A.A
Oluşturulma Tarihi: Nisan 06, 2010 00:59
Bitlis Devlet Hastanesinde görev yapan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. M. Tolga Kafadar, kentte görev yaptığı 1,5 yıllık süre içinde, 500'e yakın guatr ameliyatı yaptığını söyledi.
Kafadar, yaptığı açıklamada, Bitlis ve çevresinde guatr hastalığının yaygın olarak görüldüğünü belirtti.
Guatr hastalığının genetik olduğu, anne ve babadan diğer ailenin fertlerine geçtiğini ve bu nedenle Bitlis yöresinde çok fazla guatr vakası görüldüğü bildiren Kafadar, şöyle konuştu:
“Kentte görev yaptığım süre içinde anestezi uzmanlarımızla birlikte 900'e yakın ameliyat yaptım. Resmi kayıtlarımızda bu ameliyatlardan 500'ü guatr ameliyatı oldu. Bitlis yöresinde çok fazla guatr vakası görülüyor. Genetik olmasından dolayı, anne ve babadan ailenin diğer fertlerine geçiyor. Kalıtsal olan bu hastalık engellenemiyor. Ama bu konuda bazı tedbirler alınabilir. Bitlis yöresinde özellikle tuzlarda iyot eksikliği var. İyot eksiliğine bağlı olarak tiroit hormonları düzensizleşerek, guatrı ortaya çıkarıyor. İyotlu tuz kullanmak bir nevi tedbir alınabilir. Ayrıca yörede çok fazla lahana, turşu ve özellikle karalahana tüketiliyor. Bunların tüketimini azaltarak, içme suyuna dikkat edilmesi gerekiyor.”
“GUATR'DA BESLENME ALIŞKANLIKLARI ETKİLİ”
Türkiye'nin bölgelerinde bazı hastalıkların çok görüldüğünü ve bunların endemik olarak ifade edildiğini belirten Kafadar, bazı bölgelerde kalp-damar, bazı bölgelerde kanser, bazı bölgelerde ise guatr hastalıklarının sık görüldüğünü, bu hastalıklar bölgenin sosyo-kültürel gelişim ve ekonomi seviyesine, beslenme alışkanlıklarına, genetik yapısına, iklim ve çevre yapısına göre değiştiğini kaydetti.
Özellikle evlenmeden önce gençlerin doktora başvurması gerektiğini vurgulayan Kafadar, evlendikten sonra hastalığın çocuklara bulaşma riskinin yüksek olduğunu dile getirdi.
Kafadar, şunları ifade etti:
“Bir ailede guatr varsa kesin diğer aile fertlerinde de vardır. Genetik olarak görülüyor. Burada 5, 6 ve 7 yaşındaki çocuklarda guatr olduğunu gördük. Bunun tedbirlerini almaya çalışıyoruz. Evlenmemiş genç kızları da ameliyat ediyoruz. Böylece genç kızın evlendiğinde, hastalığı çocuklarına geçirme riskini de azaltmış oluyoruz. Guatr özellikle genetik olarak bayanlarda çok, erkeklerde az görülüyor. Erkeklerde az görülmesine rağmen, erkeklerdeki guatrın kötü çıkma riski çok fazla.”
Ameliyatların dışında takip alarak ilaç tedavisi uyguladıkları çok sayıda guatr hastasının bulunduğunu anlatan Kafadar, bu hastaları 2 ile 3 ay arasında belirli periyotlarla kontrole çağırdıklarını ve hastaların kan tahlillerini ve ultrasonlarını yaptıklarını söyledi.
“GUATR AMELİYATI RİSKLİ VE ZOR”
Yaptıkları ameliyatlarla tiroit bezinin tamamını aldıklarını dile getiren Kafadar, çünkü tiroit bezinin bir parçasının alması halinde hastalığın iller ki zamanlarda tekrar nüksedebileceğini belirtti.
Kafadar, şöyle devam etti:
“Bu hastalığı engellenmek istiyoruz. Hastalık tekrar çıkarsa, hastaya 2 veya 3 ameliyat gerekebiliyor. Hastayı uzun süre tedavi ettikten ve guatrın zehrini azaltıktan sonra, ameliyata aldığımız hastalar oldu. Bu ameliyatlar riskli. Anestezi uzmanlarımızla birlikte ekip çalışması yaparak, bu hastaları hastaneye almaya çalıştık. Guatr ameliyatı riskli ve zor. Çünkü boyundan sinir ve büyük damarlar geçiyor. Ufak bir hata da hastanın ses telleri veya büyük damarlar zarar görebilir. Başka ameliyat yapılmaması için, bezin tamamını alıyoruz. Böylelikle damarların zarar görme riskini azaltıyoruz.”
Bitlis'te birçok kişinin guatr olduğunu bilmediğini belirten Kafadar, insanların guatrı dış guatr ve görülmüyorsa iç guatr diye ikiye ayırdığını, bunun doğru bir yaklaşım olmadığını ve gözle görülmeyen küçük guatrların daha kötü olabileceğini açıkladı.
Bitlis merkez, Güroymak, Mutki ve Kavakbaşı beldesinde yaşayan çok sayıdaki vatandaşın da guatr olduğunu söyleyen Kafadar, Ahlat ve Adilcevaz'daki hastaların ise Tatvan'a ve diğer illere gittiğini ifade etti.
Kafadar, “İnsanlar bunu önemsememiş ve onlara uyarı da yapılmamış. Geçmiş yıllarda hastane şartları uygun olmadığı ve imkansızlıklardan dolayı doktorlar bu vakaları almamış. Bu nedenle hastalar, uzun yıllar boyunca çevre illere sevk edilmiş. İnsanların sıkıntı yaşamaması için tedavi ve takipleri artık biz yapıyoruz” diye konuştu.