Güncelleme Tarihi:
Öncelikle seni tanımak isteriz, girişimcilik kararını nasıl aldın ve bu süreçte aldığın eğitimler, seni girişimci yapan deneyimler nelerdi?
Önce Üsküdar Amerikan ardında Koç Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. On yıl kadar iş geliştirmeden pazarlamaya, üretimden planlamaya en son alıma kadar tekstil sektörünün birçok alanında çalıştım. Anne olduktan sonra iki sene kariyerime ara verdim. Bu süre içinde önce kendi kızıma, zevkime göre tişört ve body bulamayınca, yine yeni anne tekstilci bir arkadaşımla, bir çocuk markası kurdum. Sonra, kızım anaokuluna başladığında kıyafetleri okulda karışınca da ütüyle yapışan etiketler tasarlayıp internetten satışını yaptım. Sanırım bu dönemde içimdeki girişimci ruhu keşfettim.
Pakolino fikri nasıl doğdu? Her “iyi fikir” doğduğunda hissedilen o ışıltılı, parlak an Pakolino fikrinin bulunduğu o masada nasıl yaşandı?
Birçok girişim gibi Pakolino da bir ihtiyaçtan doğdu. Çalışan bir anne olarak çocuğumla geçirdiğim kısıtlı zamanı hem daha eğlenceli ve hem de kaliteli geçirebilmek adına özellikle kutu oyunlarına ve aktivitelerine merak sardım. Sürekli, çocuğumla bugün ne yapsam, evde hangi malzemeleri bulundursam, onun gelişimine ben nasıl destek olsam diye çabalarken yurtdışında abonelik sistemiyle çalışan aktivite kutularını keşfettim. Her ay kapınıza gelen bu kutular, hem çocuğunuzun gelişimine destek olmak hem de ailece birlikte kaliteli zaman geçirebilmek için pratik ve ekonomik bir çözüm. Bu noktada Türkiye’de anne çocuk dikeyinde bir projeye yatırım yapmak isteyen bir venture builder olan Collective Spark ile tanıştım ve onlardan aldığım yatırımla yurtdışına çok başarılı olan üyelik sistemiyle çocuklar için aktivite kutularını Türkiye’de kurmaya karar verdim.
Biraz da girişimin hakkında konuşalım. Nedir Pakolino, kullanıcılara ne vadeder?
Pakolino olarak amacımız, okul öncesi yaş grubuna dahil çocukların esnek düşünebilen, problem çözebilen, yaratıcılığını keşfetmekten korkmayan, hayal gücü geniş, ellerini kullanan, analitik düşünebilen ve oyun oynarken aynı zamanda bir şeyler öğrenmekten mutlu olan çocuklar olarak büyümelerine katkı sağlamak. Bu hedef doğrultusunda, her ay, 3-7 yaş grubu çocuklar için yeni ve sürpriz bir temaya ait, pedagog onaylı üç farklı aktivite, gerekli tüm malzemeler ve tema dergisinden oluşan kutuyu ücretsiz kargoyla üyelerimizin kapısına teslim ediyoruz.
“Her ay, 3-7 yaş grubu çocuklar için yeni ve sürpriz bir temaya ait, pedagog onaylı üç farklı aktivite, gerekli tüm malzemeler ve tema dergisinden oluşan kutuyu ücretsiz kargoyla üyelerimizin kapısına teslim ediyoruz.”
Neden bu kutuları tek tek satmak yerine abonelik sistemiyle çalışıyorsunuz?
Pakolino Aktivite Kutuları’nı abonelik sistemiyle çalışmamızın en büyük sebebi hem anne baba için pratik oluşu hem de desteklediğimiz gelişim alanlarının düzenli olarak pekiştirilerek gelişmesi. Sürekli oyuncakçılarda yeni aktivite ve oyuncak peşinde koşma derdine son veren abonelik sistemi, aynı zamanda çocuklar için de heyecanlı bir bekleyiş yaratıyor. Her ay kendi adına kapısına kadar teslim edilen aktivite kutularını merakla açan çocuklar, o aktiviteler tamamlanana kadar aile bireylerinin de dahil olacağı oyun zamanının başladığını bilmenin mutluluğunu yaşıyor.
Öte yandan, Pakolino ile kendi becerilerinin farkına varan ve bu nedenle kendi emeğiyle ortaya çıkan oyuncaklara daha fazla değer veren çocukların, her sokağa çıkışlarında yeni bir oyuncak aldırma alışkanlıklarının da törpülendiğini görüyoruz. Dolayısıyla Pakolino’nun aile bütçesi için katma değer yaratan bir çözüm olduğunu da söyleyebiliriz.
Bir de işin kütüphane boyutu var. Ondan da biraz bahsetmek isteriz.
Geçen yıl başlattığımız Pakolino Kütüphane Üyeliği ile, kutu üyeliğine kütüphane üyeliği de eklediğinizde her ay, o kutunun temasına uygun bir de hikaye kitabı gönderiyoruz. Böylelikle kutu temasını daha derinlemesine benimseyen çocuklar, aynı zamanda yavaş yavaş kendi kütüphanelerini de oluşturmaya başlıyor. Amacımız çocukların okuma alışkanlığı edinmelerine katkı sağlamak. Malum, günümüzde teknolojinin yoğun kuşatması altında büyüyen çocuklar öğrenmeyi daha çok görsel, işitsel araçlar üzerinden gerçekleştirmeye alışmış durumda. Böyle bir ortamda çocuğun edilgen değil, etken olduğu okuma eylemi geri planda kalıyor. Ancak bebekliğin bittiği 2 yaş döneminden itibaren sürekli kitaplarla temas halinde olan çocuklar, doğal olarak kitap okumayı gündelik hayatın bir rutini olarak benimsiyor. Yetişkin hayatta edinilmesi çok zor olan okuma alışkanlığını, çocuklarımıza yapacağımız en değerli yatırımlardan biri olarak görüyoruz.
Röportaj: Erkmen Özbıçakçı