Güncelleme Tarihi:
İstanbul’da değilsiniz sanırım. Neler yapıyorsunuz?
- Dün İzmir’deydim. Uçaktan inince Karşıyaka’da Zübeyde Hanım’ın kabrini ziyaret ettim. Sonra 1881 oyununun sahneledik. Gece 01.00’de yola çıkıp sabah 06.00’ya doğru Marmaris’e vardım. Adıma yapılan Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin açılışını yaptım. İlk derse girip öğrencilerimle sohbet ettim. Şimdi oteldeyim. Buradan da çıkıp oyunumu oynayacağım. Yarın da uçağa binip İstanbul’da yine oyunu sahneleyeceğim.
Sanat merkezini siz mi açtınız?
- Marmaris Belediyesi adıma açtı. Eski balık halini sanat merkezi yapmışlar. Öğrenci başvurusu ve sayısı, İstanbul’daki okulumdan fazla. Çok şaşırdım.
Belki o bölgelerde böyle etkinlikler az olduğu için bu kadar fazladır...
- Burada sanat ve kültüre biraz açlık var.
Siz düşünüyor musunuz Ege taraflarında sanat merkezleri açmayı?
- İzmir’de bir okulum var. Ama aynı anda iki yerde olmak zor.
Her şeyi de sizden beklememek lazım...
- Bir de şu sıralar tam tersini düşünüyorum. Küçülmeye gideceğim.
Öyle mi, neden?
- Üç tane okulum var, tiyatrom var. Eh, bir de 29 Ekim’de bir yaş daha aldım.
Sahi, kaç yaşınıza bastınız?
- 70’e geldik. 2013 olduğunda bende 70 olacağım. 29 Ekim 1943 doğumluyum.
Hiç göstermiyorsunuz.
- Gel onu sen bir de bana sor!
Evet, soracağım aslında. Hiç kendinizi 70 gibi hissediyor musunuz?
- Bu aralar hissetmeye başladım. Çünkü bel fıtığım var. Yorgunum. Eğer içki ve sigara kullanan biri olsaydım, yanmıştım...
İşler için koşturmak yormuyordur...
- Başka mesleğim, becerim yok. Bu işlerle doğdum, gözümü açtım. 10 yaşımda girdim işin içine çıkamadım bir daha. Başka becerim olsa belki seçimim de olurdu. Yerleşik düzenim olurdu. Ama turneler olmadan ayakta durulmuyor.
Maddi anlamda mı manevi mi?
- Her anlamda. Örneğin 1881’i sahneliyoruz. Tüm şehirler istiyor ve bu meslekte “Hayır” deme lüksümüz yok.
Ama siz isteseniz sadece yönetmen koltuğunda da oturabilirdiniz.
- 1881’de yönetmenim ama oyunun sonunda çıkmazsam, adı ‘Müjdat Gezen Tiyatrosu’ olmuyor. Seyirci hoşlanmıyor.
Bu tepkiler olmasa bir köşeye çekilip dinlenmek ister misiniz?
- Bundan daha güzel ne olabilir ki! Ama bu cevabı tabii ki şimdiki tempomdan dolayı söylüyorum. Yazın bu soruyu sorsan aynı cevabı vermeyebilirim.
Müjdat Gezen’in çalışan tarafını görüyoruz. Dinlenmek için neler yapıyorsunuz? Bir yerlere mi kaçıyorsunuz?
- Bunu bana biri öğretse! Şaka bir yana, Yazın Kilyos’ta Demirciköy’deki evime gidip gelecek sezonun oyununu yazıyorum. Ağacın üstüne bir tane revak yaptım. Oraya çıkıp müzik dinliyorum.
Ne dinlersiniz?
- Her şeyi dinlerim. Yeni birini keşfettim Anna Vissi. ‘Treno’ şarkısı harika.
Köy hayatıysa orada yaşadığınız, var mıdır hayvanlarla ya da bahçeyle uğraş?
- Kadıköy’deki evimde dört köpeğim var. Onları da götürüyorum. Hayvanları çok seviyorum. Dedikodu yapmıyor, arkandan konuşmuyor, politika yapmıyorlar. İnsana sevgiyle yaklaşıyorlar. Çocukluğumdan beri sahip olmadığım hayvan kalmadı; maymun, papağan, tavşan, kaplumbağa... Ama bahçe işlerinden hiç anlamam.
İstanbul’dayken neler yaparsınız?
- Açıkçası tiyatro provalarından pek vakit kalmıyor. Mesleğim hobim oldu artık. En büyük eksiğim hobim olmaması sanırım.
Oyunları Kilyos’ta mı yazarsınız?
- Çoğunlukla. Aptal’ı ve Acayip Bir Oyun’u orada yazmıştım. O değil de, benim en çok hoşuma giden tüm oyunların kapalı gişe oynaması. “Halk tiyatroyu sevmiyor” diyenler bizim gişeyi arasın. Şu anda nisan ayına bilet satıyoruz ‘1881’ oyunu için.
Neye bağlıyorsunuz bunu?
- Atatürk sevgisine. Mustafam Kemalim’i de kapalı gişe oynamıştık. Gerçi Aptal’ı da öyle oynuyoruz. Onu neye bağlıyorsun dersen, benim aptallığıma... Aptallığı kendimle özdeşleştirdiğim için seyirci “Gidip görelim abi” diyor herhalde.
Günümüzde bir sürü alternatif tiyatro var artık. Yönlendirdiğiniz gençler var mı politik tiyatro konusunda?
- Asla. Ben demokratım. Okulda da politika konuşmam. Kimseye bir şey empoze etmem. Başkası niye apolitik diye uğraşmam, hakkım değil zaten.
Yıllardır hep eleştirel oldunuz. Hiçbir baskı yıldırmadı sizi. Yine de hayatta sizi korkutan şeyler var mıdır?
- Hürriyet Gazetesi’nde mizah ilavesi yaparken bir gün Aziz Nesin’e “Aziz abi korkuyor musun” diye sordum. “Evladım, biz korku duvarını aştık artık” dedi. Sonra Madımak olayı oldu. “Aziz abi korktun mu” diye sorunca “Evet. Yanarak ölmek hoşuma gitmeyecekti” dedi. Korku insanca bir şeydir aslında ama benim korkacam bir şeyim yok.
Takıntılarınız hâlâ devam ediyor mu? Duvardaki eğri tabloları düzeltiyor musunuz?
- Hayır kurtuldum. Hiçbirini düzeltmiyorum artık. Doktorum Prof. Sabahattin Kerimoğlu vardı, “Ne zaman geçer bu hastalık hastalığı” dediğimde “Merak etme, 50’den sonra hastalıkların kendisi gelmeye başlayınca geçer” dedi. Doğruymuş. Şimdi bel fıtığı, boyun ağrısı, baş dönmesiyle uğraşıyoruz işte...
“Halk tiyatroyu sevmiyor” diyenler bizim gişeyi arasın. Şu anda nisan ayına bilet satıyoruz ‘1881’ oyunu için.
O gün kaderimiz değişti
Müjdat Gezen’in yazıp yönettiği ‘1881’ oyunu her cumartesi ve pazar Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde sahneleniyor. “O gün Türk Halkının kaderi değişti. Türkler, ümmetten millet olmaya geçmenin ilk nefesini duydular. Çünkü ‘Mustafa’ doğmuştu!” desek, eserin konusunu özetlemiş oluruz herhalde.
50’den sonra hastalıkların kendisi gelmeye başlayınca tüm takıntılarımdan kurtuldum.