23 dakikada Zafer Algöz

Güncelleme Tarihi:

23 dakikada Zafer Algöz
Oluşturulma Tarihi: Şubat 10, 2013 00:00

Aslında çok mütevazı bir insan. Ama şu sıralar İntikam dizisinde çok zengin, küstah ve kötü bir adam rolünde.

Haberin Devamı

Yoğun temposunda vakit ayırıp tiyatro, futbol ve havacılık tutkusunu anlattı Zafer Algöz

Tüm yoğunluğun içinde bugün boş günün sanırım...
- Evet. Ama dün gece 01.00’de geldim eve. Çok büyük bu şehir ve içinde dizi çekmek zor oluyor. Ama yorulduğumuza değiyor tabii ki.
Ne kadar vakit kalıyor sana haftada?
- Beren, Gamze ya da Mert kadar çok sahnem olmadığından haftada üç gün bana kalabiliyor.
Tiyatro da devam ediyor. En son yönetmenlik yapmıştın.
- Bir yandan Devlet Tiyatroları’nda oyuncu olarak devam ediyorum. Evet onun dışında Tiyatro Adam’ın ‘Babaannem 100 yaşında’ oyununu yönettim.
Neyse ki yönetmen olduğun için her oyuna gitmen gerekmiyor.
- Evet. Zaten yönetmenin her oyunun başında olmasından hazzetmiyorum bir oyuncu olarak. Yönetmen, oyunla vedalaşmayı bilmeli. Bir yandan da gönlümde hep oyunculuk yatıyor. Bu yüzden yeni-eski tiyatro oyunlarını okuyorum sürekli.
Türk yazarlara mı bakarsın daha çok, yoksa yabancıları mı tercih edersin?
- Türk yazarlar bana kızacak ama Türkiye’de tiyatro ve film senaryosu yazma konusunda çok kabızız. İyi örnek çıkmıyor. Dünyada sinema, dizi sektöründe kullanılan teknoloji Türkiye’de var. Tüm problem vasat senaryodan kaynaklı.
Ama genç yazarlar yetiştirilmiyordu eskiden pek. Şimdilerde özellikle alternatif tiyatroların artmasıyla işler değişiyor gibi sanki...
- Tiyatro zaten kendi içinde bir su gibi yolunu buluyor. 50 tane deneme içinde iki başarı bile çok büyük kâr. Gençlerin denemeleriyle çok mutlu oluyorum.
Takip eder misin alternatif tiyatroları?
- Fırsat buldukça mutlaka. Dikkatimi çeken Tiyatro Adam’la da beraber çalıştık zaten. Adları gibi ‘adam gibi’ çalışıyorlar. Dekordan ışığa kadar her işlerini kendileri yapıyorlar.
Gençliğini hatırlatmıştır belki...
- Tabii, biz de öyle çalışıyorduk. Zaten böyle yapınca daha kıymetli oluyor.
Bugün, boş günüm demiştin. Neler yapıyorsun boş günlerinde?
- Hep yürüyüşe çıkıyorum. Beşiktaş’tan Hisar’a kadar yürüyorum.
Yağmur çamur dinlemeden mi?
- Hiç umursamam. 10-12 kilometre yürürüm haftada iki üç gün.
Peki, kafa boşaltmak için mi sağlık açısından mı?
- Hem sağlıklı yaşam için hem de İstanbul bence dünyanın en güzel kenti. Deniz kenarında yürümek gibi bir mutluluk, imkân varken kapalı alana girmek mantıksız geliyor.
Bunun dışında neler var?
- Kitap alırım, üst üste dizer vakti gelince okurum. Okuduğumu da kenara ayırır, bazen ikinci kez okurum. Çünkü mesela dünya klasiklerini belli bir dönem sonra başka türlü hissediyorsunuz ya da yazarın neden klasik olduğunu anlıyorsunuz. 18 yaşında da 50 yaşında da sizde uyandırabildiği hisler var. Antik Roma döneminden tutun da günümüze kadar tüm oyun tekstlerine bakarım. Çünkü bulması zor. Hele bir de oyun yazarı yaşıyorsa ve Türkse yandınız.
Neden?
- Çünkü yazarların hepsi oyunlarını kendileri yönetmek istiyor. Yönetmeni özgür bırakmıyor, kötü yaptınız diyor. Klasik oyunu yönetmek çok daha sağlıklı.
Bu kadar entelektüel bir hayatın paralelinde bir de vazgeçilmezin ‘futbol’ var. Fanatizm diyebilir miyiz?
- Karasevda diyelim!
Köşe yazıları da yazıyorsun www.haber1903.com sitesinde. İddialı mısındır bu konuda?
- Kesinlikle! Çünkü çok iyi biliyorum futbolu.
Nasıl oluştu bu iddia?
- Oynayarak. İlkokuldan lise sonuna kadar günde 3-4 maç yapardım. Ailem pencereden bağırırdı “Yeter” diye. Lise 2’de Bursa Spor’un genç takım seçmelerini kazandım. İki antrenmandan sonra futbolcular düzgün para kazanamadığı için ailem karşı çıktı ve vazgeçirdi ama içimde hep tutku olarak kaldı. İki sene öncesine kadar her fırsat bulduğumda Beşiktaş Fulya Stadı’nda maç yapardım. Şimdi de izleyici olarak çok ilgileniyorum.
Neden oynamıyorsun artık?
- Sezon zamanı tehlikeli. Sakatlanmamam lazım. Ama artık mahalle arasında gazozuna yapılan maçı bile seyrederim. Yeterki içinde iddia olsun. Yıldız çocuklar var mı diye incelerim.
Başkan olmanı isteyenler bile olmuştu bir dönem Beşiktaş’a.
- Demirören Grubu Beşiktaş’ı bırakınca kulüp sahipsiz kaldı. Epey baskı ve destek oluştu aday olmam için. “Başkanların mutlaka parası mı olması lazım” diye destek çıktılar. Ama bu, çok büyük bir sorumluluk.
‘İntikam’ dizisinden de biraz bahsedersek, açıkçası ben yabancısının takipçisiyim epeydir. Nasıl yapılmış diye bakıyorum Türk versiyonuna. Rolü nasıl karşıladın. Mütevazı birisindir normalde ve şimdi acayip zengin, küstah, kötü birisin dizide...
- Oyunculuk olarak bakıyorum tabii ben bu işe.
Ama otoparkçılar zengin adamsın diye senden 50 lira istemiş mesela...
- Evet. Hep böyle oluyor. Oynadığımız rol neyse bizi de öyle sanıyorlar. Bir gün Tweeter’dan biri bana dizi sırasında mesaj attı: “Karınız Şahika telefonla sizi arıyor, ulaşamıyor. Nerdesiniz” diye. Çok güldüm tabii. Yolda çevirip “Karınız sizi aldatıyor” diyenler var.

Haberin Devamı

Dizi yayımlanırken “Karınız Şahika telefonla size ulaşamıyor. Nerdesiniz” diye Tweet atanlara çok gülüyorum.

Uçmayı seviyorum

Haberin Devamı

Futbol ve tiyatro dışındaki büyük tutkum, havacılık. Profesyonel similatör pilotuyum, sertifikam bile var. Lise yıllarından beri meraklıyım. Hava Harp Okulu’na girmeyi düşündüm ama ailem tiyatroya yönlendirdi.

Tiyatro yönetmeni galadan sonra oyunla vedalaşmayı bilmeli. Bir oyuncu olarak bu durumdan hiç hazzetmem.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!