Güncelleme Tarihi:
Öncelikle “Zamansız” adını verdiğiniz yeni bir albüm çıkardınız yıllar sonra. Sesiniz daima muazzamdı. Çok güzel bir çalışma olmuş. Bundan bahsederek başlayalım. Nasıl şekillendi?
İltifatlarınız için çok teşekkür ederim. Sağ olun. Hayatta her şeyin bir vakti zamanı geliyor herhalde. Hiç aklımda bile olmayan bir işe soyunmak ilginç bir heyecan verdi bana yıllar sonra. Yetmiş bir yaşında olan benim için riskti belki ama hiçbir şeye risk almadan ulaşmak mümkün değildi. Sevgili Hakan Eren “Ablacığım bir albüm yapalım mı?” diye geldiğinde ilk önce üzerinde çok durmadım ama sonra neden olmasın dedim. Genç kuşaklarla yürek yüreğe gelebilmek için benim için iyi bir fırsattı. Şimdi çok da iyi yaptığımı düşünüyorum çünkü her yaştan insandan inanılmaz güzel tepkiler aldım.
Karşımızda duayen bir sanatçı var her yönüyle. Haliyle insan biraz çekiniyor da… Konservatuar yıllarınız nasıldı? Şimdiki üniversite gençliği ile o yılları karşılaştırma şansınız olur mu?
Yaşamımın en keyifli yıllarıydı konservatuar zamanları. Gençlik, yeni heyecanlar kendini bir şey sanmalar. Sanki hepimiz birer Hamlet, birer Ofelia’ydık. Okuldan mezun olunca hepimiz meşhur olacaktık. Sahnede bizi görenler, seyredenler ayakta alkışlayacaktı.
Şimdiki gençliğin de bizden çok farklı olduğunu sanmıyorum. Eğer o umut olmazsa yaşama atılmak, ayakların üzerinde dik durmaya çalışmak çok zor olur.
Son dönem şarkıcılardan ve oyunculardan beğendiğiniz isimler kimler?
Bu soruya genelde hiç cevap vermiyorum. Etik bulmadığım gibi cevap vermeyi ayıp da sayıyorum. Her genç var olma savaşı vermekte. Herkes düşe kalka, eleştiri ala ala, kafasını sağa sola vura vura yolunu bulacaktır. Tek önerim özgün olmalarıdır. Donanımlı olmaları, duygu şartellerini açık tutmaya çalışmalıdırlar. Söyledikleri şarkıların alt metnini mutlaka düşünmeli ve hissetmelidirler. İşte yorum denen şey budur. Yoksa sesi olan kendi şarkısını söyler veya söyleyebilir ama önemli olan herkesin şarkısını söylemek ve kalıcı olmaya çalışmaktır.
Sayısız önemli çalışmada yer aldınız. Her biri çok ses getirdi ama Çemberimde Gül Oya’nın tadı damakta kaldı adeta. Nasıldı sizin için öyle bir işin içinde olmak?
Hayatta hep söyledim bir laf vardır., “Her insana yaşamı boyunca en az bir kere de olsa kuyrukluyıldız değer.”
“Çemberimde Gül Oya” dizisi benim hayatımda bana değen kuyruklu yıldızlardan biridir ve benim sanat hayatımda yeri başka olan önemli bir çalışmamdır.
Şu ana kadar çok sayıda yönetmen ve oyuncuyla çalıştınız? En aklınızdan çıkmayan, en severek yer aldığınız proje hangisi oldu?
Reha Erdem'in rejisörlüğünde “Korkuyorum Anne” ve Çağan Irmak rejisörlüğünde “Unutursam Fısılda” diyebilirim rahatlıkla.
45’liklerden kasetlere, CD’lere ve şimdi dijital platforma taşınan bir müzik endüstrisi var. Herkes eski 45’liklerdeki müziğin lezzetinden bahsediyor. Siz bu dönüşüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Evet yaşım itibariyle söylediklerinizin hepsini yaşadım. Biz de teknolojinin hayranı ve esiri olduk ne yazık ki… Bir plakla CD arasında sanıyorum büyük farklılıklar var. Eğer böyle olmasaydı bugün tekrar plak kayıtlarına geri dönülmezdi. Gerçek koleksiyonerler ikisi arasında büyük farklar olduğunu söylüyorlar. Ben o kadar anlamıyorum ama anlayana saygı duyuyorum. Bu arada lafı gelmişken söyleyeyim yılbaşında son albümüm “Zamansız”da plak olarak piyasaya çıkacak çünkü bu konuda büyük talep var. Bana bu onuru yaşatan müzik kariyer danışmanım Hakan Eren'e binlerce teşekkür ediyorum. Otuz yedi yıl sonra ikinci defa plağım olacak.
Televizyonda birçok ses yarışması var. Sizin o yarışmalara bakışınız nedir? Sizce müzik sektörünün bir nevi yeni “Unkapanı Plakçılar Çarşısı” mı bu yarışmalar? Nitelikli buluyor musunuz?
Katılan çocuklar arasında inanılmaz sesler duyuyorum. Çok değerli olabilecek sanatçılar yetişebilir aralarından. Ama bu yarışmalar sırasında verilen eğitimin devam etmesini dilerim. Çocukları hayal bile edemedikleri bir yere getirip bırakmak ve bu cadı kazanın içine bu şekilde atmak bana çok da doğru gelmiyor.
Dizilerin uzunluğu oyuncular arasında önemli bir tartışma konusu. Öyle ki, televizyon projelerinde yer almayı bırakan çok sayıda sanatçı var. Sizin bu konuyla ilgili fikriniz nedir?
Bu sözünü ettiğiniz, dizi sektörü için gerçekten çok ağır bir yara. İnsani şartlarda değil çalışmalar. Müthiş bir yarış, reyting kaygısı, reklam savaşları ve çalışan küçük bir fabrika. Oysaki bu işe devletin de gereken yardımı yapması lazım. Bakın şimdi bir dizide teknik olarak en az yetmiş kişi çalışır. Bunun dışında tüm oyuncuları da düşünün. Ayrıca bir dizinin ekrana gelinceye kadar geçirdiği evrelerde hep insan gücü vardır. Yani şöyle bir sağına soluna bakarsanız bir dizi en az beş yüz kişiyi bünyesinde barındırır. Bu beş yüz kişinin sadece bir tek eşleri yanında olsa bin kişi eder yani bir küçük fabrikadan söz ediyorum sizlere. Ülkemizde ekrana seyirciye çıkan ne kadar çok dizi var değil mi. Yani tek bir dizide bin kişiyi istihdam ediyorsun en az. Bunun ayrıca dış ülkelere satışı da var. Yani her dizinin döviz girdisi var ülkeye. Ezcümle, her dizi ekmek parasıdır. Dolayısıyla bu sektörü zor şartlara sokarak bitirmeye kalkmak değil tam tersi desteklemek gerekir.
Sosyal medya, geleneksel mecraların payından aldıkça alıyor. Sizin sosyal medya ile aranız nasıl ve sektörün sosyal medya ile ilişkisini nasıl görüyorsunuz?
Benim için sosyal medya hiçbir gazete organının yapamayacağı bir erktir. Bir sanatçı olarak benim çok önem verdiğim ve aktif olarak kullandığım bir daldır. Ve bu konuda seyircimle, dinleyicimle bir köprü oluşmasına çok özen gösteririm. Instagram’da isilyucesoy1 kullanıcı adım, Twitter’da isilyucesoy_123, Facebook’ta isilyucesoy olarak beni izleyebilirsiniz.
“Hükümet gibi kadın” diyorlar sizin için. Duruşunuz, bir bakışınız hizaya sokuyor cidden insanı. Bir yandan da bu kadar naif bir duruş… Üniversiteliler için de muhteşem bir örneksiniz elbette. Nasıl sağlıyorsunuz bunu? Kendisini geliştirmek isteyen ve sizi rol model alan öğrencilere önerileriniz neler?
Estağfurullah. Halk böyle bir şey yakıştırdı bana, eksik olmasınlar. Dediğiniz gibi belki duruşumdan belki bakışımdan. Ama ben kendi adıma şöyle diyorum: Ben kendimi hiçbir zaman beni sevenden soyutlamadım. Onlar her zaman çok yakın oldu çünkü hep şunu bildim, onlar beni var ettiler. Sevenlerim varlar ki beni de var ettiler. Hiçbir zaman artistcilik oynamadım. Neysem öyle davrandım hep. Hep çok doğal davrandım çünkü prensip olarak zaten yaptığım işin sadece sahne süresinde olduğunu bilen bir kadınım. O süreçte Işıl Yücesoy olan o kadın onların arasında hep Işıl oldu, abla oldu, teyze oldu. Çoğu zaman anne dediler, ben yaşlandıkça bu isimler yer değişti. Ama onlar, yani beni var edenler. Bu geçen uzun yıllar içinde benim hiç değişmediğimi gördüler ve bana inandılar. İşte onun içindir ki, hayatımda en korktuğum şey beni seven bu insanlara karşı utanmaktır.
En son Frankie’de ve Zorlu PSM Drama sahnesinde solo konser verdiniz. Devam edecek mi bu konserleriniz.
Evet neredeyse otuz yıldır sahne çalışması yapmıyordum ve dinleyicilerimle şarkı söylerken göz göze gelmeyi çok özlemişim. Sahneyi çok özlediğimi fark ettim ve şimdi vakit buldukça sahne yapmaya devam edeceğim. Uzun zaman geçtiği için ilk sahneye çıktığımda dizlerimin bağı çözüldü zannettim. Müzikal anlamda gençleri geçebilmem mümkün değil ama onları ve yaptıklarını yakından takip ettiğim için yakalayabilirim. Sadece kendi şarkılarımı söylemiyorum sahnede ve son konserimde “Aleni Aleni” okudum ve alkıştan yıkıldı salon, ikinci kez okumak zorunda kaldım. Albüme başladığım zaman yakın çevrem “Yetmişinde albüm yapamazsın,” diyordu ama “Zamansız” albümünü yaptım. Şimdi bunun üzerine rahatlıkla diyorum ki, seksen yaşıma kadar şarkı söylemeye devam edeceğim.
Sizi birçok projede izleme fırsatı elde ettik. Peki gelecek dönem için müjdesini verebileceğiniz yeni projeler var mı, neler?
Yaşamın kendisi sürprizli olmak zorunda. Aksi taktirde gerçekten yaşanmaz ve gerçekten insan yaşlanır. Hep, “Ben yarın bir şey yapabilirim. Ne bilmiyorum ama yapabilirim.” diyeceksiniz. Ama başarılı olursunuz ama başarısız. Önemli olan bir şey yapmaya çalışmaktır. Bu umut olmazsa insanın içinde, çöker gider. İnanın hiçbir şey bilmiyorum sadece anımı yaşıyorum şu an. Ama yarın nelere gebedir gerçekten bilmiyorum.