Güncelleme Tarihi:
Tarih 5 Nisan 1971... Fransa’da Le Nouvel Observateur dergisinin 334. sayısı, okurlarını şoke eden bir manifestoyla çıkar. Fransa’da yüzlerce kadın bir araya gelmiş ve ülkedeki kürtaj yasağına karşı ‘343 Kaltağın Manifestosu’ adlı bir bildiri kaleme almıştır. Aralarında ünlü felsefeci ve yazar Simone de Beauvoir, efsane oyuncular Catherine Deneuve, Jeanne Moreau, şarkıcı Brigitte Fontaine, yazarlar Marguerite Duras, Françoise Sagan gibi isimlerin de bulunduğu 343 kadın tarafından imzalanan manifesto Fransa’da büyük yankı uyandırır. Bildiride, kürtaj yasağının sorumluları olarak görülen dönemin cumhurbaşkanı Georges Pompidou ve hatta Papa bile ‘faşist’ olarak nitelendirilir.
Tarih 1 Mart 2013... Türkiye’de kürtaj yasağı tartışmaları sürerken 201 erkek bir araya gelir ve kadınların kürtaj hakkını savunmak amacıyla bir kitap çıkarırlar. Yazar Ozan Önen ve Ceyda Pırıl Köstem’in girişimiyle başlatılan, Bencekitap Yayınları tarafından yayımlanan ‘K.’ adlı kitapta, bu kez erkekler bireysel kürtaj manifestolarını kaleme alırlar.
Önen, kadınların kürtaj hakkını savunan bir kitabı erkeklere yazdırmalarının sebebini ‘tamamen provokatif’ olarak açıklıyor. Kadın haklarının gasp edildiği bir ortamda kadınların ‘Bu iş de mi size kaldı?’ demesini istedik” diyor. Kitaba katkıda bulunmak için yazarından bakkalına, felsefe profesöründen garsonuna kadar her kesimden erkek kalem oynattı. Kürtaj hakkını savunanlar arasında yazar Nedim Gürsel, Hakan Günday, Marc Levy, Emre Kongar, eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, şarkıcı Can Bonomo, oyuncu Erkan Can, eski Galatasaray Kulübü Başkanı Adnan Polat, White Lion’ın solisti Mike Tramp gibi gibi pek çok tanıdık isim var.
Erkekler ne söyledi?
Nedim Gürsel - Yazar
Muhafazakârlığın erdem sayılıp eleştirel düşüncenin horlandığı, hatta yasaklandığı bir döneme girdik. Biat kültürü yeşertildi ve yerleştirildi, başkaldırının da bir erdem olabileceği unutuldu. Bu nedenle muhafazakâr değerlere, geriye dönüşe, çocuk aldırma yasağına karşı çıkıyor, başkaldırıyorum.
Can Bonomo - Şarkıcı
Kadın - erkek eşitliği ve insan haklarının en gelişmemiş toplumlarda bile kıyasıya savunulmaya başlandığı günümüzde, insan bedeni üzerinde hak iddia etmeye kalkışan büyüklerimiz adına tüm Türk kadınlarından özür diliyorum.
Erkan Can - Sinema Oyuncusu
Kadınların doğurup doğurmama hakkı kendilerinde olmalı. Bu kararı kendileri vermeli. Dayatmayla iş olmaz. Sonuç olarak ben bu kürtajın yasaklanması meselesine kesinlikle karşıyım.
Emre Kongar – Sosyolog, yazar
Kürtaj hakkına karşı çıkanlar sadece kadını ezmekle, onun temel bir hak ve özgürlüğünü zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda kadını ölüme kadar sürükleyen baskıların ve sağlıksız müdahalelerin de önünü açıyor. Kadını mal gibi gören erkek egemen feodal kültürün bir başka tezahürü olsa gerek!
Adnan Polat - Eski
Galatasaray Kulübü Başkanı
Kürtaj yaptırıp yaptırmama kararı, kadının kararıdır; bu karar, en doğal haklardan biridir. Beden kadınınsa, karar da kadınındır. Gerisi, lâf-ı güzaftır.
Marc Levy - Yazar, Fransa
Bir toplumun uygarlık derecesi o toplumun kadınlarının özgürleşme derecesiyle ölçülür. Erkeklerin korkuyla veya yasayla kadınların özgürlük alanını, kendi kaderlerini özgürce tayin etme haklarını azaltmaya yönelik her girişimlerinde, onları gericiliğe iten şey toplumun kendisidir. Ne zaman ki bir toplum kürtajı yasaklar, onların asıl kürtajla yok ettiği şey kadınların güvenliği olur.
Ali Nesin - Matematikçi
Temel soru şudur: Kürtaj gibi bir trajediye ve özünde kötü bir eyleme toplum izin vermeli mi vermemeli mi? Yanıt da belli: İzin vermeli. Veriyor ve verecek. Uygarlık seviyesi yüksek toplumların gidişi bu yönde çünkü.
Semih Saygıner - Dünya Bilardo Şampiyonu
Devleti yönetenler, kişisel ve / veya ideolojik olarak kürtaja karşı olabilirler ama yasaklanmasına yönelik oldubitti kanunlar çıkarmaya çalışmak bir inanışı topluma empoze etmeye kalkışmaktan başka bir şey değildir.
Alper Turgut - Gazeteci
Kadınlar bedenen ve vicdanen özgür olmalı. Çünkü onlar, devletin bedenlerine hükmetmesini asla kabul etmeyecekler.
‘Kaltak özel’ sayısı
Kadınların büyük yankı uyandıran manifestosunun hükümet nezdinde sert tepkiye neden olması üzerine hicivli muhalefet dergisi Charlie Hebdo, bir hafta sonraki sayısının kapağını ‘Kaltak Özel’ başlığıyla çıkardı. Dergi, kapakta, o dönemde yasaları delerek kürtaj yaptıranlara ‘fahişe’ yakıştırması yapıldığı için, “Kürtaj manifestosundaki 343 kaltağı kim hamile bıraktı?” sözlerini bir siyasetçinin ağzından çıkıyormuş gibi kullandı. 1973’te 331 doktor da söz konusu manifestodan ilham alarak kadınların kürtaj hakkını savunan kendi manifestolarını yayımladılar. Bu sayede giderek genişleyen muhalefet, 1975 yılının ocak ayında kürtaja yasak getiren yasanın iptalini sağlamış oldu.
1. sıra: Prof. Dr. Ömer Baybars Tek, Erkan Can, Nedim Gürsel, Osman Gidişoğlu, Sedat Kalkavan
2. sıra: İgal Biton, Matt Smith, Berk Seçgin Yıldız, Sarp Yaman, Hamdi Özyurt
3. sıra: Fikri Sağlar, Naim Dilmener, Tarhan Gürhan, Tayfun Serttaş
4. sıra: Onur Caymaz, Murat Girgin, Barbaros Büyükakkan
5. sıra: Aydın Cenk Çatlıoğlu, Mert Durmazer, Derya Sayın, Aras Öztürk Çolak
‘Eğer istersem çocuk yaparım’
1971’de aslen Simone de Beauvoir’ın kaleme aldığı manifestoda, Fransa’da her yıl bir milyon kadının yasadışı yolları kullanarak kürtaj yaptırdığı hatırlatıldı. Metne imza veren kadınlar, “O bir milyon kadının içinde ben de varım” diyerek tarihe geçen bir sivil itaatsizlik örneği gösterdi. Manifestonun en vurucu bölümü şu şekildeydi:
“Ben eğer istersem çocuk yaparım. Hiçbir ahlak kuralı, kurum ya da ekonomik zorunluluk beni istemediğim bir şey yapmaya mecbur edemez. Çocuk sahibi olup olmama kararı, bizden başkasına verilmeye çalışılmaktadır. Bu kural, kadınları doğurmaya zorlamayı meşrulaştırmaktadır. En tutucu yasalar dahi, bedenimiz üzerinde hak talep etmektedir. Bu hak ve yönetim, bizden başka kimseye verilemez. Kimsenin toleransına ihtiyacımız yok; bedenimizi istediğimiz gibi kullanma özgürlüğümüz vardır. Bu konuda hak iddia eden yasalara karşıyız. Daha iyi yasalar istemiyoruz, bu konudaki yasaların kaldırılmasını istiyoruz. Yardım değil, adalet istiyoruz. Biz burada 27 milyon kişiyiz. Sığır muamelesi gören 27 milyon ‘vatandaşız.’ Sonuna kadar savaşacağız, çünkü isteğimiz hakkımızdan fazlası değil.”