otobüsleri bile aşmayı başarıyor. Hastaya süratle, Hızır gibi yetişiyor.
GÖSTERİ EKİBİ DEĞİLİZ
Ekibi kuran, eğiten ve arkadaşlarının “Başmotor” diye hitap ettiği Mahmut Çoşkun (39), 14 yıllık hekim. 6 yıldır 112 Acil’de görev yapıyor. Ekibin, motor kullananlar arasından gönüllülük esasıyla oluşturulduğunu anlatıyor: “Bir nöbet sırasında 6 müdahalede bulunduğum oldu. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü gişelerindeki bir trafik kazasına, Levent’ten 4 dakikada gittim. Kazazedenin şok belirtileri vardı. İlkyardımı yaptım, serum takıp ambulansın gelmesini bekledim. Ambulans olay yerine 15 dakikada gelebildi. Benim oraya erken varmam, hastaya sadece zaman değil belki de hayatını kazandırdı.”
Motor ambulanslar, özellikle birden fazla yaralının olduğu durumlarda kritik rol oynuyor. Ambulansla gelen ekip, geride kalanların kötüleşmesi ihtimaline karşı, durumu en kötü olanı alıp hastaneye götüremiyor. Dr. Çoşkun, “Ancak biz oradaysak, ambulans gelip alana kadar takip veya müdahale edebiliyoruz. Hızır Ekip, ayda en az 3-4 hayat kurtaracaktır. Biz Hızırların gösteri ekibi değil, efektif olması için çabalıyoruz” diyor.
POLİSLE KARIŞTIRIYORLAR
Hızır Ekip’in üniforması lacivert, üzeri sarı çizgili. Kaza yerine vardıklarında polis zannediliyorlar. Rapor tutmalarını bekleyenler, park edebilmek için izin isteyenler oluyor. “Aslında bu da iyi. Çünkü ne desek anında yapıyorlar. İşimiz kolaylaşıyor” diyor Çoşkun.
Hızır Ekip, Dr. Çoşkun’un yanısıra, Dr. Nezih Bilgin, Dr. Nevzat Sezer, Dr. Tolga Kırış, acil tıp teknisyenleri Erdoğan Şimşek, İbrahim Özdemir, Fatih Alıtkan, Yücel Muratoğlu, acil tıp teknikeri Bekir Küçükdursun’dan oluşuyor. Günde 12 saat çalışıp, iki gün izin yapıyorlar. Ekip büyüdükçe, görev alanları da genişleyecek.
Ambulans ortalaması 8 dakika 17 saniye
İstanbul 112 İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Metin Arslan, sahadaki ambulansların en büyük sıkıntısının özellikle belli saatlerde yoğunlaşan trafik olduğunu söylüyor. Hızır Ekip de ağırlıklı olarak evlerden yapılan çağrılar yerine, otoyol, cadde, sokaklardaki kazalara yetişecek. Hedeflenen, motorlu ekibin maksimum 5 dakika içinde olay yerine ulaşması. Dr. Arslan, şunları söylüyor:
“İlk müdahaleyi zamanında yapmak hayat kurtarıyor. Örneğin kafa travmasına uğramış kişinin beyin ölümü ilk 5-6 dakikada gerçekleşir. Ya da kalbi durana en geç 5 dakikada müdahale etmeliyiz ki beyin hasar görmesin, sakatlık oluşmasın. İstanbul’da ambulanslar ortalama 8 dakika 17 saniyede olay yerine varıyor. Bu rakam gelişmiş ülkelerden çok farklı değil aslında, oradalarda ortalama 8 dakika. En önemli sorunumuz trafik. Bu yüzden kara, hava, deniz şimdi de motorize ekiple bu sorunu aşmaya çalışıyoruz. Ara sokaklarda ise sağ-sola park eden araçlar bir başka sorun. 112’nin zamanında aranmaması, adresin düzgün verilmemesi de zaman kaybettiriyor. Yazın yoğunluk sayfiyeye kayıyor. Ekibin yeri de ona göre değişebilecek. Sağlık Bakanlığı bize ne kadar ambulans isterseniz gönderelim diyor”.