Güncelleme Tarihi:
Arkadan epey gürültü geliyor nerdesin şu anda?
- Yeni evimizdeyiz. Beşiktaş’tan Kalamış’a taşındık eşimle. Ufak tefek tadilatlar devam ediyor. O yüzden çok gürültü var.
Bebek için mi bu değişim?
- Evet. Onun için hayatımızı değiştirdik. Bizim için de iyi oldu, bahçeli bir ev aldık. Eşimle şezlonglarda keyif yapıyorduk ustalar gelmeden önce.
İsim koydunuz mu?
- Önce Sena, sonra İdil dedik. Şimdilik İdil gibi görünüyor.
Bebek için hayat tarzı değiştirmek zor değil mi?
- Tam tersi çok iyi oldu. Bizim de işimize yaradı, sakin ve rahat bir hayat oldu. Ama Beşiktaş’ı da çok sevdiğim için diğer evi ofise çevirdim, gidip geliyorum.
Ne zaman evlenmiştin?
- 2008’de Londra’da evlenmiştik ama hemen ardından dizi çekimlerim için benimle Sinop’a geldi. İki yıl orada yaşadık. Sonra İstanbul’a geldik ve benim ‘bekar evi’ diye tabir ettiğim o ev dar geldi. Çok yokuş var, bebek arabasıyla zor olacaktı hayatımız. Düz ayak yere geçelim deyip Kalamış’a geldik.
Bir de kızın vardı sanırsam.
- Evet, 21 yaşında. Arayı biraz açtık ama ne yapalım... Ama en azından antremanlıyım bu sefer çocuk için. 26 yaşımda baba olmuştum, açıkçası aklım biraz havadaydı. Şimdi 48 yaşımda, daha bilinçliyim. Tabii bir de tadını daha çok çıkaracağız.
Çalışma temponu da azaltmayı düşünüyor musun?
- Biraz azalttım. Beş yıldır yazları sinema filmi, kışları dizi çekiyordum. Ama bu yaz gelen bütün sinema filmi tekliflerine ‘Hayır’ dedim. İki ay Londra’daki evimizde dinlendik. Bir de Kaş’a gittik. 26 yıldız vazgeçemedim oradan.
Gezmeyi çok seviyorsun o zaman.
- Evet. Dünyanın her yerinde bir hayata sıfırdan başlayabilirim. Gezgin ruhluyum. Küçükken zaten sürekli dünyayı gezeceğim dermişim. Eşimle de o konuda anlaşıyoruz, zaten evlendiğimizden beri de sürekli geziyoruz.
Şimdi bebekle zor olmayacak mı?
- Evet, o yüzden yerleşik hayata geçtik. Kendimi yavaşlattım. Hem her işi kabul etmiyorum hem de bir mejanerle çalışmaya başladım.
Ama bu bir emeklilik olmayacak herhalde?
- Hayır.
Diziyle birlikte fanatiklerin arttı. Nasıl bir karakter sence Erdal Bakkal?
- Bir önceki dizimde Ekrem çok sert ve acımasız bir karakterdi. Onun arkasından Erdal Bakkal ters köşe oldu ama bunu bilinçli yaptım.
Neden?
- Çünkü bizim piyasada bir şeyi yaparsanız ardından sürekli ayın karaktere benzer teklifler geliyor. O işleri bilinçli olarak reddettim ve bekledim. Tam sezon kaçtı aralık ayına geldik, derken Sinop’ta birlikte çalıştığımız Pınar Aktuğ aradı. Bendeki komedi kumaşını bildiğinden... Seviyorum hayatın içindeki mizahı, yaptığım işe katmayı.
Hiç es geçtiğin olmadı mı?
- Sadece Kavşak’ta yapmadım. Onda da Altın Portakal’ı aldım. Çünkü jüriler ciddiyete ve drama bayılıyor. Hiç güldürmediğim, sadece kanırttığım rolle aldım. Hayatın en ciddi alanlarında hastahane ya da mezarlıkta bile hep tuhaf bir mizah vardır ya gören göz için, işte ben hayatın o tarafındayım.
Nasıl kabul ettin Erdal Bakkal’ı?
- Bu karakter geldiğinde çok sevdim senaryoyu. Okurken güldüğüm senaryo azdır, fazlasıyla güldüm. Hemen başladık çekimlere. İlk bölümde Onur Ünlü’ye “Çok abuk sabuk işler yapıyoruz. Ya çıkacağız ya batacağız” dedim. “Ben de öyle hissediyorum, hayırlısı” demişti. İlk dört bölümde bizi kovmalarını beklerken, bir anda seyirci katlanarak arttı.
Çok katkın oldu mu yine Erdal Bakkal yaratılırken?
- Tabii olmuştur. Aldığım kararlar vardı en baştan. Mahallenin şaşkın bakkalı olarak belirlenmişti Erdal Bakkal karakteri. Ali Atay’ın yarattığı bir Leyla ile Mecnun dili vardı devrik cümlelerle. Onun da bir çekiciliği var, sen de öyle konuşmak istiyorsun. O konuda bir karar alıp öyle konuşmamaya ve karakteri ayırmaya karar verdim. Kendini mahalleliden biraz ayıracak ama bir yandan da son derece kilit noktasında olacaktı. Başka bir dil oluşturmaya çalıştım.
Çok net ve küstah, açık sözlü bir karakter. Bu seni rahatsız ediyor mu?
- Hayır. Zaten belki de normal hayatımda Erdal Bakkal’la belki de en çok benzeşen yönüm bu; dilimin kemiği yok. Hiç olmadık yerlerde olmayacak şeyler söylerken buluyorum kendimi.
Çok konuşuyor bir de... Bazı sahnelerde kimse yanında kalmıyor.
- Evet. Kendi konuşmamdan sıkıldığım oluyor bazen. Çenem düşüktür biraz. Ama para göz değilimdir mesela onun gibi. Kibirden de hoşlanmam.
Erdal Bakkal çok antipatik. Dizide bu kadar güldüren adam varken, antipatik adamın favori olmasını neye bağlıyorsun?
- Her canlı etrafındaki şeye göre kendini tanımlar. Ben de bir karakteri yorumlarken çevreye göre yaptım. Onun için bu bir ekip meselesi. Onların yaptıklarından beslenerek geliştirdik.
Sokakta nasıl durum? Nasıl davranıyor izleyiciler?
- Erdal abi, diye bağıran çok. İletişimimiz harika. İzleyiciyle sohbet etmeye bayılıyorum. Özellikle gençlerden çok iyi enerji alıyorum. Mesela geçenlerde bir arkadaşımın arkadaşlarının evini bastım. 15-20 kişi evde toplanıp diziyi izliyorlarmış. Ben de habersiz gidip onlarla diziyi izledim. Çok eğlenceliydi.
Sete de geliyor mu hayranlar?
- Türbeye döndü bakkalın orası. İzlemeye gelmeyi bırak, ben yokken not bırakıyorlar bakkalın önüne. Muhteşem bir duygu.
Bazen kamera arkalarını gösteriyorlar. Epey eğleniyorsunuz. Sosyal hayatta da böyle mi aranız?
- Tabii. Ama her zaman birlikte hareket etmiyoruz seyircinin tahmin ettiği gibi.
Kimle yakınsın en çok?
- Serkan ve Ali’yle. Ama buradan da sürekli görüşüyoruz anlamı çıkmasın. Aradabir buluşup muhabbet ederiz. Dışarı çıkmayı çok sevmediğimden evde toplanıyoruz.
Gündem ne oluyor?
- Dizi etrafında konuştuğumuz çok oluyor. Ali müzik yapar bazen. Mehmet Erdem gelirse “Hadi bize gidelim” der. Müzikle birlikte demleniriz. Ama bunlar çok seyrek olur. Set dışında eşimle vakit geçirmeyi seviyorum daha çok.
Evde bir şey seyredeceğin zaman komedi mi tercih edersiniz?
- Korku filmi ve bilimkurgu dışında her şey olur. Bazı insanlar özellikle korku filmi sever bende bu hiç olmadı. Ama hep böyle farklılıklarım vardı zaten. Atari, bilgisayar oyunu oynamazdım. Ben tüplü dalış yapayım, dağa tırmanayım, kayak yapayım... Boş zamanlarımda hep doğa sporu yapmayı tercih ederim. Dünyanın pek çok yerinde tüplü dalış yaptım mesela.
Adrenalin seviyorsun o zaman.
- Eh! Paragliding deniyorum Kaş’ta ama ondan da korkuyorum.
Komedi izlemeyi severim demiştin. Kimi tercih ediyorsun?
- Cohen Kardeşler. Yaşlılara Yer Yok filmini çok severim özellikle. Neredeyse tüm filmleri var evde.
Eşinle ya da tek başına yapmak istediğin hayal nedir?
- Doğanın içinde yaşamak, tarımla uğraşmak. Kaş ya da Kaz Dağları’na yerleşebiliriz. Şimdilik bahçeli bir evle başladık işe. Bir de benim atalarım da denizci (İsmail abi gibi oldu bu cümle...) Bu yüzden deniz kenarını seviyorum.
Kalamış iyi bir seçim olmuş o zaman.
- Evet. Mutlaka her gün 20 dakika gidip denizi izliyorum.
Aslında fizik okuyordu
1965 Nevşehir doğumlu Cengiz Bozkurt, aslında ODTÜ’de fizik okudu. Ama 90’da tiyatrocu olmaya karar verip bölümü bıraktı. 14 yıl Londra’da kalıp Mehmet Ergen’le projeler yaptıktan sonra yurda döndü.