Trollemek ya da trollenmek…

Güncelleme Tarihi:

Trollemek ya da trollenmek…
Oluşturulma Tarihi: Nisan 10, 2017 10:36

1847 yılında 34 yaşında olan Danimarkalı varoluşçu filozof Søren Kierkegaard günlüğüne şöyle yazar...

Haberin Devamı

1847 yılında 34 yaşında olan Danimarkalı varoluşçu filozof Søren Kierkegaard günlüğüne şöyle yazar: "Birçok kez örneğini gördüğüm bir zorbalık türü var, öyle ki burada kişi bir şeyi zorla ya da hileyle elde etmeyi arzular. Mesela kalabalık bir yere giriyorum ve birisi kalkıp beni işaret ediyor ve gülmeye başlıyor. Güya ‘kamuoyu’nu temsil ediyor bu kişi. Ama sonrasında ben bir fikir öne sürüyorum ve aynı kişi bir anda yumuşak başlı ve nazik bir havaya bürünüyor. Beni belki de olduğumdan da daha üstün görmeye başlıyor bu kez. Dışarıdayken tahammülsüz, yakınken dostane oluyor, hepsi kendi kimliğine bir saygınlık katabilmek için…"

 

TROL HESAPLAR MEVZUSU!

Kierkegaard’ın bu görüşleri bugünün internet dünyasında yer alan ‘trol’ hesaplardan yapılan paylaşımları anlamamıza yardımcı olabilir mi? Adrienne LaFrance’ın geçtiğimiz hafta The Atlantic’te yazdığı bir teknoloji yazısı da bu sorunun cevabını arıyor esasen. Trol ya da ‘yumurta hesap’lardan sözlü bir saldırıya ya da hedef göstermeye uğramanız durumunda ne yaparsınız? Belki ilk aklımıza gelen hiçbir şey yapmamak olurdu ya da bazı durumlarda aynı tonda yanıt vermek ya da söz konusu tweet’i alıntılayıp takipçilerinizi de olayın içine katmak. Ancak sorun bu kadar basit değil. Yakın zamanda yapılan bir araştırma acı gerçeği ortaya koyuyor: Troller internet dünyasını ele geçirdi! Yani ‘kötü çocuklar’ saf internet dünyamızı bozguna uğrattılar. Araştırmaya katılıp fikir beyan eden teknoloji uzmanları ve akademisyenlerin %81’i önümüzdeki on yıl içinde durumun daha da kötüleşme ihtimali bulunduğunu belirtmişler. Sadece Twitter mesajlaşmaları değil, aynı zamanda virüs yayılımı, siber saldırılar, hesapları ele geçirme ve ‘hackleme’ gibi olumsuz durumlar da yaygınlaşmakta.

 

Haberin Devamı

TROLLER, HER YERDE TROLLER!

Pek hoş olmayan gerçek şu ki; insanlar birbirini ‘trollemek’ten de hoşlanıyor. Özellikle ‘anonim’ kimliklerle yer alınan platformlarda internet teknolojisinin karanlık yüzü bütünüyle gün yüzüne çıkıyor. Yapılan araştırmalar olumsuz bir ruh haline sahip kişilerin ‘trolleme’ye daha yatkın olduğunu ve trol vakalarının gece geç saatlerde yoğunlaştığını gösteriyor. Ayrıca trollerin dahil olduğu bir tartışmanın yayılma hızının çok daha yüksek olduğu da yine araştırmalardan çıkan verilerden. Daha fenası ise herhangi bir konuda trol paylaşım sayısı ne kadar çoksa o kadar çok kişinin bu eyleme katılıyor olması! Son dönemde sosyal medyada oldukça tartışılan ‘yalan haber’ konusu da bu açıdan oldukça önemli. Sosyal medyada ilgi çekecek haberlerin kasıtlı bir şekilde yayılması kamuoyunun ‘bilgi alma hakkı’ açısından da ciddi sorunlara yol açıyor. Her ne kadar bu konuda uzmanlar ciddi araştırma ve çalışmalar yürütseler de, internet gibi ‘açık yapı’larda bu sorunların tamamıyla önüne geçmek ne yazık ki yakın gelecekte pek mümkün görünmüyor. Öyle ki yakın zamanda çıkan bir haberde ‘yapay zeka’ teknolojisiyle yönetilen bir Twitter hesabının kısa süre içerisinde ‘nefret suçu’ işlediği dile getirilmişti. Ignite Social Media Analitik Direktör’ü Ryan Sweeney, şöyle diyor: "İletişim tarihine nazaran çevrimiçi diyalog oldukça yakın tarihli bir gelişme. Şu an teknoloji, diyalogun önüne geçmiş durumda. Umarım yakın zamanda bu durum dengelenecektir."

Öyle olacağını umut edelim.

Yazan: Soner Sezer

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!