Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2008 00:00
İsmi 1980’lerde Danışman, sonra da Han Geçidi olarak değiştirilen, ancak İstanbulluların hálá sadakatle Hacopulo, ya da Hazzopulo olarak andığı han, 136 yıllık tarihinde pek çok olaya, insan hayatına tanıklık etti. Namık Kemal burada tutuklandı, Jöntürkler burayı mesken edindi, Ahmet Haşim pasajdaki İran lokantasının müdavimiydi. Bugün de yaşıyor Hacopulo. Gidip görün, keyifli bir zaman geçirin.
Eğer İstanbul’un yabancısıysanız ya da bu şehirde yaşayıp da deryanın içindeki balıklar misali deryadan habersiz olanlardansanız bu pasajı bilmiyorsunuzdur. Birinden duymuş ya da okumuşsanız, elinizde bir şehir haritasıyla yola çıktığınızda asla ulaşamazsınız. Çünkü son 25 yıl içinde adı iki kez değişti. Önce Danışman Geçidi oldu, şimdi de Han Geçidi. Adı Hacopulo ya da Hazzapulo olan pasajın adı 12 Eylül yönetimince atanan belediye başkanı tarafından zararlı bulunarak Danışman Geçidi olarak değiştirildi önce. Son olarak da Beyoğlu’nda yapılan adres ve numara değişikliği operasyonundan nasibini alarak Han Geçidi’ne dönüştü.
İstiklal Caddesi ile Meşrutiyet Caddesi’ni birbirine bağlayan Hacopulo Pasajı’na, Büyük Londra Oteli’nin yüz metre ilerisinden girilebiliyor. İstiklal’den ise Yapı Kredi Bankası’nın biraz ötesinden, Mısır Apartmanı’nın karşısındaki kapısından. Pasajın üçüncü kapısı ise Panayia İsodion Kilisesi’ne açılıyor.
Hacopulo’yu kimin inşa ettirdiği hakkında farklı bilgiler var. İstanbul Ansiklopedisi’nde, adını ilk sahibi zengin Rum tüccar olan M. Hacopulo’dan aldığına dair kayıt var. Başka bir kaynakta ise İstanbul’un en ünlü Rum bankerlerinden ve Adalar’ın eski belediye başkanlarından Kiryako John Hacopulos tarafından inşa edildiği belirtiliyor. Başka bir kaynak ise pasajın ilk sahibinin, Osmanlı İmparatorluğu’na borç verecek kadar zengin olan Galata bankerlerinden Yorgo Zarifi Hacopulo olduğunu öne sürmüş. Ama hepsi, pasajın yapımına 1850’lerde başlandığı ve 15 Nisan 1871’de ise törenle açıldığı noktasında birleşiyor.
Hacopulo, üç ana kagir yapısı, ortası avlulu T geçidiyle üstü açık pasaj tarzının tipik bir örneği. İstiklal ve Meşrutiyet Caddeleri’nin girişi iki kagir yapının altından geçtiği için üstü kapalı.
Pasajın 13 numaralı dükkanında Ahmet Mithat Efendi’nin evinin altına kurduğu matbaa yer alıyordu. Namık Kemal’in 1872’de çıkardığı İbret Gazetesi de bu matbaada basılıyordu. 27 gün sonra gazete kapatıldı ve Ahmet Mithat Efendi ile Namık Kemal, Hacopulo Pasajı’nda tutuklanarak sürgüne gönderildiler. Fakat bu olaydan sonra pasaj Jöntürkler’in buluşma noktası oldu.
Büyük şair Ahmet Haşim’in de uğrak yerlerinden biriydi Hacopulo. Bazen gelir avludaki çay ocağında kahvesini yudumlar ama sık sık pasajdaki Acem lokantasında boy gösterirdi.
Namık Kemal’in müdavimi olduğu yıllarda, kuaför Valentin Kardeşler, halıcı Filipoviç, görkemli lokanta ve meyhanesiyle Kamelos, Paris somya ve karyolalarını satan Neyrat, Pera’nın güzel hanımlarına hizmet veren terzi Matmazel Adel, ünlü erkek terzilerinden Foskolo, Armao, Barbagalo ve Marengo da uzun bir süre bu pasajın saygın isimleri arasında yerlerini almışlardı. Said Nahum Duhani’nin ve Recaizade Mahmut Ekrem’in eserlerinde söz ettikleri ünlü ayakkabı ve çizme yapımcısı Heral’ın dükkanı da buradaydı.
Hacopulo Pasajı, İstanbul’un sanat ve kültür hayatında derin izler bırakmış mekanlardan biri olarak tarihe geçmiş. Behzat Üsdiken, pasajdaki Adam Musiki Mağazası’ndan söz ederken, Türkiye’nin müzik tarihine dair ilginç noktalara değiniyor. 1869’un sonlarında açılan bu mağazanın üst katı, bir dinleti salonuna dönüşüyor. Dikran Çuhacıyan, 1874’te bu salonu Türkçe opera sahneleyebilmek için sanatçı yetiştiren bir okul haline getiriyor. Daha sonraki yıllarda İstanbul’un ilk oda orkestrası da aynı mekanda dinleyicileriyle buluşuyor. 1890’da, Zoli adındaki sanatçı, burayı yeniden dekore ederek bir tiyatro haline sokuyor.
Fotoğrafçı Ara Güler’in babası Dacat Güler’in eczanesi de Hacopulo’daydı. Ara Güler, Rejans için yazdığı bir yazıda pasajın adının değiştirilmesine bizim gibi hayıflanarak şunları söylüyor: "Hacopulo Pasajı vardı eskiden, şimdi adını değiştirmişler büyük bir ukalalıkla. Bilmem ne pasajı yapmışlar Danışman Geçidi. Benim babamın eczanesi pasajın
içindeki 38 numaralı eczaneydi."
DİRİLMEYE ÇALIŞIYOR
Pasaj son yıllarda kendini yeniden toparlamaya çalışıyor. Scala Kitapçı adındaki dükkan yeni mekanlardan biri. Kitapçının karşısında ekoses.com adında bir dükkan var. Ekolojik sertifikalı ürünler satıyorlar. Sabunlar, meyveler, reçeller, marmelatlar, kurutulmuş sebzeler ve tofu. Pasaja gelmişken Mustafa Aca’nın kahvesine uğramadan geçmeyin. Burası Türkiye’nin en güzel Türk kahvesi yapılan mekanı ve kahveci Mustafa Amca’nın muhabbetiyle meşhur. Bir de tek gözlü, adı Nokta olan sarmanıyla. Kiliseye çıkan merdivenlere sırtınızı verip avluya dönük oturmanızı tavsiye ederiz.
Avlu her mevsim başka bir güzellik sunuyor size. Geçidin zeminindeki taşlar hemen dikkatinizi çekiyor. Bunlara Podima Taşı deniliyor. Çatalca’ya bağlı Yalıköy’ün eski adı Podima. 1950’lere kadar bu uçsuz bucaksız sahilden toplanan taşlar İstanbul’un bahçelerinde kullanılıyordu. Bu taşların iri olanları ise seçilip dar, küçük yolların, geçitlerin ve pasajların zeminlerine yerleştiriliyordu. Bütün bu büyük medeniyetten geriye sadece Hacopulo’daki zemin kaldı.
Tatmak isteyene 60 çeşitPasajda Ahmet Haşim’in uğradığı esnaf lokantasının dışında 1890’larda kurulup Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar hizmet veren Anina adında ünlü bir meyhane vardı. Meyhanenin yerinde bugün bir şarapevi bulunuyor. Hazzo Pulo şarapevi pasajın Meşrutiyet Caddesi girişinde. Hasan ve Haydar Temur kardeşlerin kurduğu mekanda, kendilerinin Mürefte’de yaptırdıkları şarapları tatmanızı öneririz. 60 değişik şarap seçeneğinin yer aldığı mekan iki katlı. Hafta sonu canlı müzik ve fasıl var. Aşçıbaşının elleri çok hünerli. Hayır kardeşim ben şarap içmek istemiyorum diyenlere rakı servisi de yapılıyor.
İSTANBUL’UN MODA MERKEZİYDİ
Pasaj İstanbul modasını belirleyen bir özellik taşıyordu. Ünlü kadın ve erkek terzileri, şapkacılar, düğmeci, işlemeciler ve namlı modelistler buradaydı. Has ipekten astarlar, ibrişim ve kordonetler burada satılırdı. 1970’lerin sonunda tüm kentle birlikte Beyoğlu da çökmeye başlayınca Hacopulo Pasajı bu yıkıntının altında kaldı. Ve daha sonraki dönemde ünlü terzi dükkanları, ibrişimciler, sahaflar, müzik evleri birer ikişer kapandı. Geriye sadece şapkacı Katia Kiracı kaldı. 55 yıldır aynı dükkanı işleten Madam Katia ve eşi Bay Aleko, geçmiş güzel günlerin canlı tanıkları olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar bu pasajda.