Güncelleme Tarihi:
Emine Ün, bebeği Duru dünyaya geldikten sonra uzun süre ekranlara veda etti. Kısa bir zaman önce eşi Emre Kınay'dan boşanan Emine Ün, Parents dergisine verdiği röportajda yeniden işbaşı yapmak için hazır olduğunu söyledi. Ün, “Görüşmeler devam ediyor. Ama biraz seçici davranıyorum” dedi.
Hayatınızda birtakım değişiklikler oldu. Neler yapıyorsunuz şu sıralar?
- Şu an işle ilgili çeşitli görüşmeler yapıyorum. Henüz bir projeye evet demiş değilim, bu konuda biraz seçici davranıyorum. Yedi yıllık ciddi bir aradan sonra bir sürü bağlantımın koptuğunu gördüm, tabii kontaklarımı tazelemek de biraz zaman alıyor. Doğru işi bekliyorum. Eğer eli yüzü düzgün bir proje olursa, ekranlara geri döneceğim. Bir kızım olduğu için her şeyimi kızıma endeksli yaşıyorum.
Evlendikten sonra neden iş yaşamınızı bıraktınız?
- Aslında evlendikten sonra aklımın köşesinde çalışmak vardı, fakat evliliğimin birinci yılında hamile kaldım. Dokuz ay hamilelik, doğum, emzirme, büyütme derken ister istemez böyle bir sürece girdim. Böyle bir dönem geçirdiğim için hiç pişman değilim. Kızımla geçirmem gereken en güzel yıllarında hep yanındaydım. Kızımla aramızda sıkı bir bağ var, birbirimizi çok iyi anlıyoruz. Kızıma aşık bir anneyim, Duru benim için çok değerli.
OYUNCULUĞA BİRAZ DAHA ZAMAN VAR
Peki, nasıl bir işle yeniden gündeme gelmek istersiniz?
- Oyunculuğu çok özledim fakat tekrar oyunculuk yapmam için biraz daha zaman geçmesi gerekiyor. Eğer şimdi oyunculuğa başlarsam, Duru’yu çok ihmal etmiş olurum, bu yüzden şu sıralar oyunculuğu pek düşünmüyorum. Bekar hayatımdaki gibi değilim artık, bir çocuğum olduğu için akşam ve gece saatleri benim için çok daha önemli. Eskiden olsa sabahlara kadar çalışırdım ancak artık öyle bir şey söz konusu değil. Bu yüzden güzel bir televizyon programının bana daha uygun olduğunu düşünüyorum, böylece hem kızımı ihmal etmemiş hem de sevdiğim işi yapmış olurum.
Duru’yla neler yaparsınız?
- Birlikte çok güze vakit geçiriyoruz. Zaten Duru çok komik bir çocuk, baksanıza nasıl pozlar verdi az önce size! Ama bu gördükleriniz inanın bana hiçbir şey, biz daha neler neler yapıyoruz. Duru okuldan geldikten sonra yanıma gelip bıcır bıcır bütün gün okulda neler yaptığını anlatıyor. Zaten anlatacakları hiçbir zaman bitmez. Gece yatana kadar bir sürü şey yapıyoruz; oyunlar oynuyoruz, resim yapıyoruz. Okul dışında sosyal bir ortamının olması çok önemli. Dolayısıyla arkadaşlarıyla görüştürmeye özellikle dikkat ediyorum. Bunun dışında bale derslerine gidiyor, şimdilerde de ata binmeye başladı.
KIZIMA YOKLUĞU ÖĞRETİYORUM
Duru nasıl bir çocuk?
- Çok sevecen, yüreği göründüğünden çok daha büyük ve sevgi dolu. Hayvanlara olan düşkünlüğü dışında müziğe çok eğilimi var.
Siz nasıl bir anne oldunuz?
- Yeri geldiğinde dominant, yeri geldiğinde yumuşak bir anneyim galiba... Elbette birtakım kurallarımız var. Duru’nun her dediğini yapmaya çalışıyorum, çünkü bir tane kızım var ve onun mutlu olmasını benim için her şeyden daha önemli ama burada dikkat ettiğim nokta, onu şımartmadan bazı şeyleri öğretmeye çalışmak ve ‘yokluk’ kavramını da öğrenmesini sağlamak. Her oyuncakçıya gittiğimizde oyuncak alarak çıkmıyoruz mağazadan, “Bugün paramız yok, oyuncak alamayız” diyorum ve sadece oyuncaklara bakmak için gidiyoruz.
Kızınız mı olsun istiyordunuz?
- Evlenmeden önce hep bir oğlum olsun isterdim, çünkü biz dört kız kardeşiz. Ayrıca bütün yeğenlerim de kız, bu yüzden bir erkek özlemimiz vardı. Fakat şimdi iyi ki kızım olmuş, iyi ki Duru olmuş diyorum.
DOĞUMDA UZMANIN ELİNİ ISIRMIŞIM
Doğum nasıl geçti?
- Sezaryen doğum yaptım. Vücut yapım normal doğum için müsait değildi, bu yüzden riskli olabilirdi. Normal sezaryen oldum, fakat ayıldığımda dayanılmaz bir ağrı içindeydim, kıvranıp duruyordum. Ağrı eşiğim düşük olduğu için sezaryen sonrasında oluşan ağrıları kaldıramadım. Hatta bu ağrıları çekerken anestezi uzman yardımcısının elini ısırmışım, farkında bile değilim... Doğumdan sonra “Elimi ısırdınız Emine Hanım” deyince çok güldük. Sancılarımın geçmesi için iki, üç kere ağrı kesici iğne vurdular, yine bir değişiklik olmayınca epidural yapıldı. Bilseydim, doğumun en başında epidural yaptırırdım.
Duru’yu ilk kucağınıza aldığında neler hissettiniz?
- Duru’yu ilk olarak hastane odasına çıkınca gördüm. 2,5 kilo doğmuştu. Onu görür görmez ağlamaya başladım çünkü gözüme çok küçük gözüktü, daha kilolu bir bebek bekliyordum. Halbuki her şey çok normaldi ve çok sağlıklıydı. Bir anneyle bebeğinin kavuşma anı, dünyada yaşanılabilecek en büyük duygu bence, tarifi yok bu duygunun. Onu kucağıma aldığımda sanki bütün hayat durdu. Sadece Duru’yla ben vardım, gözüm başka kimseyi görmedi.
Bebeğinizin ismini kim koydu?
- Babasıyla karar vermiştik. Eğer kız olursa adını ben koyacaktım, erkek olursa o koyacaktı. Kız olduğu için ben koydum. Hamileliğim sırasında internette isim araştırması yaparken ‘Duru’ çok hoşuma gitti ve ismini Duru koydum.
İKİ ÇOCUK İSTİYORDUM AMA OLMADI
Eskiden iki çocuk sahibi olmayı ve yaşlarının birbirine yakın olmasını istiyormuşsunuz, daha sonra bu kararınızdan neden vazgeçtiniz?
- Evet, önceleri böyle bir düşüncem vardı. ıki çocuğum olsun, yaş farkı çok olmasın, arkadaş gibi büyüsünler diye düşünüyordum. Fakat daha sonra Duru’ya öyle bir daldım ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamadım. Zaten araya başka durumlar girdi ve bildiğiniz gibi bazı olaylar yaşandı.
Duru’ya baktığınızda kendi çocukluğunuz gözünüzün önüne geliyor mu?
- Aslında benden çok ailem böyle düşünüyor. Onlar benim çocukluk hallerimi daha iyi bildikleri için “küçük Emine” diye seviyorlar Duru’yu. Aile büyükleri, “Sanki Emine küçüldü, biz o yıllara geri döndük ve tekrardan aynı yılları yaşıyoruz” diyor. Duru da bu durumdan çok memnun, “Ben sana benziyorum değil mi? Zaten seni çok beğeniyorum” diyor.
"EVET" VE "HAYIR"IN ARASINI BULMAK ZOR
Çocuk büyü-türken en çok zorlandığınız şey ne oldu?
- “Evet” ve “hayır” sözlerinin arasını bulmakta çok zorlandım. Bunun dışında bir sıkıntım olmadı. Zor ve yaramaz bir çocuk değil Duru. Evet, hareketli bir çocuk ama hiç üzmedi beni. Mutlaka ufak tefek zıtlaşmalarımız, mızmızlanmalarımız oluyor ama sonuçta o bir çocuk, olacak tabii böyle şeyler.