33 yıl sonra müze evde buluÅŸtular

Güncelleme Tarihi:

33 yıl sonra müze evde buluştular
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 25, 2007 00:00

Filiz Akın, "Başrolde Filiz Akın" adlı kitabını birkaç ay önce piyasaya süren yazar Pınar Çekirge'yi ziyaret etti.

Haberin Devamı

33 yıl sonra müze evde buluştular
Filiz Akın, "Başrolde Filiz Akın" adlı kitabını geçtiğimiz aylarda piyasaya süren Pınar Çekirge’yi evinde ziyaret etti. Tüm duvarları kendi fotoğrafları ve film afişleriyle dolu olan bu eve girdiğinde büyük şaşkınlık yaşayan Akın ile Çekirge’nin buluşmasını ise sadece Kelebek izledi. 

Filiz Hanım, Pınar Bey’in müzeyi andıran evine girdiğinizde ilk anda neler hissettiniz?

- Filiz Akın:
Heyecan, şaşkınlık, mutluluk... Hepsi bir arada diyebilirim. Hayrete düştüm. Geniş bir ev ve her metrekaresi fotoğraflarım, film afişlerimle dolu. Amerikan servisleri bile benim resimlerinden özel olarak yaptırılmış. Banyodan mutfağa kadar her yanda fotoğraflarım duruyor. Bildiğim kadarıyla hiç kimse için bir hayranı tarafından böyle bir arşiv müzesi hazırlanmadı.

Pınar Bey, bu hayranlık ne zaman başladı?

- Pınar Çekirge:
Altı yaşındayken... Tam 41 yıl boyunca da onun filmleri ve fotoğrafları varlık nedenim oldu. Filiz Hanım’ı izledim, Filiz Hanım’ı yazdım.

- F. Akın: Eve ilk adımımı attığımda Nil Karaibrahimgil’in "O Beni Prenses, Peri Sanıyor" şarkısını hatırladım. Pınar Çekirge de beni bunca sene bir iyilik meleği gibi görüp yaşatmış. Eşim geçen gün aynı şeyi söyledi aslında, "Küçük bir çocuğun duygu dünyasını zenginleştirmişsin. Perdede canlandırdığın kimliklerle adeta bir sığınak olmuşsun" dedi. Şimdi çok daha iyi anlıyorum bunu. Sınırsız bir sevgi. Nasıl desem, sanki mistik bir kahraman olmuşum onun için. Büyük bir duygu seli yaşatmışım demek ki... Duygusal yıkıntılarını onarmışım o filmlerle. Hatırlıyorum da bir defasında Pınar’a sormuştum "Zor olmuyor mu bunca fotoğraf ve yaşanmışlık arasında yaşamak" diye, yanıtı "Asla" olmuştu. "Ben onlarla varım" demişti. 

/images/100/0x0/55eb40b6f018fbb8f8b52e2e
Ama alışılmış hayran tavırlarına benzemiyor bu... Çok büyük bir emek ve hiç azalmayan bir sevgi var ortada...

- F. Akın:
Hiç kuşkusuz sıra dışı bir hayranlık bu... Düşünsenize, bütün filmlerimi benden daha iyi biliyor, sahne sahne anlatabilecek kadar hem de... Arşivliyor, kayıt altına alıyor. Geçmişten bugüne kadar benimle ilgili çıkmış tüm gazete ve dergi haberleri arşivinde. Üstelik tüm bunları kaleme alarak yarına taşıyor. Mutluluk veren bambaşka bir sevgi bu. O bilinen hayranlıklardan uzak, araştıran, inceleyen, gözden kaçan kimi ayrıntıları bulup çıkaran bir hayranlık...

Filiz Akın sevgisiyle dolu tam 41 yıl; eşi benzeri olmayan bir sevgi... Siz neler söyleyeceksiniz Pınar Bey?

- P. Çekirge:
Sinemanın görkemiyle yüzleşmiştim bir kez. Kaçarım yoktu. Kendime onun fotoğraflarıyla yeni bir hayat ısmarlamıştım. Duyarlılığımı öylesine besledi ki o filmler, onlarla yaşadım. Platonik bir sevgiden öte vazgeçilmez, ihanet edilmez bir tutkuydu. Güzel olan her şeyin bir ifadesiydi Filiz Akın benim için... İçimde bir yerlerde eksik bırakılmış mutlulukların, özlemlerin, sevinçlerin, elem ve neşenin en güzel tezahürü... Çocukken onun rol gereği öldüğü sahnelerde yıkılırdım. Yine o yaşlarda İlker’i (İnanoğlu) kıskandığım, diğer tüm kadın oyuncuları yok saydığım doğrudur.

- F. Akın: Basın danışmanım Bircan Usallı Silan, hastalığım döneminde Pınar Bey’in yaşadığı endişenin, paniğin en yakın tanıklarından. Öyle duru, koşulsuz bir sevgi ki bu, eşi benzeri yok gerçekten... 

Haberin Devamı

Filiz Hanım, Pınar Bey’in müzeyi andıran evine girdiğinizde ilk anda neler hissettiniz?

33 yıl sonra müze evde buluştular

- Filiz Akın: Heyecan, şaşkınlık, mutluluk... Hepsi bir arada diyebilirim. Hayrete düştüm. Geniş bir ev ve her metrekaresi fotoğraflarım, film afişlerimle dolu. Amerikan servisleri bile benim resimlerinden özel olarak yaptırılmış. Banyodan mutfağa kadar her yanda fotoğraflarım duruyor. Bildiğim kadarıyla hiç kimse için bir hayranı tarafından böyle bir arşiv müzesi hazırlanmadı.

Pınar Bey, bu hayranlık ne zaman başladı?

- Pınar Çekirge:
Altı yaşındayken... Tam 41 yıl boyunca da onun filmleri ve fotoğrafları varlık nedenim oldu. Filiz Hanım’ı izledim, Filiz Hanım’ı yazdım.

- F. Akın: Eve ilk adımımı attığımda Nil Karaibrahimgil’in "O Beni Prenses, Peri Sanıyor" şarkısını hatırladım. Pınar Çekirge de beni bunca sene bir iyilik meleği gibi görüp yaşatmış. Eşim geçen gün aynı şeyi söyledi aslında, "Küçük bir çocuğun duygu dünyasını zenginleştirmişsin. Perdede canlandırdığın kimliklerle adeta bir sığınak olmuşsun" dedi. Şimdi çok daha iyi anlıyorum bunu. Sınırsız bir sevgi. Nasıl desem, sanki mistik bir kahraman olmuşum onun için. Büyük bir duygu seli yaşatmışım demek ki... Duygusal yıkıntılarını onarmışım o filmlerle. Hatırlıyorum da bir defasında Pınar’a sormuştum "Zor olmuyor mu bunca fotoğraf ve yaşanmışlık arasında yaşamak" diye, yanıtı "Asla" olmuştu. "Ben onlarla varım" demişti.

Ama alışılmış hayran tavırlarına benzemiyor bu... Çok büyük bir emek ve hiç azalmayan bir sevgi var ortada...

- F. Akın:
Hiç kuşkusuz sıra dışı bir hayranlık bu... Düşünsenize, bütün filmlerimi benden daha iyi biliyor, sahne sahne anlatabilecek kadar hem de... Arşivliyor, kayıt altına alıyor. Geçmişten bugüne kadar benimle ilgili çıkmış tüm gazete ve dergi haberleri arşivinde. Üstelik tüm bunları kaleme alarak yarına taşıyor. Mutluluk veren bambaşka bir sevgi bu. O bilinen hayranlıklardan uzak, araştıran, inceleyen, gözden kaçan kimi ayrıntıları bulup çıkaran bir hayranlık...

Haberin Devamı

        Â

33 yıl sonra müze evde buluştular


Filiz Akın sevgisiyle dolu tam 41 yıl; eşi benzeri olmayan bir sevgi... Siz neler söyleyeceksiniz Pınar Bey?

- P. Çekirge:
Sinemanın görkemiyle yüzleşmiştim bir kez. Kaçarım yoktu. Kendime onun fotoğraflarıyla yeni bir hayat ısmarlamıştım. Duyarlılığımı öylesine besledi ki o filmler, onlarla yaşadım. Platonik bir sevgiden öte vazgeçilmez, ihanet edilmez bir tutkuydu. Güzel olan her şeyin bir ifadesiydi Filiz Akın benim için... İçimde bir yerlerde eksik bırakılmış mutlulukların, özlemlerin, sevinçlerin, elem ve neşenin en güzel tezahürü... Çocukken onun rol gereği öldüğü sahnelerde yıkılırdım. Yine o yaşlarda İlker’i (İnanoğlu) kıskandığım, diğer tüm kadın oyuncuları yok saydığım doğrudur.

- F. Akın: Basın danışmanım Bircan Usallı Silan, hastalığım döneminde Pınar Bey’in yaşadığı endişenin, paniğin en yakın tanıklarından. Öyle duru, koşulsuz bir sevgi ki bu, eşi benzeri yok gerçekten...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!