Güncelleme Tarihi:
Yeni albümünüz “Jazznağme”de Türk sanat müziği ve cazı bir araya getirdiniz. Bu projenin temeli ne zaman ve nasıl atıldı?
- Ben Türk musikisi devlet konservatuvarı mezunuyum. Öğrenciyken, ya radyo sanatçısı olacağımı ya da okulda hoca olarak kalacağımı düşünüyordum. İdealim de oydu zaten. Pop müzik yapacağımı hiç hayal etmemiştim. Ama hayat, beni başka bir yere götürdü ve bir anda popçu oldum. Beni hep destekleyen annemle babamın da içten içe buna üzüldüğünü düşünüyordum ve kendi kendime “Bir gün mutlaka onlar için bir sanat müziği albümü yapacağım” demiştim. Aradan uzun süre geçti. Ve şimdi zamanının geldiğine karar verip, “Jazznağme”yi hazırladım.
Pop müzikle tanışmanız nasıl oldu peki?
- Popla tanışmam Eurovision sayesinde oldu. Hocam Erol Sayan, Türk sanat müziğinde ustalaşmış olmasına rağmen Eurovision’a katılmıştı. Ben de Ankara’ya gittiğimde yarışmaya katılan grupları gördüm ve çok heyecanlandım. Sonra Çelik’le okul harçlıklarımızı çıkarmak için Ankara’da, Zeki Çetin’in barında İngilizce şarkılar söylemeye başladık. Ercan da bize katılınca bir anda kendimizi pop müziğin içinde bulduk.
O dönem hangi tarzda müzikler dinlerdiniz?
- Bir dönem Kibariye dinlerdim. Sonra Spyro Gyra’ya geçiş yaptım. Böyle alakasız uçlarım var. Dolayısıyla benim bir caz albümü yapmam çok da şaşırtıcı değil... Bir de dans müziği yaptığım dönemlerde aklıma gelmiyordu sanat müziği albümü çıkarmak. Şimdi kendimi daha pişmiş, daha hazır buluyorum. Zamanlama daha doğru oldu yani...
CAZIN SUYUNU ÇIKARMADIK
Sanat müziğiyle cazı bir araya getirme fikri kimden çıktı?
- Selim Çaldıran stüdyoda düzenlemeleri yaparken caz akorları basıyordu. “Bu da güzel oluyor” derken, bir anda iş proje albümüne dönüştü. Türk sanat müziği eserlerini caz dokunuşlarıyla söyledim. Cazın suyunu da çıkarmadık tabii. Şarkıların aslını çok da bozmamak lazım. Popta altyapıyı değiştirebilirsin ama Türk sanat müziği eserleri daha çok hürmet gösterilmesi gereken parçalar. Ayrıca caz, Türk sanat müziğine fazlasıyla yakıştı. Amerikalı biri bu albümü dinlediğinde eminim çok daha farklı bir keyif alacaktır.
Bu albümün diğer albümleriniz arasındaki yeri nedir diye sorsam?
- Şimdilerde müzik dünyasında 90’lardaki gibi bir üretim yok. Şarkıların kendini tekrarladığı kısır bir döneme girdik. Sözler ve melodiler birbirinin tekrarı olmaya başladı. Ama bu çalışma bana iyi geldi. Beni çok dinlendirdi, nefes almamı sağladı. Pop müziğe hizmet etmeye devam edeceğim ama “Jazznağme”, 2,5 sene üzerine bir geçiş albümü gibi oldu.
Albümdeki şarkıları hangi kriterlere göre seçtiniz?
- Olmazsa olmazlarımı topladım bu albümde. “Gurbet”, ailemle birbirimize söylediğimiz bir şarkıydı. O olmasaydı, bu albümü yapmamayı düşünebilirdim. 12 yaşındayken verdiğim ilk konserimde seslendirdiğim “Akşam Oldu Hüzünlendim Ben Yine”nin de bu albümde yer almasını istedim. Annemin en sevdiği şarkı “At Kadehi Elinden”, babamın en sevdiği şarkı “Bu Ne Sevgi Ah, Bu Ne Izdırap”, benim en sevdiğim şarkı derken 10 şarkılık bir repertuvar oluştu.
BABAM O ŞARKIYI HİÇ DİNLEMEYEBİLİRDİ
Albümdeki tek yeni şarkı “Baba Beni Maziye Götür”. Nasıl ortaya çıktı bu parça?
- O şarkı albüme son anda eklendi. Bir sabah bir kalktım, sözüyle müziğiyle gelmiş, oturup yazdım! Ben genelde şarkı yazmam, yorumcuyumdur. Ama o gün biraz dertliydim sanırım, canım da babamı çekti herhalde. Babasıyla dertleşmek isteyen bir kızın şarkısı bu. “Baba Beni Maziye Götür”le repertuvar genişledi birden.
Şarkıyı babanız rahatsızlanmadan önce yazdınız, değil mi?
- Evet, albüm çıktıktan birkaç gün sonra annem, babam ve ben arabayla bir yolculuğa çıktık. Bu şarkıyı da ilk kez o arabada dinlediler. İşte o an “İyi ki bu işi yaptım” dedim. Onların sınavını o gün geçtim. Hayatımın en güzel günüydü. Aradan 10 gün geçti, babam beş senedir devam eden rahatsızlığı yüzünden hastaneye yattı. Yoğun bakıma alınmasını beklemiyorduk ama... Babam tabii ki iyileşecek ve o şarkıyı yine dinleyecek ama hiç dinlemeyebilirdi de. Bu yüzden farklı duygular içindeyim.
Babanızla görüşebiliyor musunuz?
- İlk birkaç gün görüşmek zordu, şuuru yerine gelince mektuplaşmaya başladık. “Aman konserlerini ihmal etme” diyor sürekli. Bu albümü çıkardım ama babam yoğun bakımda. Bu kez daha fazla sorumluluk alıyorum ve hem onun yanında olup hem de işimi aksatmamaya çalışıyorum.
HASTANEDEKİLERLE AKRABA GİBİ OLDUK
Babasına aşık kızlardan mısınız?
- Evet, çok aşığımdır babama.
Çok yorgun görünüyorsunuz. Bunun nedeni babanızın rahatsızlığı mı?
- Üzüntünün ve yorgunluğun verdiği bir sıkıntı var. Ama bir şekilde devam ediyoruz hayata...
Dikkat ettim de hastanede hiç kimse sizi ünlü bir sanatçı gibi görmüyor, onlar için hasta yakınısınız...
- Evet, 20 gündür hastanedeyim ve buradaki herkesle yakınlaştım, dert ortağı oldum. Şimdi hepimiz akraba gibiyiz. İlk hafta neredeyse her gün hüngür hüngür ağlıyordum, başkaları beni topluyordu. Şimdi ben başkalarına moral veriyorum. Yoğun bakım ünitesinin önünde hayata bakışın değişiyor. Bir yanda bir bebek doğuyor, diğer yanda birini kaybediyorsun. Aynı katta hüzün ve sevinç bir anda yaşanıyor.
GÜZEL BİR İLİŞKİM VAR
Oyuncu Emre Özcan ile nişanlanmışsınız. Düğün yakın bir tarihte mi?
- Bu konular hakkında konuşmayı çok sevmiyorum aslında. Ama güzel giden bir ilişkimiz olduğunu söyleyebilirim. Kendi aramızda nişan yüzüklerini taktık. Ama evlilik ne zaman olur bilinmez. Artık planlarla yaşamaktan çekiniyorum. Babamın sağlık sorunu bana planlı ama bir o kadar da plansız yaşamayı öğretti.
GÖKSEL VE IŞIN’LA PROGRAM YAPSAK, İLGİNÇ OLURDU
Dans müziği albümünü çıkardığınızda sahnede ve kliplerinizde hem dans edip hem de şarkı söylüyordunuz. Bu anlamda öncü olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Açıkçası hâlâ o dönemki gibi sahnede dans etmem bekleniyor. Ben bir işe eğildiğim zaman başarmadan bitirmiyorum. Ama bitirince de hemen yenisini yapmak istiyorum. Dans ettiğim dönem de öyleydi. Günde sekiz saat dans ediyordum. Evde sekiz dansçıyla yaşıyordum resmen! O zaman danslı klip çekmek de pek yaygın değildi. Şimdi herkes bunu yapıyor, ben de kendimi bir anlamda öncü gibi görüyorum tabii.
Jennifer Lopez de o dönem çıkmıştı galiba...
- Ben de “olmuşken en iyisi olmalı” diyerek onun hocasını tutmuştum zaten. “Jazznağme”den sonra da yeni bir proje peşine düşeceğim...
Televizyon için bir müzik-eğlence programı yapmayı düşünür müsünüz?
- Evet, birkaç yıldır böyle bir arzum var. Artık başka programlara konuk olmak yerine, kendi programımda şarkı söylemek, arkadaşlarımı ağırlamak istiyorum.
Son günlerde en çok hangi şarkıcıları dinliyorsunuz?
- Göksel’i dinliyorum, bence tam tarzını yapıyor. Sıla’yı ve Funda Arar’ı da beğeniyorum. Bir de Işın Karaca’nın son albümünü çok sevdim. Göksel, Işın ve ben bir program yapsak ilginç olurdu herhalde...