2017’de gözden kaçan 3 çok iyi film
Güncelleme Tarihi:
2017 sinema dünyası açısından son derece bereketli bir yıldı. Büyük yapımlar yapımcılara yine harika gişeler yaşattı ve sektörün yüzünün güldüğü bir yıl oldu. Ancak bu kocaman reklamları olan filmleri izlerken bir çok iyi yapımdan da yeterince söz edilemedi. İşte 2017’de gözünüzden kaçırmış olabileceğiniz ve pişmanlık yaşamamak için hemen izleme listesine almanız gereken 3 film.
My Friend Dahmer
Eğer çizgi romanlara merakınız varsa ve özellikle korku romanlarından hoşlanıyorsanız bulabildiğiniz takdirde 2012’de çıkan John "Derf" Backderf’in My Friend Dahmer’ini satın almalısınız. Kitap, Backderf’in 1970’lerde Ohio’daki gerçek okul hatıraları ve sınıf arkadalı Jeffrey Dahmer’e dayanıyor. Bu cannibalizm hikayesini ise Marc Meyers büyük ekrana taşıyor.
Büyüleyici bir trajedi, nostaljik hava ve zaman zaman mizahi bir masal olan Dahmer, 1978-1991 yılları arasında Amerika Birleşik Devletleri Midwest'de 17 erkek ve erkek çocuğunu öldürür. Bu hikayenin bu kadar iyi bir şekilde filme dökülmesini kesinlikle gözden kaçırmamalısınız.
The Party
Yazar-yönetmen Sally Potter (Orlando) 'nun bu canlı siyah-beyaz İngiliz trajikomedyasında; Emily Mortimer, Cillian Murphy, Kristin Scott Thomas, Timothy Spall, Bruno Ganz ve Patricia Clarkson gibi göz kamaştırıcı rüya isimler bulunuyor. Bu isimlerin hepsi Londra’da bir parti odasında bir araya geliyor ve ortaya mükemmel bir siyasi komedi çıkıyor.
Bu 8 oyuncuyu yüzeyde klostrofobik bir salonda bir araya getiren Potter, materialist burjuva mantığını hicivle bir araya getirip ortaya sonra derece eğlenceli bir şey koyuyor.
Wonderstruck
Gizemli ve bir o kadar naïf bir yönetmen olan Todd Haynes'in en yeni filmi Wonderstruck; çocukluk, bellek, iletişim, aile bağları ve yolunu bulma ile ilgili bir film ve büyük bir yönetmenin küçük bir filmi olsa da, yine de küçük bir mucize. Birçok bakımdan Haynes'in Hugo’su sayılabilir.
Brian Selznick'in aynı adı taşıyan 2011 tarihli romanı (Selznick senaryoyu uyarladı.) 1927 ve 1977 yıllarındaki iki öykü arasında gidip gelen, Ben (Oakes Fegley) ve Rose (Millicent Simmonds) isimli iki çocuğun hikayesini anlatıyor.
Ben ve Rose, 50 yıl kadar uzak olsalar da, aydınlanmaları benzer yollardan oluyor ve hikayelerinde birkaç dönüm noktası son derece tahmin edilebilir olmasına rağmen içgörü ve duygu çok gerçek
