Güncelleme Tarihi:
Şu an nerdesin, ne yapıyorsun?
- Yedikule’de ‘Hayat Devam Ediyor’un çekimlerindeyim. Yemek arasındayız.
Hem dizi hem film çekimleri arasında koşturuyorsun. Nasıl bir tempon var?
- Sabah kalkıp işe gidiyorum. Bazen bir gün boşluğum oluyor. Araf’ın röportajları sürüyor şu sıralar hâlâ. Festivallere gitmeye çalışıyorum. En son Japonya’ya gittim, hatta dün gece yarısı geldim ve sabah 7.30’da işbaşı yaptım.
Henüz 20 yaşında bu tempoda yaşamak ağır bir yük oluyor mu sende?
- Aslında çok seviyorum. Zaten belki 10-15 yıl daha çok yoğun olurum. Şimdi yaparsam yaparım, sonra yetişmesi daha zor. Ama tabii ki bazen vücudum direncini kaybediyor.
Ne yapıyorsun enerji toplamak için?
- Tam anlamıyla hiçbir şey yapmıyorum. Uyumaya çalışıyorum fırsat buldukça. Kendimi sürekli telkin ediyorum, “Şu an zinde ol, akşam eve gidince uyursun” diye.
Kendine vakit ayırabildiğin oluyor mu?
- Şu sıralar hayır. Film vizyona girmeden önce oluyordu ama şu an yok. Bir gün boşluğum olduğu zaman da yine kendime ayıramıyorum. Bütün gün yatıp dinlenmişliğim yok epeydir.
Sonuncuyla birlikte dört ödülün oldu. Beş sene arayla ‘umut veren kadın oyuncu’ ödülünü aldın. Bu biraz garip değil mi? “Beş yıl önce umut vermiştim zaten” dediğin oldu mu?
- Bu konu çok dallandı budaklandı aslında. Bir şey söylemek istemiyorum artık. Burada umut vaat ediyorsam ediyordur. Sıkıntı yapmıyorum. Ödül beklentim de yoktu zaten filmi çekerken. Jüri böyle layık görmüş.
Tokyo’ya bakıyoruz, orada ‘en iyi aktris’. Moskova’da da ‘geleceğin ve şimdinin en iyi oyuncusu’. Türkiye’deyse ‘umut veren’...
- Evet biraz garip tabii. Hatta Moskova’da Isabelle Huppert, Tokyo’da Julianne Moore gibi rakiplerim vardı. Bunlar arasından aldım bu ödülleri.
Kırgınlık yaratmıyor mu bu sende, yurtdışında iyi olduğun düşünülürken Türkiye’de böyle olması?
- Gülüp geçiyorum, ne diyeyim. Jüri farklı insanlar sonuçta. Türkiye’dekiler böyle uygun görmüş. Oysa Oscarlı yönetmenler yapımcılar vardı Tokyo ve Moskova’daki jüride.
Yeni çekeceğin filmlerde seni değerlendirecek jürinin yurt dışından olmasını mı istersin artık?
- Öyle bir önyargım, küskünlüğüm yok. Belki ödül beklentim olsaydı, kızgın olabilirdim ama böyle bir beklentim yoktu zaten.
Şanslı mısındır hayatta? Çünkü ilk dizin Türkiye’nin en çok izlenen dizilerinden ‘Yaprak Dökümü’ydü. Ardından ödüller. Şimdi yine iki senedir devam eden bir dizi...
- Evet şanslıyımdır. Ama bu arada projeleri gözüm kapalı kabul etmiyorum. Bu da önemli bir faktör. İnce eleyip sık dokuyorum her şeyi.
Dizilerden önce ne yapıyordun?
- Hiçbir şey. 13 yaşımda ‘İlk Aşk’ filmiyle başladı her şey. Zaten ödülü de o filmle aldım.
Nasıl girdin peki sektöre o yaşta? Ailede sanat camiasından birileri mi vardı?
- Hayır yoktu. Daha 8 yaşımdayken, çok iyi hatırlıyorum, babamla televizyon izliyorduk ve ona dönüp “Baba ben oyuncu olmak istiyorum” deyince o da “Tamam kızım olursun” diye cevap vermişti. Yıllar sonra bilinmeyen numaralardan Erberk Ajans’ın numarasını buldum. Onlarla konuşup gerekli şeyleri öğrendim. Annemle birlikte yaptırdık kaydı.
Oyunculuk eğitimi?
- O zaman yoktu. Daha yeni gidiyorum tiyatro eğitimine. Hatta onda da daha hazırlık sınıfındayım.
O zaman içinde yetenek varmış.
- Sanırım. Yetenek çok önemli bir şey. Tabii ki eğitim de çok önemli ama sadece teknikle beslenirse hiçbir yeteneği olmayan kişinin oyunculuğu da çok yapay durur. Ama biraz da olsa yetenek varsa, eğitimle desteklenince çok güzel şeyler çıkıyor ortaya.
Kimi örnek alıyordun kendine peki?
- Hiç kimseyi.
Peki, şimdilerde yolunda yürümeyi isteyeceğin birileri var mı?
- Beğendiğim isimler var tabii oyunculuk anlamında. Vahide Gördüm, Nihal Yalçın, Erdal Beşikçioğlu, Bülent Emin Yarar örneğin.
Araf’ta sakin sessiz bir karakteri canlandırıyordun. ‘Hayat Devam Ediyor’da da uçarı birisin. Gerçek hayatta sen nasıl birisin peki?
- Çok değişken. Ne çok sessizim ne çok sesli, ne çok neşeliyim ne de çok somurtkan...
Hobilerin var mı?
- Şiir, denemeler yazıyorum. Resim yapıyorum bazen. Şahaser değiller tabii ki ama beni çok rahatlatıyor. Film izliyorum.
Ne tür seversin?
- Bunuel’in büyük hayranıyım.
Neden?
- Öncelikle gerçeküstücü olmasından dolayı. Türkiye’de çok fazla filmi yok. Bulduğum zaman da sindire sindire izliyorum. Ayda bir film izliyorum mesela, hemen tüketmemek için. Bir de Tim Burton var.
Uçarıları, hayal gücü farklı çalışanları seviyorsun o zaman.
- Kesinlikle. Bir de Ümit Ünal var çok beğendiğim.
Sen de uçarı mısın peki?
- Bazen aklımdan çok uçarı şeyler geçiyor tabii ama yapma imkânı yok.
Türkiye’de kafası bu türlü çalışan ve senin birlikte çalışmayı isteyeceğin yönetmen var mı?
- Reha Erdem olabilir. Bir de Ümit Ünal’la çalışmayı çok istiyorum. Ama tabii ki çok riskli gerçeküstücülük. İnce bir çizgi var arada. Kaçırdığınız anda kötü bir komediye dönüşebilir.
20 yaşında 4 ödül
Neslihan Atagül, henüz 20 yaşında. İlk rol aldığı film ‘İlk Aşk’la 2007’de Altın Koza Film Festivali’nden ‘Umut Veren Genç Kadın Oyuncu’ ödülünü aldı. 2012’de oynadığı Araf’laysa önce Moskova ardından Altın Koza ve son olarak geçen hafta Tokyo Uluslararası Film Festivali’nden ‘En İyi Aktris’ ödülüyle döndü.