Güncelleme Tarihi:
* “Kötü Yol” setinde son durum ne? Çekimler nasıl gidiyor?
- Çok güzel ama yorucu. Çünkü çok ince bir işçilik var. Hem teknik ekip hem de oyuncular ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. Ama sanırım değiyor.
* Dizi daha yayına girmeden önce Adana’daki seti ziyaret etmiş, dönemi yansıtmak adına bir sokağın baştan sona nasıl değiştirildiğine şahit olmuştum.
- İstanbul’da da aynı titizlikle devam ediyoruz. İlk iki bölümü atlatıp, “hadi bakalım, işimiz oturdu” demedik. Dekorundan kostümüne kılı kırk yaran bir ekiple çalışıyoruz.
* Bir de bu dizideki karakter, daha önce canlandırdıklarınızdan çok farklı...
- Öyle... En önemlisi daha önce televizyonda hiç dönem işi yapmamıştım. Bu ilk... Ayrıca çok değişik bir roldeyim. Leman, döneminin en çok konuşulan yıldızlarından... İlk filmi büyük ses getirmiş ama sonraki işleri tutmamış. Hani çok klişe bir laf vardır, “Bu rol benim için çok özel” derler. Bu kez doğru işte... Şimdiye kadar yapmadığım bir şey yapıyor, “aile kızı” imajımın dışına çıkıyorum Leman sayesinde...
BAZI SAHNELER BENİ YORUYOR
* Leman Aksular buhranlı, kaprisli, egoist, kendini herkesten yüksekte gören bir kadın... Bu kadar arızalı bir karakteri oynarken hiç mi zorlandığınız olmuyor?
- Zorlanmaz olur muyum! Özellikle ilk iki üç bölümde, kadının ayna karşısına geçip kendi kendine konuştuğu çok ilginç sahneleri vardı. Psikolojik olarak derinliği olan, duygusu çok yüksek sahneler... O sahnelerde bitap düştüm.
* Neden?
- Çünkü kendimi role çok kaptırıyorum... Bu da beni ister istemez yorabiliyor.
* Fazlasıyla konsantresiniz işinize anladığım kadarıyla...
- Öyle... İnsan bazen oynadığı karakterden fazla etkilenebiliyor.
* Peki bu zor karakter, ne tür bir ön hazırlık gerektirdi?
- Bol bol psikoloji kitapları okudum, hâlâ da okumaya devam ediyorum. Takıntılı, egosu yüksek, ama bir o kadar da kendine güvensiz, içten içe ne olduğunu bilen ama bunu asla kabullenmeyip tam aksini savunan zor bir kadın Leman... İnsanların hem nefret edebileceği, hem onun adına üzüleceği, hem de çok sevebileceği bir kadın aslında. Mesela ben çok seviyorum. Bir de çok dengeli, istikrarlı bir duruşu yok Leman’ın. “Marilyn Monroe’nun hayatını oynuyorsunuz” gibi geri dönüşler oluyor. Bence de Leman’da onun hayatına sağlam göndermeler var.
* İlerleyen bölümlerde Şükran Ovalı’nın oynadığı karakterle de bir rekabet doğacak aralarında galiba...
- Doğru... Gerçi Leman’a göre zaten herkes onun rakibi; yoldan geçen herhangi bir güzel kız bile!
44 BEDENDEN 38’E DÜŞTÜM
* Rol arkadaşınız Cansel Elçin, “Ezgi Mola’nın Twitter’a yüklediği fotoğraf ve videolar beni çok eğlendiriyor” demişti...
- (Gülüyor) Evet evet, bana da söyledi bunu. Tamamen geyik, kafa dağıtmak üzerine yapılan eğlenceli şeyler işte... Ama son zamanlarda bunlara pek vakit ayıramıyorum.
* Artık “komik kadın” olarak değil “Seksi Ezgi” olarak haber oluyorsunuz. Ciddi bir değişim söz konusu...
- Bu, “hadi birazcık da öyle görüneyim” diye yaptığım bir şey değil doğrusu. Son zamanlarda kilo verdim ya, ister istemez böyle şeyler söylüyorlar işte...
* Kilo vermek için epey hırs yaptınız...
- Hırs değil o... Benim durumum kritikleşmeye başlamıştı. 44 bedene çıkmıştım. Uzun boylu biri de değilim. Öncelikle sağlığımı düşünerek zayıfladım. Gerçekten de şu an kendimi çok daha sağlıklı hissediyorum. En basitinden yolda daha hızlı yürüyor, tıkanmıyorum. Kendimi daha iyi hissediyorum.
* Şimdi kaç bedensiniz?
- Artık 38 bedenim. İlkokula giderken de 38 bedendim! Annem beni butiklerden giydiriyordu; inanın hiç abartmıyorum. Ciddi ciddi tombiştim. Şimdi de incecik değilim ama eskiye göre çok iyiyim. Çok başarılı bir beslenme danışmanım var, ihtiyaç halinde onun yanına gidiyorum. Ama hayatımı diyet yaparak geçirecek biri de değilim.
BİR SEZONDA ÜÇ SİNEMA FİLMİ
* Siz sadece ekranlarda değilsiniz, şartları zorluyor, film setlerine de yetişiyorsunuz.
- Teşekkür ederim. Şubat ayında Kars’ta “Buz Dağı” diye bir film çektik. Uğur Yücel’le çalışmak çok büyük bir keyifti. Orada da çok farklı bir karakter çıktı ortaya. Kendimi gördüğümde “Bu ben miyim ya!” dedim.
* Bir de Şahan Gökbakar’ın yeni filmi “Celal ile Ceren” var. Onda da Ceren oldunuz...
- O filmde çok eğlendim. Öyle böyle değil. Gülmekten çekim yapamıyorduk resmen. Ben Şahan ile daha önce “Kolay Gelsin” diye bir projede çalışmıştım. Ona zaten hep gülüyordum. Aramızda hep başka bir frekans vardı. Bir de Onur Ünlü’nün yönettiği “Sen Aydınlatırsın Geceyi” adlı filmde küçük bir rolüm var ayrıca. Konuk oyuncu oldum diyebilirim.