Güncelleme Tarihi:
Avatar film fragmanı / Video
Avatar film sahneleri / Foto galeri
Şaka değil, bu filmin üç boyutlu sinema devrimini başlatacağı iddia ediliyor. “14 yaşındayken seyretmek istediğim filmi çektim. Avatar şimdiye dek yaptığım en büyük şey” diyen ünlü yönetmen James Cameron, 15 yıldır bu filmin hayalini kuruyordu. Çekmek içinse tam 4 yılını harcadı. Filmi görenler hep aynı şeyi söylüyor: Avatar sizi bambaşka bir dünyaya götürecek ve orada yaşamaya başlayacaksınız. Yarattığı sihirli hayal alemine tamamen teslim olacaksınız.
Filme geçmeden önce avatar ne demek, açıklayalım: Hindu mitolojisinde bir tanrının insan veya hayvan şeklinde yeryüzüne inmesi. Ayrıca bilgisayar aleminde de kullanıcıyı simgeleyen grafik, çizim ve resim. Ancak anlaşılan Avatar denilince bundan sonra akla James Cameron’un filmi gelecek. Titanic’le 11 yıl önce 11 Oscar kazanan James Cameron’ın son filmi Avatar “geleceğin sineması” olarak nitelendiriliyor. Türü de çekilirken kullanılan teknoloji kadar karmaşık: Fantastik ve destansı bir macera-bilimkurgu filmi.
Sinema tarihinin en çok hasılat yapan filmi Titanic’in yanı sıra “Terminator 2: Judgement Day” (Terminatör 2: Kıyamet Günü) ve “The Abyss”le de (Derinlik Sarhoşluğu) tanıdığımız Cameron insanın gözlerini yuvalarından uğratan dijital efektleri epeydir kullanıyordu. Ancak hayalgücü ve yaratıcılığı, Avatar ile dizginlenemez hale geldi. Filmin her karesinde 3-D (üç boyutlu) film teknolojisi, foto-gerçekçi bilgisayar animasyonları, özel efektler ve canlı aksiyon sahnelerinin izlerini bulmak mümkün. Teknik ve mühendislik üstünlükleri bir yana, sırf bu film için orijinal bir eko-sistem yaratıldı.
Normal filmler gösteren sinema endüstrisi, yerlerde sürünen bilet ve DVD satışlarını ayağa kaldırmak için çok yüksek maaşlı yöneticileri işten atmakla yetinmedi. Bu noktada oyunun kurallarını değiştirerek izleyicilere evlerindeki televizyonlarda ve bilgisayar ekranlarda yaşayamayacakları bir sinema deneyimi sunmaya karar verdi. Avatar’ın en büyük yenilik iddiası şimdiye dek hep çizgi filmlerle özdeşleştirilen 3-D filmleri çok büyük kitlelere yaymak.
FİLMDEKİ HER ŞEY SANKİ NEFES ALIYOR
Avatar’ın yarattığı heyecan dalgası Hollywood’un Steven Spielberg, Peter Jackson ve Ridley Scott gibi ağır toplarına da sıçradı. Cameron’ı Santa Monica’daki prodüksiyon şirketinde ve filmin çekildiği dev hangarlarda ziyaret ettiler. Ve ortaya çıkanlar karşısında şapkaları uçtu. Akla hayale gelmeyecek görüntülerin mümkün kılındığına inanamadılar. “Filmdeki her şey gerçekmiş gibi ışıldıyor ve adeta nefes alıyor” diyor başrol oyuncularından Sigourney Weaver.
ÜZERİNDE KAMERA OLAN MAYOLAR GİYDİLER
Pek çok filme özel efektler yapım sonrasında eklenirken, Cameron gerçek zamanlı çok karmaşık çekim teknikleri kullandı. Oyuncular çekim sırasında üzerlerinde minik minik kameralar olan mayolar giydi. Elbette Avatar’ın araştırma ve geliştirme bölümü için yüzlerce insan kafa patlatıp dirsek çürüttü. En büyük dertleri yüksek teknolojili filmlerde genellikle eksik olan duygusallığı filme yedirmekti. Filmin amacı izleyicileri teknolojiyle sersemletmek değil, karakterlerin duygusal yoğunluğunu tam anlamıyla yansıtabilmek.
“Titanic özel efektleri sayesinde Oscar kazanmış olabilir ama insanları tekrar tekrar filmi izlemek için salonlara çeken şey romantizmdi. Avatar’da 3 metre boyunda insansı mavi bir robotun yaşayabileceği en
duygusal halleri görüntüledik” diyor ünlü yönetmen. Özellikle oyuncuların yüz
ifadelerine odaklanan çok
yenilikçi çekim teknikleri geliştirmeleri de bu yüzden. Karakterlerin yüz ifadeleri bedenlerine yerleştirilen minik kameralar
sayesinde bilgisayarlara aktarıldı ve
birebir Avatar modellerine uyguland
İNSAN GENİ KARIŞTIRILARAK YARATILAN AVATAR
Sam Worthington (Jake Sully) ve Zoe Saldana (Neytiri) filmin aşıkları. Biyolog Grace Augustine rolündeyse Sigourney Weaver var. Gelelim fantastik hikayesine: Pandora ışıl ışıl parlayan gür yağmur ormanları ve hiç görmediğimiz türden, bir kısmı çok güzel, bir kısmı korkunç, yaratıklarla dolu bir gezegen. Burası Na’vi adlı insansı (humanoid) bir ırkın da yuvası. Bozulmamış bir doğada uyum içinde yaşayan Na’vi ırkının varlığı değerli minerallerin peşine düşen insanlar tarafından tehdit edilince, macera başlıyor. Tekerlekli iskemleye mahkum eski bir denizci olan Jake Sully, sağlam bir beden vaadiyle Avatar programına katılıyor. Gezegenin havasını teneffüs etmek mümkün olmadığı için, insan ve Na’vi genleri karıştırılarak yaratılan ve Avatar adı verilen bir canlıya dönüşüyor. Böylece kendi zihniyle Avatar’ın bedenine hükmedebiliyor. Bu arada gezegenin savaşçı prensesi Neytiri’ye aşık oluyor. Fakat heyhat, dünyadaki vazifeleriyle sevgilisinin arasında kalıyor.
MUHTEMELEN DÜNYANIN EN PAHALI FİLMİ
Son model teknolojinin yanı sıra James Cameron’un mükemmeliyetçiliği de filmin bütçesini artırdı. Filmi yapım için 310 milyon dolar, dünya çapındaki pazarlama kampanyası için de 150 milyon dolar harcanacağı tahmin ediliyor. Filmin özel efektleri ve teknik altyapısı, vergilerin daha düşük olduğu Yeni Zelanda’da hazırlandı. Yeni 3-D ev sineması sistemleri geliştiren Panasonic firması da filme 25 milyon dolarlık katkıda bulundu.