45 yıllık Bodrumlu

Güncelleme Tarihi:

45 yıllık Bodrumlu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 30, 2006 00:00

Bodrum’un Top 10’u deniz, iklim ve balıkla başlar taponu ise motosikletli, jet-ski’li magandalar şekilsiz giyinen göbekliler, çok açık giyinen kadınlarla

Yıllar önce, sürgün yeriydi. Ceplerinde tohumlar taşıyarak, geçtiği yerlere serpiştirip Bodrum’u Bodrum yapan Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’in açık cezaeviydi. Şimdi ise Bodrum’da herkes sürgün gönüllüsü. Bodrum’da tatil yapabilmek için servetler harcanıyor, bir bikiniyle günü bitiren adamdan sayılmıyor, pırıltılı taşlı bikinisi olmayana selam verilmiyor. Artık Halikarnas Balıkçısı’nın hikayelerinin yerini tangalar, jet-skiler, şampanyayla yıkanıp plajın ortasına jakuzi koyduranlar aldı.

Mehmet Barlas, Bodrum’da buzun bile olmadığı, çamurlu yollarına saplana saplana Bodrum’a varabildiği yıllardan beri Bodrumlu. 45 yıldır hiç ihanet etmeden her yazını Bodrum’da geçiriyor. Liberal Mehmet Barlas, Bodrum’daki bütün bu değişimler için ne kadar liberal merak ettik...

Bodrumlu olma hikayeniz nerede başlıyor?

-
Sarhoş bir gecenin sabahında. O zaman otel yoktu, pansiyonda kalırdık. 1970’lere doğru Gülriz Sururi, Bodrum’da ev aldı. Bir gece sarhoştum. Tutturdu, buradan bir ev al, diye. Tamam, dedim. Bir arsa aldım. Ertesi gün ben bunu niye aldım, diyordum. Ama iyi oldu, oğlum Amerika’ya giderken onu satıp okul parası yaptım. Sonra Abdi İpekçi birkaç kişiyle birlikte beni de ikna ederek Bodrum’da bir kooperatif kurdurdu. Ev yapıldı, fakat o kadar küçüktü ki. Boyum 1.92, her katta bir ben olsam ev tıka basa doluyordu. Evi bir arkadaşıma sattım. Uzun süre mavi yolculuklardan sonra tekrar bir ev aldım. 45 yıldır geliyorum Bodrum’a.

Bodrum’u birine, bir şeye benzetseniz, bu ne olurdu? Türkiye ve Bodrum birbirine benziyor mu?

- Bodrum aynı Türkiye. Birdenbire kentlileşen, betonlaşan ama güzelliğini kaybetmeyen, müthiş bir tabiatı, tarihi olan bir yer. Türkiye’de insanların büyük hayalleri vardır. Parası olan hayallerini büyük şehirlerde gerçekleştirir, parası olmayan Bodrum’da gerçekleştirmeye çalışır. Bodrum mikro Türkiye’dir.

Bodrum sakinlerinden sadakat bekleyen bir yer mi? Her yaz yeni aşklar yaşarım, diyen bir arsız mı?

- Bodrum’un yerlileri Bodrum’a hep sadıktır. İkinci kuşak Bodrumlular büyük şehirlerle bağlantılarını koparıp 12 ay burada yaşar. Onlar da sadıktır. Üçüncü sırada benim gibiler gelir. Bodrum’a ihanet etmeyiz ama senede iki ay geliriz. Bir de dördüncü grup var ki, işte onlar sürekli ihanet halinde. Ne yapacakları hiç belli olmaz.

GÜZEL HANIMLAR ÇOK İYİ PARA HARCAR VE HARCATIR

Türkbükü’ndeki o hay huyun siz ne kadar içindesiniz? Neler gözlemliyorsunuz orada?


- İyi yemek için arada gideriz. Burada iki ay para kazanılıp on ay yatılır. O yüzden İstanbul’daki yemeğin iki misli fiyatlar ödenir. Parası olan da öder. Gündüz plajdaki kadınlar, gece gezmeye başlar. Kapılarda Ferrariler vardır. O güzel hanımlar çok para harcar, çok iyi para harcatır. Türkbükü’nü mutlu eder.

Bodrumlu paparazziler son 10 yılın en bomba olayının Sibel Can’ın balkonda çıplak fotoğraflarının çekilmesi olduğunu söylemişler. Sizce Bodrum’un son 10 yıldaki en önemli olayı nedir?

- Mesut Yılmaz’ın ev alması. Bodrum’da ev aldığı ve başbakan olduğu için havaalanından Bodrum’a çift yönlü yol yapıldı. Bence Sibel Can’ın tangasından daha önemli bir olay.

EVLERİNİ GÖSTERMEK İÇİN HER GÜN DAVET VERİYORLAR

Sizce Bodrum’un top 10’ları ve taponları kimler, neler?


- Top 10’da ilk önce deniz, iklim ve balık gelir. Anadolu uygarlığı tereyağı ve zeytinyağı uygarlığı olmak üzere ikiye ayrılır. Burası zeytinyağı uygarlığıdır. Zeytinyağlı ot yemekleri çok iyidir. Bodrum insana özgürlük verir. Burada Türkiye’nin şeriat rejimine kayacağını asla düşünmezsiniz. Semt pazarlarındaki tekstil ürünleri şahanedir. Bodrum’un en taponları ise kurallara uymadan motosiklet, sürat motoru ve jet ski kullanan magandalardır. Bir de tatile geldim, rahat olacağım havasındaki çok kilolu, özensiz giyimliler. Özellikle de erkekler. Çok açık giyinen kadınlar da tapondur.

Bodrum’un görünen gösterilen eğlencelerini herkes görüyor, izliyor. 45 yıllık bir Bodrumlu olarak, görünmeyen eğlencelerinden biraz tüyo verir misiniz?
/images/100/0x0/55ea0c75f018fbb8f8672e21


- Sokakta yapılan düğün ve sünnetler çok ama çok eğlencelidir. İtalyan köyleri gibidir. Ama sosyetenin bundan haberi yoktur. İstanbul’un zenginleri burada 3 bin metrekare kapalı alanlı çok lüks evler yapmaya başladı. O evleri göstermek istedikleri için de sürekli davet verirler. Eğer kendinizi kaptırırsanız, her akşam bir davete gidersiniz. İstanbul’da ne olmuş ne bitmişse her şey naklen o akşam konuşulur. Aynı yüzleri görür, aynı yemekleri yersiniz. Çünkü herkes aşçısını beraberinde getirir. Çılgınlar gibi danslar edilmez, geyik muhabbeti yapılır.

Eskiden "Bodrum’da ev alırım emekliliğimi yaşarım" hayalleri kurulurdu. Hayal gücünün yerini artık, paranın konuştuğu hayat gücü mü aldı?

- O hayaller hep var. Türkiye’de orta sınıf gelişmeye başladı. Öyle olmasaydı bu kadar çok otomobil satılmaz, bu kadar hipermarket açılmazdı. Genç ailelerin Bodrum’a gelmesi için iki şey önemlidir, biri eğitim biri sağlık. Rahmetli Örsan Öymen, kalp krizi geçirdiğinde buradan İzmir’e arabayla götürülürken yolda ölmüştü. Şimdi burada özel okullar, hastaneler açılıyor. Sinemalar var. Artık teknoloji büro dışında çalışma imkanı sunuyor. Cep telefonları, ADSL, bilgisayar, internet hayatı kolaylaştırıyor. Yani bu hayaller hálá kurulabilir. Gerçek de olabilir.

Bodrum müptelaları bir gün Bodrum bulimiklerine dönüşecekler mi? Yeter deyip kusacaklar mı?

- İki çeşit Bodrum meraklısı var. Biri moda olduğu için sevenler, diğeri gerçek Bodrumlular. Moda olduğu için gelenleri Türkbükü’nde gazetelerin ikinci sayfasında her gün görüyoruz. Paparazzi meslektaşlarımız bir gün oralardan sıkılıp Çeşme’den daha çok fotoğraflar çekmeye başlarlarsa, günde dört defa mayolarını değiştirip, yanında 40 bikini, 40 kaftan ve 40 ayakkabıyla Bodrum’a gelenler bu kez Çeşme’ye gidecek. Bunlar için Bodrum bir tutku değil. Ama bir başka Bodrum ve Bodrumlular var ki, onlar buranın rutubetsiz havasını, denizini, güneşin insanı bir başka türlü ısıttığını bilir. Eskiden oturduğum sitede 700 yaşında bir zeytin ağacı vardı. O ağaç kaç uygarlık görmüş, depremler olmuş, denizler basmış. Bütün bunlar yaşandıktan sonra Bodrum hep varsa, yapay depremler Bodrum’a hiçbir şey yapamaz.

Cevat Şakir’i artık kimse bilmiyor Zeki Müren’i yılda 300 bin kişi geziyor

Eskiden Halikarnas Balıkçısı’nı bilirlerdi. Şimdi kimse ne Halikarnas Balıkçısı’nı ne de Cevat Şakir’i biliyor. Bodrum’a Cevat Şakir’den kalan anıları görmeye gelmiyorlar. Ama Zeki Müren Müzesi’ne çok insan gidiyor. Bu yıl 300 bin kişi gezmiş. Zeki Müren, Bodrum’un yerel tarihi açısından, şimdilik Cevat Şakir’den daha popüler.

TATLISES’İN BARINA GİDERİZ, O DA BİZE GELİP KEBAP YAPAR

Siz nasıl eğleniyorsunuz?


-Burada çok arkadaşım var, onlarla birlikte olurum. iPod’um var müzik dinliyorum, günde 3 saat okuyorum, yüzüyorum, torunlarımı yüzdürüyorum.

Yapmayın, duyduğuma göre o kadar da mazbut eğlenmiyorsunuz. İbrahim Tatlıses’in Aso Bar’ına gidiyormuşsunuz. O da gelip size kebaplar yapıyormuş.

-İbrahim Tatlıses de bahsettiğim arkadaşlarımdan. Barın adı Aso değil artık. Başka şeyler çağrıştırıyordu herhalde, adını Club 63 olarak değiştirdi bu yıl. Salı akşamları barda sahneye çıkıyor, biz de arada bir seyretmeye gidiyoruz. Vakit bulduğunda gelip rıhtımda bize patlıcan kebabı yapıyor.

Lady Di ile Charles’ı Bodrum’da evlendirdim

Halikarnas Disko’nun yıllar önce oteli de vardı. O otelde Lady Diana ile Prens Charles’ın düğününü yaptım. İkisinin de Bodrum’da evleneceği haberini bütün Bodrum’a saldım. 500 kişiye yakın meraklı geldi. O sırada Bodrum’da mankenler vardı. Erkek mankenlerden birini Charles, kadın mankenlerden birini Diana kılığına soktum. Gece kayıkla rıhtımdan otele doğru geldiler. Geleneklere göre kaptan da nikah kıyabileceği için bir kaptan bulduk. Gece karanlık olduğu için yüzlerini kimse seçemiyordu. İkisinin evlilik anonsunu yaparken, kaptan göbek atmaya başladı. Alkolikti, foyamız meydana çıktı.

AKDENİZ MİMARİSİ YOK, HERKES KAFASINA GÖRE YAPIYOR

Çok iyi mimarlar olmasına karşın, tek tip kibrit kutusu gibi evler yapılıyor. Akdeniz mimarisi yok. Herkes kafasına göre bir şeyler yapıyor. Altyapı yeterli olmadığı için evler mümkün olduğu kadar bitişik yapılmış. Eskiden sıcak etkilemesin diye duvarlar kalın, pencereler küçük yapılırdı. Ama artık klimalar var. İnce duvarlı büyük pencereli evler yapıyorlar. Bunu geleneksel Bodrum mimarisi sandıkları için de tartışmıyorlar bile.

Orfoz ve lagosa karşı kılıç ve kalkan

Bodrum’un balıkları meşhurdur. Bir İngiliz, Türklerin balıkla ilişkisini alaya alan yazısında şunları anlatıyordu: Türk akıncıları Asya’dan Ege kıyılarına gelmiş. Hepsi yorgun, kan ter içinde. Bakmışlar kıyıda beyaz entarili, siyah saçlı insanlar denize ip sallandırıyor. Akıncılar kimsiniz diye sorduklarında, Yunanız cevabını almışlar. Ne yapıyorsunuz, dediklerinde ise balık tutuyoruz, demişler. Balığın ne olduğunu bilmeyen akıncılara Yunanlılar, balıkları gösterip "Bu orfoz, bu lagos" demişler. Akıncılar kuzeye, Karadeniz kıyılarına doğru hareket etmiş. Karınları çok acıkmış, yiyecek bir şeyleri de yok. Kargılarını büküp denize sallandırmışlar. İlk çıkana kılıç, ikincisine de kalkan demişler.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!