‘‘Karargahları’’ güçlendirme kararı aldık

20 ile 70 yaşları arasında kalabalık bir grup ‘‘genç’’ gazeteci, Cuma sabahı Boğaziçi Üniversitesi'nin bize sağladığı bir salona kapanıp yoğun biçimde medyanın bugünü ve yarınını tartıştık.

Sami Kohen gibi değerli duayenlerimizden birinin de bulunduğu bu tartışmada bizi, çoğunluğu teşkil eden diğer arkadaşlarımız kadar ‘‘genç’’ kılan şey neydi biliyor musunuz? Daha iyi bir medya için daha fazla çalışma ve mücadele etme kararlılığı.

Kurucuları arasında Ahmet Emin Yalman, Metin Toker gibi Türk basınının önde gelen isimlerinin de bulunduğu Basın Enstitüsü Derneği'nin genç gazeteciler için düzenlediği meslek içi eğitim seminerlerinin sonucunda düzenlediğimiz meslek içi interaktif tartışmada önemli görüşler ortaya çıktı.

Hepimizin ilgiyle izlediği NTV gece haberlerinin ikilisi Banu Güven ve Mirgün Cabas, Irak savaşı sırasındaki başarısıyla dünyanın ilk üç haber ajansı asına giren İhlas Haber Ajansı'nın haberden sorumlu genel müdür yardımcısı Ömer Çağlar, iddialı bir yenilenme süreci içindeki Zaman Gazetesi'nin genel yayın editörlerinden Eyüp Can medyamızın genç sesleri olarak yeni görüşlerle bugüne kadarki tartışmaları zenginleştirdiler.

* * *

TARTIŞILANLARI kısaca özetlersem, şu sonuçların çıktığını söyleyebilirim. Cağaloğlu yokuşuna özlem dönemi geride kaldı. Medyanın, değişen dünya koşullarında ve teknolojik iletişim ortamında, dünden çok değişik, daha keskin bir rekabet içine girdiği gerçeği ortak kabul gördü.

Söz konusu olan insan ile teknolojinin rekabeti. En iyi sonuca ulaşmak için ikisinin de en iyisi, en kalitelisi, en yeteneklisi gerekiyor. Buluştukları an ise biri hep ileri gidiyor, diğerinin onu izlemesi kaçılmaz oluyor. Bu sarmalın tırmanışı durduğunda işler aksıyor. Kötü gazetecilik başlıyor.

Medyanın bozulması geleceğimizi ipotek altına alan bir risk. Toplumun entelektüel kapasitesinin dumura uğramasına yol açıyor ve demokratik düzeni tehdit eden en ciddi riski oluşturuyor.

Zaman gazetesinden genç bir arkadaşımızın dediği gibi, ‘‘Bugün sorun, milyon dolarlık araçların, 200-300 dolarlık insanlar tarafından kullanılıyor olması.’’ Tabii, gazeteciler için değer biçmiyor meslektaşım ama bir gerçeği söylüyor, ücretlerin düşüklüğünü vurguluyor.

NTV'den genç bir arkadaşımızın görüşü açılım getiriyor: ‘‘Kendi değerimizi, kendimizi yenileyerek, geliştirerek artırmalı ve vazgeçilmez hale gelmeliyiz’’ diyor.

* * *

İKİ dikenli konu tartışmanın odak noktalarını oluşturuyor. Medya patronları ve medya mensuplarının örgütlenmesi.

Gazetelerin sendikasızlaşma sürecinde, sendikanın da hatalarının olduğunu daha deneyimli ve sendikacılık da yapmış olan bazı gazeteciler söylüyorlar ama medyanın birçok sorununun iletişimsizlikten ve örgütsüzlükten kaynaklandığı da bir gerçek.

Zaman Gazetesi genel yayın editörlerinden Eyüp Can, dünyada sendikanın sorgulandığını, kavgacı sendikacılık anlayışının sona erdiğini, işveren ve çalışanın ortak çıkarlarında buluşmanın esas olduğunu söylüyor. Kimse itiraz etmiyor. Banu Güven, ‘‘Avrupa Birliği'ne örgütsüz bir medya ile giremeyiz. Artık korkmadan oturup modern bir çözüm bulmalıyız medyanın örgütsüzlüğüne’’ diyor.

Diğer konu patronluk meselesi.

Medya günümüzde büyük yatırımlar isteyen bir sektör. Büyük sermayenin medyaya yönelmesi doğal ve olumlu bir şey ancak bu, halkın doğru haber alma özgürlüğünü ortadan kaldırmamalı. Yolsuzluklara, kişisel çıkarlara ve çıkar çatışmalarına medya alet edilmemeli. Bunu önleyecek mekanizmalar olmalı.

Medyanın kendisini açık yüreklikle tartıştığı bu toplantıya, Hürriyet İcra Kurul Başkan Yardımcısı Vuslat Doğan Sabancı'nın katılarak, ‘‘gazeteciyle aynı cephede omuz omuza mücadele eden, gazeteciyi ve gazeteciliği önemseyen bir patron’’ olduğunu söylemesi, Türk medyasına, patronuyla ve çalışanıyla sorunları aşmaya kararlı bir genç neslin el koymakta olduğunu kuvvetlendiren bir mesaj olarak çıktı Cuma günkü toplantıdan.

Eğer seminerin, toplantının sonucunu soracak olursanız söyleyeyim, Mirgün Cabas'ın deyişiyle ‘‘karargahı güçlendirme’’ kararı aldık.
Yazarın Tüm Yazıları