Güncelleme Tarihi:
Sinema tarihinin en naif fantezilerinden birine hayran kalmamızın üzerinden 18 yıl geçti. Yönetmen Richard Linklater’ı neredeyse Woody Allen gibi bir monolog kralına, usta bir muhabbet terzisine dönüştüren ilk film ‘Before Sunrise’, gençliği 90’lara denk gelen kuşağın ruh halini sinemaya tercüme etti. Ethan Hawke, ‘Reality Bites’tan sonra, hırpani, hafif akılsız, pek romantik ama hep Amerikan ergeni tavırlı ‘star persona’sını Converse’leri, kirli saçları, çenesinde taze uzayan sakallarıyla sağlama aldı. Hikâye 1995’te Jesse’nin (Hawke) Viyana durağına gelen trende tanıştığı peri kızı saçlı Fransız Celine’e (Delpy) “Hadi burada in benimle” demesiyle başladı. Bu hafta vizyona giren ‘Before Midnight’la da tamamına eriyor. İlk iki filmin açık uçlu, Celine’in aklı gibi uçucu, kuş tüyü gibi hafif sonlarına hayran olanlar için kötü haber: Son macera yine harika manzaraya (bu kez Ege kıyıları) sırtını yaslasa da, yaşını başını almış çiftin ayakları yere basıyor. Çoluk çocuk derdi, evlilik dinamikleri işin içinde.
Oysa Celine, Viyana’da beline bağladığı çok grunge gömleğiyle ayışığının altına serilmişken, ‘hayatının bir erkeğin etrafında şekillenmesinden korktuğunu’ anlatıyor, Jesse de en Amerikan kaygılarla, ‘iyi bir baba, iyi bir eş olma’ baskısından söz ediyordu.
Sevişsek mi sevişmesek mi, öpüşsek keşke ama öpüşemedik filan diye geçip giden bir gün, Viyana’nın serin yaz akşamında su gibi aktı. ‘Before Sunrise’, kaderi sorgulayan iki gencin, kaderin eliyle kavuşup, kendi elleriyle vedalaşmasıyla sona erdi. Payımıza bir Jeff Buckley-Last Goodbye, uzayıp uzayıp giden tren raylarına eşlik etti. O dönem Before Sunrise’ı izleyen her 20’lik gönül bir interrail biletinin hayalini kurdu. Sanki peronda çok entelektüel, uzaklara dalıp dalıp giden gizemli bir Fransız mutlaka olacaktı. Ya da gözleri saf yaşam enerjisiyle parlayan bir Amerikalı dangıl dungul kompartmana girip çantasını üst rafa tıkacaktı. Bütün Avrupa sokakları Jesse ve Celine’in yaylana yaylana dolaştığı gibi şiirsel, parke taşları ikonik bir manzaranın emektar figüranları. Sanki herkesin öğlen şarap içmeye başladığı bir kentte banklarda, parklarda, bir kapı aralığında öpüşmekten doğal bir şey yok.
Before Sunrise’ı böyle uğurladıktan dokuz yıl sonra Jesse Celine’i memleketi Paris’te yakaladı. Kirli saçlar biraz toparlanmış, sakal hafif kırpılmıştı. Richard Linklater bu kez Paris’in büyülü etkisinden de olacak, neredeyse bir Godard, bir Chabrol edasında kamerasını eski âşıkların peşine taktı. Saatlerce konuştular, Jesse Celine’in bir sarılmasından moleküllere ayrılıp dağılacağından korktu. Din, siyaset, evlilik, ilişki, edebiyat Seine Nehri gibi sohbetlerinin içinden akıp gitti. Uzun uzun bakıştılar, öpüştüler ve Before Sunset Paris’te güneş batarken Celine’in evindeki o efsanevi Nina Simone sahnesiyle son buldu. Anlamı nefis yerine oturan ‘Just in Time’ (Tam Zamanında) çalarken Celine küçük küçük dans ediyordu. Belki de gerçekten o an moleküllerine ayrılmış Jesse’nin uçağına dakikalar kala, onları “Uçağını kaçıracaksın” sözüyle o tatlı odada baş başa bıraktık.
Şimdi gerçek aşk, sevgi, sıkıntı, bağlılık, alışkanlık ve ilişkilerin tüm manik depresif anlarını artık kavuşmuş, orta yaşlarına merdiven dayamış çifti Ege güneşi ve bol şarap eşliğinde izleyeceğiz. Before Midnight, 20’nci yüzyılın son romantiklerini bu milenyuma tüm gerçekçiliğiyle, keskin uçları, törpülenmemiş zaafları, insani hatalarıyla taşıyacak. Celine’in sözleriyle aşk, “Hâlâ orada. Hâlâ orada. Hâlâ orada. Gitti.”
VİZYON FİLMLERİ
Manyak
Maniac
Yönetmen: Franck Khalfoun Oyuncular: Elijah Wood, Nora Arnezeder, Jan Broberg Tür: Korku
Utangaç ve içine kapanık Frank, bir cansız manken dükkânının sahibidir. Karşı koyamadığı cinayet işleme isteğini içinde tutmaya çalışır. Ama sergisi için yardım istemeye gelen genç sanatçı Anna ile tanıştığı gün hayatı değişir. Dostlukları geliştikçe Frank, Anna’yı takıntı haline getirir ve öldürme açlığı tamamen kontrolden çıkar.
Gönlümü Çaldın
One Small Hitch
Yönetmen: John Burgess Oyuncular: Robert Belushi, Rebecca Spence, Ron Dean Tür: Komedi/Romantik
İki iyi arkadaş Josh ve Molly, Josh’un ölmek üzere olan babasını mutlu edebilmek için nişanlı numarası yapmak için anlaşır. Ama olayların sonrasında birbirlerinden etkilenmeye başlarlar. İkisi de ciddi kararlar almak zorundadır. Ya bu oyuna son verecek ya da birlikte Chicago’da yeni bir hayat kuracaklardır.
Pasifik Savaşı
Pacific Rim
Yönetmen: Guillermo Del Doro Oyuncular: Charlie Hunnam, Idris Elba, Rinko Kikuchi Tür: Aksiyon
Denizden ‘Kaiju’ adı verilen yaratıklar yükselmeye başlayınca büyük bir savaş başlar. Özel bir silah üretilir. Jaeger adı verilen büyük robotlar beyin gücüyle yönetilir ama onlar bile Kaijular’ın yanında savunmasız kalır. Yenilmenin eşiğindeki insanoğlunun son çaresi eski pilot ve deneyimsiz stajyerdir.
Ceset
El Cuerpo
Yönetmen: Oriol Paulo Oyuncular: Belen Rueda, Hugo Silva, Aura Garrido Tür: Polisiye
İş kadını Mayka’nın cesedi morgdan kaybolur. Kadının ölümünün sırrı henüz çözülememişken, bir de cesedinin ortadan kaybolması olayı daha da karmaşık hale getirir. Davayla ilgilenmesi için dedektif Jaime Pena görevlendirilir. Jaime de eşini henüz kaybetmiştir. Olayın o kadar çok karanlık noktası vardır ki davaya dahil hiç kimse aslında göründüğü kişi değildir.
Sen Gitmeden Önce
Not Fade Away
Yönetmen: David Chase Oyuncular: John Magaro, James Gandolfini, Bella Heathcote Tür: Dram
En başta amaçları sadece kızları etkilemek olan üç genç erkek, bir rock grubu kurarak kısa süre içinde kendilerini tamamen müziğin ruhuna kaptırırlar. İnişler ve çıkışlarla dolu bu zorlu yolda aşk, arkadaşlık ve baba-oğul ilişkilerinde pek çok tecrübe yaşayacaklardır.
Türkiye’nin en iyi sinema yorumcuları haftanın filmlerini Hürriyet için değerlendiriyor
Eleştirmenler zirvesi
Ömür Gedik
PASİFİK SAVAŞI
Devasa yaratıklar ve robotların şehirleri yerle bir ettiği desibeli yüksek, kıyasıya savaşı ancak baş ağrısı ya da yeni ergen eğlencesi olabilir diye düşünenler yanılıyor. Her yaş grubu için gayet eğlenceli, tansiyonu yüksek ve hikâye kısmı es geçilmemiş bir gişe filmi.
MANYAK
1980’de izlediğimiz Manyak, ‘Yüzüklerin Efendisi’nin Hobbiti Elijah Wood’u başrole alarak sağlam bir gerilim olarak çıktı karşımıza. Manyak’ın hem fiziksel hem de psikolojik şiddet dozunun yüksek olduğunu hatırlatmakta fayda var.
GECEYARISINDAN ÖNCE
Arka plan değişmeden dakikalarca konuşan çifti üç film boyunca mükemmel canlandıran ve adeta oyunculuk dersi veren Ethan Hawk’a ve Julie Delpy’ye bu filmde de doyum olmuyor. İlk iki filme oranla biraz daha karanlık olduğu, mutsuz anlarının fazla olduğu bir gerçek. İlişkiler de yaş alıyor kuşkusuz.
Uğur Vardan
PASİFİK SAVAŞI
Del Toro, eğlenceli bir aksiyona imza atmış ama en zayıf çalışması. ‘Godzilla’yla ‘Transformers’ karması.
GECEYARISINDAN ÖNCE
Sinema tarihinin en uzun soluklu çifti, ilişkinin olgunluk ve hesaplaşma döneminde. Öyküye vâkıf olanlar için kaçmaz.
Berke Göl
GECEYARISINDAN ÖNCE
Celine ve Jesse orta yaşlarına yaklaşırken birbirlerinin gözündeki cazibeleri kısmen azalmış ama izleyici için onların oyunlarını, atışmalarını, tartışmalarını, küsmelerini ve barışmalarını izlemek halen büyük keyif.
PASİFİK SAVAŞI
Guillermo del Toro da Hollywood’a transfer olunca sinemasının kendine özgü tatlarını rafa kaldıran isimlerden oldu. Çocuksu bir aksiyon fırtınası niteliğindeki ‘Pasifik Savaşı’, canavar filmi türünü sevenleri tatmin edebilir ama küçük mizahi dokunuşlara rağmen Del Toro hayranlarını hayal kırıklığına uğratacak gibi.
MANYAK
Tamamen kahramanının bakış açısından çekilmiş olması dışında fazla bir özelliği yok.
Olkan Özyurt
MANYAK
Göstermenin sorumluluğu var denir ama galiba yönetmen Franck Khalfoun’un bundan öyle bir sorumluluktan haberi yok. Bol bol şiddet pornografisi yaptığı filminde öyle anlar var ki, galiba çekimlerde kendini kaybetti diye düşünüyorsunuz!
PASİFİK SAVAŞI
Bize canavar ve yaratıkları sevdiren Guillermo del Toro nedense onları katile dönüştürüyor. Karşılarına robotları dikip filmi dev bir dövüş maçına çeviriyor. Maalesef filmin hikâyesi bu görkemli maçın altında kalıyor.
Gülhan Düzgün
PASİFİK SAVAŞI
Japon sinemasında Kaiju adı verilen dev cüsseli canavar filmlerinin (en ünlüsü Godzilla’dır), Guillermo del Toro gibi yaratıcı bir yönetmenin elinden çıkmış, yüksek bütçeli versiyonu. Animelere göz kırparken, Fritz Lang’in ‘Metropolis’ine de saygı duruşunda bulunuyor.
GECEYARISINDAN ÖNCE
Hikâye 18 yıl sonra Jesse, Celine ve kızlarıyla devam ediyor. Hayır, kamera sizin ilişkinizi çekmiyor, gerçekçi ve zekice yazılmış bir senaryo ile karşılaşmanızın verdiği şaşkınlık ve hayranlık bu.
Murat Erşahin
PASİFİK SAVAŞI
Gerçek bir ‘gişe canavarı’! Del Toro imzalı, büyük bütçeli fantastik macera. Bol efektli, hareketli yaz bombası!
CESET
Hitchcockvari bir gerilim. Morgda kaybolan ceset, yasak aşk, geçmişin üstü kapanmış gizemi, dile gelmeyen sırlar. Rüşdünü ispatlayan İspanyol korku-gerilim sinemasından, kara film geleneğine bir selam.
GECEYARISINDAN ÖNCE
Richard Linklater, 18 yıl önce X kuşağını etkileyen romantik âşıkların öyküsünü sürdürüyor. Değişen dünya ve hafıza, zaaf ve ideallerimiz, bir de tabii ki aşk!
MANYAK
1980 tarihli korku filmi, Fransız Alexandre Aja yapımcılığında yeniden perdede. Utangaç psikopat rolünde Elijah Wood şaşırtıcı! ‘Yüzüklerin Efendisi’ serisinin ‘Frodo Baggins’i, gözü dönmüş katil rolünde; zihinlerde bıraktığı imajı yerle bir ediyor!
Esin Küçüktepepınar
GECEYARISINDAN ÖNCE
İki gencin yeni mekân ve hayatlar keşfederken habire konuştuğu serinin üçüncü filminde nihayet vuslata eriliyor ama malum, ilişkiler kılçıklıdır.
MANYAK
Kadınlar dikkat, 80’lerin kült korku filmi ‘Manyak’ yeniden aramızda! Sürprizse sevimli Hobbitimiz Elijah Wood’un sapık katili oynaması.
GÖNLÜMÜ ÇALDIN
Romantik komedilere dair her türlü numara mevcut ama işte, belki de bu nedenle kimyalar fazla uymamış.
CESET
Karanlık ve stilize bir polisiye. Morgdaki bir kadının cesedi üzerinden cinayetin nedenini anlamaya çalışan ekibin peşinde dolaşıyoruz.
Şenay Aydemir
PASİFİK SAVAŞI
‘Pan’ın Labirenti’ ile gönlümüzde ayrı bir yeri olan Guillermo del Toro bu kez bir gişe filmiyle karşımızda. ‘Biraz Voltran’, biraz da ‘Transformers’ karışımı ‘makineler’in canavarlara karşı mücadele ettiği film, yılın eğlenceliklerinden. Del Toro’vari dokunuşlar da filmin seyir gücünü arttırıyor.
MANYAK
‘Yüzükler’in Efendisi’nin Frodo’su Elijah Wood, bu kez bir korku filmiyle karşımızda. Açıkça türün zayıf halkalarından birisi diyebileceğimiz ‘Manyak’ın sinematografisi dışında da ciddi sorunları var. Karikatürize ederek söylersek: “Kızlar kendinize dikkat edin, önünüze gelen erkekle takılırsanız sonunuz kötü olabilir.”
Kaan Karsan
PASİFİK SAVAŞI
Meksika’nın altın çocuğu Guillermo del Toro, çizgi film estetiğini çok yaratıcı bir biçimde kullanarak enfes ve kolay tüketilen bir bilimkurgu filmiyle geri dönüyor. Kullandığı detaylar ve filmin temposuyla coşturuyor.
GECEYARISINDAN ÖNCE
Richard Linklater’ın özlenen ikilisi yıllar içinde olgunlaşarak, diyalog yazma sanatının inceliklerini bir kez daha perdeye taşıyorlar. Film, her anıyla keyif veriyor ve tüm duyguları -şık bir paketle- eşzamanlı olarak takdim ediyor.
MANYAK
Franck Khalfoun, sıradan bir seri katil filmi yapmak yerine çok daha dolambaçlı yollardan giderek yepyeni bir prototip yaratmanın peşine düşüyor; bunu da büyük oranda başarıyor. Amansızca stilize olan Manyak, şüphesiz her telden seyirciye göre değil; ancak hedeflediği zümreyi tatmin edecektir.