100 dakikalık filmin 90 dakikasını müzikle döşedim

Güncelleme Tarihi:

100 dakikalık filmin 90 dakikasını müzikle döşedim
Oluşturulma Tarihi: Şubat 26, 2005 00:40

İskender Paydaş, adını duyurduğunda beş yaşında, sarı saçlı bir veletti. ‘Bizim oğlanın çocuk yıldızlardan nesi eksik’ diye düşünen babası, oğluna ‘Büyük İskender’ adı ile bir plak yapmıştı. Profesyonel olarak isminin göründüğü ilk yer Kayahan albümleri.

Neredeyse bütün Türk pop ve rock yıldızlarına aranjmanlar yaptı ama Mirkelam ile birlikte yaptıkları albümlerin yeri başka. Geçtiğimiz günlerde bir de film müziği ekleyiverdi kariyerine. Film, ‘Türk İşi Ekşın’ diye lanse edilen Hırsız Var

Nasıl girdi müzik hayatınıza?

-Babam Muhittin Paydaş orkestra şefiydi. O zamanlar provalar evlerde yapılırdı, dolayısı ile evimizde hep müzik vardı. Salondan org, davul, bas, gitar eksik olmazdı. Ben de tencere tavadan davul yapıp, anneannemin divanını sahne olarak kullanırdım. Beş yaşında piyano dersleri almaya başladım. İlk sahneye çıkışım İstanbul Gelişim Orkestrası’nın bir konseriyle oldu. O zamanlar bana oyun gibi geliyordu her şey.

O yaşlarda yayınlanmış iki plağınız var ‘Büyük İskender’ diye. O nasıl bir hikaye?

-
Babam yapmıştı o plakları bana. Çocuk yıldızlar çok popülerdi. Babam da bizim çocuğa da bir şey yapalım diye düşünmüş Babamın bestelediği çocuk şarkılarıydı bunlar. Babamın orkestrası çaldı, eğlenceli bir şeydi benim için. O dönemlerde Beyaz Kelebekler’den 3 Hürel’lere, herkesin bir arada olduğu toplu konserler yapılırdı. Öyle bir ekiple birkaç turneye ve 140 kere sahneye çıktım. Filmlerde de oynadım. Biri bir Ayşecik filmiydi öbürü de Kara Murat.

Sonra neler oldu?

-Babamın öğretmenliğini başka hocalarla sürdürdüm. Konservatuvarda piyano eğitimi alıyordum ama aklım fikrim beste ve kompozisyon yapmaktaydı. Hocalar da beni teşvik ediyorlardı. Ama bir süre sonra bu bana çok ağır geldi ve konservatuvarı bıraktım. İki sene müzikle hiç ilgim yokmuş gibi davrandım. Ortaokul son sınıfta arkadaşlardan biri ‘Biz bir rock grubu kurduk, gel bizimle çal’ dedi. Sonra bir gün Kayahan’la tanıştım.

PATLAMANIN ARKASINDA 9 SENE VAR

Kayahan hikayenizdeki dönüm noktası oldu değil mi?

-Yaptığı şey bana çok farklı ve özgün geliyordu. Klavyecileri ayrılmıştı, öyle tanıştık. Zor bir tanışmaydı, önüme feci notalar geldi. Bir gün ‘Yanlış çalıyorsun’ diyen bir ses duydum, Kayahan karşımdaydı. Çok azmettim bu işi başarmak için. O da benim bu çabamı gördü, destekledi.

Uzun sarı saçlarınızla orkestrada dikkat çekmeye başladığınız dönem geliyor sonra değil mi?

-
19 yaşlarında olduğum dönemdi o. Kayahan’la profesyonel bir işbirliği başlamıştı. Ona şarkı düzenlemeye, Nilüfer albümleri için de bir şeyler yapmaya başlamıştım. Kayahan müziği, ister istemez sınırları belli olan bir şeydi ve kendime ait bir şeyler de yapmak istiyordum. Kayahan’ın Marmaris’teki bir konserinde Fergan’la (Mirkelam) tanıştım. Yapmak istediklerimiz bizi birbirimize yakınlaştırdı.

Ve böylelikle o meşhur bir gecede patlama hikayesine geliyoruz...

-
Herkes öyle sandı ama öncesinde o kadar uzun zaman çalıştık ki! 86’da tanıştık, Her Gece albümü 95’te yayınlandı. Aslında albüm yapalım gibi bir düşüncemiz de yoktu. Canımızın istediği gibi müzik yapıyorduk ve çok mutluyduk. İlk albümüne müzik yönetmeni olduğum Nazan Öncel, ‘Ya çocuklar siz bir albüm yapsanıza’ dedi. Biz de dönüp birbirimize baktık ‘Hakikaten, niye yapmıyoruz’ dedik ve giriştik işe. Hayalimiz Tears for Fears gibi bir ikili olmaktı.

FİLM MÜZİĞİ YAPMAK ÇOK KEYİFLİYMİŞ

Ama bir grup olduğunuz anlaşılamadı pek. Mirkelam öne çıkarılıp Tarkan’a rakip yeni pop star ilan ediliverdi.

- O günkü şartlara göre Mirkelam’ı öne çıkarmak daha kolayına geldi herkesin. Aslında ‘Mirkelam Grubu’ olarak takılmak istiyorduk. Gerçi çok da önemli değil, önemli olan Fergan’ın başarısıydı. Çevremizden duyduklarımız yüzünden arkadaşlığımız bir dönem zarar gördü, neredeyse birbirimize selam vermez hale geldik. Ama iki albümdür yeniden birlikteyiz.

Hırsız Var projesi nasıl çıktı?

-Yönetmen Oğuzhan Tercan eski arkadaşım. Yıllardır ‘Bir film projem var, müziklerini senin yapmanı istiyorum’ diyordu. Benim de daha önceden yapmış olduğum ‘Ya Allah’ diye bir şarkı vardı. Oğuzhan şarkıyı biliyordu ve bana filmin nasıl bir şey olacağını anlatmak için ‘Tam bu şarkı gibi bir film çekiyorum’ dedi. Filmin içindeki kontrasları, Türkler action yaparsa nasıl oluru en güzel anlatan şarkı ‘Ya Allah’. Yüz dakikalık filmin doksan dakikasını müzikle döşedim.

Nasıl müzikler yazdınız bu film için?

-Filmin yükselen bir temposu var. Ortalara doğru sakinleşiyor, sonra doruklara çıkıyor. Final çok keskin hatlarla çizili, yaptığım müziklerle o geçişleri yumuşatmaya çalıştım. Oğuzhan müzikleri ilk dinlediğinde ‘Bunlar olmamış’ dedi. Ben de ‘Nasıl olmazmış’ deyip üsteledim. Sonunda ikna oldu. Dikkat ettiğim bir diğer nokta da, müziklerle görüntülerin kontrast olmasıydı. Çok ciddi ve gerilimli bir sahnede, arka planda oyun havası var. Film zıtlıklar içinde olduğu için, müzikleri de öyle oldu.

Filmde Ayça ve Göksel de birer şarkı seslendiriyor...

-Ayça’nın seslendirdiği şarkının adı Çekicem Kulaklarını. Gamze Özçelik’in canlandırdığı uçarı Ceren karakteri için yapıldı. Bir de söz ve müziği Özdemir Erdoğan’a ait olan eski bir şarkı var ‘Paranın Ne Önemi Var’. Sözleri itibarıyla protest bir duruşu var ama çok sakin bir şekilde düzenledim. Bunu da ancak Göksel söyleyebilirdi.

Film müziği yapmak nasıl bir şey?

-
Çok zevkli ve özgür olduğunuz bir şey. Ne yapmak istiyorsam onu yaptım. Deli gibi çalıştık, uykusuz kaldık ama hiç şikayetim olmadı. Sonuçtan da çok memnunum.

Kimlerle çalıştı?

Harun Kolçak, Aşkın Nur Yengi, Ajda Pekkan, Orhan Gencebay, Şebnem Ferah, Kurban, Kibariye, Mustafa Sandal, Popstar Abidin.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!