Ersin KALKAN
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 03, 2008 00:00
Bu fotoğraf, Gümüşhaneli avukat Halim Mısırlıoğlu’nun evinde, duvarda asılı. Genç bir Hıristiyan kadının cenaze töreninde 1910’larde çekilmiş. Halim Mısırlıoğlu’nun aile tarihinin bir parçası, yıllarca unutulmuş bir tarihin tanığı. 2005’te Gümüşhane’deki ata topraklarını ziyaret eden Selanikli Nikolai Vasiliyadis’in Halim Bey’e hediyesi, iki aileyi 80 yıl sonra yeniden buluşturan bir fotoğraf karesi.
Halim Mısırlıoğlu (64) çok çok eski bir Gümüşhaneli. Mısırlızadeler 1461’de Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in bölgeyi fethetmesiyle birlikte buraya yerleştirilen en köklü ailelerden biri. Beş asır önce gelmişler ama 1700-1800 yılları arasında büyük büyük dedesi Süleyman Efendi, Mısır’a kethüda olarak atanınca aile oraya taşınmış, sonra yeniden anayurtlarına dönmüşler. O günden sonra Mısırlızadeler adıyla biliniyorlar. Cumhuriyet’in alından sonra da Mısırlıoğlu soyadını almışlar.
Gümüş madenleriyle ünlü bu vilayet, Osmanlı döneminde Ermenilerin, Rumların ve Müslümanların yıllarca birlikte yaşadığı kentlerden biriydi. Eskiden Gümüşhane, şehrin kuzeybatısındaki vadinin içindeydi. Şimdiki adı Süleymaniye Mahallesi olan bölgede, Ermeni kilisesi, Rum Ortodoks kilisesi ve camiler yan yanaydı. Osmanlı sübyan mektepleriyle Ermeni ve Rum okulları da bitişikti.
Bütün bunlar, 20. yüzyıl başında değişti. 1915’te Ermeniler, 1924 mübadelesiyle de Rumlar gitti. Gümüşhaneliler, yüzyıllar içinde oluşturdukları anıları yavaş yavaş kaybetti. Bu arada kent de ıssızlaştı. 1925’te alınan bir kararla kenti Harşit Çayı’nın düzlüğüne taşımaya başladılar. Süleymaniye’de birkaç yüz ev kaldı. Bunlar da zamanla tek tek ortadan kalktı. Şu anda sadece 35 hanenin bacası tütüyor.
SÜLEYMANİYE MAHALLESİ’NDE BABA EVİNE YERLEŞTİ
İşte Halim Mısırlıoğlu’nun ailesi böyle bir kültürde yetişmişti. Rumlardan zaman zaman kenti, ata topraklarını ziyarete gelenler oluyordu. Halim Bey’in çocukluğunda Rum aileler kente gelir, evlerini bulur, mukaddes saydıkları mezarlık ve kiliselerde dualarını okur giderdi. Babası Vilayet Daimi Encümen Mümmeyyizi İhsan Bey de ziyarete gelenlere yardım eder, onları gezdirirdi: "O zamanki Gümüşhaneliler çok kültürlü ve bilgiliydi."
Halim Bey’in babası İhsan Bey, artık hayalet kent görünümündeki eski kentten 1946’da bir bina satın aldı. Hazine’den satın aldığı bu bina eski hükümet konağıydı. Yıllarca metruk kalmış ve zaman içinde parça parça dökülmeye başlamıştı. Halim Bey, uzun süre İstanbul’da çalıştıktan sonra Gümüşhane’ye geri dönünce, Süleymaniye Mahallesi’nde babasından kalan hükümet konağını onardı, eşiyle birlikte oraya yerleşti. Yeni evini çok sevdi. O da tıpkı babası gibi Süleymaniye’ye gelen ziyaretçilerle tek tek ilgilenmeye başladı.
SELANİK’TEN GELEN ESKİ KOMŞULARÜç yıl önce bir yaz günü, yabancı bir çift geldi mahalleye. Adamın adı Nikolai Vasiliyadis, eşinin adı Despina’ydı. Nikolai Vasiliyadis, Selanik’te yaşayan bir tıp profesörüydü. Sohbet sırasında bir fotoğraf çıkardı cebinden, "Bu resimde oturanlardan şu bıyıklı adam, dedem Yorgo Vasiliyadis" dedi. Halim Bey, 1910’larda çekilmiş fotoğrafa baktı, Yorgo Vasiliyadis’in hemen yanındaki adamı göstererek, "Bu da benim büyük amcam Mısırlızade Hayri Bey!" diye cevap verdi.
Bunun üzerine Nikolai Vasiliyadis sarıldı Halim Bey’e: "Yahu, büyükamcanız Hayri Bey, dedemin en yakın arkadaşıymış, biliyor muydunuz?" İşte Halim Bey, böylece aile tarihinin bilmediği bir bölümünü ondan öğrendi.
Mısırlızade Hayri Bey, Meclis-i Mebusan’da Gümüşhane milletvekilliği yapmış, bölgede çok sevilen bir zattı. Yorgo Vasiliyadis, 1924’te mübadele zoruyla ailesini alıp memleketini terk etmek zorunda kaldığında, onları Mısırlızade ailesi yolcu etmişti. Sarılıp ağlayarak ayrılmışlardı birbirlerinden. Çocukları, torunları birlikte büyümüştü çünkü yüzyıllar boyunca. "Kolay değil onların durumu da" diyor Avukat Halim Bey, "yurdunu, ocağını bir anda terk edip bir daha dönmemek üzere gurbete gitmek."
FOTOĞRAFTAKİ EBESİNİ TANIDINikolai Vasiliyadis, Gümüşhane ziyaretinden iki ay sonra Halim Bey’e bir fotoğraf daha yolladı. O fotoğraf da, Vasiliyadis’in genç yaşta ölen büyük halasının cenazesinde çekilmişti. Fotoğraf şaşırtıcıydı, çünkü Rumlarla Türk komşuları yan yana durmuş, merhumeyi son yolculuğuna uğurluyordu. Halim Bey, fotoğrafa bakınca, cenaze törenine katılanlardan birini daha tanıdı. Onun ve tüm kardeşlerinin ebesi Binnaz Hanım’dı (Çubukçu) bu.
Bundan sonra Nikolai Vasiliyadis, Halim Bey’e Gümüşhane’nin, Süleymaniye Mahallesi’nin 20. yüzyıl başlarında çekilmiş birkaç fotoğrafını daha yolladı. Halim Bey bu fotoğrafların birer kopyasını vilayet arşivine verdi. Selanik’ten gelen cenaze töreni fotoğrafını ise çerçeveleterek evinin duvarına astı. Ziyarete gelen misafirlerine mutlaka bu fotoğrafı gösteriyor: "İşte gerçek Gümüşhane bu. Başka dinden de olsalar insanların aynı muştulara sevindikleri, ölümler ve ayrılıklar için birlikte gözyaşı döktüğü Gümüşhane..."