Karmaşa Ankara'da

RAUF Denktaş ile Tayyip Erdoğan arasındaki gerginlik, Ankara ile Lefkoşa arasındaki görüş ayrılığından mı kaynaklanıyor? Kıbrıs'ta, kritik günlerin yaşandığı bir süreçte ortaya çıkan bu çatlağın kaynağı Ankara'da. Türkiye, sadece hükümetiyle değil, dış politika oluşum sürecinde etkili olan devlet kurumlarıyla da Kıbrıs politikasında ses uyumu sağlayamıyor. Bazı çevreler, Annan planını ‘‘bir teslimiyet, Kıbrıs Türklüğünün yok edilmesi, Türkiye'ye Kıbrıs'tan elini çektirme girişimi olarak niteliyor- (22 Ocak'ta Enis Berberoğlu'nun, Hürriyet Gazetesi'nde yayınlanan haberinde söz edilen ‘‘derin rapor’’da olduğu gibi.)Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs politikasında değişiklik mesajı verdikten hemen sonra ‘‘Hayır yok’’ açıklaması yapıyor. Çankaya'dan Denktaş'a tam destek mesajı veriliyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Arınç, KKTC'ye ayak bastığında halkın çözüm taleplerinin de dikkate alınması gerektiğini söylüyor, Ada'dan ayrılırken, ‘‘Denktaş müzakere masasına otururken arkasını boşaltmanın Kıbrıs Türk'üne ihanetten başka anlamı yoktur’’ diyor.Bu kadarla da kalmıyor, ‘‘Denktaş'ın arkasında kale gibi durmak en doğru harekettir’’ de diyor.* * *ARINÇ'taki bu değişim nereden kaynaklanıyor? Denktaş ile geçen hafta yaptığımız görüşmede KKTC Cumhurbaşkanı'na bu soruyu sorduğumuzda ilginç bir yanıt veriyor. ‘‘Bazı makamlarla görüştü. Onlar ona bazı belgeler gösterdiler herhalde o da fikir değiştirdi’’ diyor. Arınç, her ne kadar Meclis Başkanı ise ve partisi ile arasına mesafe koyuyorsa da AKP'nin kurmayları arasında önemli bir yere sahip. Arınç'taki ‘‘dönüşüm’’, Tayyip Erdoğan'ın Davos'tan yaptığı açıklamalarla taban tabana zıt.Hatta Tayyip Erdoğan'ın açıklaması, Arınç'ın yorumları temelinde değerlendirildiğinde, ‘‘Ben imza atmam’’ diyen Denktaş'ın arkasında pek kale gibi bir duruş da göstermediğinden ‘‘Kıbrıs Türk'üne ihanet’’ tanımlamasını bile hak edebilir.İşte Ankara'da, her kafadan değişik sesler çıkmasının sonucu böyle tuhaflıklara neden olabiliyor. Bu da hükümetin, tek başına iktidara gelse bile tek başına olamadığını gösteriyor. İslamcılardan liberallere, kafası karışıklardan, düzensizlikten bunalmış insanlara kadar değişik kesimlerin nabzına göre şerbet veren bir siyasi çizgiyi benimseyerek iktidar merdivenlerini çıkan hükümetin, net açık ve desteğini aldığı çevreler tarafından aynı oranda kabul gören bir siyasi söylemi olmamasından kaynaklanıyor bu yalpalamalar.* * *TABİİ ki demokratik bir ülkede değişik görüşler olacak ve bunlar siyaseti etkilemeye çalışacaklar. Ama yaşanan tuhaflık resmi duruşun olmamasında. MGK ve hükümet ile asker arasında yapılan toplantılardan da genel açıklamalar yapılıyor. Siyasi irade son sözünü söyleyemediği için de politika oluşturulamıyor, plan yapılamıyor. Rumların AB'ye girişi Kıbrıs'taki tüm parametreleri değiştirdi. Bundan sonra, anlaşma masası Türkler açısından önem taşıyor. KKTC'nin altının oyulmaması, Kıbrıs Türk toplumunun hakları ve Türkiye'nin Kıbrıs'taki varlığının meşruiyeti açısından müzakereler ve pazarlıklara devam etmek gerekiyor. Ama bunun ilk koşulu, Ankara'da görüş birliğinin sağlanması.
Yazarın Tüm Yazıları