Güncelleme Tarihi:
Birçok genç, fenomen olup çok para kazanmak derdinde. Fenomen olunca çok para kazanılıyor mu?
Gerçekten güzel para kazananlar var. Fakat sanırım bir konseptin olmalı, ya insanları güldürmelisin –ki ben artık fenomen şakalarını komik bulmuyorum- ya da insanlara enteresan şeyler sunmalısın. Bence bu fenomenlikten para kazanma olayı bir rüzgâr gibi gelip geçti, artık bütün fenomenler aç!
Nasıl fenomen olunur? Aileden mi geliyor? Bir reçetesi var mı?
Ya benim fenomenliğim zaten kız kardeşimden geliyor. İnsanlar onun sayesinde beni tanımaya başladılar. Yani ben bir çaba göstermedim bütün işi kardeşim yaptı, Kafka nasıl ki bir sabah uyandığında böcek olmuştu, ben de bir sabah uyandığımda fenomene dönüşmüştüm. Ayrıca gerçek fikrimi sorarsan bence ben fenomen falan değilim.
Siyah Kelebek’i yazmaya nasıl karar verdin?
Normalde hikâye 60’lar Türkiye’sinde geçen büyük bir intikamı konu alan bir hikâyeydi. Karakterimin adı konusunda gidip geliyordum. Ayşe mi, Zeynep mi ne olmalı diye. Fakat sonra sorunun karakterin isminde olmadığını anladım. O kadar işkence sahnesi ne Ayşe’ye ne de Zeynep’e yakışmıyordu. Çünkü bu insanlar mahallenin sonundaki lisede okumuş, daktilo kursuna yetişmeye çalışan insanlardı. Gerçekçi gelmedi, Ayşe’nin işkence sahneleri gözümün önünde Müjde Ar’ın erotik sahnelerine dönüşüyordu. O zaman işte kendime bir dünya yaratmaya karar verdim. Kendi dünyamın tanrısı olmak kadar keyifli bir şey yokmuş meğer. Bunun hazzını yaşamaya başladığım o dakika “Siyah Kelebek”i yazmaya karar verdim.
Hiç alışık olmadığımız bir tür Siyah Kelebek. Apokaliptik tür bir roman yazma fikri nereden geldi? Araştırma ve yazma süreci nasıldı? Uzun mu sürdü, yoksa oturdun ve yazdın mı?
Aslında itiraf etmek gerekirse ben öyle gerilim kitapları okumaya, filmleri de izlemeye gelemeyen bir insanım. Geriliyorum, sinirim bozuluyor. Yazdığım romanın apokaliptik olduğunu editörüm bana söylediğinde fark ettim. Sonra bir baktım ben apokaliptikten öte distopik bir hikâye oluşturmuşum. Hikâyenin oluşum süreci bir seneydi, yazma süreci kısa sürdü. Sanırım hızlı yazıyorum. Aslında hiç araştırma yapmadım, kendi dünyamı yarattığım için içerisine kendime ait bilgiler koydum. Yıldızları çok seviyorum, gökyüzünü, uzayı gerçekten çok seviyorum. Dünyamda geçen bütün insanlara, sokaklara, caddelere her şeye yıldızların isimlerini verdim. Bir de bu insanların inanmaları için bir tanrı gerekiyordu. Bu noktada astronominin gerçekliğinden, astrolojinin mitolojisinden faydalandım. Sonra da oturup yazmaya başladım.
Kitaptaki karakterler aslında gerçek hayatında var mı? Esinlendiğin insanlar varsa, onlar kim olduklarını biliyorlar mı?
Karakterlerimden kiminin saçı, kiminin kaybetmişliği, kiminin sorumsuzluğu hepsi hayatıma girmiş insanlardan topladığım bilgiler. Ama en belirgini Vega karakteridir. İlk ergenlik yıllarımda Cezmi Ersöz’ün kitaplarını okurdum. Artık o yaşlarda ne anlıyorsam o kitaplardan, bayılırdım okumaya. Hayal meyal hatırlıyorum ama hikâyelerinden birinde Cezmi Ersöz eski sevgilisinin evinin oralarda dolaşıyordu. Dışarıdan kızın yanan ışıklarını, balkonunu çok güzel anlatmıştı. Kadını öyle güzel anlatmıştı ki, benim bile aşık olasım gelmişti. Yine evinin oralarda dolaşırken, kadının evinin ışığı sönmüştü ve Cezmi Ersöz “Yine migrenin tutmuştur” diye söylemişti. Acıya sempati beslemek enteresan bir şey galiba ama o an kadının acısına sempati beslemiştim. Vega karakterini hazırlarken Cezmi Ersöz’ün o hayal meyal hatırladığım hikayesindeki kadının acısından esinlendim.
Birçok insan aşk romanı gibi bahsediyor, sinir oluyor musun?
Sinir oluyorum gerçekten, hem de baya keyfim kaçıyor. Aşk dünyanın en güzel şeylerine, edebiyata şiire aklınıza gelebilecek her şeye ilham vermiş. Benim yarattığım dünyada da aşk var, hem de tutkulu bir aşk ama o kadar da büyütülecek bir şey değil. Dünyamda aşkın önüne geçen gerçekliklerin olduğunu düşünüyorum. Romantik bir aşk hikayesi anlatmadım, ama romantik bir aşk hikayesi anlatmışım gibi davranılması ağırıma gidiyor. Bu sanırım kitabın ismi ile alakalı oldu. Kelebek sonuçta, insanın aklına ilk gelen şey aşk oluyor sanırım.
Devam kitabı olacak gibi bir izlenim verdi bitirince, devamı gelecek mi?
Siyah Kelebek, 4 hikayeli bir seri. Hepsi hazır bir şekilde duruyor, zaten o yüzden kurgulaması 1 sene sürdü. Mart ayı gibi serinin ikinci kitabını çıkarmayı planlıyorum.
Kapakta bir şifre gizli olduğunu söyledin. İpucu var mı? Şifreyi çözebilen oldu mu? Şifreyi çözene vaadin nedir?
Kapaktaki şifreyi kendim için yazmıştım aslında. Bilmiyorum nedense gelecekte genetik şifrelerimizin çözülüp, yeniden var olacağımızı düşünüyorum. Aslında neden olmasın, bundan bin sene önce iPhone olacağını söyleseler kimse inanmazdı. Uzay için biz evrimin çok başındayız aslında, uzay zaman için henüz primatlarız. Gelecekte torunlarımızın torunlarının da torunları bu sorunu çözecekler ve bizler yeniden dünyayı yaşıyor olacağız. Belki de zaten bunu yaptık ve dünyayı defalarca yeniden yaşıyoruz. İşte böyle bir durumda kendimi hatırlamak için oraya bir sözcük yazdım. Komik bir sözcük aslında, çok anlamsız. Sadece binlerce yıl sonra kendi kendimi güldürmeyi başarabilmek için yaptığım bir oyun. Şifreyi çözene binlerce yıl sonraki Merve servetini bağışlayacak.
KISA KISA...
Merve Yıldırım’ı 3 hashtag ile tanımlamanı istesek?
Zodi, uzay, aşk
Siyah Kelebek’i 3 hastag ile tanımlamanı istesek?
Varoluş, intihar, üçgen
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı