Güncelleme Tarihi:
Filiz Hanım, Pınar Bey’in müzeyi andıran evine girdiğinizde ilk anda neler hissettiniz?
- Filiz Akın: Heyecan, şaşkınlık, mutluluk... Hepsi bir arada diyebilirim. Hayrete düştüm. Geniş bir ev ve her metrekaresi fotoğraflarım, film afişlerimle dolu. Amerikan servisleri bile benim resimlerinden özel olarak yaptırılmış. Banyodan mutfağa kadar her yanda fotoğraflarım duruyor. Bildiğim kadarıyla hiç kimse için bir hayranı tarafından böyle bir arşiv müzesi hazırlanmadı.
Pınar Bey, bu hayranlık ne zaman başladı?
- Pınar Çekirge: Altı yaşındayken... Tam 41 yıl boyunca da onun filmleri ve fotoğrafları varlık nedenim oldu. Filiz Hanım’ı izledim, Filiz Hanım’ı yazdım.
- F. Akın: Eve ilk adımımı attığımda Nil Karaibrahimgil’in "O Beni Prenses, Peri Sanıyor" ÅŸarkısını hatırladım. Pınar Çekirge de beni bunca sene bir iyilik meleÄŸi gibi görüp yaÅŸatmış. EÅŸim geçen gün aynı ÅŸeyi söyledi aslında, "Küçük bir çocuÄŸun duygu dünyasını zenginleÅŸtirmiÅŸsin. Perdede canlandırdığın kimliklerle adeta bir sığınak olmuÅŸsun" dedi. Åžimdi çok daha iyi anlıyorum bunu. Sınırsız bir sevgi. Nasıl desem, sanki mistik bir kahraman olmuÅŸum onun için. Büyük bir duygu seli yaÅŸatmışım demek ki... Duygusal yıkıntılarını onarmışım o filmlerle. Hatırlıyorum da bir defasında Pınar’a sormuÅŸtum "Zor olmuyor mu bunca fotoÄŸraf ve yaÅŸanmışlık arasında yaÅŸamak" diye, yanıtı "Asla" olmuÅŸtu. "Ben onlarla varım" demiÅŸti.Â
- F. Akın: Hiç kuşkusuz sıra dışı bir hayranlık bu... Düşünsenize, bütün filmlerimi benden daha iyi biliyor, sahne sahne anlatabilecek kadar hem de... Arşivliyor, kayıt altına alıyor. Geçmişten bugüne kadar benimle ilgili çıkmış tüm gazete ve dergi haberleri arşivinde. Üstelik tüm bunları kaleme alarak yarına taşıyor. Mutluluk veren bambaşka bir sevgi bu. O bilinen hayranlıklardan uzak, araştıran, inceleyen, gözden kaçan kimi ayrıntıları bulup çıkaran bir hayranlık...
Filiz Akın sevgisiyle dolu tam 41 yıl; eşi benzeri olmayan bir sevgi... Siz neler söyleyeceksiniz Pınar Bey?
- P. Çekirge: Sinemanın görkemiyle yüzleşmiştim bir kez. Kaçarım yoktu. Kendime onun fotoğraflarıyla yeni bir hayat ısmarlamıştım. Duyarlılığımı öylesine besledi ki o filmler, onlarla yaşadım. Platonik bir sevgiden öte vazgeçilmez, ihanet edilmez bir tutkuydu. Güzel olan her şeyin bir ifadesiydi Filiz Akın benim için... İçimde bir yerlerde eksik bırakılmış mutlulukların, özlemlerin, sevinçlerin, elem ve neşenin en güzel tezahürü... Çocukken onun rol gereği öldüğü sahnelerde yıkılırdım. Yine o yaşlarda İlker’i (İnanoğlu) kıskandığım, diğer tüm kadın oyuncuları yok saydığım doğrudur.
- F. Akın: Basın danışmanım Bircan Usallı Silan, hastalığım döneminde Pınar Bey’in yaÅŸadığı endiÅŸenin, paniÄŸin en yakın tanıklarından. Öyle duru, koÅŸulsuz bir sevgi ki bu, eÅŸi benzeri yok gerçekten...Â
Filiz Hanım, Pınar Bey’in müzeyi andıran evine girdiğinizde ilk anda neler hissettiniz?
- Filiz Akın: Heyecan, şaşkınlık, mutluluk... Hepsi bir arada diyebilirim. Hayrete düştüm. Geniş bir ev ve her metrekaresi fotoğraflarım, film afişlerimle dolu. Amerikan servisleri bile benim resimlerinden özel olarak yaptırılmış. Banyodan mutfağa kadar her yanda fotoğraflarım duruyor. Bildiğim kadarıyla hiç kimse için bir hayranı tarafından böyle bir arşiv müzesi hazırlanmadı.
Pınar Bey, bu hayranlık ne zaman başladı?
- Pınar Çekirge: Altı yaşındayken... Tam 41 yıl boyunca da onun filmleri ve fotoğrafları varlık nedenim oldu. Filiz Hanım’ı izledim, Filiz Hanım’ı yazdım.
- F. Akın: Eve ilk adımımı attığımda Nil Karaibrahimgil’in "O Beni Prenses, Peri Sanıyor" şarkısını hatırladım. Pınar Çekirge de beni bunca sene bir iyilik meleği gibi görüp yaşatmış. Eşim geçen gün aynı şeyi söyledi aslında, "Küçük bir çocuğun duygu dünyasını zenginleştirmişsin. Perdede canlandırdığın kimliklerle adeta bir sığınak olmuşsun" dedi. Şimdi çok daha iyi anlıyorum bunu. Sınırsız bir sevgi. Nasıl desem, sanki mistik bir kahraman olmuşum onun için. Büyük bir duygu seli yaşatmışım demek ki... Duygusal yıkıntılarını onarmışım o filmlerle. Hatırlıyorum da bir defasında Pınar’a sormuştum "Zor olmuyor mu bunca fotoğraf ve yaşanmışlık arasında yaşamak" diye, yanıtı "Asla" olmuştu. "Ben onlarla varım" demişti.
Ama alışılmış hayran tavırlarına benzemiyor bu... Çok büyük bir emek ve hiç azalmayan bir sevgi var ortada...
- F. Akın: Hiç kuşkusuz sıra dışı bir hayranlık bu... Düşünsenize, bütün filmlerimi benden daha iyi biliyor, sahne sahne anlatabilecek kadar hem de... Arşivliyor, kayıt altına alıyor. Geçmişten bugüne kadar benimle ilgili çıkmış tüm gazete ve dergi haberleri arşivinde. Üstelik tüm bunları kaleme alarak yarına taşıyor. Mutluluk veren bambaşka bir sevgi bu. O bilinen hayranlıklardan uzak, araştıran, inceleyen, gözden kaçan kimi ayrıntıları bulup çıkaran bir hayranlık...
       Â