Güncelleme Tarihi:
30'LU YILLARDA GECE HAYATI BÖYLEYDİ (FOTO-GALERİ)
1929 ekonomik buhranının etkilerinin hafiflemesiyle, 1930’lu yıllarda birçok ülkede olduğu gibi başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere Türkiye’de de eğlence hayatının zirve yaptığı bir dönem yaşandı. Bu canlılık, büyük ve gösterişli restoran, gazino, varyete barlar ve müzikhollerin sayı ve kalitesinde önemli bir artışa neden oldu. Geçimini bu tür eğlence mekânlarında yaptıkları gösterilerle kazanan artist, müzisyen ve sanatçılar için büyük bir uluslararası pazar oluştu. Yüzlerce yabancı sanatçının çalışmak için geldiği bu pazarın en önemli merkezlerinden biri de İstanbul’du.
1919-20 yıllarında Bolşevik ihtilalinden kaçarak İstanbul’a sığınan 200 bin civarındaki Beyaz Rus’un önemli bir kısmı, Pera’da onlarca eğlence yeri açtı ve onlarca Rus sanatçı bu mekânlarda yeni hayatlarını sürdürmeye çalıştı. Bunların sadece bazıları günümüze ulaşmışsa da 1930’larda pek çoğu gelişerek devamlılığını sürdürüyordu. Örneğin 1930’ların en önemli gazinolarından biri olan Maxim (Restaurant-Dancing-Variete) Moskovalı ünlü işletmeci, Rus vatandaşı Amerikan kökenli siyahi Frederick Thomas tarafından açılmıştı. Maxim kısa sürede çok tutulan bir lokal oldu. İlerleyen yıllarda dünyanın her yerinden gelen artistlerin gösteri yaptığı çok önemli bir mekân halini alacaktı.
TÜRKİYE, BALKANLAR’IN ÇOK İLERİSİNDEYDİ
1937 yılında Reflector dergisinde, Türkiye’nin Cumhuriyet’in ilanından sonraki 15 yılda inanılmaz bir kültürel ve ekonomik gelişme gösterdiği, uluslararası sanatçılara geniş çalışma imkânları sunulduğu anlatılıyor. Reflector’e göre Türkiye bu konuda diğer tüm Balkan ülkelerinin çok ilerisindeydi. Garden Bar, Maxim ve Taksim Garden gibi birinci sınıf varyete mekânlarının yanında İstanbul, Ankara ve daha pek çok şehirde önemli yabancı orkestraların çaldığı çok sayıda harika eğlence yeri bulunuyordu. Yabancı artist ve müzisyenlere süresiz çalışma izni verilerek kolaylık sağlanıyordu.
1930’lu yıllarda İstanbul’un en büyük eğlence mekânları Petridis’in sahibi ve işletmecisi olduğu Tepebaşı Garden (Variete-Dancing), Taksim Maxim (Variete-Dancing) ve Boğaziçi Canlı Balık (Restaurant-Dancing); İzzet Toker’in işlettiği Pangaltı Küçük Çiftlik; Mehmet Uzunca’nın işlettiği, İstiklal Caddesi’nde Londra (Restoran-Varyete); Hasan Bey tarafından işletilen Pera Ambassadeur; Hasan Birinci’nin işletmeciliğini yaptığı Pera Turan (Dancing-Variete-Bar), ayrıca Taksim Floria (Music Hall-Dancing), Park Hotel, yazlık ve kışlık Tokatlıyan otelleriydi...
Reflector dergisinden, yaz aylarında eğlencenin açık mekânlara, bahçelere kaydığını anlıyoruz. Bunların Taksim’in yanında Tarabya, Bebek, Sarıyer, Moda, Suadiye, Caddebostan ve Büyükada gibi yerlerde bulunduğu anlaşılıyor. Petridis’in işlettiği Garden Varyete, Halk Bahçesi ve Canlı Balık en ünlülerinden birkaçı.
İZMİR’İN UZUN GAZİNO GECELERİ
Ankara’da eğlencenin merkezi hiç şüphesiz ki Ankara Palas Hotel’di. 1939 yılının nisan ayında Trio Eltzoff, Paulette ve Roy Bary, Manuel Moreno ve Lucienne Doran, Edith ve Al-Mara, Marco Baben and his Swing Players and Singers’tan oluşan zengin bir programa sahip olduğunu Reflector dergisinden anlıyoruz.
19’uncu yüzyılın Küçük Paris’i olarak nitelendirilen, kozmopolit Levanten nüfusuyla her daim eğlence merkezlerinden olmuş İzmir’de de 1930’lu yıllarda görkemli bir gazino yaşamı vardı. Gazinolar sadece yabancı orkestralar değil, aynı zamanda gösteri grupları ve revülerle İzmirlilere unutulmaz geceler yaşattı.
İzmir eğlence hayatı tarihine damgasını vurmuş eğlence yerleri; İzmir Palas, Kordon’da Şehir Gazinosu ve Bahribaba Parkı’nda bulunan İsmet Bey gazinolarıydı.
YABANCI SANATÇIYA KISITLAMA GETİRİLDİ
1939 yılında yabancı artistler için çalışma şartları giderek zorlaştırıldı. Rekabette zorlanan Türk vatandaşı müzisyenler, 1939 yılında İstanbul Valiliği’ne yabancı sanatçıların Türkiye’de çalışmasının yasaklanması istemiyle bir dilekçe verdi. Bunun üzerine vali V. H. Karataban, tamamen yasaklama yerine Türkiye’de çalışmak isteyen yabancı müzisyenlere İstanbul Konservatuvarı’nda sınavdan geçme şartı getirildi. Sadece sanatlarında “usta” olanlara çalışma izni verileceği karar altına alındı. Ancak kısa bir süre sonra İkinci Dünya Savaşı patlak verecek ve bu renkli eğlenceli mekânlarının pek çoğu derin bir sessizliğe gömülecekti...
GECE HAYATI BU DERGİDEN SORULUR
İstanbul’da eğlence hayatına yönelik en önemli dergilerin başında gelen, dünyanın her yerinde eğlence mekânı sahipleri ve sanatçılar arasında iletişim kurmaya yönelik Almanca, Fransızca ve İngilizce olarak üç dilde yayımlanan Reflector dergisi (International Programs of Varieties) İstanbul’da basılıp yayımlanmaktaydı. Bu dergi Nisan 1937’den 1939 yılının sonuna kadar yaklaşık 70 sayı çıktı. İkinci Dünya Savaşı, eğlence sektörünün neredeyse tamamıyla yok olmasına neden oldu ve dergiyle birlikte bu dönem de kapandı.