Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 12, 2005 00:00
Türk fotoğrafçı Cüneyt Akeroğlu Fransız moda dergisi Citizen K için, Fransız aktör Stephane Rideau’nun çıplak fotoğraflarını çekti. Citizen K Fransa’nın çok satan dergilerinden biri. Farklı bir satış stratejileri var. Üç ayda bir piyasaya çıkıyor ve sadece 1 Euro’ya satılıyor. Dergiye ilan vermek isteyenler sayfa başına en az 40 bin Euro ödüyor. Cüneyt Akeroğlu böylesine önemli bir dergi için fotoğraf çeken ilk Türk fotoğrafçı. Bu önemliydi ama Fransızların hayran olduğu bir aktörü çıplak çekmesi daha da önemliydi. Onunla konuşmak farz olmuştu.
Citizen K dergisi sizi nasıl keşfetti?
- Citizen K benim için önemli bir dergi. Dört yıldır sürekli takip ediyordum. Bir buçuk yıldır da dergi ile bağlantı kurmaya çalışıyorum.
Nasıl bir çalışma bu?
- Mail atıyorum, cevap gelmiyor, tekrar mail atıyorum, yine gelmiyor. İki haftada bir mail gönderiyordum.
O mail’lerde ne yazıyordu?
- ‘Merhabalar ben Cüneyt Akeroğlu. Türkiye’de yaşayan bir fotoğrafçıyım. Derginizi çok beğeniyorum. Sizinle tanışıp, yaptığım işleri göstermek istiyorum.’ Her mail’e iki tane de fotoğraf ekliyorum. Bir buçuk yıl sonunda canıma tak etti ve ‘Yüz tane mail yolladım. Neden cevap vermiyorsunuz, anlamıyorum. Olumsuz da olsa nezaketen iki satır yazmanız gerekmez mi’ diye bir mail yazdım. Çünkü bir açıklama yapmaları gerekiyordu. En azından ‘Seni beğenmedik, uzaksın, Türk’sün’ gibi bir şeyler söyleyebilirlerdi. Yazdığım o mail’e ‘Ne mail’i’ diye bir cevap geldi. Ben tekrar aynı şeyleri yazdım. Kendimi ve derdimi anlattım. İki-üç seri fotoğrafımı ekledim, tekrar yolladım. ‘Bu fotoğraflar çok ilgimizi çekti biraz daha yolla’ dediler. Tekrar yolladım, biraz daha istediler. Beş-altı mail yalnızca fotoğraf yolladım. Şöyle bir cevap geldi: ‘Senin çalışmaların bizim için biçilmiş kaftan.’ Ve beni tüm çalışmalarımı görmek, tanışmak için Paris’e davet ettiler.
Ne zaman?
- Geçtiğimiz haziranda. Hiç unutmuyorum o gün ofiste Ece Sükan vardı. Birlikte kol kola girip deliler gibi havalara zıplamıştık.
Neden sizin fotoğraflarınız dergi için biçilmiş kaptan? Siz nasıl fotoğraflar çekiyorsunuz?
- Fotoğraf kalitesi yüksek, şık, gösterişli, elegan ve temiz fotoğraflar çekiyorum. Benim adamlarım çok yakışıklı, kadınlarım çok güzeldir. Mükemmele yakınlardır. Bugüne kadar hiç dil çıkaran bir insan çekmedim. Benimkiler imrendiren fotoğraflar. Citizen K da böyle bir dergi.
Derginin kapısına gittiğinizde neler hissettiniz?
- Şaşkınlık, heyecan hissettim. İçimden sürekli ‘Neden beni seçtiler’ diyordum. Çünkü derginin kapısının önünde onlarca fotoğrafçı ellerinde portfolyolarla bekliyordu. Sonra benimkinin istisnai bir durum olduğunu öğrendim. Derginin yayın yönetmeni bana ‘Citizen K tarihinde ilk defa başka bir ülkeden olup, Fransa’da menajeri olmayan bir fotoğrafçıyla çalışıyor’ dedi. Portfolyomu beğendiler. ‘İstanbul’da yaşayan bir fotoğrafçının böyle bir fotoğraf kalitesi, böyle bir ışık bilgisi, böyle bir ritim dengesi olduğuna inanamıyoruz’ dediler. İlk önce bana tek sayfalık bir şey çektirdiler. Azzaro’nun tek bir kıyafetini çektim. Onun için bile üç kere Paris’e toplantıya gittim. buradan Maslak’a gider gibi. Temmuz’da çekebildik. Azzaro’yu çok beğendiler, sonra bana Stephane Rideau adında Fransız aktörü çektirdiler.
Stephane Rideau nasıl biri?
- Paris’te yeni çıkış yapan, genç bir aktör. Bizim Altın Portakal gibi Fransa’da verilen prestijli bir ödülü almış. Romantik filmlerde oynuyor. Genç kızların da, genç erkeklerin de sevgilisi. İki tarafın da ilgisini çeken bir tip.
Hiç tanımadığı bir fotoğrafçıyla çalışmayı nasıl kabul etti?
- Daha önce çektiğim fotoğraflar ona da gitti. Onları gördü ve güvendi.
Stephane Rideau daha önce hiç kameralar önünde soyunmuş mu?
- Filmlerinde soyunmuş. Çok rahattı. İngilizcesi çok iyi değildi, tercüman aracılığıyla anlaştık. Şuramı çekme, buramı çek gibi laflar söylemedi. Her tarafını çekebilirdim. Ama estetik olması açısından, sanatsal durması açısından bazı yerleri kamufle ettim. Sonuçta ortaya dramatik ve gölgeli fotoğraflar çıktı. Ucuz olmadı. Nü fotoğraflarda ucuzlukla kalite arasında çok ince bir çizgi var. Çok profesyonel bir ekiple çalıştım. 8-10 kişiydik. Saçı, makyajı, dekoru geçtim kullanılan duvarın rengi bile özel seçildi. Çekim bir gün sürdü. Fotoğraflar üç ayrı usta tarafında rötuşlandı. Yüzünü başka biri, vücudunu başka biri rötuşladı. Renk ayarlarını başka biri yaptı. Sadece cildi beş gün sürdü.
Üç rötuştan geçen fotoğrafa tekrar baktığınızda kendinizi o işin yaratıcısı gibi hissetmekte zorlanıyor musunuz?
- Hayır. Çünkü ben fotoğrafın ışığını, ambiyansını, ruhunu yaratan adamım. Modelin tırnak eti beni ilgilendirmez. Mükemmel sonuç için tırnak etini düzeltmek, sivilcesini silmek lazım.
Çok para kazandınız mı bu işten?
- Çok değil. Türkiye’de de dergi çekimleri prestijdir. Dergide isminin varolması fotoğrafçıya bir şeyler katar. Orda da aynı şekilde. Dergiden aldığım para kampanya fiyatı kadar yüksek değil. Orada sayfasına para ödüyorlar burada toplamına. Şöyle bir karşılaştırma yapabilirim: Burada on altı sayfalık bir moda çekimine aldığım parayı orada sayfa başına aldım.
YENİ STAR
Stephane Rideau, 1993’te 17 yaşındayken ragbi oynarken keşfedildi. Andre Techine ve François Ozon gibi ünlü yönetmenler ona filmlerinde rol verdiler. Andre Techine’nin ‘Les Roseaux sauvages’ filminde üstlendiği rolle En İyi Çıkış Yapan Erkek Oyuncu dalında Cesar ödülüne aday gösterildi. 1998’de François Ozon’un ‘Sitcom’ filminde rol aldı. 2000’de oynadığı ‘Presque rien’ adlı filmde bir eşcinseli canlandırdı, o günden sonra da ‘etiketlenmemek’ için eşcinsel rollerinde oynamayacağını açıkladı.