Güncelleme Tarihi:
“Kötü Yol” kısa süre önce bitti, hemen arkasından yeni bir dizide yine başrolde karşımıza çıktınız...
- “Kötü Yol”da kötüye düştük! (Gülüyor) Dizinin bitmesi, tamamen kanal politikalarıyla ilgili.
Aslında şunu sormak istiyorum; bir diziden hemen sonra başka bir projeyle seyirci karşısına çıkmak, bir oyuncu için doğru mu?
- Doğru söylüyorsun... Aslında oyuncu açısından iyi bir şey değil bu. Benim de bugüne kadar hiç yaşamadığım bir durum. Fakat oyuncuyu kandıracak tek şey, projedir. “20 Dakika” gibi bir proje de her zaman gelmez.
Bu dizinin neyi cazip geldi size?
- Rolün kendisi... Çift karakterli bir rol bu. Sıradan bir hayattan kanunsuz, illegal bir hayata geçişi gerçekçi sergilemek o kadar kolay değil. Böyle bir rol de her zaman düşmez aktörlere. İnşallah başarılı olurum.
KARISI CİNAYETLE SUÇLANIYOR
Hazır rolden bahsetmişken, bize biraz Ali Halaskar’ı anlatır mısınız?
- Ali, sıradan bir tarih öğretmeni. Karısına büyük aşkla bağlı. Ama 20 dakikada hayatı altüst oluyor. Karısı cinayetle suçlanıyor, ailesi dağılıyor.
“20 Dakika”, bir uyarlama. Amerikan versiyonuyla aynı mı olacak hikâye, yoksa senaryoda değişiklikler var mı?
- Birebir aynısı değil, senaryoda bazı değişiklikler var.
Adı “20 Dakika” ama sizin dizinin her bölümü 90 dakika...
- Ne 90’ı, 110 dakika! Ne yazık ki bu konuda elimizden gelen bir şey yok. Ama inşallah bir gün elimizden gelecek, şartları değiştireceğiz.
Yurtdışında diziler 45-50 dakika, biz bunu niye yapamıyoruz?
- Evet, dramalar 45-50, komediler ise 30 dakika. Bütün dünyada böyle. Reklamverenler, çok reklam vermek istedikleri için bu duruma düştük biz. Kimse de sesini çıkarmadığı ya da çıkaramadığından biz setlerde ölüyoruz! Tabii ki istersek biz de yarım saatlik, 45 dakikalık diziler yapabiliriz.
TUBA’NIN HAYATI HİÇ KOLAY DEĞİL
Diziye dönelim, Tuba Büyüküstün’le çalışmak nasıl? Birbirinize uyum sağlayabildiniz mi?
- Tuba, dünya tatlısı bir insan, ben çok sevdim. Profesyonel bir oyuncu. Aynı zamanda artık bir anne. Hem de ikiz çocuk annesi. Hayatı hiç kolay değil. Ona rağmen çok güzel ayak uyduruyor sete. Birbirimize hemen uyum sağladık.
2012’de birçok dizi reyting kurbanı oldu. “20 Dakika” için çok iddialısınız, reyting korkunuz yok mu hiç?
- Olmaz mı, var tabii... Aslında reytinglerin bizi ilgilendirmemesi gerekiyor ama maalesef bu muhabbete bizi de çektiler. Özellikle bu sene çok karışık, hepimizin kaygısı var.
Peki bir dizi tutmayıp yayından kaldırılırsa, bundan oyuncu sorumlu tutulabilir mi?
- Oyuncusundan oyuncusuna değişir. Sette huzursuzluk yaratan ve bunu kameraya yansıtan bir oyuncuysa, evet ortada onun da suçu vardır. Ama disiplinli, rolüne iyi çalışan, başaralı bir oyuncuysa, onun suçu yoktur. Bu kadar basit.
Dizi dışında gündeminizde bir sinema ya da tiyatro projesi var mı?
- Yakında benim de rol aldığım bir sinema filmi vizyona girecek. “Mutlu Aile Defteri”, 8 Şubat’ta seyirciyle buluşacak.
Filmde hangi karakteri canlandırıyorsunuz?
- İzmirli bir çocuğu. Hep babasıyla didişmiş, hayatta hep kaybetmiş ama kendi doğrularının peşinden giden bir karakter.
BU MESLEKTE EVLİLİK ZOR
Dört yıllık eşiniz Belgin Erdoğan’dan geçtiğimiz eylül ayında boşandınız. Neden yürümedi evliliğiniz?
- Şiddetli geçimsizlikten... Bizim meslekte gece-gündüz olmadığı için eşinizle birbirinizi göremiyorsunuz maalesef. İlk bir yıl, cicim ayları oluyor zaten. Ondan sonra bir bakıyorsunuz; görüşemiyorsunuz, konuşamıyorsunuz, tartışamıyorsunuz. Bizim meslekte evlilik çok zor, bir de her iki taraf da aynı mesleğe gönül vermişse işler iyice zorlaşıyor.
Tekrar evlenmeyi düşünür müsünüz?
- Tabii ki. Evlenmek, çocuk yapmak istiyorum. Ayrıca evlilik kurumuna inanan birisiyim.