10 ilk aşk hikâyesi

Güncelleme Tarihi:

10 ilk aşk hikâyesi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 14, 2009 00:00

Bugün 14 Şubat Sevgililer Günü. Kimisi yeni aşkıyla ilk kez yaşayacak bu günü. Kimisi uzun yıllar birlikte olduğu hayat arkadaşıyla geçen günlerini hatırlayıp aşkını tazeleyecek. Ama ne olursa olsun, bugün herkes ilk aşklarını da hatırlayacak. Kimi okulda, kimi yazlıkta ya da mahallede, kimi de tamamen platonik ve sadece beyazperdede. Bu Sevgililer Günü’nde 10 ünlüye ilk aşklarını sorduk.

TUĞBA ÖZAY Manken

Beş yaşındayken Kemal’i öptüm


İlk kez beş yaşında, babaannemin üst kat komşusunun oğlu Kemal’e aşık olmuştum. Yakışıklı bir çocuktu. Aslında aşktan öte bir hayranlıktı bu. Biz birbirimize hayrandık. Onunla beraber oyunlar oynardık. Kemal’i bir kez yanağından öpmüştüm. O an kalbim pır pır etmişti. Bu hayranlık yedi yaşına kadar sürdü. Sonra araya ayrılık girdi. Bir daha da birbirimize rastlamadık.

MURAT BOZ Şarkıcı

Yanağından öptüm arkadaşlarım çok amatörsün dediler

/images/100/0x0/55eb5a10f018fbb8f8bba2ab

Gerçekten aşık olduğum zaman 13 yaşındaydım. O dönemlerde karşı cinsle olan ilişkilerimde hep içine kapanık ve aşırı utangaçtım. Çöpçatan arkadaşım Derya bizi bir araya getireceğine söz verdi. 14 yaşıma geldiğimde bir bahar günü, okulların kapanmasına 1-2 ay kala bu sözü tuttu. Ben kızın da bana ilgisi olduğunu duyunca havalara uçtum. Onunla bir araya geldiğim ilk ve son günü hiç unutmuyorum. Okulun girişinde buluştuk. ‘Merhaba’ diyerek yanağından öpme isteğim bütün arkadaşlarım tarafından amatörce bulundu. Hatta kızın bir daha görüşmek istememesinin nedeninin bu olduğunu söyleyenler oldu. Onu yaklaşık 6 sene görmedim. Ta ki aynı üniversitede okuduğumuzu fark edinceye kadar. Fakat beni tanıdığını bile zannetmiyorum. Zaten bir erkek arkadaşı vardı. En büyük platonik aşkım da Gülşen Bubikoğlu’dur. Şimdi bile ağzım açık televizyona bakakalıyorum. Masalsı bir güzelliği var.

DOĞA RUTKAY Oyuncu

Paris’te Son Tango’yu izlerken aşık oldum

İlkokul yıllarından aklıma kazınan tek bir isim var, Marlon Brando. Aslında öyle ünlülere platonik aşk duyan biri değildim. Beni etkileyen ortaokuldayken izlediğim, Marlon Brando’nun oynadığı Paris’te Son Tango olmuştu. Oyuncu olmak istediğim için önce Brando’nun oyunculuğundan etkilendim. Sonra hayat hikayesini araştırdım. Özellikle Kızılderililere sahip çıkıyor olması çok hoşuma gitti. Bütün filmlerini takip ettim. Charlie Chaplin’le beraber, duvarına posterini astığım tek ünlüydü. Kendime fotoğraf ve videolarından oluşan büyük bir arşiv hazırladım. Hala Marlon Brando filmlerine rastladığımda büyük bir zevkle izlerim.

TAN SAĞTÜRK Dansçı

Okulun bahçesinde balerin ablalarımıza yakalandık


Sekiz yaşındaydım. İzmir’de aynı mahalledeydik. Çok güzel bir kızdı. Yıllar sonra bir gösterime geldiğinde, çıkışta karşılaştık. İki çocuğu olmuş. Önce onu tanıyamadım. Bir daha da görüşmedik. Daha net hatırladığım aşkım da konservatuvarda ortaokul birinci sınıftayken bir balerin arkadaşımdı. Adı Yasemin. Ben dans ederken kulisten beni izliyor, bana enerji veriyordu. Bir gün okulun bahçesinde birbirimize sarılırken balerin ablalarımız bizi yakaladı. Yaşımızın çok küçük olduğunu söyleyip ‘Burada böyle şeyler olmaz’ diye bizi azarladı. Aşkımız öylece bitti ama arkadaşlığımız devam etti...

HÜSEYİN KARADAYI DJ

İlk aşk acımı Ajda Pekkan sayesinde atlattım


İlk aşık olduğumda dokuz yaşındaydım. Uzun süre ‘seni seviyorum’ diyemedim. Çok utanıyordum, elini tutmayı bırakın, yüzüne bakarken bile kızarıyordum. Gözlerine, bana bakışına, saçlarına, güzel dudaklarına aşık olmuştum. Kendimi güneşin içinde hissediyordum.Yaz aylarında üç ay görüşebiliyorduk. Kışın ayrı şehirlerdeydik. Bir yazı birlikte geçirdik, 2. sene yaz sonu gelmeden koptuk. Bir daha da hiç karşılaşmadık. Evde Ajda Pekkan’ın ‘Dile Kolay’ şarkısını dinleyerek acımı azaltıyordum. Plağın kapağındaki güzel kadın Ajda da benim en büyük tesellim oldu. Daha sonra da yıllarca Ajda Pekkan’ın karşıma çıkmasını bekledim.

PAMELA Şarkıcı

Aldığı “P” harfi kolye hâlâ durur

İlkokulu yurtdışında okudum. Beş kişilik bir gruptuk ve tek kız bendim. Bir süre sonra içlerinden Brian’a aşık oldum. Komik ve zeki bir çocuktu. Çok da yakışıklıydı. İlkokul 3. sınıftan 5. sınıfa kadar bu aşkı hep içimde sakladım. 5. sınıfın sonunda yaz tatiline girmiştik. Bir gün Brian aniden bize geldi. Beni dışarıya çağırıp kapının önünde kızara bozara yıllardır benden hoşlandığını ve artık itiraf etmek zorunda hissettiğini söyledi. O an bayılacağımı zannettim. “Sen benim tanıdığım en güzel, komik, eğlenceli ve zeki insansın. Senden başka hiçbir şey düşünemiyorum” demişti. İlk öpücük önce yanaktandı. Sonra çabucak dudağa kondu. Onu düşündükçe yanaklarım ateş gibi oluyordu. Doğum günlerinde birbirimize hep özel hediyeler alırdık. Bana “P” harfinden altın bir kolye almıştı. Hâlâ durur. Aşkımız babasının aniden başka bir ülkeye tayini çıkınca bitti. Bir süre hep mektuplaştık ama bir şekilde izimizi kaybettik. 5 sene önce internette buldum onu. Bir iki kez yazıştık ama bir daha karşılaşmadık.

NEBAHAT ÇEHRE Oyuncu

Ağaçtan yüzük yapıp nişanlanmıştık


Ben ilk aşık olduğumda 15 yaşımdaydım. O da Galatasaray Lisesi’nde okuyordu. Arkadaşlarım aracılığıyla tanışmıştık. ‘Seni seviyorum’ diyebildim mi hatırlamıyorum. İnşallah söylemişimdir. Beni erkeklerde kişilikli ve karşısındakine güven veren duruş etkiliyor. O da öyleydi. Ağaçtan yüzük yapıp nişanlanmıştık. Ben güzellik kraliçesi seçildikten sonra ayrıldık. Yıllar sonra Polonezköy’de ata binerken karşılaştık. Evlenmişti ve çocukları vardı. İkinci eşim Yavuz Demir’in lisede bir sınıf altındaydı. Bir gün Yavuz’la beraberken onunla restoranda karşılaştık. Yavuz biliyordu tabii onu. O kadar heyecanlandım ki elimdeki çatal bıçak yere düştü...

AHMET ÜMİT Yazar

Şimdi bile Ingrid Bergman filmlerini kaçırmam, eşim sinirlenir


Benim ilk aşkım Ingrid Bergman’dı. 11 yaşındaydım. İlk kez Gaziantep’teki yazlık sinemada ‘Aşktan da Üstün’ isimli filmde onu izledim. Hüzünlü bakışlarından, dudaklarından çok etkilenmiştim. Karşısındaki oyuncuları çok sevsem de kıskanırdım. Mesela kendimi yıllarca Cary Grant gibi hissetmiştim. Casablanca filmi beni çok etkiledi. Bazı filmleri iyi olmasa bile o oynadığı için bana çok güzel gelirdi. Aşık olduğum kızlarda da onu arıyordum. O dönemlerde Hey isimli bir dergi çıkardı. Arkadaşlarım ABBA resimlerini toplarken ben Ingrid Bergman fotoğraflarını biriktirirdim. Bu ilgi ilk kız arkadaşıma kadar sürdü. Şimdi de gece yarıları filmlerini görsem halen oturur izlerim, eşim de bana sinirlenir. Benim için efsanevi kadınlardan biridir.

KEREMCEM Şarkıcı

Hay Allah şimdi anladım o da benden hoşlanıyordu


Aşkı ilk hissettiğim ya da hissettiğimi sandığım zaman Milas Sakarya İlkokulu 3. sınıftaydım. İsmini vermeyeyim ama simsiyah saçları ve içine bakamadığım kocaman mavi gözleri vardı. O seneler anı defteri hediye etmek moda olmuştu. Benim defterime de ilk maniyi yazan oydu. Neden bilmem bana bir defter hediye etmişti (Hay Allah şimdi anladım galiba, o da benden hoşlanıyordu!) Ona duygularımı hiç söyleyemedim, hatta niyetlenmedim bile. Yani benimki tam anlamıyla platonik bir aşktı. Bir daha hiç görüşmedik. Eski bir röportajımda ismini söylemiştim. O sırada Aşk Oyunu dizisi için İzmit’te bir hastanede çekim yapıyorduk. Bir doktor yaklaştı yanıma. Onun babası olduğunu söyledi, biraz konuştuk, çok ama çok utandım.

ROJİN Şarkıcı

Urfalı inşaat işçisine aşkım 5 yıl sürdü


Ben12 yaşındaydım ve o 19 yaşında Yusuf isminde Urfalı bir inşaat işçisiydi. Çok yakışıklıydı, Johnny Depp’e benziyordu. Okula giderken beni takip ediyor ama hiç konuşmuyordu. Görüp babama söylerler diye... İbrahim Tatlıses ve Perihan Savaş’ın bir filminde, İbo duvara “Urfalı sana mecbur” diye yazmıştı. Bizimki de çivi yazısı gibi yazısıyla“Urfali sahan mecbir” yazıp arkadaşımla yollamıştı. Ben de evin damına çıkıp ona bakarak evlenme hayalleri kuruyordum. Nihayet bir araya geldiğimizde babama yakalandık, bizim tekvandocu da benden önce kaçtı. O gün feci bir dayak yedim. Aşkımız bin bir türlü eziyetle 5 yıl sürdü; bütün mahalle biliyordu. Ailesi benim “serbest” bir kız olduğumu düşünüyordu, benimkilerse okuyup memur olmamı istiyordu. Derken ailesi Tevhide adında amca kızını istedi. Bir gece mahallede davul zurna sesi... ve Yusuf evlendi. Karısı Tevhide biri karnında biri elinde iki çocukla bana tepeden bakarak önümden geçiyordu. Adana’ya yıllar sonra döndüğümde Yusuf’u gördüm. Feci kilo almış, saçlar gitmişti. Dokuz çocuğu olmuş.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!