Güncelleme Tarihi:
- İnsan vücudunun dengesi neye bağlı olarak çalışır?
Denge, bir canlının gelişme süreci içinde giderek öğrenilen ve geliştirilen bir olgu. Aslında dengeden sorumlu tek bir doku ya da organ grubu yok. Denge deyince daha çok beyin algılanır. Oysa beyin dengede bir problem ortaya çıktığında devreye girer ve sistemler arasında ilişkiyi düzenleme fonksiyonu görür. Ama normalde dengenin sağlanmasında üç temel sistem var. Bu sistemler karşılıklı ilişkilerle çalışıyor. Bir tanesi görme, görsel fonksiyonun iyi olması değerli bilgiler sağlar sisteme. Diğeri iç kulaktaki yarım daire kanalları olarak tarif edilen üç konumlu bir düzen içinde hareketlerimizi merkeze sürekli bilgi olarak taşıyan bir sistem. Üçüncüsü de derin duyu dediğimiz dokunma, yani ayaklarımızın yere basması, çevre yapılardan aldığımız bilgilerin hepsinin bir arada işlendiği ve merkeze gönderildiği bilgiler.
Küçüklüğümüzden beri dik durduğumu ben nerden biliyorum? Kapının köşesi dik, duvarın köşesi dik, perde dik bir referans bilgi oluşuyor. Depo bilgileri oluşuyor merkezi hafızada. Bu bilgiler bunlarla karşılaştırılıyor. Yani bir sistemde bozukluk olduğunu ancak referans bilgilerine göre ters giden bir durum ortaya çıktığında anlıyoruz biz.
- Dengeyi etkileyen sebepler nelerdir?
Denge bu kadar karmaşık olunca etkileyen sebepler de çok farklı oluyor. İki temel gruba ayrılıyor sebepler. Biri periferik dediğimiz ağırlıklı olarak kulağın kendisine yönelik sorunlar, diğeri de merkezi sebepler dediğimiz beyin ve onun santral yollarıyla ilişkili sorunlar. Bunlar farklı şekilde ve özellikte problem olarak kendini belli ediyorlar. Genellikle kulağa ait olaylar çok gürültülü ortaya çıkıyor. Aniden gelen bulantı ve kusma olabiliyor. Aslında bunu tabii bilmediği için en kötüsünü düşünerek bakıyor olaya. Sabah kalkıp şiddetli bulantı kusmayla baş dönmesi başın fırıl fırıl döndüğü bir ortamda acaba bende ne var diyip düzeldiği ilk fırsatta en kötüsünü düşünüp işte bir beyin cerrahiyle görüşüp, kalple ilgili mi bir sorun var diyip öyle birçok hastamız var. Sonra bize geliyorlar. Ama genel olarak tabii kuralda hiçbir zaman kural yok. Kulak kendini çok şiddetli belli ediyor.
- Kulağın ağrıması gerekmiyor değil mi?
Gerekmiyor. Ama işitmeyle ilgili çınlama, dolgunluk, basınç gibi değişik kulak şikayetleri olabilir. Santral olaylar yani merkezi sebepler ise daha sinsi, daha silik, daha gizli gizli seyrediyor. Hafif böyle bir tabi baş dönmesi ayrı bir şey, denge kaybı farklı bir şey. Baş dönmesi, denge kaybı yoluna giriyorken bir tarafa çekiliyormuş hissi gibi. Böyle dengem tam rahat değil, bulutların üzerinde gidiyor gibiyim, arkadan biri itiyor gibi, böyle çok sinsi belirtilerle geliyorlar.
- Denge kaybına nasıl teşhis konuyor?
Denge kaybı olan hastada ilk önemli belirti göz kürelerinin anormal irade dışı hareket etmesi, sürekli gözünün kayması. Hasta gözünü bir türlü odaklayamaz. Zaten bu da baş dönmesinin önemli bir bulgusu olarak tespit edilir. Denge gerektiren hareketlerde zorlandığı zaman, hastayı gözü kapalı hareket ettiriyoruz. Bu durumda bir tarafa yıkılma, eğilme, düz bir hatta yürüyememe gibi klinik bulgular verir bu hastalar. Hareketi, yönü, özelliği, şiddeti bize bazı şeyler anlatır. Sonraki süreçte hastayı laboratuar tetkiklerine alıyoruz. Hareket, hava ya da su, sıcak veya soğuk gibi değişik uyaranlar veririz. İç kulaktaki denge organını uyarıp bunda bir fonksiyon kaybı var mı, sağ sol karşılaştırması yaparak anlamaya çalışırız.
- Hastalık en çok hangi şekilde görülüyor?
Hasta ayda bir, üç ayda bir, bazen haftalık bazda ataklar halinde baş dönmesi yaşayabilir. unların belli başlısı çok sık görüneni işte halk arasında kulak taşları yerinden oynamış kristaller yerinden oynamış diye tarif edilen bir durum var.
Daha çok pozisyonla gelen. Onları belli bir pozisyonda test etmeye çalışıyoruz. Hızla pozisyon verip, ancak bir pozisyon getirildiğinde ortaya çıkan bir denge sorunu oluyor. Bazı manevralar var düzeltme manevraları. Onlarda çok iyi sonuç alınıyor, bizim poliklinikten gördüğümüz hastalar içerisinde en sık grubu oluşturuyorlar. Ve yüzde 90 oranında fayda görüyor. Hasta diyor ki ben doktorun odasına girdim doktor bana bir şey yaptı ve ben düzeldim. Yani inanamazsınız. Bu tabii kulak burun boğazcıların bildiği bir konu. Çok sık görülen anca kulakçıların değerlendirip sonuçlandırırsa o yüzden diyoruz hep özellikle tekrarlayan sık ataklarla ortaya çıkan baş dönmesi konusu olduğu zaman bir hekimin görmesinde yarar var diye.
- Peki neden oluyor bunlar?
Belirli bir yaş üzerinde çok görüyoruz. Bunlar ileri yaşlar. Bir çok faktör var. Geçirilen üst solunum enfeksiyonu küçük mikro travmalar bazen astım hikayesinde uzun süren otobüs yolculuğu, uzun süren bir taşınma faaliyeti yol açabiliyor.
- Kristali yerinden oynatması durumu nedir, yani ne oluyor bu noktada?
Aslında şöyle kristali yerinden oynattığı konusu şu. Şimdi yarım daire kanalları var. Bunlar vestibül, vestibül içerisinde bir yapı var ve üzerinde küçük kristal formatında küçük yapılar var. Bunlar işte belirli bir düzleme karşı bilgi gönderiyor. Sen sola gittin, sağa gittin, öne gidiyorsun, arkaya gidiyorsun gibi bilgiler taşınması için bunların olması lazım ama bunlar bazen yerinden kopup aslında olmaması gerektiği yerde kanal içinde böyle bir durum yok. Kanal içine giriyorlar.
O zaman başınızı sola çevirdiğiniz zaman böyle bir şey yok. O da solla birlikte hareket edip ikinci fazla bir hareket yaratıyor. O zaman başınız dönmeye başlıyor.
Ama onun kanal içinde olmaması lazım. Ama biz manevrada kanal içine girmiş olan bu kitlesel etkiye sahip çok küçük yapılar bunlar kitle etkisi etkiliyor orayı ama kanal dışına atmaya çalışıyoruz manevrayla.
- İlaçla mı yapıyorsunuz?
Hayır manevrayla bir ilaç tedavisi yok bunun. Manevraya atıyoruz. Başını yavaş yavaş çeviriyoruz. 3-4 dakika tutuyoruz sonra kaldırıyoruz. Yerine yerleşiyor evet bir anlamda öyle oluyor. Hakikaten yüz güldürücü. Hasta bana diyor ki doktor bir şey yaptı aslında bende isterim ilginç. Oyuncaklar vardır ya içinde toplar vardır. Geçirmeye çalışırsın.
Onun gibi onun şimdi yeni bir şeyini çıkardılar hasta evde de yapabiliyor bunu kendisi. Sarı topu şuradan tutup kaldırırsan yerine oturtturursan işte manevrayı evde de yapabiliyorsun.
- Denge bozukluğu işitmeyi ve başımızı ne şekilde etkiliyor?
Böyle ayda bir, üç ayda bir tekrarlayan işitme kayıtlı meniyer dediğimiz bir hastalık var işitme kaybı yaratan. O kulakta yoğun çınlama uğultu, ataklar halinde ortaya çıkartan baş dönmesi ama baş dönmesi bu söylediğim pozisyonla ilgisi yok. Pozisyonel baş dönmesi kısa sürer. Gün içinde tekrarlar ama kısa sürer. Bu tabii baş dönmesi atağını hasta 3-4 gün yatağa yatacak şekilde yaşıyor. Takip eden 3 - 4 gün içerisinde de kendini toparlayamıyor.
- Bunun sebebi nedir?
Sebep çok bilinmiyor aslında. Mekanizmasını biliyoruz ama temelde altta yatan sebep bir sodyum metabolizması bozukluğu var. Hasta tuzu rehin edemiyor ve vücut suyu tutuyor. İç kulakta şişme hastaya tam tabii anlatmak çok zor işte kulağımda su varmış, şişme varmış kulağımda diye tarif etti. Bir iç kulakta bir zar labirent yapısı vardır. Kemik yapısı içinde birde zar yapısı vardır. Onun içinde bir sıvı var. O sıvı fazlalaştığı zaman şikayetler ortaya çıkıyor. Altta yatan neden çok bilinmiyor, ama bir tür sodyum metabolizma bozukluğuyla ilgili o yüzden tuz kısıtlamasından çok fayda görüyor hastalar.
- Peki tedaviler ne şekilde oluyor, nasıl uygulanıyor?
Değişik tedaviler uyguluyoruz onlara. Öncelikle ilaç tedavisi onlarda takip süresi içinde belirli hedeflerimiz var. Böyle altı aylık, iki yıllık bir süre içerisinde iki ayda bir, ayda bir izliyoruz hastaları. İşte işitme kaynaklı şeyleri durduralım, atak halindeki baş dönmelerini durduralım, çınlamaya çok yetkili değiliz rahatlatmaya çalışalım diye. Baş dönmesi, işitme kaybını durdurmak mümkün ilaç tedavisiyle. Bu hedeflere ulaştık mı, ulaşmadık mı bunlara bakıyoruz bir sürecin sonunda. Altı aydan az olmuyor, iki yılı da çok geçirmiyoruz. Hastaların yüzde 70 i ilaç tedavisinden fayda görüyor. Ama görmeyen kısım için ameliyatlar var işte o zaman ameliyatlar devreye giriyor. Bu hasta bir meniyer hastası mı? İşitme kaybında bunun bir meniyer olduğunu anlayıp takibe alıyoruz hastayı. Ne kadar düzeldi diye düzelmediyse değişik ameliyatlar var kulağa kortizon tutunda değişik çevre ameliyatları.
- Bunlar yaşam kalitesini bozuyor tabi insanların değil mi?
İnanılmaz bozan bir şey. Yani ne kadar sıklık sizin için önemlidir deseniz yani ayda bir atak çok rahatsız edici bence. Çünkü takip eden hani bir hafta 10 gün işine gücüne gidemediğini düşünürseniz sağlıklı olduğu süreç ayda iki haftaya düşüyor hastanın. Yani haftada bir atak geçirmesine de gerek yok. Ayda bir geçirmesi onun yaşam kalitesini cidden bozan bir şeydir. Diye düşünüyorum. Bu hastalarda önce ilaç tedavisiyle bir sonuç almaya çalışıyoruz. Sonrada ilaçta sonuç alamadıysak cerrahi tedaviye yöneltiyoruz. Ama işin birde ev boyutu var. Bu hastalarda.
- Genellikle dengesizlik kulaktan mı kaynaklanıyor?
Yani bir kural yok. Tıpkı matematik olmadığı için, gürültülü seyrediyor. Ama gürültü bir tablo tabi ki bir beyin içi kanamada olabilir bir o esnada her şey çıkabilir. O yüzden bir atakla geldiği zaman ilk muayenede hasta onun oryantasyonuna bakıyoruz. Hastanın bilincine bakıyoruz. Bilinç kaybı yani oryantasyonun olmaması lazım. Bunu çeşitli magazin toplantılarında da söylüyoruz medyada da söylemeye çalışıyoruz. İlk yapılması gereken hastaya bilindik basit sorular sormak. Bugün günlerden ne, hangi şehirde yaşıyorsun gibi santral bir olay olmadığını anlamak için belki de işte sanatçılar içerisinde bu tip şeyler yaşandı. Onlar oryantasyonlarını kaybediyorlar yani hasta ismini hatırlayamıyor, hangi şehirde yaşadığını bilmiyor. Santral bir olay yaşıyor aslında hemen emara alıyorsunuz. İşte bakıyorsunuz kanama odağı başlamış, kanama devam ediyor, artık ameliyata girmesi gerekiyor hastanın. Şiddetli baş ağrısıyla geliyorlar bulantı kusmayla birlikte. Yani oryantasyon bilinç açıklığı, bilinç değerlendirmesi, daha önce bilmediğimiz, tanımadığımız bir hastada mutlaka yapılması gereken bir şey. Gürültülü olaylar genelde kulak kaynaklıdır dedik ama tabi santral olaylarda var. O yüzden ilk muayenelerde bunları yapıyoruz mutlaka.
- Bu bahsettiğiniz hastalık süpermasyon dediğimiz hastalık mı?
Evet arif ettiğim şey oydu. Yani hareket hastalığı. Mesela raftan tuz alacak yukarı bakıyor başı dönüyor. Sağa sola bakışlarda falan. Birde rehabilitasyon boyutu var tabii. Hatırlarsanız ilk başlangıçta dedim ki denge öyle bir şey ki öğrenebilir bir şey. Yani bir çocuğun doğmasından emeklemesini hatırlayın. Yürüyüşünü hatırlayın aslında dengesi olmadığı için yürüyemiyor. Ama geçen zaman içinde denge ayakta kalmayı ve yürümeyi öğreniyor. Ve bunu öğrenerek hayatın içinde yaşıyor. Ama hayatın her anında da aslında öğrenmeye devam ediyor. Yani siz hiç deniz yolculuğu yapmasanız alıp 3-4 saat dalgalı bir havada kayığın üzerine çıktığınızda alt üst olursunuz muhtemelen. Ama bir balıkçı bunu yaşamıyor. Çünkü her gün yaptığı iş olarak dengesi gelişiyor zaman içinde. Bir şiddetli bir denge problemi yaşanmasından sonraki dönem içerisinde yeniden bu rehabilitasyon süreci başlıyor hastalarda.
- Bir denge probleminde, hastanın ilk tepkisi ne oluyor ve bunun için ne yapılmalı?
Hastanın ilk tepkisi, ben yatıyım, uzanayım, ışıkları kapatın, ben dinleneyim oluyor. Ama öyle değil, denge problemi yatarak geçecek bir şey değil. Hastanın bir an önce ayağa kalkıp, bir an önce yürümesi lazım. Altta yatan sebep ne olursa olsun denge probleminin biricik ama biricik ilacı hareket. Erkenden ayağa kalkması lazım hastanın. Hasta bazen diyor ki evde işte yürüme bandım var, yürüme bandına çıksam olur mu? Hayır yürüme bandını kastetmiyoruz biz.dışarıya çıkın. Çünkü manzaranızın sürekli değişiyor olması lazım, sürekli beyine bilgiler gitmesi lazım ki bakın etrafta her şey dik sende bu ortamda sende yürüyorsun diye bu bilgileri beyin kullanarak diğer bozuluş sistemler üzerinde düzeltici etkide bulunabiliyor.
- Korktukları için tabi değil mi, hasta düşmekten korkuyor?
Tabii hasta düşmekten korkuyor, bulantı, kusmadan korkuyor. Ama onu teşvik etmek ayağa kalkmak gerekse yanında biriyle düz bir mesafede iyi bir havada sabah akşam yürüyüşler yani ilaç tedavisiyle 10 gün sürüyorsa erken harekete kalkanlarda 3 günde toparlamaya başlıyor. Bu akut bir atak yaşayanda da böyle, metakaryan atak yaşanda da böyle. O yüzden ona rehabilitasyon programları veriyoruz. Eve gittiği zaman. Mesela yatak başı jimnastiği diyoruz ona. Her akşam yatıyorken ve ya her sabah kalktığında başını yavaş yavaş soldan sağa çevir, ters yönde sağdan sola çevir, işte omzunu eğ gibi hareketlerle toparlamasını sağlamaya çalışıyoruz. Bu süreç santral bir komponel çünkü beyin burada devreye giriyor. Bütün bu düzeltecek olan ana komut merkezine bu fırsatı verebilmek için bilgilerin taşınması lazım. Bu yüzden bu program denge sorunu yaşayan hastalarda ilaç tedavisi kadar hatta ilaçtan da çok daha önemli olmuş oluyor.
- Size hastalar en çok hangi şikayetlerle geliyor, ne yaşıyorlar?
Şimdi denge sorunu olmayan insan yoktur. Ömrü hayatında herkes bir denge sorunu yaşamıştır. Ya bir alkol sorununu aşmıştır, ya o gün çok yorgundur yani şimdi denge sistemi sistem olarak her şeyden etkilendiğine göre herkeste bir denge sorunu yaşanmıştır. Hastalık olarak sorarsanız o işte kristaller yerinden oynadı, ikinci olarak meniyer bu bölgede endüstri bölgesi burası çok fazla travma oluyor burada. Trafik kazaları olsun, iş yeri kazaları olsun, düşmeler, çarpmalar çokça oluyor ona bağlı şeyler. Daha farklı bir olay tabii santral yönü olan bir olay. Hemen her nedene ait denge sorunu görüyoruz. Kan şekeri düşmesinden tutun, tiroit fonksiyon değişikliğine kadar travmaya bağlı, iç kulak yırtılmalarına kadar hemen her türden etkileniyor.
- Dediniz ya kendi kendini dışarıya atacak, yürüyecek. O zaman bu denge problemi size gelmeden önce geçebilir mi?
O akut dönemde bir ilaç tedavisi gerekiyor hastaya. Akut dönemde damar yolundan rahatlatıcılar, bulantı için bulantı gidericileri, denge ile ilgili tedavilerde ilaçları veriyoruz. Bir acilde iki saat tutup bir kokteyl diyoruz birçok ilaçlarla birlikte toparlıyor hasta. Yani onu kim alsa ayağa kalkıyor iki saat sonra.
- Hiç unutamadığınız bir vaka var mı, hani örnek olarak çok zor tedavisi gerçekleşen ya da size ilginç gelen?
Ben Abdullah Gül’ü ameliyat ettim. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül 2007 de ani işitme kaybı için geldi bize. Ani işitme kaybı olduğu söylendi. O zaman ben gata da görev yapıyordum. Daha önceki çalıştığım kurum gata da. Bir haber geldi. İşte dış işleri bakanıydı o zaman. İşitme kaybı ve baş ağrısı var diye o zaman hafta sonu ben bir yere gitmiştim hafta sonu geldik. Denge testine tabi tuttuk. O zaman bir denge laboratuarı vardı gatada. Aslında Abdullah gül bir hiperbolikopsen tedavisi önerilmiş bir yerden. Yüksek basınç opsen solumada tedavide çok etkili. Özellikle işitme kaybı da eşlik ediyorsa denge sorununa. Ama dedik ki bu hiperbolikopsen tedavisi zararlı olur. Çünkü yapılan testlerde o zaman bir turist yolculuğu olmuş, bir iki gün önce. Uçaktan inerken yaşamış bu sorunu. Şiddetli bir baş dönmesi olmuş ani bir ağrı o zaman testlerde orta kulaktan iç kulağa açılan pencerelerde yırtılma dediğimiz bir olay var. İşitme kaybı sebebi de bundan basınçtan. Nezle grip olayıda varmış. O da çok önemli mesela bahsetmek lazım. uçak yolculuklarında özellikle burun yolunun açık olması çok önemli. Ondan sonra test dedi ki hayır hiperbolikopsen tedavisi daha olumsuz kılar. Sizin ameliyata ihtiyacınız var. Yani ameliyat edip, açıp o pencerelerin tamiri gerekiyor. Düşündü, taşındı işte ne yapayım, o zamanda hükümet çokta rahat değildi o zamanlar. Ama kabul etti. Ameliyatını ben onun. Gatada yaptık, çok bilinen birşey değildio zaman. Oldukça güzel sonuç aldık. Hem baş dönmesi düzeldi, hem işitmesinde baya bir düzelme oldu. Ama tam olarak değil bildiğim kadarıyla. Çünkü belli bir süreç gecikmeyle geldi. Çünkü Tunus’a giderken bunları yaşamış. Dengeyle ilgili çok ilginç vaka var.
- Ama çözünülmesi çok zor bir şey değil anladığım kadarıyla değil mi?
Elimizdeki seçeneklerimiz çok fazla. Yani fayda görmeyen hastalar için cerrahi tedavilerimiz var, orta kulağa ilaç tedavilerinden tutun da, kese cerrahisine kadar, birinden birinde fayda görüyor hasta.
- Dünyaya baktığımız zaman hani dediğiniz, herkes hayatında bir kez yaşamıştır diye, bu durum ne kadar ciddiye alınmalı?
Herkes yaşamıştır. Yani denge konusuna denge kaybına yol açan sebeplerden biri santral olduğuna göre zaten hastalar bunu dikkate alıyorlar önemsiyorlar. Buraya gelene kadar biraz gecikme olabilir. Kulak burun boğazda mutlaka bir şeyler yapmaları lazım. çünkü çok büyük grup hasta bizim alanımıza giriyor.
Girmese bile bunun ayırıcı tanısını yapacak laboratuarlarla çalışıyoruz biz. Dolayısıyla daha kısa sürede faydalı olmak mümkün hastalarımıza.
- Çalışan kişilerin denge sorunlarını işlerini etkiliyordur. Ne yapmaları gerekir, stres, yoğunluk, sıkıntılar, çok zor geçen bir toplantı sonrasında hani kan basıncının yükselmesi yada düşmesi denge yada dengesizliği etkiliyor mu?
Etkiliyor mutlaka etkiliyor . yani zaman zaman geriye dönüp yaşam tarzını da bir hani şeyden geçirmek gerekiyor. Dönem dönem kendine vakit ayırıp azcık dinlenmek, azcık stresten uzak durmak. Psikolojik budur bu kadar yani hem psikolojisi bozulma yani stres direk sebep olmasa bile dolaylı bir faktör olarak etkili hem de başı dönen her hastada psikolojik şeyde geliyorlar. Onlar tek başına çarşıya çıkamazlar yanında birilerini isterler. Mutlaka onları düşünmek lazım yani onu da anlamak lazım denge sorunu yaşayan kronikleşen tekrarlayan problemler yaşayan hastalarda mutlaka psikolojik sorun var onu onunla birlikte hayatını paylaşan insanlarında bunu değerlendirip göz önünde tutması lazım. Bir şeyi belki unutuyoruz yaşlılarda ki sorun. Yaşlılarda çok ciddi denge sorunları yaşıyorlar.
Fizyolojik yaşlanmaya bağlı. O tamamen ayrı bir konu onlarda ama cesaretlendirmek çok önemli onları. Birde çocuk gibi çok çabuk küsme içine kapanma hareketsizleşme. Ev eşyalarına diyoruz ki sık sık değiştirmeyin onlar yürüteçler var gerekirse onları alsınlar. Ama evin içinde yürüsünler. Evin içinde yada evin dışında hareketin çok önemli olduğunu söyledim. Onlar içinde bu geçerli. Ev eşyası çok sık değiştirmeyin köşeli eşyalar yerine ev içinde daha rahat gezinebileceğiniz eşyalar olsun, öyle ayarlayın. Mutlaka cesaretlendirin yaşlı varsa evde. Hareket konusunda teşvik edin. Fiziksel olarak yanına gidin koluna girin. Hem de mentel olarak da teşvik etmek lazım. Zaten dediğim gibi çok çok depresyona girip içine kapanıyorlar. Onlarda çok daha önem arz ediyor. Çünkü dediğiniz gibi arkasından kırıklar ortaya çıkıyor. Zaten en korkuncu da o dengeden sebep düşüp bir yerini kırmak.
- Peki uçakta giderken bir insanda griben bir enfeksiyon varsa kulak burun boğaz tıkalıysa ne yapılmalı?
Kulak kısmına yük binmesin diye açık burun yolu çok önemli. Mutlaka burun damlası yanında bulundursun, sakız çiğnemenin çok faydası var.