Güncelleme Tarihi:
Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışması, dünya çapında ‘Karikatürün Evrensel Sahnesi’ olarak anılmasının yanı sıra tam 30 yıldır dünya gündeminin karikatür aracılığıyla yorumlandığı bir platform oldu. 1983’ten bu yana 137 ülkeden, 7800 karikatürist ve 80 bine yakın eserden söz ediyoruz. Savaş, barış, çevre gibi evrensel temaların yanı sıra insanlık hallerini çizdiler bize. Yaşadığımız dünyanın son 30 yılının karikatürlü tarihine baktığımızda aslında hemen hiçbir şeyin değişmediğini görmek eminim sizi de şaşırtacaktır. Geçmiş ve gelecek, tarih ve kehanet iç içe. Karikatürlerdeki tarihleri kapatın. Farkedeceksiniz ki söyledikleri şey hiç değişmiyor. Tuhaf değil mi? İnsanlık tarihi bir kısır döngüden mi ibaret acaba? Sergiyi gezdiğinizde sorunun cevabını siz vereceksiniz. 30 Yılın Konuşan Çizgileri ve 2013’ün ödüllü karikatürlerini, Caddebostan Kültür Merkezi’nde 15 Kasım tarihine kadar görebilirsiniz.
*1983 yılı ikincisi / Haslet Soyöz (Türkiye)
Yarışmanın ilk yılı, Haslet Soyöz çarpık kentleşmeyi anlatmış. Böyle giderse yeşil olarak kalacak, insanların nefes alabileceği tek yerin mezarlıklar olacağını söylüyor. Haksız mıymış?
*1985 yılı birincisi / Janusz Oblucki (Polonya)
Dünya ne kadar kirlense de ayakta kalmanın yolu sevgiden geçer mi demek istiyor, ne dersiniz?
*1988 yılı ikincisi / Gürbüz Doğan Ekşioğlu (Türkiye)
Daha sonra yılarca aynı yarışmada jüri üyesi olarak da görev yapacak olan Gürbüz Doğan Ekşioğlu, nasıl değerlendireceğinizi bilmedikten sonra ne kadar olanağınız, aletiniz, fırsatınız olursa olsun hayatınızda hiç bir şeyin değişmeyeceğini anlatıyor.
*1990 yılı ikincisi / Grzegorz Szumowski (Polonya)
Sözler bazen kurşun gibidir, karşınızdakini öldürebilir. Ya da bir sırrı paylaşmak diğerinin ölüm fermanı olabilir mi?
*1991 yılı ikincisi / Vladimir Nenashev (Rusya)
Gel de 1991 yılında çizilen karikatürü ODTÜ olaylarına illüstrasyon olarak kullanma. Bardağın dolu tarafına bakarsanız “hazır su varken bari saksılarımızı sulayalım” diye gelen iyi niyetli insanlardan da söz edebiliriz belki.
*1992 yılı birincisi / Pavel Botezatu (Romanya)
İnsanları yerinden yurdundan eden savaş. Ve onun en etkili silahı, şimdi mağdur ettiklerinin tek kurtuluş umudu. Felsefe tarihinin tüm düşünürleri birleşse bu açmazı çözemez sanırım.
*1993 yılı birincisi / İsmet Voljevica (Hirvatistan)
Saraybosna’da turistlere yol göstermek için kullanılan bir şehir planı. Bosna’da yaşanan savaşın yakıp yıktığı şehirde evini arayan biri bile yolunu bulmakta zorlanacaktır. Evini arayacak kadar şanslı olanlar tabii.
*1996 yılı ikincisi / Oleg Dergachov (Kanada)
Yaş ilerledikçe tek tip mi oluyoruz acaba? Ya da daha gerçekçi! Hayal gücü ve bilgiye olan açlık, işte çocuk ya da genç olmanın farkı.
*2006 yılı üçüncüsü / Yuri Kosobukin (Ukrayna)
Ölüm, yıkım, acı. Sözün bittiği yer diye de tanımlayabilirsiniz. Ama ondan keyif alanlar ya da çıkar sağlayanlar olmasa bugün halen savaşlar devam etmezdi değil mi?
*2012 yılı birincisi / Doğan Arslan (Türkiye)
Toplumsal patlamalar belli bir dolgunluğa erişmeden olmaz. Bazen ‘loading’ göstergesini fark bile edemeyiz. Tıpkı Gezi olaylarındaki gibi.
*2012 yılı birincisi / Javad Alizadeh (İran)
Geçen yıl birinciliği paylaşan ikinci karikatür İranlı çizerin işi. Hasret kavramını daha iyi başka bir görsel olabilir mi insan hayatında? Ataşla tutturulmuş bile olsa.
*2013 yılı üçüncüsü / Pol Luerus (Lüksemburg)
Teknoloji hepimizi Japon turist psikolojisine sokmadı mı? Her anı ölümsüzleştirmek kaygısındayız. Tabii kendimizle birlikte. Bu hayatımızın son karesi olsa bile.