Güncelleme Tarihi:
“yavuz diye bi çocuk” var, çok da popüler son zamanlarda… Herhalde, olayın odağında hikâye anlatıcılığı var, diyebiliriz. Peki iyi bir anlatıcı olduğunu nasıl anladın ve bu aşamaya kadar ilerlettin? Masada en çok konuşan, güldüren hep sen miydin, mesela?
Masa değil de eş dost arasında, evde komik biriydim. Hala da öyleyim gerçi. Üniversitedeyken arkadaşlarla aynı apartmanda kalıyorduk. Manolya sitesi. Bizimkilerle akşam yemeği, rakı, doğum günü ya da öylesine artık kimin odasında toplanırsak, ben çaktırmadan yazdığım karakterleri oynayıp, yaşadıklarımı anlatıyordum. Sanırım o ara bir kırılma yaşandı. Bir noktadan sonra Eskişehir’de evlerde mini gösteriler yapar oldum. İyi bir anlatıcı olduğumu anlamam bizimkilerin sayesinde, bu aşamaya kadar ilerlemesi ise açık mikrofonlarda sahne alarak diyebilirim.
Stand Up zor iş… Sahnede tek bir özne var ve hikâyedeki her nesne de sesinden, bedeninden ibaret olmak zorunda. Dekor yok, başka bir oyuncu yok. Taklit, oyunculuk derken işitsel, görsel ne varsa sende. Bir hayli zor olsa gerek ve komedinin bir çok türü dururken stand up seçiminin sebepleri neler?
Valla ben yazdıklarımı çekmek istiyordum, ilk başta niyetim oydu. Bunları çekecek insan evladı ve bir miktar para bulamayınca tıkandım. Dört sene önce Beşiktaş’ta ev ararken “Çekemiyorum, çıkıp anlatayım bari,” dedim. Ezo Hanım aracılığıyla Deniz Alnıtemiz’e ulaştım. İlk Kadıköy Karga’da beş dakika çıktım. 8 kişi vardı. Güldüler. Sonrası koptu gitti. Bağlandım. Bu arada stand up düşünüldüğü kadar zor iş değil ya. Valla bahsettiğiniz şeyler gösteri yapmaya, hazırlamaya giriyor. Onlar baya zor iş, delirtir ama öyle bir niyetin yoksa stand up terapi gibi. Çık, anlat. Baya rahatlatıyor. Mutlaka deneyin. Ciddiyim.
Açık Mikrofon’daki gösterilerin çok konuşuluyor. Stand Up’çıların kendilerini ifade edebileceği, performans sergileyebileceği alanlar bir hayli kısıtlı sanki. Bu konuda söyleyecek bir şeylerin vardır diye tahmin ediyoruz. Ayrıca sosyal medya da doğru kullanıldığında fayda sağlanabilecek bir mecra. Senin sosyal medyayla ilişkin nasıl ve oradan türeyen komedi performanslarıyla alakalı fikrin ne?
Bizim stand up komedyeni abilerimiz “Açık mikrofon” kültürünü yaşatmak yerine doğaçlama tiyatroya, sinemaya, müzik gruplarına destek verdiklerinden insanların, mekan sahiplerinin bizden uzun süre haberi olmadı. Kulaktan kulağa, az biraz da sosyal medya üzerinden görüyorlar. Şimdi tanışmak, görüşmek, destek vermek istiyorlar. Kısıtlanma azaldı. Bu konuda sosyal medyaya minnettarım. Kişisel olarak sosyal medyayı ben çok kullanamıyorum. Fazla bulunmak istediğim bir yer de değil. Bir yandan da herkes orada. Tumblr var orası güzel bak. Yaptığım çizimleri koyuyorum. Twitter asla. Facebook gösteri tarihleri. Instagram olur. Youtube illallah. Oradan türeyen performanslar, valla herkes çok komik o internet sitelerinde yolları açık olsun.
"HAYALİM ELBETTE SADECE BU İŞİ YAPARAK PARA KAZANMAK FAKAT DAHA VAR. O GÜN GELENE KADAR REKLAM, İÇERİK YAZARLIĞI, GRAFİKERLİK YAPMAYA DEVAM."
Peki, bu işten para kazanılıyor mu? Sen nasıl idame ettiriyorsun hayatını ve bir hayalin var mı? Bu işten para kazanmak vs. gibi. Dünyada bunun örnekleri var çünkü…
Dünyadaki örneklerde mekan da, komedyen de para kazanıyor. Bununla birlikte çoğu yapımcı, yönetmen için maden niteliğinde canlı izleyebilecekleri performanslar var. Açık mikrofon kültürü yurt dışında sinemaya, dizilere, tv showlarına yön veren, yazar, oyuncu çıkaran bir sektör fakat bizdeki durumlar üzücü. Kalkıp gelmeyi lütuf görmek yerine şans verip seyirci olmak kimseye bir şey kaybettirmez. Hayalim elbette sadece bu işi yaparak para kazanmak fakat daha var. O gün gelene kadar reklam, içerik yazarlığı, grafikerlik yapmaya devam.
Seyircilerin genel kanısı on dakikanın asla yetmediği üzerine. Bu sürede değişim olur mu, sen başka/yeni bir planda, uzun gösterilerde kendini göstermeyi düşünür müsün? Gelecek planların neler?
Aslında on dakikalar hazırlayıp, sahneye çıkarak, 45 dakikalık gösteri hazırladım. 50 dakika olunca hadi başına sonuna bir şey koydun – 1 saat bence ideal stand up gösteri saati eğer işler yolunda giderse bu sene sonunda “yavuz diye bi çocuk”u kaydedip unutulmazfilmler, fullhdfilm, 720p gibi sitelere verme, onlar yayınlamazsa torrent’e, isteyene wetransfer, en kötü Youtube’a koyma gibi planım var. Her stand up komedyenin hayali olan kendi Seinfeld’ini yapmak, stand up yaparak Türkiye’yi gezmek gelecek planlarım arasında. Kısmet.
Röportaj: Buğu Begüm Başar, Erkmen Özbıçakçı