10 yeni MFÖ şarkısı geliyor

Güncelleme Tarihi:

10 yeni MFÖ şarkısı geliyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2011 03:00

MFÖ, birlikte müzik üreterek 39 yılı devirmiş durumda. Konserlerini üç ayrı jenerasyon izliyor. Bu ay içinde yeni albümleri piyasaya çıkacak. 10 yeni şarkıyı sevenleriyle buluşturmaya hazırlanan grup, Vogue Türkiye dergisinin sorularını yanıtladı.

Haberin Devamı

Vogue Türkiye çekiminden birkaç gün sonra, MFÖ’yle Yeniköy’de buluşuyoruz. Mazhar Alanson, “Ebru Hanım, yıllar oldu görüşmeyeli” diyor. “Siz albüm yapmayalı da yıllar oldu” diyorum. “Sen de haklısın” diye onaylıyor Özkan Uğur, “Ben de geçen gün düşündüm, ‘AGU’nun üzerinden beş yıl geçmiş.” Yine de son çıkanın üzerinden çok zaman geçtiği, yenisinin vakti geldiği için, piyasanın doğası gereği yapılmıyormuş bu albüm. Öyle esmiş...

Yemin etseler başları ağrımaz. İki yıl önce, NTV’nin “Gece Gündüz” programında verdiği röportajda, “MFÖ’yle artık albüm yapmamız zor, yalnızca konserlerde bir araya geleceğiz” beyanatının hatırlatılması üzerine şöyle yanıt veriyor Alanson: “Hiç belli olmaz, biz öyle deriz ama şu anki durumu söylüyoruz. ‘Dün dündür, bugün bugündür’le büyüdük biz. Her zaman yapma ihtimalimiz vardır. Üç kişinin yaratma süreci başka oluyor. Yaşlar ilerledikçe, insanlar kendi bildiğine göre hareket ediyor. Mesela ben bu kitabı MFÖ için de yapabilirdim. Ama düşün ki Fuat’ın parçasının bölümüne geldiğimde, ‘Acaba bu resmi beğenir mi, ne der’ gibi, devamlı iki kişiden hep bir izin alarak ilerleme durumu olacaktı. Müzikte bu kadar olmasa da, diğer işlerde böyle karışıklıklar oluyor. Birbirimizin müziğine de karışıyoruz.”

40. YIL DİYE ÜZERİNE BİR DE TÜY Mİ DİKİLİYOR         

Nitekim, bugün bugündür kıvamına gelinmiş. Özkan Uğur, “MFÖ’nün albümü çıkacak diye bir durum yoktu aslında” diyor: “Daha önceden herkesin bir solo albüm çalışması vardı. Teker teker, single olurdu, albüm olurdu... Sonradan döndürdük MFÖ yapalım diye... O da 40 yılla ilgili galiba.” Üçlünün birlikteliğinin 39 seneyi devirmişliği söz konusu. Türkiye şöyle dursun, dünya yüzünde bu kadar uzun süre bir arada kalabilmiş nadir grup var. Bir albümle taçlandırılmayı hak eden 40 yılın hatırı var. Gel gelelim, Mazhar Alanson’un da bu 40 yıl mevzuuna fena halde gıcığı ve itiraz edesi var: “Hayır, ben bu 40 yıl işini hiç sevmiyorum” diyor.
Özkan Uğur: Sevmiyorsun ama o da bir gerçek yani. Onun sayesinde de bu albüm oluyor.

Mazhar Alanson: 39. yıl aslında bu yıl. Vakıfbank’ın da 40. yılı oluyor. Eee yani? Zaten şarkıları yapıyoruz, konserlere çıkıyoruz. 40. yıl diye üzerine bir tüy mü dikiliyor? Özel bir durum yok ki...

Özkan Uğur: Hayır, MFÖ’nün bir araya gelmesinin 40. yılı diye... Tamam 39 olsun ya...

Mazhar Alanson: Albümün 40’lıkla falan alakası yok. Ben solo meselesinde fikrimi değiştirdim, çocuklara sundum, çocuklar da tamam dediler. Benim single’dı anlaşmam, Fuat’ın da anlaşması vardı. Herkesin parçaları da hazırdı zaten. Neredeyse vokal yaptık sadece üstüne...

Fuat Güner: Herkesin bir görüşü var. Mazhar’ın da bu 40 yıl konusuna karşı bir antipatisi var, saygı duymak lazım. Bizim de yok mesela.
Özkan Uğur: Aman, 39’da buluştuk işte. O da bir şeydir yani, önemlidir...

YATAKTAKİ KARI-KOCA

Zaman içinde pek çok şey değişir, bazı şeyler hiç değişmez: Grubun dağıldığına, henüz dağılmadıysa da yakında illa ki dağılacağına dair sayısız haber çıkar. Yüzümü kızartıp, geçimsiz ama seks hayatı parlak karı-kocalara benzettiğimi söylüyorum onları. Hani kavga dövüş üzerine şöyle ağız tadıyla bir sevişilir, sonra da derin, nefis bir uyku çekilir. Hâl bu halken, boşanmak da mevzubahis değildir. Bu teşbihte, yatak metaforuna sahne performansı tekabül ediyor, malum... Zira, bunca yıl içinde, aralarının kötü olduğuna dair haberlerin en yoğun olduğu dönemlerde bile, sahnede birbirlerine ekşidikleri tek bir ana dahi şahit olmadım. Denk mi gelmedi acaba, yoksa gerçekten öyle midir?

Fuat Güner: Çok doğru bir şey söylüyorsun, bizde sahneye çıktığımız anda her şey biter. Bir de biz çok konser veren bir grubuz. Çok basına yansımaz ama senede 50-60 konser veririz. Üç büyük konser verelim, parayı alalım, oturalım demiyoruz.

Özkan Uğur: Ki, sahneye çıkmadan hemen önce çok ağır kavgalar ettiğimiz de olmuştur.

Mazhar Alanson: Ben kavga etmiş de olsak, yapacağım iltifatı, espriyi yine yaparım yani sahnedeyken. Fuat’ın bir lafı vardır, “Konserden sonra kendimi en az üç-dört gün iyi hissediyorum” der. Biz spor olsun diye uçurumlardan falan atlamadığımız için, adrenalinimizi buradan alıyoruz. İyi ki telif hakları erken çıkmadı, yoksa göbeklerle falan havuz başında oturuyor, erkenden de ölüyor olacaktık. Çalışmak zorunda kaldık. “Ele Güne Karşı” çıktığında telif hakları olsaydı, biz sırf oradaki gelirle zaten çoktan ölmüştük... Mesela üniversiteler falan çok önemli bizim için. Fiyatları da ona göre ayarlıyoruz. Çünkü çocukların parası yok ama bütün istikbal onlarda. En güzel de onlar anlıyor lafları... O konserlerin hâlâ akşamüstü bir heyecanı oluyor. Özkan “Midem’, der, ben ahlarım vahlarım, Fuat hep “Bende hiç heyecan yok” der, en çok da o koparır halbuki... Konser dediğinde monotonluk yok.

Haberin Devamı

BİRBİRLERİNİ ANLATIYORLAR

Özkan Uğur: Fuat prensiplidir, planının bozulmasından nefret eder. Hesabını kitabını çok iyi yapar. Mazhar çok önemli bir pilottur, kaldırır uçağı. Makinist derim ben. Türkiye’nin çok önemli bir söz yazarı ve bestecisidir, Fuat da öyle...

Mazhar Alanson: Fuat savaşçıdır. Özkan dengedir.

Fuat Güner: Özkan hem dengedir hem de çok yardımseverdir. Türkiye’de hem dans edip, hem bas gitar çalıp hem de şarkı söyleyebilen -kusura bakma Özkan’cığım, ben bunu söylerim- tek kişidir. Mazhar için de söyleyeceğimi söylemişim zaten. Kimi zaman insanı cennete yollar, kimi zaman cehenneme, demişim...

Mazhar Alanson: Psikopat diyecek diyemiyor.

Fuat Güner: Benim için hayatta vazgeçemeyeceğim baş müzisyenlerden ve arkadaşlarımdan biridir. Bir hafta içinde hiç görüşmesek bile muhakkak telefonla konuşuruz.

Özkan Uğur: Telefonla iki günü geçmez... Üç gün konuşmasak, “Ne oluyor ya, bir durum mu var?” diye ararız birbirimizi.

Mazhar Alanson: Bir arkadaş var, tuvalet kağıdı gibi kullanır, atarsın. Bir arkadaş var, iki gün aramadan yapamazsın...

Fuat Güner: Başka insanlar görse, bunlar bir daha birbirlerinin suratına bakmayacak derler ama biz birbirimize en ağır kritikleri yapar, en ağır sözleri söyler, akşamına da unuturuz.

Mazhar Alanson: Ya, eskiden olan sidik yarışlarımız filan hepsi duruldu. Nefis de yoruluyor, ego da yoruluyor bir yerden sonra. Daha oluruna bırakıyorsun. Küçük abuk sabuk şeyler için yormuyoruz artık birbirimizi.

Haberin Devamı

ÜÇÜ SURVIVOR’A GİTSE NE OLUR?

Mazhar Alanson: Üçümüz Survior’a gitsek ne olur?

Özkan Uğur: Herkesi indiririz aşağıya, “sakin olun, sapıtmayın, kafayı yemeyin” diye...

Fuat Güner: Valla bence bir yerde otururuz, birileri bir yerlerden bir şeyler getirsin de yiyelim diye bekleriz. Hiç işimiz olmaz. Benim olmaz en azından. Ben bu yaştan sonra biraz rahat ve lüks isterim.

Mazhar Alanson: Niye? Adaya gidip çocuklara bir MFÖ konseri versek, ne güzel, akılları durur. Konser olmazsa konserve verelim. Çocuklara yiyecek götürmek istiyorum ben, konserveler falan... Bakma yani, öyle merhametli bir insanımdır. (Bir an için durup arkasına yaslanıp gülerek göz kırpıyor.) Ya, ben turneye yastığımı mı götürsem diye düşünüyorum, nerede kalmış Survivor!

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!