Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2004 00:00
OtoBil yarışmasının sponsorlarından, 12 yıl boyunca Formula 1’in resmi zaman tutuculuğunu yapmış olan TAG Heuer, İsviçre’nin en eski saat firmalarından biri. Tüm zamanların en yakışıklı aktörlerinden Steve McQueen’i de reklamlarında kullanan markayı Türkiye’ye getiren LPI firmasının Genel Müdürü Cent Uğurdağ, TAG Heuer’in motorsporlarından mücevherli kadın saatlerine uzanan öyküsünü anlattı.TAG Heuer uzun yıllar F1’in resmi zaman tutucusuydu. Formula 1 ile başka bir bağlantı var mı?TAG Heuer 12 yıl boyunca F1 yarışlarının resmi zaman tutuculuğunu yaptı. Bu sene itibariyle bu işten çıktı. Ama F1 bağlantısı bitmedi. McLaren’in hala sponsoru. Ayrıca Amerika’daki Indi 500 yarışlarının da resmi zaman tutucusu. Hatta teknolojik olarak Indi 500 daha ileri düzeyde bir yarış. Şöyle ki orada 1/1000 saniye ölçülüyor. Halbuki F1’de 1/100 saniye ölçülüyor. F1’i bu yüzden bırakmadınız herhalde. Neden bıraktınız F1’in zaman tutuculuğunu? Parasal sebeplerden mi?Hayır, parasal birşey değil. Bir kere zaman tutuculuğu işinin firmalara iki türlü faydası var. Bir tanesi hem teknolojik olarak kendilerini geliştiriyorlar, hem de marketing, tanıtım süreci yaşanıyor. Her yarışı 300 milyon kişi izliyor. Yılda 16-17 tane yarış oluyor. Fakat 12 yıldır bu işi yapıyor zaten TAG Heuer ve şu an TAG Heuer İsviçre’nin kendi fiyat grubunda yani lüks saat grubunda dördüncü büyük markası. Artık tanınmayla da ilgili o kadar büyük kaygı yaşamıyor, 12 yıldır bu işi yapıyorlar.F1, Dünya Kupası’ndan ve olimpiyatlardan sonra en çok izlenen spor müsabakası. Şöyle düşünün Dünya Kupası da Olimpiyatlar da dört yılda bir yapılıyor. Halbuki Formula 1’de her sene 17-18 yarış yapılıyor. Tekrar etkisi de çok ama zaten TAG Heuer Formula 1’den tam kopmuyor. McLaren’la olan işbirliği devam ediyor. Çünkü aynı gruba bağlılardı eskiden. Şimdi TAG Heuer Louis Vuitton Moet&Chandon Henessy Grubuna (LVMH) bağlı. Ama yine McLaren’la geçmişten gelen bağlılığını sürdürüyor. O yüzden hem F1’deki bağlantısı devam ediyor hem de Indi 500 yarışlarındaki resmi zaman tutma işini de yapıyor. Motorsporlarıyla bu yakın temas nereden geliyor? Marka 1860 yılında Heuer isimli bir kişi tarafından kurulmuş. Ve o dönemde ağırlıklı olarak spor müsabakalarında özellikle 1860’dan sonra 1900’a kadar olan dönemde hep atletizim yarışları var. Spor müsabakalarının zaman tutma işi yapılmış. Ondan sonra da 20’nci yüzyılda da olimpiyatlarda zaman tutuculuğu yapılmış ve geleneksel olarak firma hep yarışlarda, spor müsabakalarında zaman tutma işini yapmış. 1985 yılında TAG Grubu satın almış Heuer’i. TAG Grubu’nun özelliği hep teknolojik işler yapmış ve yapmakta olan bir firma olması. TAG Grubu da McLaren’la bağlantıya geçiyor ve 1970’lerde McLaren için çok özel bir F1 arabası yapıyor. O yıllarda çok ciddi başarı elde ediyorlar.TAG Grubu’nun McLaren için ürettiği F1 aracında kimler yarıştı? 1983 yılında TAG Grubu turbo beslemeli bir motor üretiyor ve o yıllarda McLaren sürücüleri Nikki Lauda ve Allen Prost 16 yarışın 12’sini kazanıyorlar. TAG’ın geliştirdiği McLaren otomobiliyle. Bu şekilde de TAG Grubuyla McLaren arasında bir bağlantı oluşuyor. Sonra TAG Grubu Heuer’i alınca diyorlarki biz Formula1’e bakalım. O yıllardan beri Formula 1 bağlantıları devam ediyor. Ayrıca geçmişte de 1964 yılında Carrera isimli bir saat modeli yapıyorlar. Geçmişte yaptıkları modeller hep otomobillerle ilgili. LeMans filminde Steve McQueen uğurlu saati olarak Monaco isimli saati takıyor. Bu sene de şu an Mercedes’le bir bağlantıları var. Mercedes’in çok özel bir saati var, SLR. Bu arabanın alıcıları için özel bir saat yaptılar onun da ismi SLR Chronograph diye geçiyor. Ve arabadaki birtakım detayları saate yansıtmışlar. Sadece bu arabayı alanlar satın alabiliyor ve en fazla iki tane alabiliyor ve fiyatı da 10 bin
Euro. Saat sektörünü nasıl değerlendirirsiniz? İsviçre, değersel olarak, dünyadaki saat sektörünün yüzde 60-70’ini kontrol ediyor. Yıllık ihracatı aşağı yukarı 10 milyar İsviçre Frangı ki, bu bugünkü kurla da 8-9 milyar
dolar ediyor. Türkiye’ye baktığımız zaman, Türkiye Ä°sviçre’den yılda 100 milyon dolarlık ithalat yapıyor. Bu rakamları karşılaÅŸtırdığımız zaman aÅŸağı yukarı Yunanistan’la aynı. Yunanistan’ın nüfusunu düşünecek olduÄŸunuz zaman 1/10’umuz kadar ya da yüzde 15’imiz kadar. Bu baÄŸlamda baktığınız zaman da Türkiye’deki saat sektörünün de önümüzdeki dönemde ciddi boyutta büyümesini bekliyoruz. Satışını yaptığınız modeller hep klasik ve spor mu?Bütün dünyadaki koleksiyonun aynısını buraya getiriyoruz. TAG Heuer ağırlıklı olarak erkek saati yapıyor. Tabii birçoÄŸunun bayan modelleri de var, ama maskülen bir marka olduÄŸu çok doÄŸru. Yani dünyada baktığınız zaman erkekler biraz daha fazla saat alıyorlar.Erkekler sizce neden kadınlardan daha fazla düşkün saate?Çünkü alacağı baÅŸka bir ÅŸey yok erkeÄŸin. Aksesuvar olarak bir gözlük takabiliyor erkekler bir de saat takabiliyor. Saat erkek için önemli bir aksesuvar. Öyle olunca onda da çok kuvvetli TAG Heuer ama tabi kadınlarda da baktığımız zaman orda da çok ciddi bir piyasa var. TAG Heuer mücevherli olan saatte bile yine spor saati özelliklerini kullanıyor. Kolay açılmayan bilezik, su geçirmezlik, çizilmez cam, saÄŸlamlık... Onun da kendisine göre belirli bir alıcısı var. TAG Heuer’in gelecekteki planlarından bahsedebilir misiniz? Tag Heuer’in bir kere planlarını ikiye ayırmak gerekiyor. Biri TAG Heuer’in dünyadaki planı, diÄŸeri de bunun Türkiye operasyonu. Genel olarak TAG Heuer’e baktığımız zaman dünyada iki iyi yönüyle tanınıyor. Bir tanesi spor saat ve klasik saatler. Klasik saatler de deri kayışlı, 50’lerde, 60’larda yapılmış olan saatlerin tekrar yapılması. Ãœrün olarak baktığımızda geçmiÅŸ deÄŸerleri kullanılıyor. Bu kadar eski firmalar olduÄŸu zaman hep bu geçmiÅŸle de ilgili bağı asla koparmak istemiyorlar. Ama bunun tabii günümüze uyarlanması gerekiyor. TAG Heuer’in tanıtım ayağına geldiÄŸimiz zaman ise sıradışılık baÅŸ rolde. Hep farklı olmak... Otomobil sporlarıyla olan baÄŸlantısı gibi. Türkiye’de 50 satış noktası varTürkiye’de ne kadar satış noktanız var?Türkiye’de bizim ÅŸu an ağırlıklı olarak hedefimiz, network’ümüzü geniÅŸletmek deÄŸil, geliÅŸtirmek. Yani ÅŸu an aÅŸağı yukarı Türkiye’de turistik bölgeler dahil 50 satış noktamız var. Bunun aÅŸağı yukarı 20-25’i turistik bölgelerde, 20-25’i de büyük ÅŸehirlerde. Bugün Ä°stanbul, Ankara, Ä°zmir, Adana, Bursa, Antep, Mersin ve Antalya’da bayilerimiz var. Bir de bunun dışında turistik bölgelerde bayilerimiz var. Sergileme, satışın düzgün yapılması, halka doÄŸru bilgi verilmesi gibi konular bizim en büyük konsantrasyonumuz. Sonuç olarak belli bir dağıtım ağımız var onların geliÅŸmesini saÄŸlamak, dükkanların daha iyi olmasını saÄŸlamak, servisin kalitesini artırmak bizim kısa vadedeki hedefimiz.Â
button