Ali DAĞLAR
Oluşturulma Tarihi: Eylül 07, 2008 00:00
Çütre, kornet, balon ve diğerleri. Süveyş Kanalı’ndan geçip Türk karasularına girdiler. Ne kadar kalacakları, nereye kadar yayılacakları, başkalarının gelip gelmeyeceği hava durumuna bağlı.
Çütre taze mi, iyi ver iki kilo. Yanına bir tane de orta boy kornet tart. Balıkçıdan yakında böyle
balık isteyeceğiz. İnanmadınız mı? Öyleyse takın şnorkeli göstereyim: Bakın şu sağdaki balon balığı. Aslında hep böyle gezmiyor, bizden korktuğu için şişti. Tadı kötü, yenmez. Ama şu altımızdaki parlak kırmızılar, naylon balığı. Onlar yenir. Sol taraftakini farkettiniz mi? Göçmen denizanası, sakın ellemeyin. Eğer değerse deriniz kızarır, gözleriniz yanar. Türkiye’den Portekiz’e kadar yayıldılar. Onlar yüzünden kuzeyli turistler Akdeniz’e gelmiyor. Yılda 200 milyon insan ağırlayan Akdeniz turizmi şu tek hücreli yaratıktan illallah dedi.
Küresel ısınma, Akdeniz’i banyo küveti gibi ısıttıkça, daha sıcak denizlerde yaşayan balıklar bu mavi küveti mesken tutmaya başladılar. Normalde Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’de yaşayan türlerden 59’u kuzeye doğru harekete geçti, Süveyş Kanalı’nı geçti Akdeniz’e giriş yaptı. Bunlardan 33’ü adaptasyonunu tamamladı ve Türk sularına girdi. Daha düne kadar belgesellerde görebileceğimiz balıklar bugün dalsanız; Saros’ta, Gökova’da, Finike’de fink atıyor. Hatta İskenderun gibi güney illerinde balıkçı tezgahlarını süslemeye başladı.
KİMİ HİNDU, KİMİ YAMYAM, KİMİ BİLMEM NE BELAİstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin Temmuz ayında çıktığı 1 aylık Doğu Akdeniz araştırma gezisinin sonuçları bunlar. Araştırmanın başında Dekan Prof. Dr. Bayram Öztürk var. Türkiye’de ilk defa böyle bir araştırma seferi yürütüldüğünü söylüyor Öztürk. Onun başkanlığındaki 10 kişilik ekip, 9 Temmuz’da Finike’den başlayıp, Kıbrıs-Lübnan-Suriye üçgeninde devam eden sefer sırasında, 27 istasyonda demir attı, oşinografik ölçüm yaptı. 500 metredeki hayatı inceleyen ekip, son 20 yılda su sıcaklığının 0,4 derece arttığını tespit etti. Hiç de önemsiz değil bu rakam: Akdeniz’in su sıcaklığıyla Hint Okyanusu arasındaki farkın 2 dereceye düşmesi demek. Ve bir şey daha: Bu sıcak sularla birlikte palamut, torik gibi ata yadigarı balıklar azalırken, Kızıldenizli, Hint Okyanuslu yepyeni balıklar ortaya çıkıyor. Renklerinin güzelliği sizi aldatmasın. Eskilerin ne tadı var, ne ahlakı bunlarda: Sokuyor, ısırıyor, kızartıyorlar!
Bugün İskenderun’da avlanan balıkların yüzde 30’u Kızıldeniz’den gelen renkli, güzel, parlak balıklar. Bu balıkları artık İstanbul balık halinde bile görebilirsiniz. Bu bizim için tehlikeli bir süreç. Türkiye sularına giren balıklar arasında zehirli olanlar var. Eskiden böyle zehirli balıklar yoktu, yani ısınmanın kötü etkisi nedir diye sorulacak olursa, birincisi bu. Eskiden bizim sularımızda olmayan, zehirli, besin değeri düşük, lezzetsiz olanlar Akdeniz sularına giriyor. Bu yeni gelen canlılar, milyonlarca yıldır Akdeniz’de yaşayan türleri tehdit ediyor. Çünkü bu canlıların üreme ve beslenme alanlarını kullanıyorlar. Yaşam alanlarına ortak oluyorlar. Besin zincirini bozup onları yokoluşa zorluyorlar.
YERLİ COUSTEAU SEFERDEN DÖNDÜİ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk, Monaco Prensi Albert’in başkanlığını yaptığı CIESM (Akdeniz Bilim Komisyonu) yönetim kurulu üyesi aynı zamanda. 25 yıldır dünya denizlerinde dalış yapıyor, sualtı fotoğrafları çekiyor. 3 kitabı, 100’ün üzerinde araştırması var. Temmuz ayında 10 kişilik ekibi ve Yunus S gemisiyle Doğu Akdeniz’de araştırma gezisine çıkan Öztürk 30 günlük seferi anlattı.
İŞTE YENİ BALIKLARIMIZGÖÇMEN DENİZANASI
Turizmcilerin korkulu rüyasıKızıldeniz’de yaşayan ve akıntının etksiyle Süveyş Kanalı’ndan Akdeniz ve Ege kıyılarına sürüklenen bu zehirli denizanaları Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkelerin turizmini tehdit ediyor. Bilimsel adı Rhopilema nomadica.
DİKENLİ ÇÜTRE
Öbür adları yasemin ya da domuzÇütre balığı, yasemin balığı ya da domuz balığı adıyla biliniyor. Etçil bir balık, ağırlığı 3 kiloyu buluyor. Bilimsel adı Stephanolepis diaspros.
KORNET BALIĞI
Boyuna aldanmayıneti lezzetsiz
Kıyısal alanın yumuşak zemininde yaşıyor. Boyları 160 santimetreye kadar ulaşabiliyor. Fakat o boya rağmen ticari balıkçılığı önemsiz, ancak kişisel ihtiyaç için avlanıyor. Bilimsel adı Fistularia commersonii.
HİNDİSTAN VEYA NAYLON BALIĞI
Pirana gibi dişleri varHindistan sahillerinde ve Hint Okyanusu’nda yaşadığı için bu isim verilmiş. Parlak renklerinden dolayı bir diğer adı da naylon balığı. Gövdesi iri pullarla kaplı ve yanlardan basık. Çenelerinde küçük sivri dişler var. Yüzgeçleri dahil tüm gövdesi çok parlak kırmızı. Eti sert ve lezzetsiz olduğu için ekonomik değeri düşük. Akdeniz kıyılarında, paraketa ve ağlarla avlanıyor. Oltayla avlanamıyor. Bilimsel adı Sargocentron rubrum.
BALON VEYA KURBAĞA BALIĞI
Korkutursanız şişiyorBütün okyanuslarda bulunur. Adını tehlike karşısında şişip sönebilmesinden alıyor. Şişkin olmadığı hallerde uzun ince bir vücut yapısına sahip. İki ayrı yan çizgiye sahip. Kuyruk sapı dar, kuyruk yüzgeci hilal şeklinde. Başının arkasından kuyruğa kadar koruyucu dikenleri var. Zehirli olduğu için tüketilmesi sakıncalı. İnternetteki balıkçılık sitesi balikciodasi.com’a göre, bir başka ismi de kurbağa balığı. Mersinli balıkçılara göre bir deniz canavarı, çünkü besin değeri yüksek balıklarla besleniyor. Bilimsel adı Lagocephalus sceleratus.
NE YAPMAK LAZIM?Koruma bölgeleri Akdeniz’de belli bölgelerin deniz koruma alanı ilan edilmesi lazım. Nesli azalan canlı türlerinin korunması için avcılığa yasak alanlar oluşturulması gerekecek.
Aşırı avcılığı azaltmak Türkiye’de tekne sayısı 21 bin. Ama balık avcılığında büyük düşüş var. Palamut ve torik azalıyor. Çözümlerden birisi aşırı avcılığı azaltmak.
Uluslararası işbirliği AB, Akdeniz’in yarısını Avrupa suları ilan etti. Oysa balığın sınırı yok. Akdeniz korunacaksa, AB sınırları içinde ya da dışında diye ayırmamak lazım.
Daha fazla araştırma İtalya son 3 yılda deniz araştırmalarına 30 milyon dolar ayırdı. Türkiye’de bu miktar, marinada bağlı iki yatın fiyatını bulmuyor.