Güncelleme Tarihi:
1 - İstanbul’un her yerinden görülecek bir eserin hatta bir sembolün ‘taklit’ diye eleştirilmesi mimaride ne anlama gelir?
Sinan Genim: Kabul edilemez. Günümüzde bilimsel alanda yapılan kopyalar ‘intihal’ olarak nitelenip suç kabul edililiyor. Bugün tüm dünyada sanat ve mimarlık alanında söz sahibi kişiler kopya yapıların saygı duyulacak yapılar olmadığını sık sık gündeme getiriyor ve bunları aşağılıyor.
Hayriye Gül Totu: Tasarımımız klasik cami tasarımı. Klasik camideki tüm öğeleri içeriyor. Bu bakımdan değerlendirdiğimizde taklit değil ‘tarz’, kopya değil ‘etkilenme’ olarak adlandırmak daha sağlıklı.
2 - Yarışmadan birinci çıkmadı, ancak ikincilik verildi. Bu ne anlama geliyor?
Sinan Genim: Yarışmanın tekrarlanması gerektiği anlamına geliyor. Yarışmaya katılan yarışmacıları teşvik amacıyla yapılan sıralama, “Birinci seçemedik ancak dilerseniz ikinci seçilen projeyi uygulayabilirsin” demek değil. Mimari kültürü olan kişiler bu sonuçla yarışma jürisinin ne demek istediğini anlamalıdır. Ne yazık ki, bu yarışmada, yarışmayı düzenleyen mal sahibi bu inceliği ve nezaketi anlamazdan gelmiştir.
Prof. Suphi Saatçi: Çok yaratıcı bir tasarım çıkmadığı için, birinciliğe layık eser seçilemedi. Yarışma öncesi çok spekülasyon yapıldığı için belki, çok fazla katılım olmadı. Yine de 62 dolayında proje başvurdu. Aralarında çağdaş tasarımlar da vardı. İkinci olan iki eser vardı. Fakat proje sahibi Çamlıca Derneği bunu uygun gördü. İkinci gelen diğer proje daha çağdaş bir yorumla ele alınmış örneğin. Onun da kubbesi ve minaresi vardı.
OKTAY EKİNCİ: Başbakan Çamlıca’da güzel bir cami hayali kurdu, herkes hayal kurar. Etrafındakiler Başbakan’ın bu hayalini istismar etti. Uydurma bir yarışma düzenlediler. Yarışmanın maddelerinde proje seçici jürinin istenen her an jürilikten alınabileceği yazıyor. Bu jüri birinci seçememiş yani Başbakan’ın hayaline uygun proje bulamamış. Yarışma kuralı gereği ikincide karar kılındı. İkincinin projesi yapılmaz ancak ödül verilir. Proje, Sultanahmet Camii’nin üstüne bir minare eklenmiş hali, kötü bir taklidi gibi. Başbakan “Ben böyle rezalet hayal etmedim” diyerek el koymalı duruma. O mimarlar nasıl mezun olmuş aklım almıyor.
3 - Bu kadar büyük bir proje bu kadar genç mimarlara teslim edilmeli mi?
Sinan Genim: Gençler, yaşlılara nazaran daha atılgan ve ilerici olur, bilgi birikimi açısından bazı sıkıntıları olsa da geniş bir ekiple çalışarak bu sıkıntıları aşabilirler.
Prof. Suphi Saatçi: Genç mimar veya mimarlara teslim edilebilir. Derneğin yaptırmak istediği bu projenin sahiplerini tanımıyorum. Ancak şuna inanırım: İyi mimar işini iyi yapabilir.
Hayriye Gül Totu: Daha önce iki cami proje çalışmasında bulunduk, biri eski eserdi.
4 - Bu tür yapılarda büyüklük önemli mi?
Sinan Genim: Anıtsal yapılarda elbette büyüklük reddedilmesi mümkün olmayan bir faktör. Ancak proporsiyon ve estetik duygusu her şeyin önünde gelmeli. İnsanlığın varoluşundan beri, tüm kültürler yaptıkları anıtsal yapılarla kendilerinden bahsettirir. Kopya üretimler, kısa sürede tüketilip yok olur.
5 - Sultanahmet ya da Süleymaniye Camii tasarlanırken hangi mimari kıstaslar ele alınmıştı? Bugün özgün olmamasının yanı sıra nasıl bir eksiklik var bu projede?
Sinan Genim: Mimar Sinan, onun öncülleri ve daha sonra onun yolunu takip edenler her zaman için ilerici ve özgün olmaya çalışmışlar. Sinan sonrası uzun bir dönem mimarlar şanssızdır. Çünkü Sinan, özgün mimari düşüncesinin yanı sıra döneminin teknik ve lojistik olanaklarını o denli başarıyla kullanmış ki, neredeyse XIX. yüzyılın başlarına kadar mimarlar onu geçmekte zorlanmış. Örneğin, Sinan’ın yanında yetişen Sedefkar Mehmet Ağa, Sultanahmet Camii’ni bazı özgün çalışmalarının yanı sıra altı minareli yaparak Sinan’ı aşmaya çalışmış. Ancak Sultanahmet’in altı minareli olması hiçbir zaman bir Sinan yapısının planlama anlayışını aşmasına yardımcı olmaz. Günümüzde, gerek teknik bilgi gerekse malzeme olanaklarının arttığı bir dönemde, yapıldığı tarihlerdeki mimari anlayışın yanı sıra inanılması güç birer mühendislik bilgisi içeren yapıları, bilgisayar ortamında çözülen statik projeler ve betonarme gibi çağdaş bir malzemeyle tekrarlama isteği kopyanın ötesinde mimarlık mesleği adına utanılacak bir girişim.
Prof. Suphi Saatçi: Mimar Sinan anılarında, Süleymaniye için önce seçtiği yeri Kanuni Sultan Süleyman’a sunduğunu söyler. Ondan sonra diğer işlemlere geçilir. Bu işin şehircilik, mimarlık ve teknik yani mühendislik yanları var. Şunu söyleyebilirim, Çamlıca’dan İstanbul şehir dokusu ve silueti çok güzel görünür. Ancak İstanbul’dan Çamlıca fazla çekici bir görüntü vermez.
6 - Bu kadar büyük bir camii şehrin siluetini bozar mı?
Sinan Genim: Elbette tüm büyük ve anıtsal yapılar şehirlerin siluetlerine etkin müdahale eden yapılardır. İstanbul’da XVI. yüzyılda yapılan hemen hemen tüm anıtsal yapılar bugün dahi şehrin siluetinde etkin ve baskın karakterlerini koruyor. Uzun bir süredir şehrin siluetine etkin yapılar olarak gökdelenleri görüyoruz. Çamlıca Camii gibi bir yapı giderek gökdelenlerden oluşan siluet içinde etkin bir anıtsal yapı olarak şehre kimlik kazandırması açısından gerekli ve hatta geç kalınmış bir girişim olarak kabul edilmeli. Ancak böylesi, yüzyıllar boyu İstanbul’un siluetine etkin olacak bir yapının mimari kimliği hakkında daha hassas olunması gerek.
Prof. Suphi Saatçi: Bu kadar büyük dahi olsa bence şehrin siluetinde algılanmaz.
7 - Yedi minareli oluşu bu camiyi ‘en iyi ‘ yapar mı?
Prof. Suphi Saatçi: İyi eser, güçlü ve özgün tasarım, doğru yerde olursa en iyi olur. Bu husus minare sayısıyla orantılı değil.
Hayriye Gül Totu: Projemizde altı ezan minaresi, bir de zaman minaresi bulunuyor. Yedinci minare olan zaman minaresi, avlunun ortasında, şadırvanın üzerinde bir mekansal öğe. İfade ettiği başkaca bir anlam yok.
8 - Cami yapacak kişinin illa dindar mı olması gerekir?
Prof. Suphi Saatçi: Cami yapacak kişinin dindar olması veya olmaması çok önemli değil. Körfez ülkelerinde, Suudi Arabistan’da yeni yapılan çok cami gördüm. Birçoğu çağdaş bir yorumla yapılmış olağanüstü güzel ve ilgi çekici yapılar. Bunların arasında Avrupalı mimarların da eserleri var. İyi bir cami yapmak için iyi bir mimar olmak gerek. İyi mimar dindar olmasa bile, eğer cami yapmak istiyorsa caminin işlevini, İslam dinini, namazın ne olduğunu, minber ve mihrabın ne işe yaradığını etraflıca bilmesi ve öğrenmesi gerek. Yoksa tasarımında başarılı olamaz.
FERMANLA SİMGE YAPILMAZ
9 - İstanbul’a yapılacak simge bir yapının cami olması şart mı?
Prof. Suphi Saatçi: İstanbul’a simge bir yapı cami de olabilir, başka bir yapı da… Paris’in simgesi Eyfel olmuş… Bizde Sultanahmet, Süleymaniye, Kızkulesi, Boğaziçi Köprüsü simge olabilir… Önemli olan halkın bunu kabulü… Bir eser, Bakanlar Kurulu kararı veya bir genelgeyle kentin simgesi olmaz. Süleymaniye İstanbul’a Sinan’ın attığı bir imza gibidir. Kentin hem Haliç’ten, hem Boğaz’dan, hem de Marmara’dan İstanbul’un en etkileyici ve ilgi çekici siluetini oluşturur. Yerli ve yabancı on binlerce kişi tarafından, Süleymaniye’nin binlerce köşeden milyonlarca fotoğrafı çekilmiş ve hâlâ çekilmeye devam ediyor. Süleymaniye’nin İstanbul’un siluetini oluşturması Kanuni’nin fermanıyla olmamıştır.
10 - İdeal cami nasıl olmalı?
Prof. Suphi Saatçi: Bu kadar iddialı bir yapının çok çağdaş, özgün, aynı zamanda cami geleneğimize soluk getirecek bir tasarım olması gerek. Bu da mimarlarımızın çarpıcı ve yaratıcı tasarım yetenekleriyle ortaya çıkar.
Hayriye Gül Totu: İbadet için tasarlanmış bir mekanda ‘idealizm’ tanımlaması yapabilmek çok güç. Çünkü ibadet şekilden çok, duygularla alakalı bir durumdur, konsantrasyon ve hissiyat meselesi. Ancak mekanlar insanlara bulunduğu ortamın işlevi hakkında işaretler vermeli. O ortamda neden bulunduğunuzu anlamalısınız. Mimarideki başarı budur. İdeal cami tanımlamasını da bu doğrultuda yaparsak; modern ya da klasik fark etmez, içinde bulundurduğu ortama ruh katabilen, ibadet etme duygusunu kabartan, insanlara huşu sağlayan tüm tasarımlar, ‘ideal cami’ olarak nitelendirilebilir.