23 Nisan Kıvılcım’ı

Güncelleme Tarihi:

23 Nisan Kıvılcım’ı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 19, 2013 00:00

Mustafa Erdoğan’ın sanat yönetmenliğini yaptığı, Türkiye’nin ilk profesyonel çocuk dans grubu olan Anadolu Kıvılcımı, 23 Nisan’da TİM Show Center’da sahneye çıkacak. Erdoğan’la buluştuk, gösteriden Akil Adamlar’a her şeyi konuştuk.

Haberin Devamı

* Kıvılcım ekibi, uzun bir aradan sonra yeniden sahnede olacak. Nasıl gidiyor hazırlıklar?      

- Evet, uzun bir aradan sonra ilk defa İstanbul’da oynayacağız. Bu projeyi geçen sene sahneye koyduk. Bir süre Haliç Kongre Merkezi’nde oynandı, sonra İstanbul’u dolaştı, ardından Ankara’ya ve Antalya’ya turne yaptı. Şimdi yeni kadroyla döndük.
  
* Kadroda ne gibi bir değişiklik var?

- Kadroyu sayısal olarak artırdık. Aralarından 14’ü artık büyüdükleri için Anadolu Ateşi kadrosuna alındı.

* Niye bu kadar ara verdiniz peki?

- Kıvılcım’ın en keyif alarak ve önemseyerek yaptığım proje olduğunu söyleyebilirim, çünkü çocuklarla çalışmak çok keyifli ve kutsal bence. Sonuç olarak da TİM’de seyircimizle buluşmak için çalışmara başladık.

* Çocukların okulları var, çalışmalara nasıl yetişiyorlar?

- Bizim için esas olan çocukların derslerinde başarılı olması... Biz hepsinin karnelerini kontrol ediyoruz ve geçen yıl hepsi takdir aldı; istisnasız hepsi...
Takdirnameleri salon girişine astık, seyirci de gördü. Yani sorun yaşamıyoruz.

* Ekip toplam kaç kişiden oluşuyor?

- 80 kişiler... Kıvılcım olabilmek için halihazırda çalışan 300 kişi var, onların arasından da bu 80’de dahil olacaklar çıkacaktır.

* Kadroda değişiklikten söz ettiniz? Peki genel olarak gösterinin akışında değişiklik var mı?

- Evet, repertuvar da epey değişti. Yeni danslar ekledik, çocuklara daha çok hitap eden unsurlar ekledik.

KIVILCIM, GELECEK VE BAŞARI DEMEK

* Anadolu Ateşi’nden çok farklı bir yere koyuyorsunuz bu çocukları sanırım. Neden bu kadar önemli?


- Kıvılcım bizim için gelecek demek, sanatçı yetiştirmek demek, başarı demek... Daha temiz, daha saf duygular, daha işlenebilir bir kimlik, kişilik, beden; bunların tümü Kıvılcım’da var. İleriki yıllarda yapacağımız daha zor ve daha görkemli eserlerde onların yaratıcılığı bizim bakış açımızı genişletecek. Hayal kurmak kolaydır ama hayalleri realize ederken elindeki harfler yeterli olmalı, buna sözcüklerin yetmeli. Bizim sözcüklerimiz, beden dili ve insanlar... Dolayısıyla sen istediğin kadar hayal et, eldeki kadro yetersizse istediğin şeyi sahneye koyamazsın. Oysa Kıvılcım’da bu lisan her geçen gün genişliyor, o yüzden çok umutluyum. Ben grubuma hiçbir zaman dışarıdan dansçı almadım, projeyi Türkiye’deki çocukların gücüne inanarak oluşturdum. Kendi altyapımı kendim yetiştirmiş oldum.

* Kıvılcım’a katılmak için yaş sınırı nedir?

- 4-12 yaş arasında ve sağlıklı olmaları yeter, bunun dışında bir şey istemiyoruz.

* Anadolu Ateşi çok sevildi, Kıvılcım yeterince ilgi görüyor mu sizce?

- Başlangıçta bir kafa karışıklığı oldu, sadece çocukların geleceği bir şey gibi algılanmasının önüne geçemedik. Fakat izlendikçe ve tanındıkça bunun çocuk oyunu olmadığını herkes anladı.

* Çocuklarla çalışmak zor olmalı...

- Evet, zor... Ama alışınca, doğru yöntemi bulunca aynı oranda da zevkli. Baba olduktan sonra bu bilinç ister istemez bünyeye oturuyor ayrıca, rahatça diyalog kurabiliyorsun çocuklarla...

EN GÜÇLÜ MİLLİ TAKIM BİZİZ, HİÇ YENİLMEDİK

* Anadolu Ateşi’ne gelelim... Hiç hız kesmediniz, sürekli turnedesiniz, ülke ülke geziyor ekip...


- Doğru... Hatta dünyadan gelen talebi karşılamakta bazen zorlanıyoruz. İlgi her geçen yıl katlanarak artıyor. Ama bunu tek başına yapıyor olmak, kendi ülkenden daha doğrusu yöneticilerinden yeterince ilgi görmemek, can sıkıcı biraz... Daha sıkı işbirliği kurulsa, çok daha iyi olur.

* Bu durum sizi zorlamış anlaşılan... Yurtdışında size karşı bir önyargı ile karşılaştınız mı?

- İlk zamanlarda, Avrupa’daki gazeteciler “Grubunuzda Türk var mı?” diye sorardı, dansçıların hepsini Rus zannediyorlardı, öyle söyleyeyim...

* Sürekli yollarda olmak dansçıları isyan ettirmiyor mu? Şikayet etmiyorlar mı hiç “özel hayatlarımız kalmadı” diye?

- Hayır... Çünkü bu, yaşam biçimleri haline geldi artık, tamamen tercih meselesi. Bazı arkadaşlar, sıkılanlar, “artık yoruldum” diyenler oluyor tabii... Gidiyorlar, bir süre geziyorlar, altı ay ya da en fazla bir yıl sonra sudan çıkmış balık gibi oluyorlar ve geri gelip tekrar çalışmaya başlıyorlar. Burası bir mekanizma; gelenler, yeni yetişenler, gidenler...

* Bu mekanizmayı tek başınıza sürdürmek zor olmuyor mu?

- Tek değilim ki, kocaman bir orduyuz. Burada gördüğünüz bütün arkadaşlar dünyanın neredeyse bütün sahnelerinde dans etmişlerdir. Ve şimdi hepsi hoca... Üstelik hoca sayısı sürekli artıyor. Sadece burada değil, Adana, Ankara, Antalya’da da hocalarımız var. Yakında yurtdışında da hocalarımız olacak. Biz çok kalabalık, çok güçlü bir aileyiz. Bu bir milli takım, hatta en başarılı milli takımımız çünkü bugüne kadar hiç yenilmedik.

OĞULLARIM MEKSİKA TURNESİNE GELECEK

* Gelelim çocuklarınıza... Atlas, Ares ve Güney’in dansla arası nasıl? Babalarının ekibine katılmak isteyen çıktı mı?


- Atlas, “Troya”nın hayranı... Hatta “Baba, sen ‘Troya’nın çocuk oyununu neden yapmıyorsun?” diye kızıyor. Israrla onu bekliyor, orada oynayacakmış. İkizler de çok ilgili. Ares ve Güney seneye başlarlar bile...

* Siz onların hangi mesleği ya da meslekleri seçmelerini istersiniz?

- O onların bileceği iş ama mutlaka bir sanat dalıyla ilgili olmalarını isterim tabii...

* Sizin yüksek çalışma temponuz, baba-oğul ilişkilerini nasıl etkiliyor?

- Bu röportaj biter bitmez uçarak yanlarına gideceğim. Bu sene Meksika turnesine çocuklar da gelecek, böyle bir yöntemle onları bu yaşama ortak ediyorum. Zaten Anadolu Ateşi’yle turneye çıkmaya bayılıyorlar.

* Üç erkek çocuk babası olması zor mu?

- Hayır, aksine benim için avantaj... Şanslı sayıyorum kendimi. Hareketliler ama yaramaz değiller.

YILMAZ’IN AKİL ADAMLAR ARASINDA OLMASINI DESTEKLİYORUM

Kardeşiniz Yılmaz Erdoğan, Akil Adamlar’a seçildi. Bu konuda ne söylemek istersiniz?


- Ben destekliyorum. Sanatçı, yaşadığı iklime ve yaşadığı topluma duyarlı insan demektir. Sessiz kalan kişiden sanatçı olmaz. Halkın acılarını paylaşmak, elinden bir şey geliyorsa yapmak zorundasın... Bu arkadaşlar da tam olarak bunu yapıyor. Herkesin de desteklemesi gerekiyor. Bu sefer de insanların cesareti kırılırsa, başarısız olunursa, sonrasını düşünmek istemiyorum. Bu çok müthiş bir bahar iklimi, barış iklimi, bunu değerlendirelim ve bu meseleden kurtulalım. Savaş ikliminde demokrasi olmaz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!