Ayşe Şule BİLGİÇ
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2008 00:00
Eveeeeet koskoca bir yılı daha devirdik. Öncelikle hepinize huzur dolu bir yıl diliyorum. Umarım 2008 motosiklet sektörü için de, motosiklet sevdalıları için de kazasız, belasız, huzurlu bir yıl olur.
Umarım 2008’de motosiklet ülkemizde biraz daha fazla sevilir, sayılır. Umarım 2008’de otomobil kullanıcıları trafikte bizlere dikkat eder. En azından bir bakıp korur, kollarlar. Umarım tüm 2teker cemaatine hayırlı bir yıl olur 2008. Şimdi gelelim geçen yıl başlattığımız 2Teker-4Teker eşleştirmesine. Neydi efenim olayımız? Şuydu? Sizce hangi motosikleti kullanan hangi otomobile biner? Ya da hangi motosiklet, hangi otomobil olurdu? Sorularına cevap olacak motosiklet ve otomobil eşleştirmesini yapıyor ve ruzgarinkizi@hurriyet.com.tr adresine yolluyoruz. Sonra en çok kişi tarafından hangi eşleştirme yapıldıysa o motosiklet ve otomobil eşini haftanın eşi seçiyor ve seçilen otomobil ve motosiklet hakkında bilgiler ediniyoruz. İşte yeni yılda Rüzgarın Kızı ile yeni eğlencemiz bu. Ve işte karşınızda yılın ilk çifti: Yamaha YZF R1 ve Honda S2000! Buyurun burdan yakın!
Yamaha R1-Honda S2000 eşleşmesini yapanlar;
Feride İpek Aras/İstanbul, Samim Emre/Ankara, Andım Estan Gözyoran/İstanbul, Hakan Bilankara/İstanbul, Aylin Eser/İzmir, Ahmet Kocayürek/İstanbul, Murat Eroğlu/İstanbul, Sami Aydoğdu/Samsun.
Geçen yıl başladığımız 2Teker 4Teker eşleştirme eğlencemize tüm hafta sizlerden mesaj yağdı. Herkesin bir eşleştirme rüyası olmuş anladığım kadarı ile. Çoğu okuyucum kendi motorlarına bir otomobil yakıştırmış, bir çoğu da rüyalarındaki otomobili ve motosikleti yazmış. Peki gelelim yılın ilk eşleşmesine. Bu haftanın 2Teker 4Teker eşleştirmesini nasıl mı seçtim? Aynı eşleştirmeyi yapanları oturup üşenmeyip arşivledim. R1 ve S2000 eşleştirmesi 8 kişilik bir çoğunlukla bu haftanın eşleşmesi oldu. Yüzlerce mesaj arasında ikinci sıradaki eşleşme ise 6 kişide kaldı. Bu arada böyle bir hadise için gayet ilkel yollar kullandığımı fark ettim. Aslında açacaksın bir internet sitesi, yapacaksın orada anketini, elektronik sonuçlara göre haftanın eşlemesini bulacaksın ama internet teknolojisi özürlüsü olduğum ve site yapmaktı, anket açmaktı anlamadığım, gazeteye gidip teknik servisden destek için derdini anlat, nazını geçir, isteklerini söyle uzun işler olduğu için ve elbette sonuçta bilimsel bir çalışma değil de karşılıklı bilgilendirip eğleniyor olduğumuz için açıkçası şimdilik eski usül gitmeye karalıyım. Ne zaman ki posta kutum kitlenir o zaman kara kara düşünmeye başlarım sanırım.
Aşırı güç Yamaha YZF R1
Efendim bu haftaki aşlaşmemizin fertlerini ne yazık ki teste alıp da sıcak sıcak ikisi hakkındaki düşüncelerimi ve yorumlarımı yazacak ne vaktim ne de imkanım olmadı. Allahtan daha evvelden R1 kullanmışlığım var da bu konuda birşeyler söyleyebileceğim ancak S2000 için yazacaklarım az sonra da okuyacağınız üzere, üreticilerin iddasından ibaret. Haftaya seçilecek eşi, allah kısmet ederse bizzat kullanıp yazmak istiyorum.
R1 bence pistlerde beslenmesi gereken bir yakışıklı. Kaldı ki ben de Dunlop’un İspanya’daki lastik testinde pistte kullandım kendisini. Hani bazı motorlar vardır üzerine oturursunuz, gazı açarsınız ama daha ne kadar güç ve sürati olduğunu size hissettirmez. Mesela R1’in amca oğlu Fazer biraz öyledir. Gazı verdiğinizde ’aç beni, aç beni, hadi uzayalım, nolur gazlayalım’ diye size yalvarmaz Fazer. Fazer bu özelliğini babasından aldı ise karakteri gereği R1 bu konuda kesinlikle amcasına çekmemiş. Tam tersine daha üzerine oturup da motoru çalıştırdığınız anda size yalvarmaya hatta biraz daha ileri gidip bağırıp çağırmaya başlıyor, ’hadi uçalım’ diye. 177kg.lık hafif gövdesi ve içinde sakladığı 189 Hp.lik gücü ile kilogram başına 1beygirden fazla düşen R1 adeta yarışmak ve limit zorlamak için doğmuş. İşte tam da bence bu sebeple pistlerde beslenip bakılması, oralardan pek dışarıya, yollara, sokaklara çıkarılmaması gereken bir makine kanımca. Kullanıcıları bana kızmasın ama Türkiye’de daha motorun M’sinin farkında olmayan bir cömaat içinde, özendirilmemesi gereken ve acemiler için gerçekten kullanması riskli bir makine. Süspansiyon ve frenlerine ise hiç laf yok.
Honda’nın sıkı mermisi S2000’F1 mühendisleri kusursuz sürüş keyfi için bir spor otomobil tasarlasaydı bu otomobil S2000 olurdu. Honda motor teknolojisinin 70 Formula 1 zaferine imza atmış 40 yıllık motor sporları geleneği, mükemmel bir spor otomobil yarattı. Honda
Rüya Takımının hızlı, güçlü, dinamik, kıvrak üyesi S2000, günümüzün ve geleceğin spor otomobil beklentilerine göre tasarlandı’ diyor Honda yetkilileri S 2000 için. Kullanmadım ben onların yalancısıyım.
Honda, bu otomobili konumlandırırken pazarda bulunan ve kolay satın alınabilir nitelikte üç ayrı spor otomobil kategorisi belirlemiş: üstün sürüş zevki sunan fakat günlük kullanımda pek de rahat olmayan "Ultra-fanatik" spor otomobiller, genelde normal salonların alt şasisi baz alınarak üretilen, sıradan teknolojilerin kullanıldığı ve geleneksel bir spor otomobilin teknik özelliklerini taşımayan "nostaljik" spor otomobiller ve üçüncü olarak da lüksü teknoloji ile birleştiren, sürüş zevkinden çok dizayn ve tarzın önemli olduğu "gelişmiş" spor otomobiller. İlk kez 1995 Tokyo Otomobil Fuarı’nda sergilenen SSM (Sports Study Model - Spor Çalışma Modeli) S 2000’in temelini oluşturmuş.
5 SANİYEDE 100 KİLOMETRE
Yeni Honda S2000 önden motorlu, arkadan çekişli, pürüzsüz kaslı gövdede 240 PS güce sahip iki kişilik bir roadster. Kalbindeki devir kesiciye yakalanmadan önce 9,000 dd çeviren bir 2.0 litre DOHC VTEC motora sahip. Litre başına 120 PS’lik gücüyle yüksek bir verime sahip "Yüksek performanslı eko motor" olarak tanımlanan bu eşsiz motor sayesinde 0-100 km/s hızlanma yalnızca 5.0 saniyede gerçekleşiyor ve 241 km/s’lik maksimum hıza ulaşılıyormuş.
Gelelim tasarımına. S 2000’i yolda ilk gördüğümde ’aha bu mermi kim?’ demiştim. Gerçekten tasarımı, sert olmayan hatları adeta fırlamaya hazır bir mermi gibi görünüyor. Tasarım hem çok amaçlı hem de şık. Ok gibi burnu, düşük ön gövde hattı ve farlarıyla Honda S2000 yollarda hemen dikkati çeken bir otomobil. Dediğim gibi kullanmadığım için daha fazla yorum yapamayacağım ama görüntüsü ile pek çok otomobil sevdalısının hayallerini süslediğine eminim. Kullanınca bu hayal sönüyor mu coştukça coşuyor mu onu kullanana sormak lazım.
1960’tan izler taşıyan Boxster Nisan’da geliyorAlman spor otomobil ve 4x4 üreticisi Porsche’nin giriş modeli Boxster’ın sadece 1960 adet üretilecek olan özel seri versiyonu, Nisan ayında Türkiye’de de satışa sunulacak. Doğuş Otomotiv-Porsche tarafından ithal edilecek olan Boxster RS 60, markanın geçmişteki efsanevi motor sporları günlerine göndermeler yapan tasarım özellikleriyle ön plana çıkıyor. İlk olarak 2007 Bologna Otomobil Fuarı’nda tanıtılan Porsche Boxster RS 60, markanın 1960’lı yıllardaki başarılı yarış otomobili Type 718 RS 60’ı andıran tasarım öğelerine sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Porsche’nin Spor Tasarım Paketi’nden alınan ve mevcut Boxster model ailesine oranla daha sportif ön yüze sahip metalik gümüş renkli Boxster RS 60’in görünümü ise siyah renkli A sütunları, çift çıkışlı egzoz sistemi ve 19 inçlik jantlarla pekiştirilmiş. Bununla birlikte gücü 303 beygire yükseltilen motoru ile sportiflik iddiası daha da arttırılan Boxster RS 60’ta Porsche Aktif Süspansiyon Yönetimi (PASM) sistemi ise standart olarak yer alıyor. İsteğe bağlı olarak Carrera kırmızısı veya koyu gri renk deri seçeneklerinin sunulduğu kabin içindeyse RS 60 Spyder logolu paslanmaz çelik kapı çıtaları, ekstra sportif vites kolu ve direksiyon simidi ile aracın standart versiyon ile arasındaki fark ortaya çıkıyor. Bununla birlikte gümüş renkli orta konsol ve emniyet kemerleriyle uyumlu takla barları, torpido gözünün kapağındaki logoyla birlikte kokpitteki diğer sportif tasarım unsurları arasında yer alıyor.