Buraya 2012 trendlerini anlatmaya geldiniz ama aslında 2013’i hatta 2014’yi bile biliyorsunuz. Size en sık sorulan soruyla başlamak istiyorum: Nasıl oluyor da iki-üç yıl öncesinin modası hakkında bu kadar isabetli ve iyi tahminler yapabiliyorsunuz? - En büyük şansım Paris’teki Renkler Komitesi’nin üyesi olmak. İki yıl sonra hangi rengin moda olacağını belirleyen insanlardanım yani. İkincisiyse tecrübeler. 30 yıl oldu. O kadar çok markaya danışmanlık veriyorum ki! Üretimin ve yaratılış sürecinin tam göbeğindeyim. Devamlı yeni şeyler peşindeyim. Avrupa’yı değil tüm dünyayı takip ediyorum. En büyük tutkum seyahat. Politikada ne oluyor, ekonomi nereye gidiyor, toplum sosyolojisi ve psikolojisinde durum ne hepsini takip etmelisiniz. Bugün Kuzey Afrika’da bir sürü şey farklılaşıyor. Tunus, Cezayir ve Mısır’da yaşanan devrim var olan düzeni bozmak, düzenle oynamak ve ittirmek duygusunu öne çıkarıyor. Tüm bunlar modaya haraketli kalıplar olarak yansıyor. Vücut baş kaldırarak kalıpları, denge noktalarını ters yüz edecek, bu durum dikiş ve model alışkanlıklarında farklılık yaratacak. Aynı şekilde Japonya’daki deprem de 2012 modasını da etkileyecek ama asıl 2013’te herkesin ilhamı Japonya. Çünkü zaten modayı çok etkileyen bir ülke. Yaşayacakları ekonomik sıkıntılar modaya yansıyacak.
Nasıl koku alıyorsunuz? Günümüzde trendler kokusunda önceden tahmin yapabilmenin en iyi yolu nedir?- Benim en büyük sırrım gençler. Dünyadaki moda öğrencileriyle sürekli iletişim halindeyim. ESMOD’un 16 ülkede 22 okulu var. Tek tek gezip, moda öğrencileriyle çalışıyorum. Yeni kuşağın nelerden etkilendiğini bilmek beni çok iyi besliyor. Türkiye’deki genç nüfus çok fazla olduğu için bu ziyaret beni ekstra heyecanlandırıyor. Türk gençliği neye ilgi duyuyor, dünyayı nasıl görüyor, dünya meselelerine nasıl katkıda bulunmayı planlıyor, bunları sorgulayacağım. Moda hayatın merkezi ve modayı gençler yaratır. Bir tasarımcının kıyafetinin kendi kültüründen izler taşıması çok önemli. Hüseyin Çağlayan ve Dice Kayek bunu yaptıkları için başarılı. Tasarım ben kimim, nereden geliyorum, dünyaya neler katacağım sorularının cevabı olmalı.
BANA TREND ANALİSTİ DEYİN
Size ne denmesini tercih edersiniz: Trend uzmanı, trend ajanı, trend avcısı... - Trend analisti en doğrusu sanki. Çünkü çok çalışıyorum, her detayı inceliyorum, yüzlerce veri topluyorum ve bir analiz yapıyorum. Yaptığım analizin şirketlere ve tasarımcılara artısı oluyor, yarar sağlayıp işe çevriliyor. Ama benim tam tersim, içine doğan insanlar da var. Karl Lagerfeld mesela. Japonya depreminden dört gün önce simsiyah bir koleksiyon çıkardı podyuma. Hiç kimse anlam veremedi. Dört gün sonra deprem oldu. Karl gibilere hayranım ama ben falcı değilim.
İyi bir trend analisti olabilmek için kaç yıl, nasıl bir uğraş verdiniz? Ne zaman ‘tamam ben oldum’ dediniz? - 30 senelik bir deneyimim var. Son üç senedir dünyadaki 12 en önemli fuarda trendler üzerine sunum yapıyorum. Çok şey öğrendim ve biriktirdim, hala da devam ediyorum. Gündemi çok iyi takip ediyorum.
Hep denir ki kürk ve yılan derisi gibi materyallerin trend olması için sizin gibi uzmanlara rüşvetler verilirmiş. Kürk Üreticileri Birliği gibi birlikler sizleri toplu halde ağırlar, hoş tutarmış. Bu işin iç yüzü nedir?- Kesinlikle böyle olmuyor. Lüks sektöründe olmadığım için belki de böyle bir şeyle karşılaşmadım. Ama haklısınız, artık kürk kullanılıyor. Bundan beş yıl önce tasarım öğrencilerine kürk dediğimde kusacak gibi olurlardı, asla dokunamayız derlerdi. Şimdi daha sıcaklar. Birinci neden doğal ve yasal yollarla elde edilmesi. İkinci neden içe ve öze dönüş. Kürk, kıl, tüy, sakal, bıyık hepsi moda. Uzun saç da öyle.
Stil ikonu desem, hangi isimleri sayarsınız? Stil ikonu olmak için neler gerekiyor? - Şu dönemdeki hiçbir kadın geleceğe stil ikonu olarak yansımayacak. Hiçbirinin asırlarca konuşulacak bir stili olduğunu düşünmüyorum.
Gelmiş geçmiş en etkili stil ikonu kimdi peki? - Kraliçemizden başlayayım: Marie Antoinette. Sonra da Coco Chanel tabii. Chanel bir sürü farklı kılığa girerek ikonlar yarattı. Bu yüzden de çok kuvvetliydi. Stil ikonunun çok kuvvetli bir karakteri olması gerekir aynı zamanda. Bu sadece giyim değil, içten gelen başka bir enerjiyle ilgili.
DEVLETİNİZ NEDEN TASARIMCILARI DESTEKLEMİYORTürkiye’deki modayı daha çok yurt dışındaki modacılardan takip ediyorum. Takdir ettiklerim var. Türkiye dünyanın en büyük tekstil üreticilerinden ama kendi içinde tasarıma destek vermiyor. Manasız bir biçimde, bu ülkede tekstil ve tasarım iki ayrı branş gibi görülüyor. Sanki bundan 15 sene önce tasarımcılarınız devlet tarafından daha fazla destekleniyordu. Yeni hükümetin bu konuya neden değer vermediği anlaşılmaz. Yeni tasarımcılarınızı bir an önce desteklemeli ve uluslararası platforma çıkarmalınız.
HAKAN YILDIRIM’IN PIRILTISI YOKANDAM ödüllü tasarımcınız Hakan Yıldırım’ın bu ödülü alması büyük bir polemik yarattı. Çünkü bu ödül çok uzun süredir bir Fransız’a verilmiyor. Yine verilmeyince ‘Neden bizim tasarımcılarımız desteklenmiyor’ diye olay oldu. Tartışmanın o boyutunda hiç değilim ama Yıldırım’ın bu ödülü hak ettiğini de düşünmüyorum. Çok iyi bir hazır giyim koleksiyonu tasarımcısı ama bir pırıltısı yok. Ödül jürisi içinde birtakım oyunlar döndüğüne ben de inanıyorum. Bu ödül daha yaratıcı birine gitmeliydi.
TAKASLA ALIŞVERİŞ YAPACAĞIZ
Bloggerlar moda dünyasını inanılmaz etkiliyor. Ve herkes yalın hayata dönüş akımını destekliyor. Deri ve kürkün yeniden yükselişi de bu yüzden, sakallı mağara adamlarının popüler oluşu da... Hèrmes gibi lüksün sembolü bir markanın yoğun ahşap kullanılmış mağara görünümlü vitrini mesela... Bu akım doğrultusunda tüketiciler, aldıkları her parçanın her üretim aşamasını öğrenmek isteyecek. Bu durum da daha adil ve ekolojik bir üretim sürecine doğru geçişi hızlandıracak. El yapımı parçalar ve vintage yine gözde bu yüzden. Bir de herkes aynı yoldan yürüdüğü insanlarla bir arada yaşıyor. Bu yüzden yan komşumuzun diktiğini giyeceğiz, onu giymek isteyeceğiz, karşılığında ev yapımı ekmeğimizi vereceğiz, üst komşumuz da kıyafet ve yiyeceklerini evde yaptığı müzikle takas edecek.
60’LARIN AKSESUVARLARI VE 40’LARIN RENKLERİ GELİYOR2012 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarında beş temel akım var: Neo-bourgeois (yeni burjuva), üniforma tarzı giyinenler, denizci, androjen çizgiler ve vintage. Vintage çılgınlığının daha uzun sure devam edeceğini söylüyor Maysonnave. Bunun en büyük sebebi nostaljinin günümüzde en büyük ilham kaynaklarından olması.
* Doğaya dönüş trendi sürecek. Bu sezonda gördüğümüz, sakallı, doğal görünümlü erkekler, 2012 yazında da var. Doğal olan yeniden moda.
* 40’ların etkisini 2012 yazında da göreceğiz. Fransa bayrağı renkleri mavi-kırmızı-beyaz ve savaş sonrası renkleri hakim olacak.
* Kolej tarzı da daha sık görülecek. Ergenlik çağı yeni sona ermiş Amerikan öğrencisi ve üniforma tadında, spor-klasik bir tarz hakim olacak.
* Erkekte karo desenleri ve ekoselerle bir İngiliz şıklığı havası esecek.
* 2012’de her tür gömleği giyeceğiz: Baba gömleği, dede gömleği, erkek arkadaş gömleği. Bu trendi de androjen tarzın yansıması kabul edebiliriz.
* 60’lar ve 70’lerin o bol aksesuvarlı, eldivenli, ‘bol yüklü’ modası dönüyor. Monokrom renk kullanımı ağırlıkta. Bu dönemin dizileri de önemli bir referans noktası.
* Yine kolej tarzı çerçevesinde, eşorfmanlara talep artacak. Rahat ve bol kıyafetler revaçta. Normalde Amerikan tarzı olarak aşinayız ama Amerika bu imajı üzerinden atarken dünyada moda olacak.
* Pembe ve mor gibi daha çocuksu renkler sık kullanılacak. (Fransa’daki Sihirli Cadı dizisinden esintiler)
* Sevmediklerimizi öne çıkartmak, atılmış olanları ve istenmeyenleri yeniden kullanmak da bir trend. Bu konuda Jil Sander ve Prada trendsetter.
* Baskılar da yine çok moda: Acapulco tarzı baskılar ve renkler dikkat çekiyor.
* Avrupa nüfusu yaşlanıyor ve insanlar modellerle özdeşleşmek istiyor. Bu yüzden yaşlı modeller kullanmak çok moda. 20 senenin ikonik mankenlerini yeniden podyumlarda ve çekimlerde görüyoruz.
* ‘Su cenneti’ yani su ve deniz referanslarını taşıyan renk ve desenler moda. Turkuaz çok ağırlıkta. Su hissini perçinleyen akışkan kumaş ve modeller de fazlasıyla kullanılacak. Doğaya dönüş trendinin bir parçası olarak, çöl ve kum referansları da çok. Çöl renkleri yine ağırlıkta. Diğer yandan, yapay doğa diyebileceğimiz bir akım da var baskılarda: İlhamlarını doğadan ve doğanın renklerinden alıyor ama daha soyut noktalara gidiyorlar.
* Kumaşlarda kök ve doğal boyalar kullanılacak. Elde yapılmış hissi veren tasarımlar ve indigo kullanımına sık rastlanacak. Bottega Veneta’da örneklerini görebiliriz.
* Denimlerde kimyasal işlemlerle verilen o giyilmiş havası artık yok. En doğal haliyle kullanılıyorlar.
* Deri, otantik ve el yapımı her şey çok moda.
KRYOLAN TAKVİMİNDEN2012 tredleri için kullandığımız bu kareler, 70’ten fazla ülkede profesyonel makyaj sanatçıları tarafından tercih edilen ve İnanır Group tarafından pazarlanan Kryolan’ın ‘Body painting’ konulu ünlü takviminden alındı.