OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 09, 2004 00:00
Önceki gece Yeliz Çalışkan’la hayatını birleÅŸtiren, Türk basketbolunun NBA’deki gururu Mehmet Okur, 50 milyon dolarlık transferler de en çok kazanan sporcu unvanını aldı.Ä°ÅŸte, Utah Jazz’la yaptığı 6 yıllığına 50 milyon dolarlık anlaÅŸmayla da Türk spor tarihinin en çok kazanan sporcusu unvanını almayı baÅŸaran Mehmet Okur'un hikayesi...Mehmet Okur, Yalova’da 26 Mayıs 1979’da doÄŸdu. Abdullah ve Nimet Okur çiftinin Yasemin’den (32) sonra ikinci çocuÄŸu olarak dünyaya geldi. Mehmet’in kendinden 7 yaÅŸ küçük bir de kardeÅŸi var; Seda.Okur çifti, Mehmet’i henüz 1.5 aylıkken Karamürsel’deki A.B.D. Donanma Ãœssü’nde muayeneye götürmüş. Donanmadaki bir doktor Abdullah ve Nimet Okur’a, oÄŸullarının Amerikan standartlarının dahi üzerinde bir büyüme göstereceÄŸini söylemiÅŸ. Bu olaydan yıllar sonra, aynı doktorun bir tatil sırasında Okur ailesiyle karşılaÅŸması ve boyu 2 metreyi aÅŸan Mehmet’i gördükten sonra Nimet Okur’a dönerek ‘Ben size söylememiÅŸ miydim?’ demesi, aile için unutulmayacak bir anı.Kaleler küçük kaldıBasketbolda baÅŸarı merdivenlerini büyük hızla çıkan Mehmet Okur, spor yaÅŸamında keskin bir U dönüşü yaÅŸadı. Yalova Acar Spor Kulübü altyapısında kalecilik yapan Mehmet gelecek vaat eden bir oyuncu olarak gösteriliyordu. Ancak zamanla küçük bir sorun ortaya çıktı. Futbol kalesi Mehmet’in önünde durması için çok küçük kalmaya baÅŸlamıştı. TRT’de yayınlanan NBA maçlarını dikkatle izleyen Mehmet, televizyondan öğrendiklerini bir gün sokakta uygulamaya çalışırken Orhan Gazi GöktaÅŸ fabrikaları basketbol antrenörü Ahmet Bey’in dikkatini çekti. Mehmet’te büyük bir potansiyel olduÄŸunu fark eden tecrübeli antrenör Mehmet’in takımıyla birlikte idmanlara çıkmasını saÄŸladı. Ve bir gün baba Abdullah Okur, onu tuttuÄŸu gibi bir arkadaşının idareci olduÄŸu OYAK Renault Basketbol Takımı’na götürdü. 14 yaşında basketbol topuyla tanışan Mehmet’in potadaki kariyeri de böylece baÅŸlamış oldu. Lakabı ‘yakışıklı’ydıDurmaksızın uzayan boyu nedeniyle sona eren kalecilik günleri Mehmet’in ayaklarını çabuklaÅŸtırmış ve ona basketbolda çok deÄŸerli bir özellik olan ayaklarına çok hakim olma ayrıcalığını kazandırmıştı. Bu vasıf özellikle uzun oyuncularda ayrı bir önem taşıyordu. Ayrıca, bir kaleci olarak Mehmet çok yumuÅŸak ellere ve önüne atılan her topu yakalayabilme becerisine sahipti. Bu da onun için çok deÄŸerli bir baÅŸka vasıftı. Basketbolda tecrübeli deÄŸildi ama çabuk öğreniyordu. Sıçrama ve yükselme konularında kendisini geliÅŸtiriyor ve arkadaÅŸlarıyla arasındaki mesafeyi hızla kapatıyordu. Mehmet aynı zamanda karakter olarak da olgunlaşıyordu. GeleceÄŸi hakkında fikir sahibi olmaya baÅŸlayan ve görmeye baÅŸladığı ilginden son derece memnun olan, iyi görünümlü bir genç adam olarak arkadaÅŸları ona ‘yakışıklı’ lakabını takmışlardı.NBA’i kafasına koymuÅŸtuOYAK Renault alt yapısından yetiÅŸtikten sonra önce TOFAŞ’a, daha sonra da Efes Pilsen’e transfer olan Mehmet Okur’un NBA düşü iÅŸte bu sıralarda baÅŸladı. TOFAŞ’tan Efes’e transfer olduÄŸu sırada yapılan sözleÅŸmesine ‘NBA’den teklif alırsa bedelsiz gider’ maddesini koyduran Okur, böylece daha o günlerde hedefini çizmiÅŸti. Ve nitekim, Efes’teki iki yılın sonunda Okur, NBA seçmelerine gidip Detroit tarafından ilk turda seçilerek, rüyasını gerçekleÅŸtirmiÅŸ oldu. Anneannesi Nazi kampından saÄŸ çıkmıştıMehmet’in sahip olduÄŸu güç ve dayanıklılık anneannesi Fatma BaÅŸtimur’un kiÅŸiliÄŸinin mükemmel bir yansıması niteliÄŸinde. Ukrayna vatandaşı olan Fatma Hanım, gençliÄŸinin büyük bir bölümünü II. Dünya Savaşı sırasında Polonya’daki Alman toplama kamplarında geçirmiÅŸ. Bugün Ukrayna olarak adlandırılan topraklarda gerçekleÅŸen Nazi istilası sırasında esir alınan Fatma Hanım tam anlamıyla cehennemi yaÅŸamış. ÇoÄŸu günler kuru bir ekmek parçası ile yaÅŸamını devam ettirmek zorunda kalmış. Ancak hayatta kalacak kadar zeki ve dayanıklıymış. Kısa zamanda Almanların çoraplara ve saçlara ekstra dikkat ettiÄŸini fark eden Fatma Hanım, çoraplarını olabildiÄŸince temiz ve saçlarını mümkün olduÄŸunca toplu tutmuÅŸ. Bu sayede ve kampta görevli onbaşıya ölmüş olan kızını hatırlatıyor olmasının da sayesinde Fatma Hanım kampta diÄŸer mahkumlara oranla çok daha özgür hareket etme ÅŸansını yakalamış. Kampı çevreleyen dikenli tellerin altından gizlice geçerek ve nöbetçileri atlatarak kampın yanındaki patates tarlasına giderek patates toplayan Fatma Hanım, büyük zorluklarla taşıdığı patatesleri kamptaki kömür ocağında piÅŸirerek diÄŸer mahkumlara dağıtacak kadar cesur, akıllı ve merhametliymiÅŸ. Mehmet Okur’un dedesi Süleyman BaÅŸtimur ise Akdeniz Olimpiyatları’nda güreÅŸ dalında ÅŸampiyonluÄŸa ulaÅŸan bir sporcuymuÅŸ.Â
button