OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 16, 2001 00:00
14 ŞUBAT: PAPAZ VALENTINUS'UN BİZE ETTİKLERİ "Sevgililer Günü"... Bayram. Yılbaşı, Noel, Paskalya ... hepsinin pabucu dama atıldı! Genci, yaşlısı, sevgilili-sevgilisiz, özentili-özentisiz, paralı-parasız, cümbür cemaat herkesin dilinde aynı nakarat. Medya, tam kapasite, her kanaldan dört kol çengi muazzam bir "uyarı operasyonu" sürdürüyor. Karikatürler bile seferber... "Sizinkiler"de ("Sabah", 12 Şubat 2001) Dişi Ördek umursamaz tavırlı Erkek Ördek'i ikaz halinde: "-Sevgililer Günü geliyor!Tık yok?!Ses çıkmayınca, hamle tazeleniyor:-Bir hatırlatayım dedim de...Erkek Ördek'den, gözleri hâlâ kapalı halde, çıldırtan cevap:-N'apalım yani?Sonra da, gazetesine avdet etmek üzereyken ekliyor:-Bir cevap vereyim dedim de!.." Şimdi, Salih Memecan'ın çizdiği tablo vahim. Bir kere, çiftin sahiden sevgili olduğuna bin şahit ister. Laf ola beri gele, tren çoktan kaçmış, son vagonun ardından el sallıyorlar. Hatırlatmanın hiçbir türü işe yaramaz. Yahut, Erkek Ördek resmen kör-sağır ve dilsiz! Zira, "Sevgilinizi hatırlayın!"ın binbir çeşidinden kaçabilmenin tek yolu bu. Ya da, şubat ayı başından itibaren, TV seyretmeyecek, radyo dinlemeyecek, gazete okumayacaksınız. Unutma şansımız yok. Tüketim ekonomisi merhamet etmiyor. Yılbaşını, bayramı ya da doğumgünlerini unutabilir ya da teğet geçebilirsiniz: Ama, Sevgililer Günü'nü asla! Sevgilinize mutlaka hediye alacaksınız, yok ise hemen bir adet edineceksiniz.Aksi taktirde, durumunuz bayram sabahı pabuçsuz kalan çocuklardan vahim demektir! Tek şanslı kitle -bence- nikâhlı kocalar. Her türlü yıldönümünü unutsa dahi, umuma şâmil gün vesilesiyle -taş atıp kolu yorulmadan hatırlayıp- "sevgililik vecibesi"ni yerine getirip temize çıkabiliyorlar. Bu furyadan yazar-çizer takımı da nasibini alıyor. Latif Demirci "Press Bey" de ("Hürriyet", 11 Şubat 2001) affedilmez bir hata (???) işleyen talihsiz kocanın dramını (!) işlemiş. Eve geldiğinde karısı yerine bir mektup bulan koca şaşkın: "-Nee? Me.. Media, evi terk mi etmiş?.. Ne bu avukatın numarası falan? Her bir şeye maydanoz temizlikçi kadın taşı gediğine koymakta gecikmiyor: -Canım siz de kalkıp 'Sevgililer Gününde' Nakşibendi tarikatıyla ilgili yazı yazarsanız haklı bi yerde yani..." (Valla ben dersimi aldım, başkalarını bilemeyeceğim.) Çocuk denecek yaştaydım, St.Valentine günü ile tanıştığımda. O yıllarda Türkiye'de bu "bayram"ın s'si dahi bilinmiyordu. High School'daki tüm gençler heyecan içindeydi: Fıs fıs
haberler okul koridorlarını turluyordu. Imzasız mektuplar, kartlar alan güzel kızların yürekleri pır pır... Kalplerle bezeli kartlar, aÅŸk iksiri niyetine çikolata kutuları... Ama, tüm bu yarı-gizli sevgi dalgalanışları asla kollektif bir ÅŸamataya dönüşmez, hakikaten özel yanı sakınılır, gizemli kılınırdı. Otuz sene sonra ÅŸimdi yaÅŸadığımız ise, maskaralığa beÅŸ kala, kolektif bir gösteriÅŸ furyası. IÅŸin nezahati, yaratıcılığı, mahremiyeti, esrarı hepten yok oldu. Erica Jong, "âşığında aynasını bulur her insan." demiÅŸ. Oysa, sevginin bir piyasa meta'ına dönüşmesi, anladığım kadarı ile, sâdece beni deÄŸil, herkesi sinir ediyor. Sosyolog bir arkadaşım, "Nedir bu? Milletin kafasına vura vura aÅŸk mı olur?" diye feveran etti. Turizmci bir baÅŸkası, "Yetti gari, salak yerine konduÄŸumuz." sözleriyle isyanlarda. Sahiden de, "SevdiÄŸiniz sevinecek/ Çark dönecek" gibi reklam sloganları, bana Amerikan komik dizileri hatırlatıyor. Hani, komik dizilerde, her soÄŸuk espriden sonra, fonda kahkaha sesleri iÅŸitilir ya... Ne yani, ben nerede güleceÄŸime tek başıma karar veremez miyim? Milleti ahmak yerine koymanın mânâsı var mı? Giyim-kuÅŸam, bilumum jean markaları, takı-mücevherat, yatak-yorgan, oyuncak, araba, kat, han-hamam, pastalar, ballar, börekler, yürek ÅŸeklinde özel pizzalar, meÅŸrubat-müskirat.. Ve, binbir çeÅŸit "mesaj" trafiÄŸi; tüm mesaj kanalları kilitli. Kalemine ya da bilgisayarına sarılan döktürüyor. Aniden "yazar" (???) bir halk oluverdik! Hasılı, "marka"ya müteallik her ÅŸey, "Sevgililer" için. De... O sevgililer nerede?.. Meleklerden bile daha bahtiyar iken göze gelen Annabel Lee ile Edgar Allan Poe; yedi sene gizli niÅŸanlılıktan sonra gelen 34 yıllık evliliklerini altı çocukla süsleyen Jenny ve Karl Marx çifti; cephede büyüyen özlemin "Allah'ın bana ihsanı olan sevgii Mevhibem..." olup kâğıtlara döküldüğü Ismet-Mevhibe Inönü aÅŸkı; Heloise ile Rahip Eluard; aynı evin içinde 25 yıl mektuplaÅŸan Turhan Pamuk-Hüseyin Batuhan; kavuÅŸmak için 40 sene sabırla bekleyen Samime Süerkan-Nurettin Tercan çifti ve öykülerinden sevda taÅŸan daha niceleri... Her sene, Sevgililer Günü bahanesiyle yayınlanan "unutulmaz sevda" hikâyelerini okumak, insanın içini ısıtıyor. Günümüzde, en baÅŸta "aÅŸk", hayata mana katan her ÅŸeyin satıhta geçiÅŸtirildiÄŸinden herkes ÅŸikâyetçi. Bence, iÅŸin kolayına kaçıyorlar. Hakikatle, kendi gerçek benliÄŸi ile yüz yüze gelmeyip "kaçan" herkesin sonu bu. "Kaçar"ı yok! Yoksa, HaÅŸmet BabaoÄŸlu'nun saptadığı gibi, Sevgililer Günü armaÄŸanları, birbirini sahiden sevmeyenler için geçici birer "sevindirik" aracı olmaktan öteye gidemez. Fiyakayla günü savuÅŸturursunuz. Bunca koÅŸuÅŸturmayı başımıza açan, papaz Valentin'in öyküsü de sıcacık. Papazın adını verdiÄŸi yortu, aslında kökü Antik ÇaÄŸ'ın Dionisos ayinlerine dayanıyor. Anadolu'nun baÄŸrında, ÅŸubat ayı ortalarında tabiatın uyanışının dans, ÅŸarap ve aÅŸkla kutlanışı, önce Atina, sonra da Roma'yı sarsmış. Roma'da 4. Yüzyıl'da tanrı Lupercus adına düzenlenen "Sevgililer Piyangosu"na dönüşüyor. Delikanlıların piyangodan ismin çektiÄŸi genç kızla bir sene beraber olamasına imkân veren ve her sene tekrarlanan bir gelenek. Imparator Claudius II zamanında, evini yatağını özleyen askerlerin ordudan firarını önlemek için evliliÄŸi yasaklaması, bizim ÅŸirin papaz Valentinus'u öne çıkarıyor. Gençlere gizli gizli nikâh kıymasının bedeli, bir 14 ÅŸubat günü kaybettiÄŸi kellesi. Sonradan, Papa Galasius tarafından "aziz" ilân edilmesinin ardında yatan ise, kilisenin fazla "özgür aÅŸk" kokan bir geleneÄŸi "kutsal aile"yi pekiÅŸtiren bir yortuya dönüştürme kaygısı. Yerine "yeni" bir ÅŸey koyamıyorsanız, "mevcudu dönüştürür"sünüz! Gördünüz mü, seven/sevilen herkesin Noel Baba'sı papaz Valentin'in bizlere ettiÄŸini? AÅŸk faslına hiç itirazım yok da, cüzdanların boÅŸalması kötü fena! Oysa, herkes sevdiÄŸinin ona neler kattığını düşünüp mutlu olsa, kendi minik sevda âyinini kuytuda yaÅŸas adaha güzel deÄŸil mi? Bakın, beÅŸ sene evvel, kimileri sevdiklerine, onlara yaÅŸattıkları için şükranlarını nasıl sunmuÅŸ? (Tam liste deÄŸil tabiî; yalnızca bir kaç tane seçtim.) SevdiÄŸim ERKEK olduÄŸun için... *KoklaÅŸabilelim diye, gözlerden uzak bir noktada "benzin bitti" ÅŸakası yaptığın için teÅŸekkürler. *Vücudumun eriÅŸilmesi zor noktalarını kaşıdığın, arada da gıdıkladığın için teÅŸekkürler. *Iyi bir erkek bulmanın zor olduÄŸu kuralını çürüttüğün için teÅŸekkürler. *Benim kuÅŸtüyü yastığım olduÄŸun için teÅŸekkürler. *Ben, "ÅŸeytana uydum" dediÄŸim zamanlarda inandığın için teÅŸekkürler. *Ihtiyacım olduÄŸunda bana sarıldığın için teÅŸekkürler. *Ben yanındayken arabayı çok deÄŸerli bir kargo taşıyormuÅŸ gibi kullandığın için teÅŸekkürler. *Duygularının bilincinde olduÄŸun ve aÄŸlamaktan korkmadığın için teÅŸekkürler. ****SevdiÄŸim KADIN olduÄŸun için... *Tadı bir ömür boyu sürecek olan o ilk öpücük için teÅŸekkürler. *Benim olduÄŸun için teÅŸekkürler - her zaman ve sonsuza dek. *"Seni seviyorum" diyerek ayaklarımı yerden kestiÄŸin için teÅŸekkürler. *Sana piyangoyu çoktan kazandığımı çünkü sana sahip olduÄŸumu ve bunun bana bir ömür boyu yeteceÄŸini söylediÄŸim zaman bana inandığın için teÅŸekkürler. *Keyifli ve deÄŸiÅŸik bir gece geçirmek üzere, oturduÄŸun evin köşesindeki lüks otelde iki kiÅŸilik rezervasyon yaptırdığın için teÅŸekkürler. *Ceketimin cebine, cüzdanıma ve arabama aÅŸk notları sakladığın için teÅŸekkürler. *Bir "Sevgilinin Kıymetini Bil" günü ilân edip bütün gün beni şımarttığın için teÅŸekkürler. ("Hürriyet/Kelebek, 14 Åžubat 1996, "TeÅŸekkürler" baÅŸlıklı derleme yazıdan.) Sözü, anonim bir vecizeyle baÄŸlayalım: AÅžK, içinde gelecek olan bir tebessümdür... Jülide ERGÃœDER - 16 Åžubat 2001, Cuma Â
button