22 dakikada Mesut Süre

Güncelleme Tarihi:

22 dakikada Mesut Süre
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2012 00:00

Sabahın 7’sinde Rock FM’de ‘Rabarba’yla, akşamları da sahnede ‘Siz hepiniz ben tek’le güldürüyor Mesut Süre. Tekdüze bir yaşam için delirmiş olmak lazım, diyor.

Haberin Devamı

Radyodaki sabah programın biraz önce bitti. Ne yapıyorsun çıkınca?
- Şu an civardaki bir kafede kahvaltı etmeye çalışıyorum.
Kaçta kalkıyorsun sabahları, program epey erken başlıyor?
- 05.45’e saat kuruyorum.
Kalkılır mı o saatte yahu iş için?
- Zaten üç meslek grubuyuz; bir imamlar, bir fırıncılar, bir de biz sabah şovmenleri. Diğer sabah şovmenlerinin otomobili var. Benim gibi toplu taşımayla gelen pek yok. Sabah çıkarken imama selamın aleyküm, ötekine günaydın diyerek geliyorum. Her sabah 06.50’de radyoda oluyorum. Dört yıldır uykum var Deniz!
Ama yine de sesin çok enerjik geliyor. Nerden topluyorsun bu enerjiyi?
- İnsanlar çok mutsuz yaptıkları işlerden. Bense şanslı kesimdeyim. Sevdiğin işi yapınca sahip çıkıyorsun. Uykunu geçiyor o heyecan. Mesela en son kitap çıkardık, ‘Piyasadan büyük alacağımız var’ diye. Tüyap Kitap Fuarı’ndaki imza gününe gelenleri görünce, ‘tanımadığım bir sürü arkadaşım var, ne kadar güzel’ diye düşünmedim değil...
Bunun bilincinde olmak sabahları 7’de seni oraya götürüyor o zaman...
- Evet. Ama ben aslında her zaman da 7’de orada olamıyorum. 15-20 dakika geç kalıyorum. İlk anons genelde geç giriyor. Hatta cıngılını yapmıştım, ‘20 dakika geç kaldım diye Rabarba düşmez.’
Peki, sonrasındaki bütün gün sana mı kalıyor? Yan gelip yatıyor musun?
- Hayır! Sonuçta bana her gün konu lazım. Yayın dışında da yaşamam, bir yerlere girip çıkmam, malzeme toplamam şart. Mesela arkadaşlarla tabu oynuyoruz. Ertesi gün şöyle şöyle oldu diye radyoda anlatıyoruz. Ama tabii ilk iki sene kendimizden hemen hemen hiç bahsetmedik. Temalar ve tespitler üzerinden ilerledik. Ne zamanki bizi biz olduğumuz için dinlemeye başladılar, o zaman kendimizden bahsettik.
Biraz köşe yazarlığı gibi sanki...
- Sözüm maksadımı aşmasın ama, o işi biraz yalan buluyorum. Az bilgili ve hep yaptığı işleri anlatan yazarlar var.
Seninki aradaki ince çizgide mi?
- Benimki yaptığım işi biraz yalanla dolanla, abartarak anlatmak. “Günde beş tane kızla buluşup buluşup öpüşüyorum” diye cümle kuruyorum bazen. Ama üç aydır hiçbir kızı öpmemiş oluyorum, bunu söylediğimde. Biraz mizahi olunca, söylemeyi de biliyorsan, yalan iyidir.
Dinlenmek için neler yapıyorsun? Yalnız kalmayı mı tercih edersin mesela?
- Hiç sevmem yalnızlığı. 31 yaşıma geldim, hâla bir adamla yaşıyorum. Yanlış anlaşılmasın, kirayı paylaşmak için değil. Çok sıkılıyorum tek başıma. Hep birileri olsun istiyorum çevremde.
Hayatı ciddiye alan biri misindir?
- Kesinlikle hayır. Hepimiz delirdik bence ve kendimize düzenli hayatlar kurduk. Tekdüze bir hayat seçmek için deli olmak lazım. Eğlenme derdindeyim.
Tekdüzelik için delirmiş olmak lazım, dedin. Bu bilince ne zaman vardın?
- 4-5 senelik bir hikâye bu. Paul Coelho’nun bir lafı vardır; “Tanrı’ya inanmıyorum ama oğlumun din öğretileriyle büyümesini isterim. Çünkü topluma daha kolay entegre olabilir.” Yani, ben de delirmezsem eğer, sisteme entegre olmazsam ayakta kalamam. Ben, ara sıra sadece bütün bunların saçma olduğunu hatırlıyorum, o kadar. Böylece bütün büyük travmaları daha rahat atlatıyorum. Bu da beni çok daha eğlenceli bir adam yapıyor. Dilimin kemiği olmuyor.
Yine de çok sert eleştirilerin yok...
- Bize hep hiciv yapın, politika yapın, hükümete giydirin derler. Şu raddede çok mümkün değil ama biz de zaten çok susmuyoruz. Dikkatli dinleyenler kayıtsız kalmadığımızı anlıyor.
Detaylarda kalmak özel tercihin mi?
- Hicvin, ‘kör gözüne parmağım’ olan kısmını kendim de sevmiyorum. İşin içinde zekâ, ince ayrıntı olmalı. Stand up gösterimde de böyle yapıyorum.
Stand up gösterin ‘Siz hepiniz ben tek’ nasıl gidiyor, beş sene oldu sanırım?
- Evet. Hâlâ nasıl ünlü olamadım, şaşkınım! Televizyondaki magazin programlarında niye ben yokum mesela...(gülüyor).
Bu sezon değişiklikler oldu mu?
- Tabii. Yüzde 80’i değişiyor her sene.
Favori hikâyeler hangisi bu sene?
- Babamın çok karpuz yemesiyle alakalı hikâyeyi herkes seviyor. Şov bitince perdenin arkasında oturup izleyicilerin yorumlarını dinliyorum. Onlarsa benim arkadaki merdivenden gittiğimi sanıyorlar.
Hâlâ ünlü olamadım dedin. Hedefinde komedyen olarak bu işi alıp götürmek, bir Cem Yılmaz olmak mı var?
- Hayır. TV’de talk show yapmak istiyorum. Ünlülerin konuk olacağı bir şey değil. Radyodaki Rabarba’yı televizyona taşıyacağım. Yine arkadaşlarım gelecek ve sohbet edeceğiz. Adam adama yaptığımız işlerin seviyesi hem kaliteli hem güzel.
İzlenir mi sence gerçekten?
- Hiç böyle bir kaygım yok. İki tane ünsüz adam, çok komik bir iş yapa yapa zamanla ünlü olurlar zaten.
Çok konuşan bir adamsın. Radyo programında “Şarkı aralarında çok konuşuyorsun” diyen bile olmuştu. Senin bile kendinden sıkıldığın oluyor mu?
- Hayır. Biz, Türkçe pop çalan bir radyoda olsak, millet kapıya dayanırdı ‘daha çok konuşun’ diye. Rock FM’de durum değişiyor. Ben istediğim kadar komik olayım, bir Deep Purple olamam.

Haberin Devamı

Hem Taksim’de hem Kadıköy’de

Haberin Devamı

Mesut Süre, her çarşamba saat 20.30’da Taksim Oldcity Comedy Club’ta stand up yapıyor. Bir de yine komedyen arkadaşı İlker Gümüşoluk’la haftada bir gün Kadıköy’deki Kılçık Sahne’deler. Gümüşoluk için “İzlediğim en komik adamdır” diyor.

Radyoda konusuz kalmıyoruz ama bazen tadımız olmuyor. Maçlardaki gibi “Hadi başlıyoruz” diye gaz veriyoruz birbirimize.

Beni sinir eden tek bir şey var; özellikle internette, alakam olmayan bir konuda hakkımda yazıp üzerine de ahkâm kesmeleri.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!