En sevdiğiniz, sizi en damardan yakalayan Sezen albümü hangisi? Gülümse? Firuze? Deliveren? Karar vermesi zor değil mi? Üstelik bu yaz işimiz biraz daha zorlaştı: Hepsinin üstüne bir de ‘Öptüm / Sezen’ albümü çıktı.
Benim seçimim galiba bundan 30 sene önce çıkardığı ‘Ağlamak Güzeldir (1981)’ albümü...
‘Yalnız Kullar’ ve ‘Ben Her Bahar Aşık Olurum’ gibi çok sevdiğim parçalar var bu albümünde.
Ve bir de ‘Yak Bir Sigara’ şarkısı... Ne de güzeldir sözleri:
“Yak bir sigara / Kül olsun dertler ucunda / Bir an oh diyemezsek / Çekilir mi ah bu dünya...”
Tabii bu, sigara yasaklarından, filmlerde bile sigaraların mozaiklenmesinden çoook önce çıkarılmış bir albüm.
Bugün olsa nikotine övgüden albüm bile yasaklanabilirdi...
Düşünsenize: “Yetmez ama evet, 24 yaşından küçüklere Sezen Aksu albümü satılmasın!...”
“Yok artık daha neler” dediğinizi duyar gibiyim ama alışıyoruz, alıştırılıyoruz yasaklara...
Ve bir süre sonra hayatımızın normali haline geliyor bunlar, öncesini hiç yaşamamışız gibi.
KANARYA’NIN UÇUP GİDEN KAYGILARIFener’in şampiyonluğundan aklıma çivi gibi çakılmış bir kare var.
Maçın ardından Aziz Yıldırım’ın bomboş stada karşı tüttürdüğü sigara...
Bütün bir sezonun stresi, gerilimi üstüne...
Zaferin getirdiği dinginlik, hafiflik...
Hani Cahit Külebi’nin bir Bandırma vapuru şiiri vardı:
“Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman /
Duman değildi bu /
Memleketin uçup giden kaygılarıydı...”
Aynen o hesap:
Bir bir duman tüttü 4 Eylül’ün tribününde bir duman
Duman değildi o, Fener’in uçup giden kaygılarıydı...
Malum, statlarda sigara içmek yasak.
Peki hangi baba yiğit çıkıp söyleyecek:
“Efendim burada yasak, cezası 62 lira...
Müdavimi olduğum yeri keşfettim
Bir süredir
Yemek Sepeti’nde İznik Et diye bir yere dadandık. Oğlan çocukları gibi bol yağlı, bol kalorili köfteler, yanında da kırmızı biberli patates kızartması sipariş ediyoruz... Anladığım kadarıyla kebapçı kılıklı bir yer ama çok güzel köfteleri var: Baharatsız yapılan Rodop köfte, kaşarlı İznik köfte, otlu köfte, kasap
köfte...
Geçen gün bir arkadaşım “seni Nişantaşı’nda bir yere götürmem lazım” dedi. “Uyar” dedim, gittik. Reasürans Pasajı’nın karşısında Nişantaşı Brasserie’nin yerine açılmış. Gayet şık bir restoran, arkada da çok şirin, yemyeşil bir bahçesi var. Nerede olduğumuza ancak mönüye bakınca uyandım: Rodop, İznik, kasap ve otlu köfte...
Yahu burası bizim müdavimi olduğumuz İznik Et! Benim hep kebapçı olarak tahayyül ettiğim yer gayet havalı bir Nişantaşı mekanıymış meğerse. Üstelik köfte dışında da harika etleri, salataları, kahveleri ve şarap kavı varmış. Bütün ‘kırmızı mamüller’ İznik’ten gelen etlerle yapılıyormuş, sahibinin oradaki çiftliğinden geliyormuş. Açılalı üç ay olmuş.
Hepsinden tattık, harika dana pirzola yapıyorlar, kuzu incik ha keza, T-bone müthiş ama ‘petit filet’ dedikleri, üzüm ve fıstıklı ıspanakla servis ettikleri minik bonfilelerine bayıldım.
Yazlık, hafif, harika bir buğday salatası yapıyorlar. Yanında manda ve keçi sütünden yaptıkları İznik yoğurdu... Bir kaşık yoğurt, bir kaşık şehriyeli bulgur pilavı, bir arada çok güzel gidiyor.
Balkabağı, ev yapımı kek, ceviz ve muhallebiden yapılan bir tatlıları var: İznike. Giderseniz mutlaka deneyin ve yanında sütle kavrulmuş tohumlardan yapılan kahveyi isteyin. Pek memnun kalacaksınız. Haftanın her günü 11.00-23.00 arası açık, yakın civara paket servisleri var. Fiyatları da Nişantaşı ortalamasına göre makul: Köfteler 11-13, salatalar 13-14, yoğurt 4, ithal şaraplar 55-80 lira. (212) 296 60 73.
Motovale neden tutmadıMotovaleleri duymuşsunuzdur: Yiyorsunuz, içiyorsunuz, bir telefonla bulunduğunuz yer motosikletli bir şoför geliyor. Üstündeki tulumu çıkarıyor, altından takım elbise çıkıyor. Motorunu katlıyor, bagajınıza koyuyor. Direksiyona geçip, sizi evnize / istediğiniz yere kadar götürüp, sonra motoruyla geri dönüyor. Karşılığında da taksi ücretinin biraz üstünde bir para ödüyorsunuz ama alkollü araç kullanmamış oluyorsunuz.
Batı’da birçok büyük şehirde çok tutan bu yöntem, bir sene kadar önce Türkiye’ye de geldi. Hatta ilk haberini de ben hazırlamıştım. Ama motovaleler bir türlü tutmadı.
Nedeni mi? Gayet basit: Türkiye’de mekanların kapılarındaki bodyguard’ların bu hizmeti zaten veriyor olması. İsteyen müşteriyi küçük bir bahşiş karşılığında gidecekleri yere götürüyorlar.
Motovaleler de çareyi mekanlarla anlaşmakta bulmuş. Bu yaz Sortie’de loca tutan herkese motovale hizmeti verilecek. Motovale şirketlerine tavsiyem bu uygulamayı yazın özellikle Çeşme’ye taşımaları. Çünkü Çeşme’de jandarma alkollü kuş uçurtmuyor, hem de mesafeler çok uzak.