Savaş ÖZBEY
Oluşturulma Tarihi: Eylül 09, 2007 00:00
İstanbul’da ayda 5 bin düğün için 1500 salon rekabet ediyor. Bu rekabet yeni evlilere unutamayacakları bir tören için envai çeşit alternatif sunuyor. Yeter ki nasıl bir düğün istediğinize karar verin. Mesela Fatih Düğün Sarayı gelinle damadı tahtın içinde, tavandan indiriyor. Topçular’da Beyazgül Düğün Salonu, yerden cam bir asansörün içinde çıkarıyor. İçerenköy’deki Sophia’da ise sandalın içindeler. Koca sandal salonu alkışlar arasında havadan dolaşıyor.
Işıklar karartılıp yüksek sesle R&B tarzı bir müzik çalınmaya başlayınca bir an kendinizi defilede hissediyorsunuz. Derken alkışlarla geçit merasimi başlıyor: En önde elinde meşaleyle şef garson. Arkasında gelinle damat. Onların arkasında meşaleli iki garson daha ve en arkada düğün pastası. R&B eşliğinde ilerleyen bir mehter takımı gibiler.
Sahneye vardıklarında konfeti ve ışık gösterisi başlıyor. Yer fişekleri de ateşlenince heyecan doruğa çıkıyor. Gerçi bu fişekler açık alan için. Kapalı yerde göz, geniz yakıyor ama olsun: Bugün Fatma ve Nihat’ın en mutlu günü. Hayallerindeki masal düğünü için biraz öksürmeye değer.
MASA ALTI VOTKA TARİHE KARIŞTIDüğün salonlarında tek değişen sahneye geliş değil. Başta salonların fiziki yapısı, her şey değişiyor. Bodrumda, basık, havasız salon artık yok gibi. Milyon dolarlık binalara yüz binlerce dolar harcanıp kolonsuz 10 metre tavanlar, açılabilen uzay çatılar yapılıyor. Düğün ille de yıldızların altında olacak. Eğer salonun tavanı açılmıyorsa yıldız efekti tavan ışıklandırmasıyla sağlanıyor. Dekorasyonların hakim rengi pembe. Ama aydınlatmalarda mavi, sarı, yeşil ışıklar da kullanılıyor.
Klimasız salon kalmadı. Garsonlar ellerinde oda spreyleriyle dolaşıyor. Kim olursanız olun içerde sigara içirtmiyorlar, ayrı sigara salonları var. Sigara içerken olup biteni kaçırmazsınız merak etmeyin, sigara odalarındaki barkovizyonlara düğün görüntülerini yansıtıyorlar.
Karanlık odalar da kalktı, dijital baskıya geçildi. Fotoğraflar barkovizyona yansıtılıyor, oradan seçip alıyorsunuz. Ama fotoğrafçı terörü baki. Hálá kendilerinden başka kimseye fotoğraf çektirmiyorlar. Vatandaş bu sorunu cep telefonlarıyla çözüyor.
Törenlerde kesilen pasta da gerçek pasta değil, plastik. Gelinle damadın birbirine yedirdiği pasta arkada küçük bir bölmeye konuluyor. Pastalar tepside değil, çok raflı servantlarda dağıtılıyor. Masa altı denilen gizli votkalama-cinleme tarihe karışmak üzere. Artık barı-barmeni olan düğün salonları var.
SAHTE TAKI BAŞ BELASITuvalet giyme, kravat takma kalktı. Gelinle damadın ailesi hariç, kimse bunları giymiyor. Topuz modasını bir tek küçük nedime kızlar devam ettiriyor. Kuafür sadeleşti, düz fönler çok moda. Ama baştan aşağı boca edilen sim ve pullar hálá revaçta. Kapalılar büzmeli türban yaptırıyor: Türban gerilip arkada toplanıyor, örgü halinde bir topuz şekli veriliyor. Gelinin başı ister açık, ister kapalı olsun, açılış dansında ikinci çift mutlaka açık başlı oluyor. Bu bir çeşit aile vitrini.
La Komparsita unutuldu gitti. Düğün başlamadan çalınacak şarkıların repertuvarına gelin ve damat bizzat karar
veriyor. Ah İstanbul (Kibariye) ve Cennet (Ferhat Göçer) düğünlerin vazgeçilmez şarkıları.
Yeni çiftlerin en büyük kabusu ise sahte takı. Hengamede takı takıyorum görünüp tuhafiyecilerde 25 kuruşa satılan sahte altın takılıyor. Her düğünde bunlardan 3-4 tane çıkıyor. Sonradan kasetler izleniyor ama kimin taktığının anlaşılması neredeyse imkansız.
AŞK SANDALINA BİNER MİYDİNİZ?
Burası Salon Sophia. Düğün salonu demeye diliniz varmaz, onlar da kendilerine "çok amaçlı salon" diyor. Fiyatları düğün salonuyla 5 yıldız otel arası: 1000 kişilik yemekli düğün 20 bine çıkıyor. 4 mimarla çalışıldı, içi Cemal Reşit Rey Konser Salonu gibi; engelli tuvaleti bile var. Şu anda düğünün en heyecanlı anı. Derde düştüm, heder oldum, beter oldum türküsüyle beraber, gelinle damat duvardan çıkıyor. Tavandan sarkan bir sandalın içindeler. Sandal rayları takip ederek salonu turluyorlar. O sırada alttaki dans pistinden su ve dalga efektleri püskürüyor. Üç sabit kamera ve bir jimmy jeep (hareketli konser kamerası) bu inanılmaz dakikaları aynı anda kayda alıyor. Yukarıdaki reji odasında görüntüler canlı canlı montaj yapılıp, anında barkovizyonlara yansıtılıyor. Ama, dünyanın en pahalı, en güzel düğününü de yapsanız davetliler mutlaka eleştirecek bir şey bulacaktır. Mesela ben: Kesseniz binmem o kayığa. Salonun çocuk kulübünün palyaçosu, bu gösteri başlamadan çocukları alıp götürdü. Niye ki? Asıl atlı karınca, asıl temaşa burada, yetişkinler dünyasında.
DÜĞÜN SALONLARI NETWORK KURUYOR
BÜTÜN İŞLEMLER İNTERNETTEN YAPILACAK
Düğün salonu standartlarını yükseltmek amacıyla kurulmuş bir oda var: İstanbul Toplantı ve Düğün Salonu İşletmecileri Esnaf Odası. Başkan Ümit Yaşar Demir düğün salonlarındaki gelişmenin nedenini kentleşmeye bağlıyor: "Kentleşmeyle birlikte düğünler için kapalı mekan ihtiyacı arttı. Mesele bu ihtiyaca en iyi şekilde cevap verebilmek, standartları yükseltmek. Türkiye’de 8 bin kişiye bir düğün salonu düşüyor. İstanbul’daki 1500 civarında salonun 585’i bize kayıtlı. Salon standartı için TSE’yle çalışıyoruz. Salon yönetim sistemi yazılımı hazırladık. Yakında ortak bir ağ kuruyoruz. 12 salon bu sisteme geçti. Artık bütün işlemler internetten yapılacak."
ESKİDEN PARAYI BABA VERİRDİ ŞİMDİ ÇOCUKLAR KAZANIYOR İSTEKLER GENÇLEŞİYORFatih Düğün Sarayı’nın 32 yıllık işletmecisi Mehmet Tatari: "Eskiden parayı baba verirdi, o ne isterse öyle olurdu. Artık gençler çalışıyor. Masrafları karı-koca ortaklaşa kendileri karşılıyor. İstekler de ona göre gençleşti, değişti, çeşitlendi. İyi de oldu. Kararları gençler aldığı için aileler arasında kavgalar azaldı. Eskiden düğün kavga çıkmadan bitsin diye dakikaları sayardım. Şimdi 200 düğünde ancak bir kavga çıkıyor."
O SÜTUNLAR Kİ KAÇ GENÇ KIZI EVDE BIRAKTIEn güzel damat adayı yine düğünde bulunur, derler. Ama kimisi baştan kısmetsiz! Sen kalk, 40 yılda bir düğüne git. Onda da salonun kolonuna denk gel, hiçbir oğlan seni göremesin. O kolonlar ki kimbilir kaç genç kızın evde kalmasına sebep oldular, artık yoklar. Sefaköy’deki Akdeniz Düğün Salonu 10 metre tavan yüksekliği ve kolonsuz olmasıyla övünüyor.
LA KOMPARSITA KALKTIAlaturayla (müzisyenlere verilen bahşiş) beraber La Komparsita da kalktı. Artık açılış dansları ya Celine Dion’dan Titanic’le ya da Whitney Houston’dan I Will Always Love You’yla. Orkestralar eskiden ayaktaydı. Şimdi oturuyorlar. Bütçenize göre 500’e de var, 10 bin liraya da. İstanbul Topçular’daki Beyazgül Düğün Salonu’nun orkestrası 4 kişilik: Davulda Tarık (aynı zamanda Clariant’ta elektronikçi), keyboardda Önder (İdaş’ta üretim-planlamada görevli), klavyede Ediz (Promat’ta renk ayrımcı), vokal ve perküsyonda Suat (Asdaş’ta makine teknisyeni).
GELİNLER DAHA MUTLUŞimdinin gelinleri daha mutlu ya da artık mutluluklarını göstermekten utanmıyorlar. Zorla, usulen dans ediyor pozları artık out. Sibel Can’dan Çakmak Çakmak’ı damadın gözünün içine bakarak söylüyor, en kıvrak dansları yapıyor, etrafa gülücükler atıyorlar. Göbek atmaya sekizde başlayıp, arabaya binene kadar durmayan kadın tipi hálá mevcut. Tabii, eşime kim baktı diye bütün salonu geren tipler de.