Güncelleme Tarihi:
“Güzel Günler Göreceğiz”i izleyebildiniz mi?
- Hayır, bir yandan da dizide rol aldığım ve yoğun bir tempoda çalıştığım için kendi filmimi izleyemedim. Çok üzgünüm bu yüzden. Ama en kısa zamanda izlemeyi düşünüyorum.
Ekip arkadaşlarınızla konuşmuşsunuzdur ama. Neler söylediler size, Altın Portakal Film Festivali’nde nasıl tepkiler gelmiş filme?
- Telefonla sürekli konuştuk, gayet geniş bir kitle izlemiş ve çok güzel tepkiler gelmiş. Filmimizin beğenilmesi gurur verici tabii ki...
“Güzel Günler Göreceğiz”, Altın Portakal’ın en iyisi seçildi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz filmi?
- Hasan Tolga Pulat, senaryoyu Emre Kavuk’la birlikte yazdı, aynı zamanda filmin yönetmen koltuğunda oturdu. Tolga daha ilk yönetmenlik denemesinde böyle ilgi toplayan bir işe imza attı. Benim proje seçerken dikkat ettiğim ilk nokta, yazarın veya yönetmenin benimle aynı pencereden bakıp bakmadığı. Eğer o noktada buluşuyorsak projeyi kabul ediyorum. Bu filmde oynamayı da Emre ve Hasan’la aynı pencereden baktığımızı fark ettiğim için kabul ettim. Tolga’nın üstün başarısı sayesinde çekimleri bir ayda tamamladık. Onun kendine ait bir çizgisi var, o çizgide devam edeceğine inanıyorum.
METOTLARI DÜŞÜNÜNCE ROBOTLAŞMAYA BAŞLIYORUM
Filmde sizin canlandırdığınız Cumali ile Mediha karakteri arasında nasıl bir ilişki var?
- Cumali, namus davası yüzünden kardeşini öldürüyor ve hapse giriyor. İçerideyken bunun iç hesaplaşmasını yaşıyor. O dönemde Cumali’yi yalnız bırakmayan tek karakter Meliha... Meliha’nın da hayata tutunacağı tek umudu Cumali.
Sizin her rolün hakkını verdiğinizi düşünüyorum. Bunu başarmak için ne kadar uğraştınız?
- Ben oyunculuğun yaşla paralel gittiğini düşünüyorum, çünkü zamanla hayata bakışınız değişiyor. Şu an 29 yaşındayım ve 29 yılın oyuncusuyum. 40 yaşına geldiğimde de 40 yılın oyuncusu olacağım... Uyguladığım belirli bir metot da yok. Çünkü metotları düşünmeye başladığımda robotlaştığımı fark ettim. Tabii ki oyunculuk bilgisi önemli ama ben daha çok güdülerimle oynamaya çalışıyorum.
Yurtdışında “dizi oyuncusu” ve “film oyuncusu” gibi bir ayrım var. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?
- Televizyon izleyen kitlenin çok fazla sinemaya gittiğine inanmıyorum. Dizilerden tanıyıp sevdiği oyuncuların filmleri bile olsa, “Nasıl olsa televizyonda görüyorum, niye sinemaya gideyim?” diyor. Amerika’da da şöyle bir durum var; seyirci sadece film yapan oyuncuyu her zaman görmediğinden özlüyor ve çektiği filmleri izlemek için sinemaya gidiyor. Bu yüzden film oyuncuları daha önemli hale gelmiş. Ben aynı durumun burada da söz konusu olduğunu düşünüyorum.
GÜNEY NE İYİ NE DE KÖTÜ
Benim ilk dizim “Birimiz Hepimiz İçin”di. Ardından “Unutulmaz” ve “Fatmagül’ün Suçu Ne?” geldi. Bu üç dizide birer sezon arayla rol aldım. Çevremdekiler “Bir sezon bir sezon oynayıp, sıkılıp ayrılıyor musun?” diye soruyordu. “Kuzey Güney” dizisindeki Güney karakterinin ise bendeki yeri çok ayrı. Çünkü ne tam iyi ne de tam kötü olarak yaratılmamış karakterleri daha çok seviyorum. Çünkü insanlar gerçekte böyledir.