OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 05, 2003 00:00
İlk intiba: Çok güzel. Şöyle bir süzüyorsun. Kadın olsan bile. Televizyonlarda gördüğümüz sadece bir dizi karakteri. Oysa, bu sahici bir kadın. 56 kiloya düşmüş. Üzüntüden değil, daha iyi görünmek, daha fit olmak için. Zayıflayınca göğüsleri de küçülmüş (ya da küçülttürmüş, bilmiyorum) ama isabet olmuş. Saçlar, sarıdan kumrala dönmüş. Dizideki hali biraz alaturkaydı. Şimdiki hali öyle değil.İkinci intiba: Zeki ve her şeyin farkında. İnsanı korkutacak kadar kendine güveni var ve kontrollü. Ona istediğin her şeyi sorabilirsin, o istediği gibi cevap verir. Kafasında hazır. Sanki 500 bin kez bunları düşünmüş gibi. Her şeye ama her şeye hazırlıklı. Yıkmak? Pardon? Sarsmak bile mümkün değil! Onun için bazı gazeteci arkadaşlar boşuna uğraşıyorlar. Pınar Altuğ'dan verim alamazlar!Üçüncü intiba: İnsanı rahatsız edecek kadar düzgün. Normal. Ve hanımefendi. Ben derim iki margarita içse kusursuz olur! Ama sıkışık filan zannetmeyin, rahat, akıcı, çok çalışkan bir ortaokul öğrencisi gibi. Belki de küçük yaşta annesini ve babasını kaybettiği için. Pek öyle kimselere kendini teslim edecek birine benzemiyor. Kimseye verecek hesabı yok. Boşandığı için üzgün filan da değil. Sanki rahatlamış. Özellikle aleyhinde bu kadar yayın yapılmasına rağmen hiçbir gazeteciyi hedefe koymamasını hayranlıkla izledim.Zaten hiç kimseye toz kondurmuyor. Ağzını bozmuyor. Kendisi de kabul ediyor ki, bütün görüntüsünü cici kız imajı üzerine oturtmuş. Ne kadar cici bir kız, takdir edersiniz ben bilemem. Ama galiba o da bunu değiştirmeye çalışıyor yavaş yavaş. Tabii bu son olaylarla biraz hızlı oldu ama... Aslında biliyoruz ki, Türk toplumu bu meselelerde ikiye ayrılmış durumda. Bir Hülya Avşar'cılar var, ne olursa olsun evliliği devam ettirmek gerekli diyenler; bir tarafta da yürümeyen bir şeyler varsa, inceldiği yerden kopsun, insanlar bir an önce ayrılsın diyenler.Pınar Altuğ da, ‘‘Pekala, görüntü olarak bu evliliği sürdürebilirdim’’ diyor ama işte sürdürmemiş. Neyin ne olduğunu Pınar Altuğ'la Allah'tan başkası bilmiyor. Bildiğini söyleyenlerin hepsi kulaktan dolma lafları aktarıyor bize. Nınının nısı demiş ki...Ama o bunları ciddiye alacak, hayatını bunlara göre yönlendirecek bir kadın değil. Hakiki çetin ceviz. Neyse, ben sizi onunla başbaşa bırakayım, müsaadenizi rica edeyim...Bir Meltem var, bir de Pınar Altuğ. Bunların ikisi aynı kadın mı?- Karakter olarak tamamen ayrı kadınlar. Meltem, her erkeğin eşi olmasını isteyeceği kadar mükemmel biri. Ben öyle değilim. Zaten o kadar mükemmel olmak istemem!Bir karakterin kişiliğine sıkışıp kalmak sizi rahatsız ediyor mu? Yoksa hayatınızdan memnun musunuz?- Allahtan, hálá Pınar olduğumu bilenler var. Hayatımdan memnunum. Şikayetçi olsam değiştirmek için çaba sarf ederdim, değil mi?Peki siz Meltem'den daha fazla mısınız, eksik mi? Yani Meltem sizin üzerine yatmak isteyeceğiniz kadar düzgün, saf, temiz biri mi?- O özel bir kadın. Her şeyin dengesini kuran, her şeyi yolunda götüren, hiçbir aksilik yaşamayan, yaşasa da üstesinden gelen. Meltem eşittir kontrol. Ben benim, o da o! Ben hiçbir zaman onun gibi olmak istemedim.Bu dizi hayatınızı değiştirdi mi? Daha önce kendinizi hangi sıfatla tanımlıyordunuz, şimdi hangi sıfatla tanımlıyorsunuz?- Diziden önce eski bir manken ve televizyoncuydum. Ama Çocuklar Duymasın'la oyuncu oldum. Tabii ki hayatım değişti. Türkiye'nin fenomeni olan bir dizide başrol oynayınca, bu seni alıp başka bir yere getiriyor. Hem iyi hem kötü: Çünkü insanlar belli bir süre sonra seni o dizide canlandırdığın karakter olarak görmek istiyor. Yine de şikayetçi değilim.Daha önce ‘‘low profile’’dınız. Ama bu diziyle medya üzerinize gelmeye başladı. Eski hayatınızı özlüyor musunuz? - Asla. Böyle söyleyenlere de kızıyorum: ‘‘Ben çok ünlü oldum, Allah kahretsin, keşke olmasaydım!’’ Var mı böyle bir şey? Sen istemezsen, buna kalkışmazsın! Tamam, Çocuklar Duymasın'a başlarken, biz de buralara geleceğini bilmiyorduk ama başına gelme ihtimali olan şeyleri karşılamayı ya da onların karşısında durmayı bilmiyorsan, ne işin var senin oyunculukla? Yapma o zaman! Televizyonda çalışma. Git, kimsenin seni tanımayacağı, takip etmeyeceği bir iş yap. ‘‘Ay beni çok tanıdılar, sıkıldım, üzerime geliyorlar!’’ demek bana yanlış ve anlamsız geliyor. Neden bütün kesimlerin belli konumlarındaki erkekler sizi beğeniyor? Siz bir prototip olarak hangi tip kadını temsil ediyorsunuz?- Bilmiyorum. Kendimi hiçbir kalıbın içine yamamaya çalışmıyorum. Şöyle görüneyim diye bir derdim yok. Kendine güvenen, küçük yaşlardan beri çalışan, kendi ayakları üzerinde duran bir kadınım. Hiç kimseye verecek hesabım yok. Peki imajınız bu son olaylarla bozulmuş olabilir mi?- Zaman gösterecek. Ama sanmıyorum. Ben yine aynı Pınar'ım, iş hayatım devam ediyor, sadece yolunda gitmeyen evliliğimi bitirdim. Ben Meltem'den daha cesurum, o bunu yapamaz. Yapamadı zaten. Kocasından vazgeçemedi. Gerçi ben Umut'la üç yıldır evliydim, 15 yıl devam eden bir evliliğim olsaydı, ne yapardım bilmiyorum. Ama tek başıma karar vermedim. Bu ortak kararımız.İyi de eşiniz değil mi, bu
son dakika verilmiş bir karar, benim dahlim yok diyen. Cumartesi günü bir olay olmuş, artık neyse...- Zaten yolunda gitmeyen bir şeyler vardı... Ama biz ilişkimizin hiçbir noktasını insanların önünde yaşamadık. Ne kavgamızı, bağırtımızı görürdünüz, ne de fazla aşkımızı meşkimizi...Bu da sizin Meltem'e benzeyen kontrollü yanınız mı?- Bu benim
Başak burcu olmam! Hayatım boyunca kontrollü olmam gerektiği öğretildi bana. O kadar alıştım ki, bu benim için artık normal.Çok hanımefendi ve çok ölçülü duruyorsunuz. Fazla kontrol da sıkıcı olabilir. Ne dersiniz?- Evet olabilir. Bu son olaylar da aslında bir çığlık. Bir kere çığlık attım, bakın ne oldu? Tabii ki, bir askerle evli olduğunuz zaman işi biraz daha dengeli götürmeye çalışıyorsunuz ama sonunda ikimiz de yürümeyeceğine karar verdik. Doğal olarak faturası gündemde olana kesildi.Askere gittiğinden beri eski eşinizde hassaslaşma söz konusu mu?- Hem de nasıl. Kabul ediyorum, durumu zor. Göz önünde bir kadınla evli. Kadın, İstanbul'da sabahlara kadar çalışıyor. Hep sette. Elbette ki hassaslaşıyor.Siz ne kadar hırslı bir insansınız? Daha fazla elde etmeye çalıştığınız ne? Oyunculukta başarı mı, para mı, şöhret mi, kendini ifade etmek mi?- Her şey. Ama beni baştan çıkaran para değil, pek çok iş teklifi geldi kabul etmedim, kendime göre bir çizgim var. Mankensem iyi bir manken, oyuncuysam iyi bir oyuncu, yaptığım her ne ise onu hakkıyla yapmak istiyorum.Bu evliliği de iyi bir eş olamayacağınızı düşündüğünüz için mi bitirdiniz?- Sadece benimle ilgili değil ki. Biz mutlu değildik. Ben bir görüntü uğruna evlilik sürdürmem. Ben çok mutsuz olduğum bir projede de yer almam. Bırakırım. Ki yaptım. Korkunç para kazandığım bir dizinin 13. bölümünde ‘‘Beni öldürün, daha fazla devam etmek istemiyorum’’ dedim.9 yıllık bıkkınlık Allah emri bir şey mi? Esas olarak kaç yılda başlar, kaç yılla sınırlıdır?- O talihsiz bir açıklamaydı! Herkes ‘‘Neden, neden?’’ diye soruyordu. O anda başka bir kelime bulamadım. İnsan üç yılda da bıkabilir, üç günde de...TAMER'İN EVLENMESİ İÇİN TARİH KOYAN BENİMÖnce şartlar eşitti, sonra bir sanal kahraman haline geldiniz. Ailede dengeler bozulmuş olabilir mi?- Olabilir. Son bir buçuk senedir adam gibi dışarı çıkmak nedir bilmiyorum. Sürekli çalışıyorum. Ama bu mu sadece bizim evliliğimizi bitirme noktasına getiren? Zannetmiyorum. Şu var tabii, hayatta bazı şeyleri elde etmek için, bazı şeylerden fedakarlık etmen gerekiyor. Başarıyı elde etmek için çalışmak zorundasın, parayı elde etmek için de başarmak zorundasın. Bunun için de bazı şeylerden vazgeçeceksin! Ben eskiden Umut'suz bir dakika geçirmenin anlamsız ve gereksiz olduğunu düşünürdüm. ‘‘Niye her saniye seninle beraber olmayalım ki?’’ derdim. İtiraz ederdi, ayrı dünyalarımızın olması gerektiğini söylerdi: ‘‘Bir insan spor yapmak isteyebilir, erkek arkadaşlarıyla vakit geçirmek isteyebilir.’’ Yani ona yapışan bendim. Sonra gün geldi, fark ettim, evet insanların hakikaten ayrı dünyalarının olması gerekiyor. Buna da büyümek diyorlar.Eski eşinizin yüzündeki ‘‘Ben, bu durumdan nefret ediyorum’’ ifadesi ne anlama geliyor? Birlikte çekilmiş bütün görüntülerde fena halde sıkılmış görünüyor...- Umut, sadece benim şartlarıma uyum sağlamaya çalışıyordu, belki de katlanıyordu. Bizim ailedeki ünlü bendim, o kendini bu dünyaya ait hissetmiyordu. Ama beni sevdiği için itiraz etmedi. Önce ikimizin birlikte fotoğraflarını çekerlerdi, sonra bir de ‘‘Pınar Hanım'ı yalnız alabilir miyiz?’’ Bayıla bayıla evet derdi, yeter ki onun fotoğrafı çekilmesin. Fotoğraflarım çekilirken kocamı kaybettiğim çok olmuştur. Sonra bulurdum onu, gitmiş köşede bekliyor. Ama beni çok iyi taşımış bir adamdır, hakkını yiyemem.Siz bu adama mükafat mı oldunuz ceza mı?- Her ikisi de birden!Sizin için aldatma soyut bir kavram olarak ne ifade ediyor? Bir insan başka birini ne zaman aldatmış oluyor?- Ben size bir randevu verip, söz verdiğim o saatte burada olmazsam da sizi aldatmış sayılabilirim. İlla, sizin boyfriend’inizle beraber olmam gerekmiyor!Her şeyi bu kadar idealize ederseniz, üzerinize çullanırlar!- Daha nasıl çullanacaklar? Meltem ve Pınar'ı bağdaştırdılar. Pınar, Meltem gibi davranmadı ve kötü kız oldu.Hayatta bir insan için hangisi daha zor? Aldatılmak mı aldatmak mı?- İkisi de galiba.Peki her şeyi gazeteciler mi uyduruyor? Hiç mi doğruluk payı yok?- Sizce ben evliyken 8 tane değişik erkekle birlikte olmuş olabilir miyim? Her gün yeni bir isim geliyor. Bu nasıl bir şey biliyor musunuz, yere düştü, hadi taş da atalım...İyi de önce olaylar patladı, siz sonra boşandınız?- Acaba? Herkes zaten bunu soruyor: ‘‘Her şey güzel gidiyordu neden boşanıyorsunuz?’’ Canım, siz benim dört duvarım arasında ne yaşadığımı biliyor musunuz! Ben evliliğime saygı gösterdim, yolunda gitmeyen şeyler için çan çan insanlarla konuşmadım, ortalıkta kavga etmedim, gece kulüplerinde saç saça baş başa kavga etmedim. Ama bu demek değildir ki, biz mutluyduk. Değildik. Ötesi berisi yok.Neden herkes size düşmanlık yapmak istesin?- Göz önündeyim. Bir de ortalıkta
haber yok. EÄŸlenceli geldi. Sansasyonları olmayan bir kadın olmam da üzerine tuz biber ekti!Peki birilerinin arabasının evinizin önünde görülmesi? Bunlar çok kurgulanabilecek, sırf düşmanlıktan yapılabilecek ÅŸeyler deÄŸil.- Benim evimin önüne herkes park edebilir. UzaÄŸa da park etmesine gerek yok. Gelir kapıya park eder. Kocaman bir arkadaÅŸ grubum var, evime de herkes gelip gidebilir...Ä°yi de ön kapıdan çıkabilir!- Kimin nereden nasıl çıktığını bilmiyorum.Muhtemelen biri görüyor. DirettiÄŸiniz için soruyorum: Neden pencereden çıkıyor da kapıdan çıkmıyor?- Valla bu konu üzerine yorum bile yapmak istemiyorum. Tüm bunlar dedikodu. EÅŸinizi aldatmış olsaydınız, aldattım der miydiniz?- Derdim herhalde. Bilmiyorum. O zaman düşünürdüm...Â
button