3 günlük Harley macerası

Güncelleme Tarihi:

3 günlük Harley macerası
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yemedim, içmedim ve siz kıymetli Hürriyet okurları için tam üç gün boyunca bir Harley Davidson motorsikletin üstünde İstanbul’u tavaf ettim. Bu bana üç günlük bir bel ağrısına mal olduysa da hiç önemli değil. Zaten herşey Türk-Yunan kardeşliği için yapılmıyor muydu?

Birazcık ağrının kimseye zararı olmaz. Ayrıca Yunan kardeşlerimiz taa Selanik’lerden, Atina’lardan bu ağrıyı çeke çeke gelmemişler miydi? Kardeşliğin hiç mi bedeli yoktu? Vardı ve seve seve çekilirdi..

Yetmiş yıldır Türk ve Yunanlılar arasında dostluk ve kardeşlik adına ne yapılmadıysa son iki buçuk ayda yapılmıştır herhalde. Dikiş nakışçısından, sivil havacısına, TIR’cısından bisikletçisine herkes birbirini karşılıklı ziyaret etti. Taziyeler, geçmiş olsunlar alınıp verilirken Harley’cilerimizin bu alışverişten geri kalması için en ufak bir neden yoktu.

Yunan Harley Davidson’cuların ziyareti aslında bir iadeyi ziyaret. Eylül’ün son haftasında bizim Harleycilerden küçük bir grup, Selanik’e dostluk ziyaretine gitti. Orada Selanikli Harley’ciler tarafından şahane bir şekilde ağırlandılar. Bunun üzerine Yunan Harley’ciler 29 Ekim’i vesile edip geçtiğimiz günlerde bizimkileri ziyarete geldiler.

Sınırdan giriş

Karşılama daha sınırda başladı. Bir grup Türk Harley’ci İpsala’ya kadar gitti ve toplam 37 motordan oluşan 61 kişilik ekibi karşıladı. (Bu arada karşılama törenine sonradan katılan dalgın bir Türk Harley’ci yanlışlıkla Kapıkule’ye gitmiş.) Yunan konukları önce Tekirdağ Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanı karşıladı. Polisevi’nde uzun bir çay molası verildi. Tekirdağ Belediye Başkanı en kısa zamanda bir Yunan kardeş şehir bulma sözü verdi. Derken Tekirdağ ziyaretinin kaçınılmaz görevi yerine getirildi ve köfteler yendi. Bölge Trafik Ekipleri’nin eşliğinde İstanbul’a gelindi.

Akşam cilve olayı

Otele yerleşilip duşlar alındıktan sonra gece Cilveli Meyhane’de devam etti. Bizimkiler bodoslama havaya girdiler. Masa üstünde göbek atmalar, şarkılara eşlik etmeler... Yunanlı Harley’ciler önce biraz ağırdan aldılar. Sonra sahneye Alex çıktı ve Yunanca şarkılara başladı. İşte o zaman onlar da havaya girdiler ve ortalık iyice karıştı. Bir yandan halay çekiliyor, bir yandan sirtaki yapılmaya çalışılıyor... Meyhanenin diğer müşterileri ne olduğunu pek anlayamasalar da durumdan şikayetçi görünmüyorlardı. Halay ve çiftetelli yarışının ardından tabak kırma yarışı başladı. Adetin esas sahibi Yunanlılar’ın eline tabii kimse su dökemezdi. Sonradan öğrendiğime göre sadece 100 milyon lira tabak için ödenmiş.

Hadi kahvaltı edelim

Ertesi gün Harley Davidson Türkiye Bayisi Efsane Motor’un brunch’ı vardı. Yine trafik ekiplerinin eşliğinde, siren sesleri arasında Ortaköy’e varıldı. Burada mini bir tören yapıldı, Yunan dostlarımıza teşekkür plaketleri verildi, geri kalan Türk Harley’cilerle tanışıldı, bayraklar imzalandı. Karınlar doyduktan sonra Türk Harley’cilerle birlikte toplam 100 motorla yine trafik polisi eşliğinde İstanbul turuna başlandı. Ama o ne eşlik. Her yerde trafik durduruluyor, bütün kırmızı ışıklar es geçiliyor... Boğaz Köprüsü geçildi, sahil yolundan Bostancı’ya kadar gidildi ve geri dönülüp Bağdat Caddesi turu yapıldı. Zaten gürültülü bir motor, sirenler ve kornalar da eklenince yol boyunca bütün arabaların alarmları öttü durdu. Milletin şaşkın bakışları arasından E-5 yoluna çıkıldı ve doğru, çok komik ama, deri mağazasına gidildi. Üstlerindeki her şey deriyken insan bir deri parçası daha satın almak ister miydi? 'Ne yani, senin bir tek gece elbisen mi var' denilerek susturuldum. Kahve, cola ve bir iki alışverişten sonra yine polisler eşliğinde otele dönüldü.

Hamam ve terleyenler

Gezinin en komik tarafı tabii ki hamam bölümüydü. Ünlü Cağaloğlu Hamamı bugün için Harley’cilere kapatılmıştı. Bizimkiler gitmeden önce, 'Biz girmeyiz, dışarda bekleriz' diyorlardı, ama hamama girince herkes bir anda soyundu dökündü ve göbek taşına yatıverdi. Dansözler oynatıldı, göbek taşı etrafında halaylar çekildi, keseler atıldı. Bu arada başka motorcu gruplar gelip karanfil dağıttı.

Kardeşlik turu daha da temiz bir şekilde devam etti. Gece Nevizade Sokak’ta bir meyhanede devam etti. Yine rakılar içildi, şarkılar söylendi. Ancak hamam yorgunluğu olsa gerek, bu gece önceki gece kadar uzun sürmedi.

Disko planı iptal edildi, onun yerine Dolmabahçe Parkı’na gidilip çay içildi. Yunanlı bir çiftin 10’uncu evlilik yıldönümü denk geldiği için otelde piyano eşliğinde son içkiler içildi. Son gün Ayasofya ziyareti vardı. Şakır şakır yağmur yağıyordu. Ve o değerli deri ceketleri ne yazık ki su geçiriyordu. Hemen yağmurluklar giyildi, kapalı kasklar takıldı ve yine polis eşliğinde Sultanahmet’e gidildi. Pek dindar görünmüyorlarsa da bazıları mırıl mırıl bir iki dua okudu. Yağmur yağdığı için Türk Harley’cilerin sayısı çok azdı ama hiç mühim değil, kalan sağlar bizimdi! Sultanahmet’te köfteler yendi, son fotoğraflar çekildi.

Sonra yola çıkıldı. Edirne yolu girişindeki gişelere kadar Yunanlı dostlarımız geçirildi. Sarılındı, öpüşüldü, adresler alınıp verildi. Bir dahaki sefere kadar HERETE!

En efendi Harleyciler

Harley Davidson’cuların üzerine, Amerikalı motordaşları yüzünden çok feci bir imaj yapışmış durumda. Ancak hepsini bir tutmamak lazım. Gerçekten de Amerikalı Harley’ciler feci bir portre çizerler. Büyük bir çoğunluğu saç sakal karışık, leş gibi, bütün gün bira içip gürültü yapan, etrafı rahatsız ederek dolaşan, maçoluğun doruklarında, kültürsüz, alt tabaka serserilerdir. Yunan ve Türk Harley’cilerinin Amerikalı motordaşlarıyla hiç bir alakası yok. Zaten tüm dünyada en efendi Harley’ciler olarak biliniyorlar. Ne leş gibiler, ne terbiyesizler, ne alkolikler ne de arkalarına aldıkları kızlara 'kaltak' gözüyle bakıyorlar. Hepsi son derece medeni, kibar, kültürlü, işlerinde güçlerinde insanlar. Harley’lerini seviyorlar ama o kadar.

Kromaj ve deri panayırı

Bir Harley üzerindeki üç günlük turumda şunu kesin olarak öğrendim ki Harley’ci olmak için bir Harley Davidson motor almakla iş bitmiyor. Üstünüzdeki her şeyin üzerinde eşşek kadar Harley Davidson yazması lazım. Deri ceketten, deri pantolona, ayakkabıdan kaska, tişörtten bandanaya kadar her şey Harley Davidson marka. Ve de illa ki deri. İç çamaşırlar da deri mi diye sordum, hayır, değilmiş çünkü Harley Davidson deriden iç çamaşı üretmemiş daha. Ama pamuklusunu üretmiş. Onunla idare ediyorlarmış. Ayrıca motor kromajlarının da parıl parıl olması gerekiyor. Üzerindeki tek leke bütün karizmayı yok ediyor.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!