Güncelleme Tarihi:
SİNEMA NE ZAMAN BAĞIMSIZ OLDU?
İlk olarak 1908 yılında telaffuz edilen “Bağımsız Sinema” kavramı Thomas Edison’un tekelleştiği sinema endüstrisinde Edison’a karşı gelen ve onunla iş birliği yapmayı reddeden yapımcıların sayesinde ortaya çıkmıştır. Teknolojisini, bilgisini, imkanlarını kendiyle çalışmayan kimseyle paylaşmayan Edison’a birtakım protestolarda bulunan yapımcılar ve yönetmenler bu protesto sonucu kendilerini “Bağımsız” ilan etti ve ne oldu bilin bakalım? O asi yapımcılar ve yönetmenler, Hollywood’a yerleşti ve Hollywood zalimlikte Edison’u bile geçti… O dönemlerde ortaya çıkan beş büyük “bağımsız” yapım şirketi ise daha sonradan piyasayı domine edecek olan; 20th Century Fox, Metro-Goldwyn-Mayer (MGM), Paramount Pictures, RKO Pictures, ve Warner Bros oldu.
YA SONRA?
Karşı oldukları şeye dönüşen yapım şirketlerinin karşısında yine birkaç yürekli genç vardı. Bu gençler, Amerikan sinemasının temellerini atan efsane isimler Mary Pickford, Charles Chaplin, Douglas Fairbanks ve D. W. Griffith’ten başkası değildi. 5 Şubat 1919’da bir araya gelen bu ekip, Amerikan gerçekten ilk bağımsız yapım şirketi olan United Artists’i kurdular. 1941 yılına gelindiğinde bu şirket; Walt Disney, Orson Welles, Samuel Goldwyn, David O. Selznick gibi isimlerin de içinde bulunduğu Bağımsız Film Yapımcıları Topluluğu’nu kurdu. Bu topluluk, bir nevi film emekçileri sendikası görevini gördü.
PEKİ ŞİMDİ?
Şimdilerde eli epey güçlenen Amerikan Bağımsız Sineması, düşük bütçeli filmler yapımlar gerçekleştirdiği gibi, en az Hollywood bütçeleri kadar paralar harcanan Quentin Tarantino, Jim Jarmusch vb. yönetmenlerin filmleriyle de biliniyor. İstisnaları hariç tutarsak Amerika’da bağımsız filmler genellikle basit senaryolar üzerinden anlatılan gündelik hayat hikayeleri, bireylerin iç dünyası, kara mizah gibi konularla ilerliyor. Richard Linklater, Wes Anderson, Alexander Payne, David Cronenberg gibi isimler ise bağımsız sinemanın parlayan yıldızları.
Sizin için tüm zamanların en iyi bağımsız Amerikan filmlerini listeledik, iyi seyirler!
1- Düşler Diyarı / Beasts of the Southern Wild (2012) - Benh Zeitlin
Sundance Film Festivali’nden birçok ödülle dönen Düşler Diyarı, oldukça gerçekçi bir masalla bizi baş başa bırakıyor. Daha önce oyunculuk deneyimi olmayan 6 yaşındaki bir kızın başrolde olduğu film, aynı zamanda 4 dalda Oscar Ödülleri’ne de aday olmuştu. Cannes Film Festivali’nde de 4 adaylığı bulunan harika yapım çeşitli festivallerden toplamda tam 35 ödül sahibi!
2- High Art (1998) - Lisa Cholodenko
Amerikan bağımsız sinemasının en önemli kadın temsilcilerinden olan Lisa Cholodenko’nun adını duyurduğu film olan High Art, evli bir kadının lezbiyen bir fotoğrafçıya ilgi duymasıyla birlikte içine düştüğü durumu ve karmaşık duyguları ele alıyor. 90’lı yıllarda Queer Sinema adına büyük bir adım kabul edilen film zamanında epey film sohbetine konu olmayı başarmıştır.
3- Sideways (2004) – Alexander Payne
Usta yönetmen Alexander Payne’nin eseri Sideways, beş dalda Oscar adayı olmasının yanı sıra Altın Küre’de “En İyi Film” ödülünü de sahibi. Evlilik hazırlıkları içinde bir oyuncu olan Jack, düğününden bir hafta önce, en yakın arkadaşı Miles bekarlığa veda partisine çıkar. Gayet sıradan bir şekilde planlanan bu gezi, iki orta yaşlı arkadaşın karşısına çıkan iki kadınla değişir. Sideways için “2000’lerde genç olmuş neslin Easy Rider’ı” derler.
4- Eraserhead (1977) – David Lynch
5- Bir Konuşabilse / Lost in Translation (2003) – Sofia Coppola
6- Olağan Şüpheliler / The Usual Suspects (1995) - Bryan Singer
7- Rezervuar Köpekleri / Reservoir Dogs (1992) – Quentin Tarantino
8- Yaşayan Ölülerin Gecesi / Night of the Living Dead (1968) - George A. Romero
9- Tezgahtarlar / Clerks (1994) - Kevin Smith
10- Küçük Gün Işığım / Little Miss Sunshine (2006) - Jonathan Dayton & Valerie Faris
Yazan: Tugay Şahin