Güncelleme Tarihi:
2009’da ilk albümün ilk röportajını yapmıştık. Neler değişti hayatında? Artık epey bilinen bir grupsunuz.
- Hayran kitlemiz çok genişledi. Özellikle son albüm ‘Yatağın Soğuk Tarafı’yla birlikte yaş aralığı da fazlalaştı. Daha çok kişi şarkılarımızı söyler oldu. Her şey iyi gitti anlayacağın.
Peki, hatırladığım kadarıyla çekingen biriydin. Belki de ilk röportaj diyeydi. Artık daha bir özgüvenlisindir herhalde.
- Evet, muhtemelen ilk röportajlar olduğu içindi. Ama artık sayısız röportaj verdiğimiz için çok daha rahat bir insanım. Sahnede de durum aynı şekilde gelişti. Eskiden en fazla 800 kişiye konser verirken, şimdi 20 bin kişiye çalınca sevinçle beraber bir özgüven de geliyor insana. Evde tek başıma yaptığım bir besteyi bu kadar kişinin aynı anda söylemesi muhteşem.
Tüylerin diken diken oluyordur kesin.
- Olmaz mı...
Müziksiz hayatında neler var peki?
- Spor yapıyorum, arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Ama müziksiz olmuyor, sürekli beste yapıyorum.
Dinlenmek için neler yapıyorsun?
- Arkadaşlarımla görüşmek kafamı çok dağıtıyor. Bir de diziler favorim.
Hangileri?
- Game of Thrones ve Californication.
Hobiler nasıl?
- Spor, benim için vazgeçilmez. Fitness dışında squash oynuyorum. Özellikle kardiyo ağırlıklı çalışıyorum, çünkü nefes açmamda çok yardımcı oluyor. Tabii sahnedeki enerjimi de ona borçluyum.
Hayatta olmazsa olmazın spor mudur?
- Spor, arkadaşlarım ve playstation. Konsere giderken araçta bile futbol oynuyoruz.
Hangi takımlısın?
- Galatasaray.
İzler misin her maçı?
- Kesinlikle. Hem evde hem de statta takip ediyorum.
Maç sırasında konser varsa?
- Öncesindeyse izleyip çıkıyorum sahneye. Aynı andaysa bitiminde internetten izliyorum mutlaka.
Çocukluktan mı geliyor fanatizm?
- Evet. Küçükken de hiçbir maçı kaçırmazdım. Adanalıyım ben. Maç için şehre geldiklerinde otellerine gidip gizli gizli fotoğraf çekmek için epey uğraşmıştım.
Dışarıdan bakan biri için ‘temiz yüzlü’ lafı tam sana göre. Peki, gerçekten hep ‘iyi’ insan mısındır?
- Aslında evet, temiz yüzlü görünüyorum. Annem göçmendir ve ben ona çekmişim. Sanırım sebebi bu. Ama çok neşeli, pozitif görünsem de sinirlendiğimde gerçekten işler değişiyor. Çok da sevmiyorum bu yönümü aslında ama göründüğüm kadar güler yüzlü olmayabiliyorum.
Neler sinirlendirir seni?
- Özellikle aç kalınca çok aksi oluyorum. Bir de egosu yüksek kişilere dayanamıyorum. Sürekli kendinden bahseden ya da kendini olduğunun iki üç katı göstermeye çalışanlar beni çok sinirlendiriyor. Tabii ki bir de gereksiz yere bana hakaret edilmesinden hoşlanmıyorum.
Genelde gruplarda solist ön plana çıkar. Sizde böyle bir şey pek olmadı. Bunun için özel bir çaba sarf ettin mi?
- Özel bir çaba harcamadık. Ama dediğin durum mutlaka oluyor. Yine de gruptaki herkes bu konuyla ilgili çok anlayışlı. Zaten ben de tek başıma ön planda olmayı sevmiyorum.
İllaki bir kötü eleştiri olur, özellikle de şarkıcılarla ilgili. Ama seninle ilgili açıkçası hiçbir şey bulamadım. Tevazuundan mı kaynaklanıyor bu?
- Egodan nefret ederim, demiştim ya hani... Kendim de öyle olmak istemiyorum. Yapamam da zaten. Belki de bu yüzdendir.
Yeni albüm hazırlıkları başladı mı?
- Konser programı yoğun bu aralar. Ama haziran ayında albüm için çalışmalara başlayacağız gibi görünüyor. Çünkü epey beste birikti.
Şarkıları genelde sen yapıyorsun. Nasıldır çalışma ortamın?
- Arada bir sessizliğe ihtiyacım oluyor. İstanbul’da iş zor olabiliyor. Bugüne kadar hep sessiz ortamlarda yaptım besteleri. Tek başıma yaşadığım için evde çalışıyorum genelde. Geç saatte eve geldiğimde ya da kötü bir ruh halindeysem, yalnız hissediyorsam kendimi çıkıyor besteler.
Yaşadıkların etkiliyor o zaman.
- Evet.
Adana’dan İstanbul’a
Adanalı üç arkadaş Cenk Taner Dönmez, Barış Yurtçu ve Bora Yeter’in 2004’te kurduğu Kolpa grubunu, önceleri sadece İstanbullu müzikseverler tanıyordu. 2009’da çıkardıkları ilk albümlerinden sonra kimse yollarına çıkamadı. Ekip üyelerinde değişiklikler olsa da Kolpa, her geçen gün dinleyicisini ikiye katlıyor.